Bugün muhafazakârlığın şiddetinden, vaazlarından ve dayatmalarından farklı, yaşadığımız gezegeni merkeze alan ve insanın ne olduğunu yeniden sorgulayan bir etiğe ihtiyacımız var. Seyrettiğimiz onca film üzerinde sosyal kuramın terimleriyle düşünmeye de ihtiyacımız var. Kat buna girişiyor, filmleri kesip parçalara ayırarak bağlantılar arıyor: Bu bağlantılar yoluyla, filmlerin bize etik varlıklar oluşumuzu hatırlatma, seçim yapmaya zorlama, zevk ve yanılsamalarımızı üstlenme sorumluluğumuzla tanıştırma, bizi başka bir dünyaya değil bu dünyadaki başkalıklara inandırma kabiliyetlerini ve güçlerini araştırıyor. Bize bu esini veren filmler hakkında şunu söylüyor Umut Tümay Arslan:
“Görülecek bir çıplak gerçek yok. Biz insanlar seçimlerimizle hakikati yaratıyoruz. Filmler gündelik gerçekliği kesinti ve bozulmaya uğrattıklarında, başka türlü görebilmemizi sağlayan mercekler ve gözlükler icat ettiklerinde, bizi ikamet ettiğimiz yerden koparabilecek etik karşılaşmalara imkân yaratabiliyorlar.
“Bu ufuksuz dünyada, birbirimize dokunmaya ve komşu olmaya devam edebilmenin sinemadaki tezahürlerinin görülebilir, işitilebilir ve düşünülebilir olanın manzarasını nasıl değiştirebildiğini anlamaya çalışıyorum. Filmlerin mucizelerinden yayılan ışık altında…”
OKUMA PARÇASI
Giriş, s. 9-10
Filmleri düşünceyle, kuramla kesip parçalamanın onlardan aldığımız tadı kaybettirdiğine inanan çok. Bazı iyi yönetmenler bile katılıyor bu yalana. Film bir bütündür bölünemez, diyorlar. Filmleri dokunulmaz kılan, kutsallaştıran tarafı bir yana, seyirciler olarak film seyretmekten aldığımız zevki alıp nerelere götürdüklerini, hangi derin kuyulara iple bağladıklarını sorma hakkımızı da elimizden alıyorlar. Burada buna itiraz edeceğim. Filmleri, filmlerden öğrendiğim yöntemle kesip parçalara ayırıp, bu parçalar arasında, uyandırdıkları duygu ve düşüncelerden yola çıkarak bağlantılar kuracağım. Bu bağlantılar filmlerin bize etik varlıklar oluşumuzu hatırlatma, seçim yapmaya zorlama, zevk ve yanılsamaları üstlenme sorumluluğumuzla (yeniden-) tanıştırma, bizi başka bir dünyaya değil bu dünyadaki başkalıklara inandırma kabiliyetleri ve güçleri üzerinden olacak.
Filmleri ses, bakış, uzam, zaman, renk, mizansen, beden, alan, alan-dışı gibi parçalara ayırıp, her birinin özerk bir biçimde hareket ettiği anlara odaklanacağım. Çünkü sinemanın bu unsurlar arasında süreklilik ve bütünlük kurduğu yerleşik gerçeklik düzeninin bozulmasının, sinemanın etik ve politik kabiliyetini ürettiğini düşünüyorum. Filmler gündelik gerçekliği kesinti ve bozulmaya uğrattıklarında, gündelik gerçekliği çıplak gözle görmemizi sağlayarak değil, başka türlü gördürebilen mercekler ve gözlükler icat ettiklerinde, bizi ikamet ettiğimiz yerden koparabilecek etik karşılaşmalara imkân verebiliyorlar. Bu karşılaşmaları, sinemanın gerçeklikle sahip çıkmamız gereken sakat ilişkisine, sinemanın parçalara ayırdığım yüzeylerine ve temsil politikalarına odaklanarak tartışacağım.
Alain Resnais’nin Geçen Yıl Marienbad’da (L’Année Dernière à Marienbad, 1961) filminde ses, geçmişin kuytu köşelerine girerek yaşanmış bir olayı yeniden ele geçirmeye çalışıyordu; görüntü ise sürekli bunu yapmanın başarısızlığına geri gönderiyordu bizi. Sinemanın iki ana yüzeyi arasındaki bu ayrışma ve bölünme, sinemada yüceltimin kristal bir formu gibidir. Bir şey, burada geçmiş, daha üst, daha kutsal, bayağı olandan sıyrılmış yüce bir yere yerleşmiyor da kendisi değişime uğruyor; bir fazlalıkla, bir bozulmayla, bir kesintiyle ya da bir bütün olamayarak karşımıza çıkıyor. Kendisi olarak değil de bir kırılmayla. Bakma ve işitme eylemi her zaman sınırlarla ve kendimizi konumlandırma biçimimizle işliyor. Kat buradan ortaya çıktı: Temsilin şiddetiyle sinemanın kesme eyleminin birlikte düşünülmesinden. Kitap boyunca çokça kat göreceksiniz. Sinemanın kesmesi, kesip çıkarması. Kesintiye uğratma. Bir yüzeyde açılan kesik ve katlanmalar. Kendini bir bütün olarak dayatan gerçekliğin kat yerleri. Bir düşüncenin ya da fantazinin kat edilmesi. Duygusal ya da zihinsel bir ifadenin belirli bir istikamette ilerlerken birden fazla parçaya bölünüp katlanması. Şimdi’nin zaman ve uzamının başka zaman katlarına, başka var olma biçimlerine açılması. Keserek, katlayarak, eksilterek, bir bütünün yokluğuyla yüceltme. Bu biçimiyle sinemada yüceltimin ahlaki ilkelerle, başkaları için fedakârlık yapmakla, çilekeş bir cefakârlıkla değil, öznenin kendine, kendisinin başkalaşımına dayalı bir etikle güçlü bağları vardır. Seyircinin mazeretsizce ve bütünüyle sorumlu olarak kendi zevk ve yanılsamalarını tanıması ve üstlenmesiyle. Sinemanın bu tür bir başkalaşıma, çoğu zaman hikâyeyi askıya alarak, biçim yoluyla nasıl yol verdiğini araştırıyorum burada. Ufuksuz bir dünyada, birbirimize dokunmaya ve komşu olmaya devam etmenin sinemadaki tezahürlerinin görülebilir, işitilebilir ve düşünülebilir olanın manzarasını nasıl değiştirebildiğini anlamaya çalışıyorum. Bakışımızı değiştiren duyguların coğrafyasını, üzerinden biraz kazıyıp eşeliyorum.
KÜNYE
Umut Tümay Arslan
Kat
Sinema ve Etik
Yayıma Hazırlayan: Semih Sökmen
Kapak Tasarımı: Emine Bora, Semih Sökmen
Metis Yayınları
Kitabın Baskıları:
1. Basım: Mart 2020
İÇİNDEKİLER
Giriş
1. Fitne, Meftun, Seyirci
Kaydırmalı çekim: Sesler, hayaletler, melekler
Bu dünya, kurmaca ve seyircilik
Tercüme, hareket ve sinema
2. Gerçeklik ve Kat Yerleri
Auschwitz’den sonra film
Sinemanın maddi estetiği: Aşağıdan yukarıya
Kracauer’den Kiarostami’ye: Bu dünyadaki başkalık
3. Ses, Bakış, Beden
Yaşamın dokusundaki yırtık
Sonlu dünya, dünyevi sonsuz: Maddi dünya içinde mucize
Masumiyet, Yeşilçam-sonrası ve Yeşilçam seyirciliği
Hayaletler yarışıyor: Ses ve ses
Arzunun politik boyutu
4. Zaman, Uzam, Artakalan
Kötülük ve apaçıklığın silinişi
Mavi: Sonsuz bir ihtimal
Saklı: Tut ki O yok!
At gözlüğüyle görebilmek
5. Felaket: Manzaradan Lekeye
Felaket-sonrası hafıza ve hınç etiği
Mütemerkiz evren
Salò ya da sinemanın yüzyılı: İnsan manzaraları
Sessizliğin bakışı: Cezasızlık ve inkâr
Kesik’in açtığı yerden
Hayaletli imgeler: İmkânsız-mümkün temsil
Kat: Türklük ethosu, geçmiş ve geleceğin hayaletleri
Umut Tümay Arslan
1975 Ankara doğumlu. Orta Doğu Teknik Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü’nü bitirdi. Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo Televizyon Sinema Bölümü’nde doktorasını tamamladı. Halen Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Sosyoloji Bölümü’nde öğretim üyesidir.
Metis Yayınları’ndaki kitapları
Çok Tuhaf Çok Tanıdık, 2005
Bu Kâbuslar Neden Cemil?, 2005
Mazi Kabrinin Hortlakları, 2010
Bir Kapıdan Gireceksin, 2012
Kat, 2020