Kategori: Tiyatro oyunları

Tartuffe’ün Maskesi: Sahtekârlığın Komik Yüzü

Molière’in Tartuffe adlı eseri, 17. yüzyıl Fransız toplumunun ahlaki ve toplumsal çelişkilerini keskin bir mizahla ele alan bir başyapıttır. Tartuffe, bir trickster arketipi olarak, sahtekârlığı ve ikiyüzlülüğü temsil ederken, burjuva evinin komik atmosferi bu sahtekârlığı açığa vurur. Bu metin, Tartuffe’ün sahtekârlığını, trickster arketipinin çok katmanlı doğasını ve burjuva evinin mizahi

OKUMAK İÇİN TIKLA

Anton Çehov’un oyunlarındaki insanların çoğu, neden başkalarını dinlemek yerine, sıranın kendisine gelmesini bekler?

Anton Çehov’un oyunlarındaki karakterlerin birbirlerini dinlememesi, yalnızca bir iletişimsizlik sorunu değil, aynı zamanda insan doğasının, toplumsal değişimlerin ve varoluşsal yalnızlığın derin bir yansımasıdır. Bu durum, Çehov’un tiyatroya getirdiği devrimci yaklaşımın da bir parçasıdır. İşte bu iletişim kopukluğunun nedenleri ve anlamları: 1. İçsel Yalnızlık ve Ruhsal Kopukluk 2. Toplumsal Değişim ve

OKUMAK İÇİN TIKLA

Othello’nun Trajik Düşüşü ve Venedik’in Egzotik Katkısı

Kıskançlığın Yıkıcı Gücü Othello’nun trajik düşüşü, kıskançlığın insan ruhunu nasıl ele geçirebileceğinin çarpıcı bir örneğidir. Shakespeare’in Othello adlı eserinde, başkarakter Othello, bir Oedipus arketipi olarak ele alındığında, kendi içsel zayıflıkları ve dış manipülasyonlar aracılığıyla kaçınılmaz bir yıkıma sürüklenir. Oedipus gibi, Othello da kendi kaderini sorgulamadan kabul eden bir figür değildir;

OKUMAK İÇİN TIKLA

Brecht’in Galilei’si: Kahraman mı, Korkak mı?

🎭 Bertolt Brecht’in “Galilei’nin Yaşamı” adlı oyunu, bilim tarihindeki en çarpıcı figürlerden biri olan Galileo Galilei’yi merkezine alır. Ancak bu Galileo, ne tam anlamıyla bir kahramandır ne de sıradan bir kurbandır. Brecht’in kaleminde Galilei, çelişkilerle örülü bir düşünen insan, hem aydınlanmanın taşıyıcısı, hem de korkunun tutsağıdır. 🔍 Gerçeği Keşfeden Adam

OKUMAK İÇİN TIKLA

Krapp’ın Kayıt Cihazı: Mladen Dolar’ın Ses Felsefesiyle Beckett’in İnsanlık Deneyimine Bakışı

Samuel Beckett’in Krapp’s Last Tape adlı oyunu, yalnızlık, hafıza ve insanın kendi geçmişiyle yüzleşmesi üzerine derin bir sorgulama sunar. Mladen Dolar’ın A Voice and Nothing More adlı eseri ise sesin felsefi boyutlarını ele alarak, Beckett’in oyununda merkezi bir yer tutan kayıt cihazını, insan varoluşunun karmaşık katmanlarını anlamak için bir araç

OKUMAK İÇİN TIKLA

Freud’un Oedipus Kompleksi ve Hamlet’in Babasının Hayaletiyle Diyaloğu

Freud’un Oedipus kompleksi teorisi, Shakespeare’in Hamlet tragedyasında, prensin babasının hayaletiyle olan diyaloglarını anlamak için derin bir analitik çerçeve sunar. Bu teori, bireyin bilinçdışı arzularının, özellikle ebeveyn figürleriyle olan karmaşık ilişkilerinin, davranışlarını ve ruhsal durumunu nasıl şekillendirdiğini inceler. Hamlet’in babasının hayaletiyle karşılaşmaları, yalnızca bir intikam çağrısı değil, aynı zamanda prensin içsel

OKUMAK İÇİN TIKLA

Birey, İktidar ve Toplumun Çatışması

Antigone’nin Seçimi: Özerklik ve Devletin Sınırları Antigone’nin ölümü, Sophokles’in tragedyasında bireyin ahlaki özerkliği ile devletin otoritesi arasındaki çatışmayı temsil eder. Antigone, kardeşinin cenaze törenini gerçekleştirmek için Creon’un yasasını çiğnerken, bireysel vicdanın evrensel bir etik ilkeye bağlılığını savunur. Bu, etik bir fedakârlık olarak görülebilir; çünkü Antigone, kendi hayatını, topluma karşı yükümlülüklerini

OKUMAK İÇİN TIKLA

Othello ve Medea’nın Trajedileri Üzerine Bir İnceleme

Kötülüğün Sıradanlığı ve Kıskançlığın Kökleri Othello’nun Desdemona’yı öldürmesi, insan doğasının karmaşık katmanlarını sorgulamaya açar. Hannah Arendt’in “kötülüğün banalliği” kavramı, kötülüğün çoğu zaman derin bir ideolojik saplantıdan değil, sıradan, düşüncesizce benimsenen tutumlardan doğabileceğini öne sürer. Othello’nun cinayeti bu çerçevede ele alındığında, Iago’nun manipülasyonları altında yatan kıskançlık, basit bir duygusal tepki gibi

OKUMAK İÇİN TIKLA

İnsan Doğasının Trajik Kırılmaları: Shakespeare’in Hamartia’sı Üzerine Bir İnceleme

Shakespeare’in eserlerindeki trajik hatalar (hamartia), yalnızca karakterlerin bireysel çöküşlerini değil, aynı zamanda insan doğasının evrensel çatışmalarını ve kırılganlıklarını da açığa vurur. Hamartia, Antik Yunan tragedyalarından miras alınmış bir kavram olarak, karakterlerin kaderlerini belirleyen içsel bir kusur ya da yanlış bir karar olarak tanımlanabilir. Ancak Shakespeare’in eserlerinde bu kusur, yalnızca bireysel

OKUMAK İÇİN TIKLA

Kıskançlığın Çözülmesi: Othello, Dmitri ve Medea’nın İnsanlık Deneyimi

Othello’nun Kıskançlığı: Bireysel Trajedi mi, Toplumsal Damga mı? Shakespeare’in Othello tragedyasında, Othello’nun kıskançlığı, hem bireysel bir iç çatışma hem de toplumsal dinamiklerin karmaşık bir yansıması olarak ortaya çıkar. Othello, Venedik toplumunda bir Mağripli general olarak hem saygı görür hem de ötekileştirilir. Kıskançlığı, Iago’nun manipülasyonlarıyla alevlenir; ancak bu duygu, yalnızca kişisel

OKUMAK İÇİN TIKLA

Kaderden Algoritmaya Kapitalizm

Dijital Determinizm ve Kaderin Yeni Yüzü Hollywood ve teknoloji devleri, Antik Yunan tragedyalarındaki “kader” kavramını bir dijital determinizmle yeniden mi şekillendiriyor? Antik Yunan’da kader, tanrısal bir zorunluluktu; birey, kaçınılmaz bir sona boyun eğerdi. Günümüzde algoritmalar, bu kaçınılmazlığı bireyin zevklerine, korkularına ve alışkanlıklarına göre kişiselleştirir. Netflix’in önerileri, Instagram’ın akışı, bireyi bir

OKUMAK İÇİN TIKLA

Tiyatro ve Teknoloji: İktidar, Hakikat ve İsyan

Brecht’in Epik Tiyatrosu ve Hollywood’un Büyülü Perdesi Brecht’in epik tiyatrosu, seyirciyi uykudan uyandırmak için sahneyi bir aynaya dönüştürür; Hollywood ise bu aynayı kırıp yerine bir rüya makinesi koyar. Brecht, seyirciyi eleştirel düşünceye zorlayarak toplumsal çelişkileri açığa vururken, Hollywood’un pürüzsüz anlatıları bireyi bir haz sarmalında uyutur. Antik Yunan tiyatrosu bu çatışmada

OKUMAK İÇİN TIKLA

Bertolt Brecht’in “Kafkas Tebeşir Dairesi” oyununda yozlaşmış bir sistemde adalet ancak “kural tanımaz” bir yargıçla mı sağlanabilir?

Bertolt Brecht’in Kafkas Tebeşir Dairesi‘ndeki Azdak karakteri, adaletin geleneksel kurumlarının çöktüğü, iktidarın sürekli el değiştirdiği kaotik bir toplumsal geçiş döneminde ortaya çıkar. Onun “kural tanımaz” yargıç kimliği, yozlaşmış bir sistemde adaletin ancak anti-otoriter bir tavırla mümkün olabileceğine dair radikal bir tez sunar. Bu durum, felsefi düzlemde hukuk, ahlak ve iktidar arasındaki gerilimli ilişkiyi sorgulamaya açar.

OKUMAK İÇİN TIKLA

Kanlı Düğün – Federico Garcia Lorca (Radyo Tiyatrosu)

Kanlı Düğün (İspanyolca:Bodas de Sangre) Federico Garcia Lorca’nın bir tragedya oyunu. Lorca’nın “Köy Trajedileri Üçlemesi” adlı üçlemesinin ilk oyunudur (Diğer iki oyun Yerma ve Bernarda Alba’nın Evi’dir.) Lorca, oyunu 1932’de yazdı ve ilk olarak 1933’te Madrid’te, aynı yıl Buenos Aires’te sahnelendi. Oyun, üçlemenin diğer oyunları gibi 1930’lar Endülüsünde geçer ve

OKUMAK İÇİN TIKLA

Sophokles’in en ünlü tragedyası; Antigone

Antigone, Sophokles’in en ünlü tragedyasıdır. *Sophokles’in ölümsüz eseri Antigone, Milattan Önce (M.Ö.) 442 yılında Eleusis şenliklerinde oynandı. Thebai Üçlemesi’nin son oyunu olmasına rağmen, ilk önce yazılmıştır. Diğer iki oyun gibi, bu oyun da bağımsız oynanır. Üçleme’nin ilk oyunu olan Kral Oidipus Tragedyası’nda Oidipus, yazgısından kaçamamış ve kendi elleriyle gözlerini oymuş

OKUMAK İÇİN TIKLA

Cyrano de Bergerac’ın, ünlü “İstemem, eksik olsun” tiradı. (Seslendirme: Rüştü Asyalı)

Ne yapmak gerek peki? Sağlam bir arka mı bulmalıyım? Onu mu bellemeliyim? Bir ağaç gövdesine dolanan sarmaşık gibi, önünde eğilerek efendimiz sanmak mı? Bilek gücü yerine, dolanla tırmanmak mı? İstemem! Herkesin yaptığı şeyleri mi yapmalıyım Le Bret? Sonradan görmelere övgüler mi yazmalıyım? Bir bakanın yüzünü güldürmek için biraz şaklabanlık edip,

OKUMAK İÇİN TIKLA

Cyrano de Bergerac (‘Burun’ Tiradı) – Türkçe video

Edmond Rostand’ın ünlü Oyunu, Dünyanın En İyi 100 filmi listesinde 43.sırada yer alan film, Cyrano de Bergerac’ı canlandıran Gérard Depardieu’ya 1990 yılında, Cannes Film Festivali’nde En İyi Erkek Oyuncu Ödülünü kazandırdı. Tiyatro ile ilgilenenlerin ‘Burun’ tiradı diye bilinen sahnesi, üstelik Rüştü Asyalı seslendirmesi ile…

OKUMAK İÇİN TIKLA

Bakkhalar – Euripides “En büyük bilgelik kendine egemen olabilmektir.”

Atina’nın yetiştirdiği üç büyük tragedya şairi arasında en fazla eseri günümüze ulaşan sanatçı olarak özel bir yeri vardır. Bu durum şenliklerde Aiskhylos ve Sophokles kadar birincilik ödülü kazanmamış olsa da halk arasında daha çok beğenilen bir şair olmasına bağlanır. Euripidesin oyun kahramanları insana özgü zayıflık ve kusurları taşırlar, yaşadıkları tragedyalar

OKUMAK İÇİN TIKLA

Atinalı Timon – William Shakespeare

“Atinalı Timon” 1623 yılında “folio” boyutunda (yani matbaa kâğıdını “quarto’lardaki gibi sekiz küçük sayfa yerine, dört büyük sayfa halinde katlayarak) yayınlanmıştır. Hangi tarihte yazıldığı kesin olarak bilinmiyor. Ancak, temasıyla Kral Lear’ı anımsatan oyunun, Kral Lear’dan hemen önce, ya da hemen sonra, yani 1606 ile 1608 arası bir tarihte yazıldığı tahmin

OKUMAK İÇİN TIKLA

“Oidipus kompleksi”nin kaynak kitabı: Kral Oidipus – Sophokles

Yunanlı trajedi şairi Sophokles (MÖ. 496- MÖ.406), Antik Yunan’ın Eshilos ve Evripides ile beraber 3 büyük trajedya yazarlarından biridir. Suda’ya göre 123 oyun yazmıştır; ve Dionisos Festivali isimli drama yarışmasında da en fazla ödül alan (24 tane) yazardır. Tragedyayı daha da geliştirmiştir. Sophokles’in eserlerinde insanlar alınyazılarına boyun eğmezler, sürekli mücadele

OKUMAK İÇİN TIKLA