( * ) Orhan Türker’in Halki’den Heybeli’ye / Bir Ada Hikayesi adlı kitabı, Ilia Tantalidis’in Ada şiirinden dizelerle başlıyor:
??Sevdanın çam ormanlarının gölgesine sığındığı/Karabaş çiçeklerinin yeşil atlas örtüsünü süslediği/ Delikanlıların nazlı kızları düşlediği/Bu Ada’yı kim bilmez!”
Heybeli’nin Halki adı şimdi oradaki Halki Palas’ta yaşıyor.
Türker, Heybeliada’nın Rum nüfusunun serüvenini, akıbetini yazmış.
Daha önce Nejat Gülen de Heybeliada kitabında Rum ve Türk nüfusun bir aradaki yaşamını anlatmıştı.
Türker kitabında, eski Heybeliada’nın bütün hayatını anlatırken, azınlıkların İstanbul’a verdiği renklerden de örnekler veriyor.
Rum Halki’yi anlatan kitapta, okullar, kiliseler, manastırlar, mezarlıklar ve sosyal hayat önemli kişileriyle önümüze geliyor.
Türker’in kitabı, halklar arasındaki dostlukların, bir arada yaşayan ayrı dindeki insanların, siyasetçilerin oyunuyla nasıl bozulduğunun tarihini de veriyor.
Gittiğimiz yerlerin tarihini öğrenmek gerekiyor gerçekten. Heybeli gibi değişim geçiren bir adanın tarihinin bilinmesi gerekli, çünkü eskinin bir çok binası ve izlerini bugün de bulmak mümkün.
Türker’in, Türk ve yabancı, özellikle Rum kaynaklarından yararlanarak hazırladığı kitabında, eski ailelerin, onların yaşam biçimlerinin anlatıldığı satırların çok ilgi çekici olduğunu belirtmeliyim.
Çünkü bunlar sadece Rum azınlığın değil, aşağı yukarı eski İstanbul ahalisinin yaşamının belgeleridir.
( * ) Biz Heybeli’de her gece – Doğan Hızlan
(22 Şubat 2003 tarihli Hürriyet Gazetesi)
“İstanbul Adaları içinde en erken ve en çabuk Türkleşeni Halki olmuştur. XIX. yüzyıldan beri Ada’da var olan Deniz Kuvvetleri’ne ait okul ve tesisler ile sanatoryumun, çok sayıda Türk’e iş imkanı açıp buraya yerleşmelerini sağlaması bu süreci hızlandırmıştır.
Bu çalışmamda Rum Halki’yi okulları, kiliseleri, manastırları, mezarlığı, sosyal hayatı ve artık tarihe karışmış insanları ile anlatmaya çalıştım. 1964’de Yunan vatandaşlarının Türkiye’den çıkarılmaları ve onları takiben Rumların Yunanistan’a göçe başlamaları ile Halki’de sayısız işyeri ve ev sahip değiştirmiş; Ada’nın etnik yapısı köklü değişikliklere uğramıştır.
Bundan sonrası için hikayesi anlatılabilecek bir Halki değil, Heybeliada vardır.”
Orhan Türker
Kitabın Künyesi
Halki’den Heybeli’ye – Bir Ada Hikayesi
Yazar: Orhan Türker
Yayınevi: Sel Yayıncılık
Basım Tarihi: 2008
120 sayfa
Heybeliada / Halki Hakkında Bilgi
Heybeliada, İstanbul Prens Adalarının en yeşil adasıdır. Eski adı Rumca bakır anlamına gelen Halki’dir.
En yükseği 140 metreye yaklaşan dört tepesi vardır. Heybeli yaz-kış nüfusunun en kalabalık, gidiş-gelişin en yoğun olduğu ikinci adadır.
İskeleden inilince solda Deniz Lisesi ve ona bağlı binalar uzanır. Bu binaların arasından geçilerek arkada, Çam Limanı tarafında, şu an faliyeti olmayan Sanatoryum?a gidilir.
Deniz Kuvvetleri?nin elinde bulunan arazide tarihten kalan iki ilginç eser vardır;
Birincisi Türkler?in fethinden önce yapılmış son ve Adalar?daki tek Bizans Kilisesi, Kamariotissa?dır. Kiliseyi son İmparatoriçe [[Maria Komnena]?nın yaptırdığı sanılıyor. İstanbul?da Fener?deki Aya Maria dışında, dört yapraklı yonca modeline göre yapılmış tek kilise budur. Bu kıyıda Aya Yorgi (Ayios Yeorgios) Manastırı, Çam Limanı?nın batı ucunda Tarik-i Dünya Manastırı vardır.
İkinci ilginç kalıntı İngiltere Kraliçesi I. Elizabeth?in elçisi Edward Barton?ın mezar taşıdır. Üzerinde ?imla yanlışları da olan- Latince bir kitabe ve Barton?ın aile arması var.
Bu tarihi eserler askeri arazide olduğu için özel izin alınmadan görülemiyor.
İskelenin sağında çarşı, meyhane ve kahveler yer alır. Büyük Rum Kilisesi Aya Nikola (Ayios Nikolaos) buradadır. Adalar?da kışın da açık kalan otel Panaroma?nın yanından geçerek yürüyünce, çamlık piknik yerlerine gelinir. Piknik alanlarının hemen ilerisinde Değirmen burnu denilen bölgeye ulaşılır. Bölgeye adını veren değirmen kalıntıları hala ayaktadır.
Fazla yapılaşmamış olan diğer tepede, Bizans’a kadar dayanan geçmişi olan Ayia manastırı (Trias Manastırı) ve Rum Ortodoks Ruhban Okulu vardır. Heybeliada, fetihten bir zaman sonra, Rum nüfusun başlıca dini eğitim merkezi olmuştur (Dünyevi eğitim merkezi Fener?de kaldı). Din adamı adayları Yunanistan?dan ve Rumlar?ın bulunduğu her yerden buraya okumaya gelirdi. 1970?lerde Türk hükümetiyle Rum Ortodoks Patrikhanesi arasındaki bazı anlaşmazlıklardan ötürü buradaki eğitim faaliyetlerine son verilmiştir.
Ortodoks Rum dini kurumlarının yanında 1940?larda yapılmış Beth Yaakov sinagogu bulunur.
Kuzey kıyısında da Hidiv ailesinden Sait Halim?in kardeşi Abbas Halim Paşa?nın konağı halen ayaktadır. Bu yapı aynı zamanda Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın yaşadığı yerdir
Orhan Türker?in Hayatı
1949?da İstanbul?da doğdu. Moda İlkokulu, Kadıköy Ortaokulu ve Marmara Koleji?nden sonra Gazetecilik Yüksek Okulu?nu bitirdi. Özellikle Moda?da geçen çocukluk yıllarında Rumlarla yakın ilişkisi sonucunda küçük yaşta Yunanca?yı öğrendi. Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu?nda çalışmasının yanı sıra ülkesel Yunanca tercüman-rehber kokardına sahip olması nedeniyle turizm alanında da faaliyetleri oldu.
Yapıtları: Osmanlı İstanbulu?ndan Bir Köşe Tatavla (1998), Mega Revma?dan Arnavutköy?e Bir Boğaziçi Hikayesi (1999), Galata?dan Karaköy?e Bir Liman Hikayesi (2000), Fanari?den Fener?e Bir Haliç Hikayesi (2001), Halki?den Heybeli?ye Bir Ada Hikayesi (2003), Nihori?den Yeniköy?e Bir Boğaziçi Köyünün Hikayesi (2004), Prinkipo?dan Büyükada?ya Bir Prens Adasının Hikayesi (2005). Türker?in kitapları Türkiyeli okuyucunun yanı sıra İstanbul?dan Yunanistan?a göçmüş Rum okuyucuların da dikkat ve ilgisini çekti. Yunanca ve İngilizce bilen yazar, İstanbul Rumları üzerine araştırma ve çalışmalarını Yunanca kaynaklardan eşi Keti Proku Türker?in de destek ve yardımı ile sürdürmektedir.