Kategori: Salman Rushdie

Sömürgecilik Sonrası Kimlik Çatışmaları: Okonkwo ve Saleem Sinai Üzerinden Fanon’un Özne Teorisi

Kimlik ve Sömürgecilik Arasındaki Gerilim Frantz Fanon’un sömürgecilik sonrası özne teorisi, bireyin kimlik inşasını sömürgeci tahakkümün travmatik etkileri üzerinden ele alır. Fanon’a göre, sömürgeleştirilen birey, kendi kültürel değerleriyle sömürgecinin dayattığı yabancı değerler arasında bir ikilik yaşar; bu da özneleşmeyi karmaşık bir süreç haline getirir. Chinua Achebe’nin Parçalanma romanındaki Okonkwo ve

OKUMAK İÇİN TIKLA

Geceyarısı Çocuklarının Özgürlük ve Kimlik Arayışı: Salman Rushdie’nin Postmodern Ulus Sorgulaması

Salman Rushdie’nin Midnight’s Children romanı, Hindistan’ın bağımsızlık sonrası tarihini, bireysel hikâyelerle iç içe geçirerek, postkolonyal bir anlatının sınırlarını zorlar. Postmodernizmin parçalı, çoksesli ve çoğulcu yapısını benimseyen roman, ulus-devlet mitini sorgular ve bireyin politik tarihle ilişkisini yeniden tanımlar. Saleem Sinai’nin hikâyesi, bireysel kimliğin kaotik, çok katmanlı ve tarihsel bağlamda nasıl şekillendiğini

OKUMAK İÇİN TIKLA

Salman Rushdie ‘Nereye baksam utanacak bir şey var. Ama utanç da diğer şeyler gibi; insan onunla uzun süre yaşadığında mobilyalarından biriymiş gibi alışıyor’

‘Ülke’lerinden biri olan Pakistan’da aforoz edilmesine yol açan Salman Rushdie’nin politik romanı Utanç, yayımlanışından yirmi iki yıl sonra 2005 tarihinde Türkçeye çevrildi. Şiddetin kökleri olarak niteliyor Rüşdi utanmazlık ve utanç duyusunu ve davranışını. “Utançla utanmazlık arasında, etrafında döndüğümüz mihver uzanıyor; bu iki kutuptaki meteorolojik koşullar da aşırı uçlarda. Utanmazlık, utanç:

OKUMAK İÇİN TIKLA

Salman Rushdie: Dinler de eleştiriyi hak eder

Şeytan Ayetleri romanının yayımlanmasının ardından, yirmi altı yıl önce hakkında ölüm fetvası çıkarılan Salman Rushdie, Charlie Hebdo’nun yanında olduğunu duyurdu: “Her fikir gibi dinler de eleştirimizi ve korkusuz saygısızlığımızı hak ediyor.” Her fırsatta diğer dinleri dışlayan köktendinciliği savaşın kaçınılmaz nedeni olarak gören ve bağnaz öfkeye karşı entelektüel özgürlüğü savunan yazar

OKUMAK İÇİN TIKLA

Doğu, Batı (*) ? Nejdet Evren

Gün-güneşin- doğuşu ve batışını ve buna göre yönlerin bir kısmını açıklayan, kavramlaştıran ?Doğu, Batı? (*) neye ve kime göre doğu ve neye ve kime göre batıyı ifade etmektedir? Oryantalist Avrupa merkezli aydınlanma dönemi ile başlayıp günümüze kadar paradigması ile taşınan öğreti Avrupa?yı batı, Ortasında-Asyayı doğu olarak tanımlamıştır. Batının uygarlaşmasına koşut

OKUMAK İÇİN TIKLA

Öfke – Nejdet Evren

Bom Bahai/Bombay/Mumbai asıllı felsefeci Malik Solanka hayatı ?öfke? olarak tanımlamaktadır. Ona göre, ?Hayat öfkedir,.. Cinsel, ödipal, siyasi, büyülü, hayvanca öfke bizi en yüksek doruklarımıza çıkarır ve en bayağı derinliklerimize indirir. Yaratıcılık, esin, özgünlük, tutku gibi şiddet, acı, saf korkusuz yıkım, vurduğumuz ve yediğimiz, acısı asla geçmeyen darbeler de öfkeden kaynaklanır.

OKUMAK İÇİN TIKLA

Mumbai’nin Çocukları – Nejdet Evren

Bir zamanlar Kongo ve Rodezya diye bilinirlerdi. İsimleri onlara Fransızlar ve Portekizler vermişlerdi. Ne ki onlar, daha sonra kendilerince karar verdiklerinde, asıl isimlerine geri döndüler; Zaire ve Zimbabwe… Bombay, Karaçi, Keşmir, Pakistan ve Hindistan özde aynı süreçleri yaşamışlardı. Mahzuni Şerif ne diyor ?parsel parsel eylemişler dünyayı?… Mahatma Gandhi yer-yüzünün belki

OKUMAK İÇİN TIKLA

İnsanı Aramak / Toplumsal Utanç 3 – Nejdet Evren

İnsanı aramak onun salt biyolojik, antropolojik yapısı ile sınırlı değildir; o, tüm işlevselliği ile sosyal bir tür olarak hem öznel hem de kolektif yaşayan/var-olan bir canlı tür olduğuna göre, Nazım Hikmet Ran?ın ifade ettiği gibi ?bir ağaç gibi tek ve hür/bir orman gibi kardeşçesine? yaşamasını, yaşatmasını bildiği ölçeklerde ?insan? olarak

OKUMAK İÇİN TIKLA

Şerem! – Nejdet Evren

Benazir Butto, oturduğu yerden ayağa kalktı ve dedi ki, ?Şerem! Şerem!? …Yıl 1999 ve aylardan Mart?ın 11?iydi. İnsanın/insanların utanç duyacakları davranışlardan kendilerine övgüler çıkartmalarının bir çözüm olmadığını haykırmak istiyordu/istemişti… Utanç tarihe iz-düşmeyi sürdürmekteydi; ki, 27 Aralık 2007 günü coğrafyanın birinde yeniden ortaya çıkacak ve bu sözlerle haykıran/uyaran yüreği ?susturdum? diye

OKUMAK İÇİN TIKLA