Kategori: Nilgün Marmara

Psişik Çatışmanın Dışavurumu: Kafka, Marmara, Özlü ve Gürbüz’ün Evrensel ve Bireysel Kaos Haritası

İçsel Çatışmanın Evrensel Yankıları Franz Kafka’nın eserleri, modern insanın varoluşsal krizini psişik bir kaos üzerinden resmeder. Gregor Samsa’nın bir böceğe dönüşmesi ya da Josef K.’nın anlaşılmaz bir yargı sürecine hapsolması, bireyin kendi benliğiyle ve dış dünyayla çatışmasını evrensel bir anksiyete düzlemine taşır. Bu kaos, yalnızca bireysel bir huzursuzluk değil, aynı

OKUMAK İÇİN TIKLA

Yabancılaşmanın Estetik Yankıları: Kafka, Marmara, Özlü ve Gürbüz’ün Edebi Evreninde Bir Keşif

Yabancılaşma, modern insanın kendi varoluşuna ve çevresine karşı hissettiği derin bir kopuşun ifadesidir. Franz Kafka’nın eserlerinde bu kavram, bireyin hem kendi benliğine hem de toplumsal yapılara karşı duyduğu çaresiz bir uzaklık olarak kristalleşir. Nilgün Marmara, Mine Söğüt Özlü ve Ayşe Gürbüz gibi Türk edebiyatının özgün sesleri ise bu evrensel temayı

OKUMAK İÇİN TIKLA

Kafkaesk Anlatının Sınırları: Marmara, Özlü ve Gürbüz’de Gerçekliğin Yeniden İnşası

Franz Kafka’nın eserleri, modern edebiyatta anlatı formunun sınırlarını zorlayarak gerçeklik algısını parçalayan bir estetik sunar. Kafkaesk anlatı, bürokratik, absürt ve tekinsiz bir evren yaratarak bireyin varoluşsal çaresizliğini ve sistemle çatışmasını betimler. Türk edebiyatında İlhan Berk’in deneysel şiirlerinden tanıdığımız Nilgün Marmara, Tezer Özlü’nün otobiyografik ve içsel yolculukları ile Didem Madak Gürbüz’ün

OKUMAK İÇİN TIKLA

Bireyin Varoluşsal Sıkışmışlığı: Kafkaesk Edebiyat ve Türk Edebiyatında Absürt Sistemlere Karşı İnsan

Kafkaesk Çerçevenin Temelleri: Absürt ve Bürokratik Tuzak Kafkaesk edebiyat, bireyin modern dünyanın bürokratik, otoriter ve anlamsız sistemleri karşısında çaresizliğini absürt bir mercekle ele alır. Franz Kafka’nın Dava ve Dönüşüm eserlerinde, birey, anlamını çözemediği bir sistemin dişlileri arasında ezilir. Dava’da Josef K., suçunun ne olduğunu bilmeden yargılanır; Dönüşüm’de Gregor Samsa, bir

OKUMAK İÇİN TIKLA

Yeraltı Edebiyatının Ütopya ve Distopya Arasındaki Araftaki Sesi

Yeraltı: Özgürlüğün Kaotik Fısıltısı Yeraltı edebiyatı, insanın zincirlerinden kurtulma arzusunun çığlığıdır; ne var ki bu çığlık, ne bir ütopyanın neşeli marşı ne de distopyanın kasvetli ağıtıdır. Dostoyevski’nin Yeraltı Adamı, kendi bilincinin labirentinde kaybolurken, özgürlüğün yalnızca bireyin kendi benliğiyle yüzleştiği bir kaos olduğunu haykırır. Bu eserler, bireyin toplumsal normlara karşı isyanını

OKUMAK İÇİN TIKLA

Nilgün Marmara: Sylvia Plath’ın Düzyazılarıyla Şiirleri Arasındaki Temel Farklar; Kurgusal Metinleriyle Dizeleri Arasında Bazı Karşılaştırmalar

“Öykü yazma tutkusu, hayatının en bariz yüküydü. Profesyonel olarak büyük bir başarı kazanmak, zor bir mesleğin erbabı olmak ve gerçek dünyayı ciddi bir şekilde araştırmak istiyordu…” der Ted Hughes, Plath’ın şiiri asıl ciddi iş olan düzyazıdan bir kaçış olarak gördüğü için düzyazı yazabilmeyi şiddetle arzulaması hakkında. Plath düzyazı yazarken karşılaştığı

OKUMAK İÇİN TIKLA

Tomorrow Will Be Another Day – Nilgün Marmara

TOMORROW WILL BE ANOTHER DAY -sevim’e- Belki ona gideriz yarın, Belleksiz sevgiliye, Poplin elli korkak çocuğa, Duyarlığı, unutkanlığının kanı anaya- Ona belki gideriz yarın, Gören gözlü kör güzele, Çılgın gülüşlü bebeğe, Yüreği, sızlanan ruhunun göğü yavrucağa- Yarın gideriz belki ona, Unutuşun türküsü, bekleyiş tortusunda, Esnek kokulu çiçeğe, Kaynak bakışlı Venüs’e-

OKUMAK İÇİN TIKLA

Toz-Dem – Nilgün Marmara

TOZ-DEM Kısacıktı karşı yolculuklarımız kara ve deniz üzerinde- Şafağın bodrumuna inerken sen, Hançerin ivmesiyle yükselirdim dul pencerelere. Azıcıktı köpük boz denizde ve karada Koyu bir saatin içinden çıkılamadı bir an yine de! Belki gülden kalma bir iz yanağındaki, Eski sabahın sarı gülünden üzerine deli gözünü bıraktığın… Öldüğünde, çekmecemde duran bu

OKUMAK İÇİN TIKLA

Kuğu Ezgisi – Nilgün Marmara

KUĞU EZGİSİ Kuğuların ölüm öncesi ezgileri şiirlerim, Yalpalayan hayatımın kara çarşaflı bekçi gizleri. Ne zamandır ertelediğim her acı, Çıt çıkarıyor artık, başlıyor yeni bir ezgi, -bu şiir – Sendelerken yaşamım ve bilinmez yönlerim, Dost kalmak zorunda bana ve sizlere! Çünkü saldırgan olandan kopmuştur o, uykusunu bölen derin arzudan. Büyüsünü bir

OKUMAK İÇİN TIKLA

Kan Atlası – Nilgün Marmara

KAN ATLASI Emel’e “Ben babamın yuvarladığı çığın altında kaldım.” Çolak mırıltılarla dövmelenen çocuk her gün her gece eğer adasında, Gözü ağzı elinden alınmış, yosunlar sarmış bedenini çığlıklarken bunu su içinde… Karada, hançer suratlı abinin rüzgarında uçar adımları. Geçmiş ilmeğinde saklıdır arzusu İçinden karanlık, tekrar ve ilenç sızdıran hayret taşında. Soruyor

OKUMAK İÇİN TIKLA

Canım Sıkıntı Sınırı – Nilgün Marmara

CANIM SIKINTI SINIRI Aydınlıkta köhneliği belirginleşen ve kentte ve konutta hiçbir şey neyse ben oyum. Öylesine bağsız ve yeğniyim ki bu hafifliğin şiddetinin bedelini bir gün öderim diye düşünüyorum. Sanki varoluş beni cezalandırmak ister gibi; yoğunluğundan bana düşen payını benden geri alarak bu yoğunluğa, olur olmadık herkese ve her şeye

OKUMAK İÇİN TIKLA

Çok Güzel – Nilgün Marmara

ÇOK GÜZEL Durma artık burada uysal âşık! Aydınlık milinin yatağında. Bilemiyoruz belki de meşe o ağacın adı, Anlayamıyoruz varolduğumuzu gölgesinde ağırbaşlılığının. Veda geliyor şimdi, öğretmek için sergilenmeyi, uçuşan geriye dönen vakitte. Kime, kime gönderiyor incelen yapraklarını yüzün, kavisin beyaz yanağıyla? Bu aklıkta, minarem mavi benim. Işığım denize kayıyor, bir sayıklama

OKUMAK İÇİN TIKLA

Düşü Ne Biliyorum – Nilgün Marmara

DÜŞÜ NE BİLİYORUM Kimdi o kedi, zamanın eşyayı örseleyen korkusunda eğerek kuşları yemlerine, bana ve suçlarıma dolanan? Gök kaçınca üzerimizden ve yıldız dengi çözüldüğünde neydi yaklaşan yanan yatağından aslanlar geçirmiş ve gömütünün kapağı hep açık olana? Yedi tül ardında yazgı uşağı, görüldüğünde tek boyutlu düzlüktür o ve bağlanmıştır körler örümcek

OKUMAK İÇİN TIKLA

Gökkuşağından Darağacı – Nilgün Marmara

GÖKKUŞAĞINDAN DARAĞACI Şimdi’nin bedeni yok, Yontuyor geçmiş bilgisiyle gelecek belki olur diye taşı, taşını kokluyor yontu dağılıyor… Şimdi’si yitik bundan boyuyor boyuyor evine aldığı ağacın üzerine tüneyip duvarını, tavanını, geçmişi ve geleceği ve her yanını; dal kırılıyor… Şimdi’si yitik diziyor diziyor notalarını, göğe ışık üzerine boncuklarını, ucuza getiriyor varlığını sonsuzun

OKUMAK İÇİN TIKLA

Canım Sıkıntı Sınırı – Nilgün Marmara (sesli dinle)

CANIM SIKINTI SINIRI Aydınlıkta köhneliği belirginleşen ve kentte ve konutta hiçbir şey neyse ben oyum. Öylesine bağsız ve yeğniyim ki bu hafifliğin şiddetinin bedelini bir gün öderim diye düşünüyorum. Sanki varoluş beni cezalandırmak ister gibi; yoğunluğundan bana düşen payını benden geri alarak bu yoğunluğa, olur olmadık herkese ve her şeye fazlasıyla katlayarak

OKUMAK İÇİN TIKLA

Sylvıa Plath’ın Şairliğinin İntiharı Bağlamında Analizi – Nilgün Marmara

*Nilgün Marmara 1987’deki intiharından iki yıl önce verdiği bitirme tezinde, bir başka ünlü şairi, yaşamına kendisi son veren bir başka kadını, Sylvia Plath’ı incelemişti. Ve şair “Umarım böylesine emsalsiz ve belirgin bir konuda, şiirlerini ölüm kavramını derinden algılayarak yazmış ve intiharında da sanatındaki kadar başarılı olmuş bir kadının analizini yapabilme

OKUMAK İÇİN TIKLA

Bana Doğru Gelen Kim? – Nilgün Marmara

BANA DOĞRU GELEN KİM “BANA DOĞRU GELEN KİM?”YA DA ŞİMDİKİ ZAMANDA BİR MOBİL, BİRİNCİ TEKİL ŞAHIS Dökülmüş bedenim kimyasına pirincin, yokedilerek kalsiyumun büyüsü yazgım belirlenmiş. Her an, hoş geldin diyorum bana doğru gelene, dalgalanan duygularımla. Sarkıyorum tavandan (bir tavan varmışçasına) yeryüzünün (varolduğunu umarak) renklerini bilmeme karşın – lal rengi, çivit

OKUMAK İÇİN TIKLA

Ece Ayhan – Nilgün Marmara Üstüne Sekiz Soru İki Görüş

1. Nilgün Marmara “korkunç kokular saçan renk cümbüşü içinde çekiciliği kavranamaz çiçekli yolların sürekli kuşkucu yolcusu” mudur sizce? Nereye nasıl ve kimle gittiği belli olmayan bir yolcu mu? 2. Nilgün Marmara’da yaşamla ölüm arasındaki o yerin o noktanın bakışımı günle gece arasındaki diyalogla monolog arasındaki o yer o nokta mıdır?

OKUMAK İÇİN TIKLA