Dinledim: Kasetlerde ince
esintinin sesi, suların fışırtısı var.
Yaz böylece geçmiş.
Fışırtılar, onulmaz bazı acıları söyleyip durmuş.
Ve Attila İlhan’ı dinlemişim.
Söyleşilerimiz geç saatlere kadar sürüyordu. Büyük bir mutlulukla dinliyordum. Herkesin bildiği gibi, Attila İlhan ?tartışmacı? bir edebiyat adamı. Bizim söyleşilerimizde tartışmalar sebepleri ve sonuçlarıyla bir kez daha gündeme geliyordu. Ama bir yandan da Attila İlhan?ı hayat hikâyesinin ortasında tanıma fırsatı buluyordum. Ondaki ?Cumhuriyet ruhu? ve ulusal değerlere bağlılık; galiba en çok bunu deşmeye çalıştım.
Attila ilhan; aşk şiirlerinin şairi olarak bilinir. Oysa Attila İlhan eşittir aydın insan, Attila İlhan eşittir toplumcu bir sanatçı. Attila İlhan eşittir Cumhuriyet. Selim İleri?nin bu güzel söyleşisinde 1930?lardan günümüze edebiyatımızın ve siyasi tarihimizin özellikle soldaki yapılanmanın, gelişimin nasıl olduğuna dair bilgilenmekteyiz. 1925 yılında İzmir?de aydın bir aile ve çevrede dünyaya gelen Attila İlhan o yıllara göre yaşam tarzı olarak şanslı bir ailenin çocuğudur. Anne babasının eğitimli aydın kişiler olması onun okuma yazmayı öğrenmeyle birlikte kitaplarla dergilerle arasının iyi olmasına zemin hazırlamış. Öyle ki eline ne geçse okuyan bir çocukmuş. Kitaplar kadar babasının takip ettiği gazeteler ve annesinin okuduğu dergiler ki sonra iyi bir gazeteci olmasının bir uzantısı olacaktır, onu çocuk dergileriyle tanışmaya yöneltmiştir. Küçük bir çocuğun kitaplara düşkünlükle başlayıp bir fikir adamı olma yolculuğuna çıkaran bu kitapta Selim İleri sorularını sıralarken gerçekten okuyucunun ne soracağını neyi merek edeceğini iyi kestirmiş. Evet kitaplara meraklı bu çocuk şiirle tanışır ve yazma konusunda ilk girişimlerini de ortaya koyar dönemin şairlerini okur Necip Fazıl, Mehmet Akif???? ve sonunda Nazım Hikmet!in şiirleriyle tanışır o günden sonra artık araştırmaya sorgulamaya başlar ve daha neyin ne olduğunu tam anlamadan lise yıllarında çalkantılı bir yaşamın içinde bulur kendini. Şiir sevdasıyla çıktığı yolda solcu olur başına işler açılır neyse ki ailesi yargılamaz ve destek olur. Bu kitapta Attila İlhan?ın yaşam öyküsü içinde onun İzmir, İstanbul, Fransa sonraları Ankara arasında gidip gelmelerinde hem edebiyatçı kimliği hem de ideolojik anlamda neler yaşadığını görmekteyiz. Önce nasıl sanatçı olunur nasıl şair olunur sorusu irdeleniyor. İlhan bu konuda;
?Ben doğuştan şairliğe inanırım, öteden beri de bunu söylerim. Yani bazı insanlarda bunu ?üstün bir duyarlılık?diye düşünmek lazım. Ama o duyarlılık, dilde özel bir ustalıkla birleşmezse, şiir olmaz nesir olarak kendini gösterir. Ve sonrasında nasıl aydın olunur; toplumcu olmayan aydın aydın olamaz der İlhan, aydın kişi toplumun içinde toplumla birlikte olmalı ve topluma hizmet etmeli der ve bazen yalnız kalarak bazen de yalnızlığı tercih ederek yaşamı boyunca düşüncesine sahip çıkmış, dava insanı nasıl olur sorusu irdeleniyor. Ülkemizdeki sosyalizmin çıkmazlarını teori ve uygulamadaki farklılıkları, Avrupa?daki ve Rusya?daki sosyalizmle ülkemizdeki sosyalizmin farklılıkları irdelenmiş. Ulusal kültürün ideolojik konularda bile senteze ne kadar ihtiyacı olduğunu dile getirmiş. İlhan, Fransa?da yaşadığı dönemlerde sadece edebiyatla ilgilenmeyip ideolojik anlamda da çalışmış. Ve gördüklerini oluşturduğu sentezi yıllarca eserlerinde ortaya koymuş. Komple bir sanatçı toplumcu olarak şiir, roman, senaryo çalışmaları yapmış. Bu söyleşide aynı zamanda İlhan?ın özel hayatındaki iniş çıkışlarda tanık oluyoruz. Kısaca İlhan?ın yaşam öyküsü içinde şiir sevgisiyle yola çıkan bir çocuğun gelişim süreciyle o dönem edebiyat ve siyaset hatta sinema dünyasındaki değişim ve gelişimleri de görmüş oluyoruz.
Kitabı okurken daha sonra ne oluyor merakıyla elimden bırakamadım ve dili gerçekten çok akıcı tam bir söyleşi sanki Attila İlhan karşımda anlattı bende dinledim.
Yazının Yazarı: Remziye Serap Ekim
Yazarın İletişim Adresi: ekim.serap@hotmail.com
Nam-ı Diğer Kaptan
Yazar: Selim İleri
Yayınevi: İş Bankası Kültür Yayınları
352 sayfa, Baskı Tarihi: 2002
Remziye Serap Ekim’in Diğer Yazıları
- Merhaba umudun, hayalin ve geleceğin sembolü ?Beyaz Gemi?, ben geldim! Cengiz Aytmatov
- Şairler Şehri, Buket Uzuner, “kendi başına düş kuran bir kitap olsun diye yazdım bu kitabı.”
- Zola?nın ?Meyhane?si
- Nam-ı Diğer Kaptan: Selim İleri
- Türk müziğini ayağa kaldırıp, frak giydiren adam; Münir Nureddin Selçuk
- Boşlukta Sallanan Adam: Saul Bellow
- Varsıl doğa içinde yoksul insanlar!
- İki Yeşil Su Samuru: Buket Uzuner
- Yedi Kapılı Kırk Oda, Murathan Mungan
- Leyla?nın Evi / Zülfü Livaneli
Yazarın şiir kitabı: Önce Gözlerinden Ayrıldım
Selim İleri’nin Hayatı
Selim İleri, 30 Nisan 1949’da İstanbul’da doğdu. 1968’de Atatürk Lisesi’ni bitirdi. Bir süre İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ne devam etti. Öğrenimini yarıda bırakarak kendini tümüyle yazmaya verdi. İlk yazısı 1967’de Yeni Ufuklar dergisinde yayınlandı. Papirüs, Yeni Edebiyat, Yeni Dergi, Türk Dili, Türkiye Defteri, Milliyet Sanat, Gösteri gibi dergilerde yayınlanan yazılarıyla ünlendi. 1979’da Dünya gazetesinin sanat sayfasını yönetti. 1968’de yayınlanan ilk öykü kitabı “Cumartesi Yalnızlığı”nda sınırlı ilişkiler içinde sıkışan insaların yaşamlarını anlattı. “Pastırma Yazı” ve “Bir Denizin Eteklerinde” öykü kitaplarında uyarlı gençlerin tutkularını, sıkıntılı ilişkilerini, orta tabakadan insanların acılarını, yalnızlıklarını, kurtuluş arayışlarını anlattı. 1973’ten sonra romana yöneldi. “Her Gece Bodrum” romanıyla büyük başarı kazandı. İç konuşma tekniğini kullandığı bu romanda, toplumsal kargaşa içinde bunalıma düşen aydınların arayışlarını ve çıkmazlarını ele aldı. Roman ve öykülerinin yanı sıra senaryolar, denemeler ve edebiyatla ilgili incelemeler de yazdı.
ESERLERİ
ÖYKÜ:
Cumartesi Yalnızlığı (1968)
Pastırma Yazı (1971)
Dostlukların Son Günü (1975)
Bir Denizin Eteklerinde (1980)
Eski Defterde Solmuş Çiçekler (1982)
Son Yaz Akşamı (1983)
ROMAN:
Destan Gönüller (1973)
Her Gece Bodrum (1976)
Ölüm İlişkileri (1979)
Cehennem Kraliçesi (1980)
Bir Akşam Alacası (1980)
Yaşarken ve Ölürken (1981)
Ölünceye Kadar Seninim (1983)
Yalancı Şafak (1984)
Saz Caz Düğün Varyete (1985)
Hayal ve Istırap (1986)
DENEME-İNCELEME:
Çağdaşlık Sorunu (1978)
Aşk-ı Memnu ya da Uzun Bir Kışın Siyah Günleri (1981)
Düşünce ve Duyarlık (1982)
Kamelyasız Kadınlar (1983)
ANI:
Annem İçin (1983)
Hatırlıyorum (1984)
Seni Çok Özledim (1986)
ŞİİR:
Ay Işığı (1986)
SENARYO:
Kırık Bir Aşk Hikayesi (1982)
ÖDÜLLERİ:
1976 Sait Faik Hikaye Armağanı Dostlukların Son Günü ile
1977 Türk Dil Kurumu Roman Ödülü Her Gece Bodrum ile
1982 SİYAD En İyi Senaryo Ödülü Kırık Bir Aşk Hikayesi ile