Kategori: Denemeler

Umberto Eco: Ölüm cezası üzerine diyalog

ECO: Seni endişeli görüyorum, ey Renzo Tramiglino. Kanun ve düzenin sağladığı huzura kendini bırakmış onca sakin mevcudiyetini sıkıntıya gark eden mesele nedir? Yoksa “feminist” adıyla maruf yeni heveslerin tahrik ettiği zevcen Lucia, çocuk doğurmama hakkını kullanarak, seni evlilik yatağının zevklerinden mahrum mu bırakıyor? Ya da Lucia’nın validesi Agnese Hanımefendi evlatlarının

OKUMAK İÇİN TIKLA

Montaigne: Bilmediğini Söyleyebilme

BİLMEDİĞİNİ SÖYLEYEBİLME Dünyadaki birçok kötülükler, daha cüretle söyleyelim, dünyanın bütün kötülükleri, bizi bilgisizliğimizi açığa vurmaktan kaçınmaya, reddemediğimiz şeyi kabul etmeye alıştırmalarından geliyor. Her şeyden bilgiçce ve kesinlikle söz ediyoruz. Roma’da bir adet varmış: Bir tanığın gözleriyle gördüğünü söylediği ve bir yargıcın en kesin bilgiyle ortaya koyduğu şeyden bile, bana öyle

OKUMAK İÇİN TIKLA

Montaigne: İyi Amaç Uğruna Kötü Yollar

İYİ AMAÇ UĞRUNA KÖTÜ YOLLAR Doğanın yapıtlarındaki evrensel düzende şaşılası bir bağlaşma ve uyuşma var: Belli ki oluruna bırakılmış ve değişik başların yönettiği bir düzen değil bu. Bedenlerimizin hastalıkları, nitelikleri, devletlerde, hükümetlerde de görülüyor. Krallıklar, cumhuriyetler bizim gibi doğuyor, gelişip parlıyor ve yaşlanıp ölüyorlar. Bedenlerimizin gereksiz ve zararlı akıtlarla dolduğu

OKUMAK İÇİN TIKLA

Albert Camus: İnsanı, onu ezen güce karşı yüceltiyorum, özgürlüğüm, başkaldırışım, tutkum bu gerginlik, bu aydınlık ve bu sonsuz yenileşme içinde birleşiyor.

DÜNYAYI ELDE ETME «Dünyayı elde eden adam, diyor, ben işi seviyorum diye düşünmekten vazgeçtim sanmayın, inandığım şeyi pekâlâ anlatabiliyorum. Çünkü, inandığıma var gücümle inanıyorum, kesin ve açık bir görüşle görüyorum onu. O kadar iyi biliyorum ki anlatamıyorum.» diyenlerden sakının. Çünkü anlatamıyorlarsa, iyi bilmiyorlar ya da tembel oldukları için anlatmak istedikleri

OKUMAK İÇİN TIKLA

Albert Camus: Kötümser bir düşüncenin, ister istemez yılgın olacağını sanmak hamca bir düşüncedir, ama çürütülmesi de bir hayli uzun sürer.

KÖTÜMSERLİK, İYİMSERLİK. Birkaç zamandır bazı yazılar çıkıyor. Bunlarda, kötümser sayılan kimi yapıtların insanı dosdoğru en aşağılık köleliklere götürdükleri ortaya konmak isteniyor. Bu yazılarda yürütülen akıl bir hayli basittir. Kötümser bir felsefe, özü gereği, umudunu yitirmiş, yılgın bir felsefedir ve dünyanın iyi olmadığına inananlar, ister istemez zorbalığa alet olurlar, demek isteniyor.

OKUMAK İÇİN TIKLA

Faşizm Kehanetleri – George Orwell

Faşizm Kehanetleri başlığıyla derlediğimiz bu metinlerde Orwell, milliyetçilik, Hitler, faşizm gibi İkinci Dünya Savaşı döneminin kaçınılmaz konularından İngiliz mutfağına, H.G. Wells’in dünya devleti görüşü ve Swift’in Gulliver’inin eleştirisinden en iyi çayın nasıl yapılacağına kadar uzanan düşünsel bir yolculuğa çıkarıyor. Edebiyatla politikanın iç içe geçen ilişkisini Orwell yaşamı boyunca başlıca düsturu

OKUMAK İÇİN TIKLA

Sağ Ol Yaşar Kemal! – Zafer Köse

Yunus’la, Karacaoğlan’la, Pir Sultan’la… Yaşar Kemal’le on yıllar boyunca yaşanan böylesine derinlikli bir ilişki sonucunda ortaya çıkıyor, Livaneli’nin kitabı. İKİ SEVGİLİ, BİR ROMANCI Sonunda yemin töreni denen şey yapılıyor ve genç adam askeri birliğin kapısında sevgilisiyle buluşuyor. İlk kez yaşadığı 30 günlük hasretle kucaklıyor onu. Her molada, her zorlukta bu

OKUMAK İÇİN TIKLA

Bir okur olarak Virginia Woolf

James Joyce’un “Ulysses” adlı yapıtında kullandığı içsel monolog tekniğini bir çok yazar benimsemesine karşın, bunu romanlarında en güzel biçimiyle kullanan Virginia Woolf olmuş, romanları iç dünyaya yönelişin başyapıtları sayılmıştı. Woolf aralarında çığır açan “Deniz Feneri”, “Dalgalar” ve “Kendine Ait Bir Oda”nın da bulunduğu on beş kitap yazdı. 1941 yılında yaşama

OKUMAK İÇİN TIKLA

Aytmatov Farkıyla Aşk – Zafer Köse

Cemile: Bir aşk hikayesi. Aytmatov, her türlü kötülüğün, zorbalığın, çirkinliğin farkında olarak güzellikleri ve iyi insanları anlatıyor. Cengiz Aytmatov, kuşkusuz büyük bir anlatıcı. Belki de anlatımından çok, anlattıkları ile devleşen bir edebiyatçı. Yani büyük hikayelerin anlatıcısı. Kahramanların davranışları o kadar derin gerçeklikleri ortaya çıkarıyor ki, olayların yaşandığı bölgeden ve dönemden

OKUMAK İÇİN TIKLA

Ölüm, yaşamı tutkuyla sevmiş olanlar için anlamlıdır ancak.

Ölüm, yaşamı tutkuyla sevmiş olanlar için anlamlıdır ancak. Bırakacak, terk edecek hiçbir şeye sahip olmadan ölmek! İlgisizlik, kayıtsızlık yaşamın ve ölümün inkâr edilmesidir.Ölüm korkusunu yenmeyi başaran kişi, bu korkunun başka bir adı olan “yaşam” karşısında da zafer kazanmıştır.

OKUMAK İÇİN TIKLA

Saramago Okurları Yaşıyor – Zafer Köse

Olay örgüsü gelişirken Saramago ölüyor; bir roman kahramanı değil, bu kez yazar ölüyor. Kurgunun bir parçasına dönüşüyor bu ölüm. Toplantıda, yolculukta, komşulukta… Türlü ortamlardaki türlü işlerde sahtekarlara rastlayabilirsiniz. Bencillere, zamanınızı harcayanlara, zorbalara. Kötülere. Kötülükten kaçmak imkansızdır bazen. Ama kötü insan olmamak her zaman mümkün! İyiliğin, umudun, bütün olumsuz koşullara rağmen

OKUMAK İÇİN TIKLA

Eduardo Galeano: Kimse itiraf etme dürüstlüğünü göstermez: “Ben çalmak için öldürüyorum.”

Savaşlar Yalan Söylüyor Savaşların saygın nedenlerle gerçekleştirildiği söylenir: uluslararası güvenlik, ulusal onur, demokrasi, özgürlük, düzen, Uygarlığın gereği ve Tanrı’nın isteği. Kimse itiraf etme dürüstlüğünü göstermez: “Ben çalmak için öldürüyorum.” •

OKUMAK İÇİN TIKLA

Ayhan Kavak’ın yeni kitabı: İnkâr ya da kötülüğün abadı – Adil Okay

“Silkinip atılmalı kirler! Arındıkça toplumu arındırabilirsin. Zulmün abadına inat, kapsam dışılaştırma, karşılaştırma ve her türden ötekileştirmeyi doğuran kötülük odaklarına hayır demek ellerimizde…” Ayhan Kavak “Modern” dünyada insanların kimlikleri çoğaldı. “Ağa”, eskiden sadece “ağa”ydı, “Irgat”da sadece “ırgat”. Şimdi ise insanların birden fazla kimliği var. Bir işçi aynı zamanda solcu, yurtsever, şair,

OKUMAK İÇİN TIKLA

Buluşmalar (İnsanlar, Kentler, Kitaplar) – Stefan Zweig

Stefan Zweig, Buluşmalar’da modernitenin sancılarından, Rus işçilerinden, Rio sokaklarından, Amerikalılaşan Paris’ten, Parisleşen Viyana’dan, tekdüze hale gelen dünyadan, yaldızları dökülmüş, çelik rengini almış yüce geleneklerden, patlayan savaşlardan, bir fısıltı halinde söylenen benlik kavgalarından bahsederek sizi bir karar almaya zorluyor: Her şeye rağmen, insanı kurtarır mıydınız?

OKUMAK İÇİN TIKLA

Sartre: Yazar bir kuş değildir.

EDEBİYAT VE ALDATMACA Susan yazarlar (günün sorunları üstünde düşüncelerini açıkça ortaya koymayanlar) öteki yazarları tedirgin eden bir çelişmeyi sürdürüyorlar. Bir yazarın elinde, cebinde saklısı olamaz. Kumarda açık kâ­ğıtla oynamak gibi bir şeydir onun işi, oynamak de­ğil. Yazarlığın büyülü bir dünyası olduğu sanısını veren bütün o kandırmacalardan tiksiniyorum. Bu yolu tutan yazarlar edebiyata girenleri aldatıyorlar,

OKUMAK İÇİN TIKLA

Aşk Birdenbire, İmge Birdenbire – Zafer Köse

Zaten Herkes Bir Denizdir Doğuştan! Onur Behramoğlu’nun son kitabından yola çıkan sözler. SÖYLEŞİ: ZAFER KÖSE Sanat uzun hayat kısa. “Sanat” derken “hekimlik” kastedilerek Hipokrat tarafından söylenen bu söz, yüzyıllar boyunca anlamı genişleyerek yaşıyor. En çok da bir insandan daha uzun yaşayacak yapıtlar üretmekle, kültür sanat çalışmalarıyla ilgili kullanılıyor.

OKUMAK İÇİN TIKLA

Her şey bilinçlerimizde bozulup çürüyor: Boşluk bile kirli orada…

Roma’nın artık ne kötülüklerine ne de çarelerine dayanabildiğini söyleyen kadim tarihçi, kendi çağını tanımlamaktan çok bizimkini öngörmüştür. imparatorluğun bıkkınlığı kuşkusuz büyüktü ama düzensiz ve yaratıcı olan Roma bu durumla baş etmek için yine de sinizmi, şatafatı ve yırtıcılığı beslemeyi biliyordu; ama, şu an içinde bulunduğumuz uygarlık, sıkıcı sıradanlığı içinde, o

OKUMAK İÇİN TIKLA

1 Mayıs’ın Anlamı ve Önemi – Zafer Köse

Çalışma sürelerinin kısaltılması için yürütülen örgütlü mücadele, insanlık tarihinin en önemli konusudur! Çünkü: Yaşamak için çalışmak zorunda olan insanların kendine zaman ayırabilmesi mümkün hale geldi. Sevmeye, düşünmeye, karar vermeye hak kazanıldı. “Serbest zaman” talebi gibi “laiklik”, “özgürlük”, “insan hakları” taleplerinin de emek mücadelesi ile ilişkilendirilmesi ve hayata dair hale gelmesi

OKUMAK İÇİN TIKLA

Direnişin hikayesini anlatan kadınlar: Rüzgarı kafese kapatamazsınız

Eduardo Galeano’nun yeni kitabı ‘Kadınlar’ sömürgecilere, diktatörlere ve maçolara karşı direnişin öncüsü kadınları anlatıyor. Dünya devriminin öncü kadınları ile birlikte isimlerini devrimin bile unutmaktan kurtaramadığı kadınlar. Hem de direnişin içinde hikaye anlatan, şarkı söyleyen ve dans eden kadınlar.

OKUMAK İÇİN TIKLA