Kategori: Anton Çehov

Bukalemun – Anton Pavloviç Çehov

Pazar meydanından, sırtında yeni paltosu, elinde küçük bohçası ile polis müfettişi Oçumelov[5] geçiyor. Haczedilmiş bektaşi üzümü ile tepeleme dolu bir kalbur taşıyan zabıta memuru da peşinden gidiyor. Ortalık sessiz… Meydanda in cin top oynuyor… Dükkân ve meyhanelerin aralık kapıları, aç ağızlar gibi yılgın bakıyorlar dünyaya; dilenciler bile gezinmiyor çevrelerinde. “Isırırsın

OKUMAK İÇİN TIKLA

Suikastçı – Anton Pavloviç Çehov

Sorgu yargıcının önünde ufak tefek, fevkalade zayıf bir köylü, ev yapımı alacalı kumaştan gömleği, yamalı şalvarı içinde dikiliyor. Kılla kaplı, çiçekbozuğu yüzü ve gür, sarkık kaşlarının altından güçlükle seçilen gözlerinde somurtkan bir sertlik ifadesi var. Epeydir taranmamış olduğu anlaşılan saçları, başının üzerinde koca bir şapka gibi duruyor, sertliğini daha da

OKUMAK İÇİN TIKLA

Şehir Dışında Bir Gün (Bir Olay) – Anton Pavloviç Çehov

Saat sabahın dokuzu. Karanlık kurşuni bir kütle güneşe doğru kayıyor. Kırmızı zikzaklar halinde şimşekler çakıyor üzerinde, bir orada bir burada. Uzak gök gürültüleri işitiliyor. Ilık bir rüzgâr otların üzerinde geziniyor, ağaçları eğiyor, toz kaldırıyor. Az sonra mayıs yağmuru çiseleyecek, ardından da gerçek bir fırtına başlayacak. Altı yaşındaki yoksul kız Fekla

OKUMAK İÇİN TIKLA

Kötü Yürekli Çocuk – Anton Pavloviç Çehov

Hoş görünümlü genç adam İvan İvanıç Lapkin ve kalkık burunlu genç kız Anna Sergeyevna Zamblitskaya, dik kıyıdan aşağı inip bir sıraya oturdular. Sıra, tam suyun yanında, genç söğütlüğün gür çalıları arasındaydı. Müthiş bir yer! Buraya oturduysanız, bütün dünyadan saklandınız demektir; balıklar ve suyun yüzünde şimşekler çizen su örümcekleri görebilir sizi

OKUMAK İÇİN TIKLA

Şaka – Anton Pavloviç Çehov

Aydınlık bir kış ikindisi… Şiddetli ayaz var; koluma giren Nadenka’nın bukleleri ve üst dudağının üzerindeki tüyler gümüş rengi kırç[1] ile örtülüyor. Yüksek bir dağın üzerinde duruyoruz. Güneşin, ayna diye kendisini seyrettiği meyilli bir düzlük ayaklarımızın dibinden başlayıp aşağı dek uzanıyor. Yanımızda, parlak kırmızı kalın bir kumaşla kaplı küçük bir kızak

OKUMAK İÇİN TIKLA

Anton Çehov’un tek romanı; ‘Avda Trajedi’

Anton Çehov’un henüz 24 yaşındayken yazmaya başlayıp “Antoşa Çehonte” takma adıyla yayımladığı Avda Trajedi yazarın tek romanı. On dokuzuncu yüzyılda Rusya taşrasında işlenen bir cinayetin iki anlatıcının ağzından aktarıldığı roman, polisiye türünün yenilikçi bir örneği. On dokuzuncu yüzyılda Rusya taşrasında işlenen bir cinayetin iki anlatıcının ağzından aktarıldığı roman, polisiye türünün

OKUMAK İÇİN TIKLA

Şampanya içerek yaşamdan ölüme geçen ölümsüz: Anton Çehov – Müslüm Üzülmez

Bu yazımda dünyaca ünlü Rus yazarı Anton Çehov’u anlatmaya çalışacağım. Çehov, despot bir babanın ve kişiliği sinik bir annenin çocuğu olarak 1860 yılında Rusya’nın Taganrog şehrinde dünyaya gelir. Cin gibi altı kardeşiyle birlikte zorluklar içinde yaşar. Zor koşullar ve baba baskısı kendisini yıldırmaz; lise öğrenimini Taganrog’da, tıp öğrenimini de Moskova’da

OKUMAK İÇİN TIKLA

Çehov’un Öykücülüğü Üzerine – Erdal Öz

Tam adıyla söyleyeyim: Anton Pavloviç Çehov’la lise son sınıfta tanıştım. Istanbul Hukuk Fakültesi birinci sınıf öğrencisiyken tam bir Çehov tutkunuydum. Türkiye’de ilk Çehov öykülerini, dergilerde, Servet Lünel, Erol Güney ve Oğuz Peltek’in yaptıkları çevirilerle tanımıştım. Dergilerde, özellikle de Varlık dergisinde sık sık bu kişilerin çevirdiği Çehov öyküleri yayımlanıyordu. Sonra kitap

OKUMAK İÇİN TIKLA

Anton Çehov: “Üç dört gece düşümde hep celladı ve tüyler ürpertici işkence sehpasını gördüm.”

Çehov, 21 Nisan 1890 sabahı, Sahalin Adası’na gitmek üzere Moskova’daki İyaroslavi Garı’ndadır. Trenle, at arabası ve vapurla geçen bu yolculukta köylerden, şehirlerden, ormanlardan, denizlerden geçer ve türlü çeşit insanla karşılaştan sonra 9 Temmuz’da Sahalin’e varır. Yolcuğu tam iki buçuk ay sürmüştür. Sahalin Adası bir cehennemdir. Sokaklar çalışmaya giden hükümlülerin zincir

OKUMAK İÇİN TIKLA

“Saatin doğru gitmesi gerektir, ama hayat doğru gitmiş, gitmemiş, o başka mesele” – Anton Çehov (çeviren: Nazım Hikmet)

SAAT Yeryüzünde ne kadar çok, ne kadar çeşit çeşit saat vardır : Cep saati, kol saati, duvar saati, kule saati, dik duran saat, sallanan saat… Her sokakta bir saatçi dükkanı. Her meydanda bir saat. Herkesin cebinde, kolunda bir tik tak… Vakit, öyle önemli bir rol oynamaya başlamış ki hayatımızda, saatiniz

OKUMAK İÇİN TIKLA

Anton Çehov’a göre öğretmenler

“Öğretmen, bir sanatçı gibi, işine büyük bir tutkuyla âşık olmalıdır. Ve bizim öğretmenlerimiz, sürgüne gidercesine isteksiz, köylere gidip çocukları eğiten yarı eğitimli kişiler, acemi işçilerdir. Açlık içinde öğretmenlerimiz, yokluk içinde… Mağdur durumda… Canlılıklarını, verimliliklerini yitirme korkusu içinde yaşıyorlar. Oysa öğretmen, köyün en önde gelen kişisi olmak zorundadır. Köylülerin sorduğu bütün

OKUMAK İÇİN TIKLA