Boşlukta Sallanan Adam: Saul Bellow – Remziye Serap Ekim

Düşünce bir tür haberleşme yoludur,?????.

Kişinin kendi kendisiyle sık sık konuşma alışkanlığına sahip olduğu bir dönem vardı ve iç dünyası ile ilgili olayları belgelemek utanç verici değildi. Oysa bugün, günlük tutmak kişinin kendine yenilgisi olarak nitelendirilecek bir zayıflık ve küçümsenerek değerlendirilen bir zevk sayılıyor.

İkinci Dünya Savaşı sırasında askere çağırılan Joseph, orduya katılacağı için seyahat acenteliğindeki işini bırakmış, savaşa gideceği günü beklemektedir. Bu bekleyiş tahmin edilenden daha uzun sürünce, Joseph kendini, insanları ve yaşadığı çağı anlamaya çalıştığı, boşlukta geçen zorlu bir yıl içinde bulur. Boşlukta Sallanan Adam, Joseph?in, Chicago sokaklarında boş boş gezerken geçmişi ve bugünüyle yaptığı hesaplaşmalarını, savaşın kokusu her yere yayılmışken kendi hareketsizliğine duyduğu tepkiyi ve özgürlükle ilgili düşüncelerini döktüğü bir günlüktür. Joseph tarih eğitimi almış okumaya düşkün otuzuna yaklaşmış yakışıklı sayılabilecek evli bir adamdır. Karısı Iva hoşgörülü genelde sakin bir kadındır. Joseph kültürlü bir adamdır ve düşünce olarak Iva?nın da kendini yetiştirmesi gerektiğini düşünür ve bu konuda elinden geleni yapar, Iva?ya okuması için sürekli kitaplar verir.

‘Hemen hemen tüm yaşamını geçirdiği bir kentte, kişinin yalnızlığı asla düşünülemez; yine de ben tam anlamıyla bu durumdayım. Tek bir odada, günün on saati yalnızım. Bu tür evlerde belli rahatsızlıklara rağmen yaşam fena sayılmaz: Yemek kokuları, böcekler ve garip komşular gibi. Fakat yıllar geçtikçe her üçüne de alıştım.”

Joseph ve Iva beş yıllık evlidirler, Joseph işten ayrıldıktan sonra pansiyonda kalmaya başlamışlardır. Tüm gün odada gazeteleri en ince ayrıntısına kadar okuyup radyoda savaşı takip etmekte öğlenleri yemek için Iva?yla buluşmaktadır. Joseph insanın özgürlüğü için savaşması gerektiğini düşünür öte yandan günbegün kendi özgürlüğü onu tedirgin etmektedir, insanın kendinden daha üstün gücün kontrolüne girmesi gerektiğine inanır. Tanrıya yaklaşımı sorgular bir yandan.Üstün bir düşünceye ya da tanrıya hatta bir ideolojiye bağlı olmanın kişinin kendinden uzaklaşmasıyla sonuçlanacağını düşünür. İnsanlar ona göre katılaşmaktadır ve duygularını bastırmaktadırlar. Günleri yüzeysel davranışlarla geçmekte ve sıradanlığa sığınmaktadırlar. Bu da onları güçsüzleştirmektedir. Savaşmak için zayıf kalmaktalar ve insani yönleri kaybolmaktadır.
Orduya çağrılma sürecinde Joseph, insanlarla olan ilişkilerini de irdeler; ailesi, komşuları, arkadaşları ve Iva . Herkes tarafından yalnız bırakıldığını düşünürken insanlarla arasına görünmez duvarlar örmektedir ve sokağa çıktığı zamanlarda bile tanıdık birileriyle karşılaşmamak için her seferinde farklı sokaklardan geçer ve farklı lokantalara gider. Josep?e göre yapmak zorunda oldukları ve yapmak istediklerini insan uzlaştırmalıdır. Bu huzur için gereklidir. İnsan kendinden ve doğadan uzaklaşmamalıdır. Her geçen gün bekleyiş onu yorar ve sokağa çıkma isteği bile kalmaz arkadaşlarıyla görüşmek bile zevk vermez. Iva?ya olan duygularını sorgulamaya başladığı anda savaşa gitme sürecini hızlandırmak için dilekçe verir. Hoşgörülü Iva artık düşüncelerini söyleyen ona çok şey öğretmiş kocasına karşı çıkabilen biri olmuştur Joseph?in gözünde. Çelişkiler içinde doğruları bulmaya çalışan Joseph artık kendi kendine kalmaktan korkar olmuştur. Ondan beklenmeyecek öfke patlamaları yaşamaya başlamıştır. Aslında tüm çabası insani duygulara ulaşmaktır. Tüm savaşı kendisiyle barışmaktır. Beklenen gün gelmiştir. Orduya çağrılır. Iva Joseph?in bu gidişinin onlar için bir son olduğunu düşünerek Joseph?in eşyalarını hazırlar.
Joseph ise artık kendi kendiyle kalmayacağından ve artık kendinden sorumlu olmayacağı için mutludur.

Yaşasın düzenli günler, saatler
Ve ruhun zaferi
Yaşasın düzen, disiplin

Yirminci yüzyıl klasikleri arasında yerini alan eser, 1976 yılında Nobel Edebiyat ödülünü almıştır. Bellow eserde modernizm akımına farklı bir bakış açısı getirmiştir. Bellow, Boşlukta Sallanan Adam?da tekniğe değil karaktere önem vermiştir. Karakterin duygularına düşüncelerine önem vermiştir. Ruhsal çözümlemelerin ve betimlemelerin özellikle doğa olaylarını anlatımında oldukça başarılıdır. Nesnelerle insanların ruh halleri arasında ilginç karşılaştırmalara gitmiştir. Bu eser Bellow?un ülkemizde yayınlanan ilk eseridir.

Yazının Yazarı: Remziye Serap Ekim

Remziye Serap Ekim’in Diğer Yazıları

Yazarın şiir kitabı: Önce Gözlerinden Ayrıldım

Bellow?un hayatı ve eserleri
10 Haziran 1915?te, ailesinin kısa bir süre önce Rusya?dan göçerek yerleştiği Kanada?nın Quebec şehrinde doğdu. Dokuz yaşındayken ailesiyle beraber bu sefer Amerika?ya, hayatının büyük bölümünü geçireceği ve roman ile hikâyelerinin büyük kısmının ana mekânı olan Chicago?ya göç etti. Babası soğan ithalatçılığı yapıyordu. Çok küçük yaştan itibaren kitap okumaya meraklı olan Bellow, bir röportajında söylediğine göre, Tom Amca?nın Kulübesi?ni okuduğunda yazar olmaya karar verdi. Chicago Üniversitesi?nde başladığı İngiliz Edebiyatı eğitimini iki sene sonra yarıda bırakarak, Northwestern Üniversitesi?nin antropoloji bölümüne geçti. Antropoloji eğitiminin edebiyatı üzerindeki etkisi pek çok eleştirmen tarafından vurgulanmıştır.
Bellow romancılık kariyerinden önce geçimini bir süre gazete ve dergilere kitap eleştirileri yazarak sağladı. İlk romanı Boşlukta Sallanan Adam 1944?te, ikinci romanı Kurban ise 1947?de yayımlandı. 1948?de aldığı Guggenheim bursuyla iki sene Paris?te ve başka Avrupa şehirlerinde kaldı. Asıl başarı ve ünü bu iki yıl içinde yazmaya başlayıp 1953?te yayımladığı ve yayımlanır yayımlanmaz prestijli Ulusal Kitap Ödülü?ne değer bulunan Augie March?ın Maceraları ile elde etti. Bu renkli, dopdolu ve grotesk roman, teknik anlamda olduğu kadar ?Amerikalılık? kavramına getirdiği yeni yorumla da birkaç nesil Amerikan yazarını derinden etkilemiştir. Bellow?un en önemli edebi mirasçılarından, İngiliz romancı Martin Amis?e göre Augie March o hep sözü edilmiş ama bir türlü kimse tarafından yazılamamış olan ?büyük Amerikan romanı?dır. Philip Roth?a göreyse Bellow kendisinden sonraki ?göçmen? Amerikalı yazarlar için ?edebi Kristof Kolomb?dur ve Augie March?la ?Amerikan edebiyatı nasıl yapılır? sorusunun cevabını keşfetmiştir.
Bellow Augie March?ın Maceraları?nın ardından, 1956?da çok daha farklı, çok daha kısa ama bir o kadar güçlü olan dördüncü romanı Günü Yaşa?yı yayımladı. Bu kitapta Augie March?ın tam zıddı karakterde bir kahraman olan Tommy Wilhelm?in bir gün içinde yaşadığı ruhsal çöküntü anlatılır. 1959 tarihli Yağmur Kral Henderson Bellow?un 1960?lardan 2000?lere kadar yazacağı kitapların tema ve yapılarının habercisi olarak görülebilir. Bellow?un ?hayatın anlamını arayan erkek entelektüel kahraman?larının ilki olan Eugene Henderson, içinde bulunduğu ruhsal bunalımdan çıkış yolunu Afrika?ya gitmekte bulan çılgın ve mutsuz bir milyonerdir ve aralarına katıldığı yerli kabilelerinden biri tarafından ?Yağmur Kral? ilan edilir. Bellow?un beş senede yazdığı ve 1964?te yayımladığı en büyük kitabı Herzog?un kahramanı Moses Herzog da tıpkı Eugene Henderson gibi bir orta yaş krizinin, entelektüel ve psikolojik bir bunalımın içinden hitap eder okuyucuya. Ailesi darmadağın olmuş, akademik hayatı çıkmaza girmiş Herzog, ailesine, arkadaşlarına ve ölmüş ya da yaşayan ünlülere hiç göndermeyeceği mektuplar yazar ve dünyayla, tarihle, kendi hayatıyla ve hayal kırıklıklarıyla ilgili sorular sorar, özürler diler, şikâyet eder. Bu kitapla Bellow ikinci defa Ulusal Kitap Ödülü?nü kazanmıştır.
Bellow 1970 yılında Bay Sammler?ın Gezegeni?ni yayımladı ve bu kitapla beraber üst üste üç Ulusal Kitap Ödülü kazanan ilk Amerikan yazarı oldu. 1975?te de Pulitzer Ödülü?nü kazanacak olan Humboldt?un Hediyesi?ni yazdı. 1976?da İsveç Akademisi tarafından Nobel Edebiyat Ödülü?ne layık görüldü. Akademi ödülü verirken Bellow?un ?derin bir insanlık kavrayışıyla çağdaş kültürün incelikli bir çözümlemesini eserlerinde birleştirmesine? dikkat çekti.
Bellow?un bu tarihten sonra yazdığı kitaplar, sırayla Dean?in Aralığı (1982), Daha Fazla Kalp Kırıklığı Ölümü (1987), Bir Hırsızlık (1989), Belarus Bağlantısı (1989), Beni Hatırlatacak Bir Şey: Üç Hikâye (1991), İşin Aslı (1997), Ravelstein (2000) ve Toplu Hikâyeler (2001)?dir.
20. yüzyılın en büyük romancılarından biri sayılan Saul Bellow, 5 Nisan 2005?te, doksan yaşında Chicago?da öldü.

2 yorum

  1. Merhaba,
    Sanırım 1989 senesiydi, güneşli bir pazar günü diye hatırlıyorum; İstanbul Ortaköy’de iskelenin hemen berisinde kurulan kitap tezgahlarına bakınırken bulmuştum bu kitabı, hatta içinde kimi sayfaların kenarına daha önceki sahiplerinden birinin mavi tükenmezle aldığı notlar vardı. İyi ki almışım, bir solukta okudum. Aradan geçen yıllar zarfında ev ve şehir değiştirmeler sonrası bir şekilde kaybetmiştim. Bana anımsattığınız için çok teşekkür ederim. Bu yeni baskısı olmalı, ilk fırsatta alıp yeniden okuyacağım.
    Saygı ve içtenlikle…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir