Kategori: Alfred Adler

Gregor’un Dönüşümü ve Adler’in Bireysel Psikoloji Merceği

Franz Kafka’nın Dönüşüm adlı eseri, bireyin toplum ve aile içindeki yerini sorgulayan bir anlatı sunarken, Alfred Adler’in bireysel psikoloji kuramı, Gregor Samsa’nın hikâyesini anlamak için güçlü bir çerçeve sağlar. Adler’in aşağılık kompleksi, üstünlük çabası ve toplumsal rollerin yeniden inşası gibi kavramları, Gregor’un böceğe dönüşümünü, ailesinin ona yönelik tutumlarını ve Grete’nin

OKUMAK İÇİN TIKLA

Adler ve Telafi Edici Büyülenme: Aşağılık Duygusundan “Şişme”ye

Alfred Adler, bireysel psikolojinin kurucusu olarak, insan davranışının temelinde aşağılık duygusu ve bu duyguyla başa çıkma çabasının yattığını öne sürmüştür. Ona göre hepimiz, hayatın başından itibaren belirli zayıflıklarla veya eksikliklerle doğarız; bu, bebekken ebeveynlerimize bağımlı olmamızdan, fiziksel veya zihinsel sınırlılıklarımıza kadar çeşitlenebilir. Bu doğal aşağılık duygusu, bizi daha iyi olmaya, gelişmeye ve

OKUMAK İÇİN TIKLA

Jung, Freud ve Adler’e Göre Libido Kuramı

GirişPsikoloji tarihinde, libido ve insan motivasyonları üzerine farklı görüşler öne süren üç önemli kuramcı vardır: Sigmund Freud, Carl Gustav Jung ve Alfred Adler. Her biri, insan davranışını, içgüdüleri ve enerjiyi farklı biçimlerde anlamlandırmaya çalışmıştır. Aşağıda, bu üç kuramcının libido kavramına bakış açılarını özetleyerek, benzerliklerini ve ayrıldıkları noktaları ele alacağız. 1. Sigmund Freud ve Libido

OKUMAK İÇİN TIKLA

Alfred Adler’in Bireysel Psikolojisine Göre Bastırılan Yetersizlikten Doğan Telafi Mekanizması Nedir ?

🧩 Bastırılan Yetersizlikten Doğan Telafi Alfred Adler‘in bireysel psikoloji kuramına göre, insan davranışlarının çoğu, yaşanmış ya da hissedilmiş bir yetersizlik duygusunun telafisi üzerinden şekillenir. Adler bu durumu iki ana kavramla açıklar: 🔹 1. Aşağılık Duygusu: Gelişimin Başlangıcı İnsan doğuştan itibaren hem fiziksel hem de ruhsal olarak eksiklik ve yetersizlik duygusuyla karşı karşıyadır (örneğin çocuklukta yetişkinlere bağımlılık).

OKUMAK İÇİN TIKLA

ALFRED ADLER: Dostoyevski, bir ara her şeye baş kaldıran bir ara her şeye baş eğen bir kimseydi. Uçurumların ta kıyısına geliyor ve korkuyla geri çekiliyordu.

Dimitri Karamazof’un, Sibirya’da maden ocaklarında umduğu şey, öncesiz — sonrasız uyumun (ahengin) türküsünü çağırmaktır. Suçlu ama mâsum babaKatili dine döner ve herşeyi — bağışlayan uyum içinde kurtuluşunu bulur- Bir elyazısındaki her kıvrılışı yorumlayabilen, düşüncelerini hiç zorluk çekmeden dile getirebilen ve başkalarının aklından geçenleri o saat kavrayan Prens Mişkin, tatlı tatlı

OKUMAK İÇİN TIKLA

ALFRED ADLER: “Aşağılık duygusu, insanları durumlarını iyileştirmeye yönelten bir nedendir.”

Aşağılık ve Üstünlük Kompleksi Bireysel psikolojinin bulgulamalarından biri olan “aşağılık kompleksi”, öyle görülüyor ki bütün dünyada bilinir duruma gelmiştir. Pek çok ekolden psikologların benimsedikleri bu deyimden, muayenehanelerinde hastalarını tedavi ederken yararlandıklarını görmekteyiz. Ne var ki bu deyimi (her zaman) doğru dürüst anladıklarından ya da kullandıklarından hiç de emin değilim. Örneğin,

OKUMAK İÇİN TIKLA

ALFRED ADLER: “Hiç kimse kendi yaşam amacını eksiksiz tamamlayacak şekilde tüm ayrıntılarıyla bilemez.”

AŞAĞILIK VE ÜSTÜNLÜK KOMPLEKSİ Hiç kimse kendi yaşam amacını eksiksiz tamamlayacak şekilde tüm ayrıntılarıyla bilemez. Mesleğiyle ilgili amaçları konusunda böyle bilginin sahibi olabilir belki; ama bu, üstünlük amacına yönelik çabalarının ancak küçük bir bölümünü oluşturur. Amaca erişilse bile, ona varmaya yönelik çalışmalarda izlenen binbir yol vardır. Diyelim bir kimse hekim

OKUMAK İÇİN TIKLA

Alfred Adler: İnsanı gerçekten tanıyış, belirli ölçüde bir alçakgönüllülüğün doğmasını sağlar.

“İnsanın ruhu onun yazgısıdır.” Herodot İnsanı tanıma sanatının temelleri, fazla böbürlenip gururlanmaya izin verecek gibi değildir. Tersine, insanı gerçekten tanıyış, belirli ölçüde bir alçakgönüllülüğün doğmasını sağlar, çünkü bunun ne çetin bir iş olduğunu öğretir bize; öyle bir iş ki, uygar yaşamlarının başından beri insanlar üstesinden gelebilmek için uğraşıp durmaktadır.

OKUMAK İÇİN TIKLA

Karakterin Yapısı ve Oluşumu – Alfred Adler

Bir karakter özelliği denilince, yaşamın karşısına çıkardığı ödevlerin üstesinden gelmeye çalışan bir insanda belirli bir ruhsal dışavurumun ön plana çıkması anlaşılır. Buna göre “karakter”, toplumsal bir kavramdır. Bir karakter özelliğinden söz açılabilmesi için, insanın çevreyle ilişkisinin göz önünde tutulması gerekir. Örneğin Robinson’un nasıl bir karakter sahibi olduğu hiç önem taşımaz.

OKUMAK İÇİN TIKLA

Karakter Gelişiminde Toplumsallık Duygusunun Önemi – Alfred Adler

Karakterin inşasında güçlülük eğilim ve çabasının yanı sıra ikinci bir etken olarak toplumsallık duygusu alabildiğine büyük rol oynar. Saygınlık eğilimi gibi, çocuğun ruhunda ilk duygu kıpırdanışlarının baş gösterdiği bir dönemde çevreyle ilişki kurma eğilimi kılığında açığa vurur kendini. Toplumsallık duygusunun oluşumunu hazırlayan koşulları bir başka yerde görmüştük, şimdi bunlara yalnız

OKUMAK İÇİN TIKLA

Boyun Eğme – Alfred Adler

Girişim gücünü gerektiren konumlara pek elverişli sayılmayacak bir tip de, içleri bir çeşit uşaklık duygusuyla dolu insanlardır. Bu insanlar ancak emir kulluğu yapabilecekleri yerlerde kendilerini rahat hissederler. Bir başkasına uşaklık yapan kimse için yalnızca uyulacak yasa ve kurallar vardır. Bu tiptekiler, büyük bir coşkuyla başkalarına hizmet edecekleri bir konum ararlar

OKUMAK İÇİN TIKLA

Alfred Adler: Dostoyevski

Dimitri Karamazof’un, Sibirya’da maden ocaklarında umduğu şey, öncesiz — sonrasız uyumun (ahengin) türküsünü çağırmaktır. Suçlu ama mâsum babaKatili dine döner ve herşeyi — bağışlayan uyum içinde kurtuluşunu bulur- Bir elyazısındaki her kıvrılışı yorumlayabilen, düşüncelerini hiç zorluk çekmeden dile getirebilen ve başkalarının aklından geçenleri o saat kavrayan Prens Mişkin, tatlı tatlı

OKUMAK İÇİN TIKLA