Kategori: Simone de Beauvoir

Bedenin Yeniden Tanımlanışı

Simone de Beauvoir, bedenin bireyin dünyada var olma biçimi olduğunu savunur; insan, bedeni aracılığıyla dünyayı deneyimler ve anlamlandırır. Transhümanizm ise bu bedeni, teknolojiyle geliştirilebilir bir araç olarak görür. Biyolojik sınırların aşılması—örneğin, yapay organlar, gen düzenleme ya da bilinç yükleme—Beauvoir’ın bedenselliğine yeni bir boyut katar. Beden artık yalnızca varoluşun bir koşulu

OKUMAK İÇİN TIKLA

Kimliğin İnşası ve Ötekinin Sesi: Butler, Spivak ve Beauvoir Arasında Bir Diyalog

Bu metin, Judith Butler’ın cinsiyet performativitesi, Gayatri Chakravorty Spivak’ın ötekini konuşturma çabası ve Simone de Beauvoir’ın “Kadın doğulmaz, kadın olunur” ifadesi arasındaki ilişkiyi ve olası gerilimleri inceliyor. Kimlik, öznellik, temsil ve güç dinamikleri üzerinden bu üç düşünürün fikirleri, tarihsel, toplumsal, dilbilimsel ve etik boyutlarıyla ele alınacak. Metin, bu kavramların birbirini

OKUMAK İÇİN TIKLA

Bir aşkın ve iki ömrün anatomisi

“Bir tür nehir söyleşi edasıyla akıp giden kitap sadece ikili arasında tarihe çoktan kayıtlı ilişki çerçevesinde şekillenmiyor doğal olarak. Her ne kadar yeryüzünün zihinsel serüvenine emanet edilen elli yıllık bir aşkın anatomisi hayli derin bir biçimde dile getiriliyorsa da, Beauvoir ve Sartre yalnızca bundan ibaret değil. Daha doğru bir ifadeyle,

OKUMAK İÇİN TIKLA

Albert Camus: “Her yanımızı kuşatan ölüm, işkence ve savaş nutukları karşısında sorumluluklarımızı yerine getirmeliyiz.”

“Sevinç yaratacak sözcükleri bulmamız gerek” Albert Camus’nün en az ilgi gören yapıtları tiyatro oyunlarıysa en karanlıkta kalan tarafı da mektupları. Buradan, onun bütün yazışmalarının karanlığa gömülmüş anlamı çıkarılmasın, sadece gerek vârisleri, kızı Catherine ve oğlu Jean’ın mahremiyet gibi haklı bir nedenle hepsini yayımlamaya yanaşmaması gerek bazı mektupların şimdilik kayıplarda olması

OKUMAK İÇİN TIKLA

Simone de Beauvoir’dan “Moskova’da Yanlış Anlama”

Türkçede ilk kez yayımlanan “Moskova’da Yanlış Anlama”, orta yaşı geçmiş bir çiftin çıktığı yolculukta beliren iletişim güçlüğünü ve birbirini yeniden keşfedişini anlatıyor. Simone de Beauvoir’ın kaleme aldığı metin, bir krizin varoluşsal çözümlemesiyle beraber yaşlanmanın getirdiği kimi sıkıntıları da ortalığa saçıyor. ‘Katıksız bir şimdiki zaman’ Simone de Beauvoir’a popülist biçimde yaklaşanlar,

OKUMAK İÇİN TIKLA

Simone de Beauvoir?den mektup var!

Sofya ile uzun yıllar süren beraberliği göz önüne alındığında, Tolstoy?un şu sözü doğrusu pek trajik durur; ?şimdiye kadar okuduklarım ve duyduklarım gibiyse, ben aşkı hiç tatmadım?. Tolstoy, belki de bu sözle aşkı tanımlamaya çalışmış, fakat daha çok aşkın abartılı yönüne dikkat çekmiştir. Aşk, imkansıza ulaşma serüvenidir. Bu serüvende Tolstoy, kendini

OKUMAK İÇİN TIKLA