17 Nisan 1940 tarihinde çıkan Köy Enstitüleri Kanunu ile resmen kurulan enstitüler, köylü çocuklarını ırgatlıktan kurtarıp, kalem tutar hale getirmişti. Türk edebiyatına, müziğine, resmine ve sanatına damgasını vuran en büyük sanatçılar Enstitülüler arasından çıktı. Hasan Âli Yücel’in Milli Eğitim Bakanlığı sırasında kurulan enstitülerin genel müdürü İsmail Hakkı Tonguç’tu ve iş içinde eğitimi bu okullarda yerleştirmeyi başarmıştı. Her biri her alanda eksiksiz eğitim alarak öğretmen olan enstitülüler, okuldan mezun olduklarında her işten anlıyorlardı. Düzenli kitap okuyor, biçki dikiş biliyor, hasta bakıcılığından anlıyor, sebze yetiştirmeyi, bina yapmayı, marangozluğu, demir işçiliğini biliyor, uyguluyor, yapıyorlardı.
Her biri örnek köylü aydınlardı. Tarih boyunca hiç olmayan oluyor, ilk kez köylülerin arasından yazarlar şairler çıkıyor, köylü çocukları da öğretmen olabiliyor, ressam, heykeltıraş, müzisyen, mimar veya mühendis olarak değer görüyordu.
Enstitüler konusunda en doğru bilgiye erişmek isteyenler için Köy Enstitüleri konusunda yazılmış en etkili kitapları derledik.
1) HASANOĞLAN HATIRASI – MUSTAFA GÜNERİ
Köy Enstitüleri içinde en yıldız olanı Hasanoğlan Yüksek Köy Enstitüsü’ydü. Bu enstitü aslında bir köy üniversitesiydi. Türk Edebiyatı’nın en büyük yazar ve sanatçıları buradan yetişmişti. Talip Apaydın, Pakize Türkoğlu, Mahmut Makal, Dursun Akçam, Sabri Akça, Mehmet Başaran ve daha birçok isim bu enstitünün eseriydi. Mustafa Güneri, Hasanoğlan Köy Enstitüsü’ne geldiği günden, enstitülerin kapatılmasına kadar olan süreci kendi çektiği fotoğraflarla ve benzersiz anılarıyla anlatıyor. Hasanoğlan Hatırası, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları’ndan çıkmış.
2) KÖY ENSTİTÜLERİ VE ÖTESİ – MAHMUT MAKAL
Köy Enstitüleri, bu okullarda okuyan herkesin belleğinde derin anılar bıraktı. Türk edebiyatının değerli yazarlarından Mahmut Makal’ın da öyle. Enstitüye ilk olarak 1943 yılında başladı. Üstünde başında giyecek doğru düzgün giysisi bile olmayan bir köy çocuğuydu. Fakir bir ailenin evladıydı. Enstitü onu hem öğretmen, hem de Türk düşünce tarihine ve yazın hayatına derin izler bırakan bir yazar yaptı. Mahmut Makal’ın ‘Köy Enstitüleri ve Ötesi’ kitabı, enstitülerle ilgili çok önemli bilgi, belge ve birbirinden güzel anılar içeriyor. Kitap, Literatür Yayınları’ndan çıkmış.
3) ÖĞRETMENİM HASAN ALİ YÜCEL – MEHMET BAŞARAN
Dünyada kaç öğretmen için böyle bir kitap yazılmıştır acaba? Köy Enstitüsü mezunu ünlü yazar Mehmet Başaran’ın elinden çıkan bu kitap, Mehmet Başaran’ın Hasan Âli Yücel’e, İsmail Hakkı Tonguç’a yazdıklarını içeriyor. Aynı zamanda da 1950’ler Türkiye’sinden başlamak üzere günümüze kadar geçen döneme ışık tutuyor. Kitapta yer alan fotoğraf, anı ve şiir ve denemeler de eşine benzerine az rastlanır örnekler… Kitap, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları’ndan çıkmış.
4) KÖY ENSTİTÜSÜ YILLARI – TALİP APAYDIN
Türk edebiyatının en güçlü kalemlerinden biri olan Talip Apaydın da Hasanoğlan Yüksek Köy Enstitüsü mezunlarından biri. Sarı Traktör, Yoz Davar, Ortakçılar gibi ölümsüz eserleriyle, edebiyatımızın gerçekçi yönünü yazdı, toplumcu bir tavır sergiledi. Apaydın’ın duygu yüklü belleğinden çıkan ‘Köy Enstitüsü Yılları’ kitabı da sadece yazarın Köy Enstitüsü yıllarını anlatmıyor. Aynı zamanda dönemin koşullarını, enstitülere atılan iftiraları, köy ve kent yaşamı, dönemin kültürel durumu, siyaseti ve insanını da en ince ayrıntılarına kadar işliyor. Köy Enstitüsü Yılları, Literatür Yayınları’ndan çıkmış.
5) KÖY ENSTİTÜLERİ DÜNYASINDAN HASAN ÂLİ YÜCEL’E MEKTUPLAR – CANAN YÜCEL ERONAT
Köy Enstitülerinin kurucusu Hasan Âli Yücel’in kızı Canan Yücel Eronat tarafından kaleme alınan kitap, Köy Enstitüsü mezunlarının, öğretmenlerinin, eğiticilerinin mektuplarına yer veriyor. Birbirinden etkileyici mektuplar, bir döneme ışık tutuyor. Enstitülülerin, Türkiye’yi kalkındırmak için nasıl bir heyecan ve çaba içinde olduklarını da açıkça gözler önüne seriyor. Kitap, Hasan Âli Yücel’in yürek burkan mektubu ile başlıyor. Şöyle diyor mektubunda Yücel: “Beni çocukken sevmemiş olmanızı pek tabii bulurum. Küçük yaşta bir yavrunun çıbanını yarıp temizleyen bir hekim, ona sevimli gelebilir mi? Fenalık, olgunlaşmaya başladığı halde can acıtan iyilikleri takdir edememektir. Halka hizmet için hayat verenler, çok kere ve pek çok yerlerde ve zamanlarda ‘halk düşmanı’ ilan edilmişlerdir. Bundan korkanlar, büyük ve tesirli hizmetlere namzet olamazlar.” Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları’ndan çıkan kitap, eşine az rastlanır eserlerden biri.
6) KÖY ENSTİTÜLERİ – CAN DÜNDAR
Can Dündar’ın belgesel kitabı, sadece dönemi anlatmıyor, Enstitülülerle yaptığı röportajlarla da dönemin ruhuna ışık tutuyor. Cumhuriyet devrimleri her ne kadar toplumda büyük etki yaratmışsa da eğitimci eksikliği, savaşlarla yılmış yıpranmış ülkede hâlâ tam anlamıyla bir kalkınma sağlanamamıştı. Halkın yüzde 80’i köylerde yaşıyordu. Köy çocukları yoksuldu ve hâlâ okul açılamamış köyler vardı. Öğretmen ve eğitimci eksikliği de köyün kalkınmasının önünde bir engeldi. Can Dündar bu kitabında, köylünün kalkınması için girişilen ‘köylü aydınlar’ çalışmasının ayrıntılarına yer veriyor. Yoksul köy çocuklarının nasıl birer aydına dönüştüğünü, yoksulluk ve cehaletin bir kader olmadığını gözler önüne seriyor. Can Yayınları’ndan çıkan kitabın içinde bir de belgesel DVD’si yer alıyor.
7) KISA SÜREN HASAT – KÖY ENSTİTÜSÜNDE ÖĞRENCİ OLMAK – PAKİZE TÜRKOĞLU
Günümüzde bile hâlâ kızların okumasına tepki gösterilirken, 1940’ların Türkiye’sinde bir kızın yatılı okuması hayaldi. Köylerde dedikodular hızla yayılıyordu: “Bir kız çocuğu erkeklerin olduğu yerlerde kalabilir miymiş?”, “Kızlarla erkekler bir arada eğitim görür müymüş?” Pakize Türkoğlu’nun aydın babası onu Antalya’daki Aksu Köy Enstitüsü’ne göndermiş ve kızını Türkiye’nin geleceğine damgasını vuracak öğretmenlerden ve yazarlardan biri yapmış. Pakize Türkoğlu ‘Kısa Süren Hasat’ adlı bu eserinde, kendi hayat hikâyesi ile birlikte Köy Enstitülerinin kaderini ve toplumun durumunu da gözler önüne seriyor. Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları’ndan çıkan kitap, Köy Enstitülü bir kadının gözünden okuyucu ile buluşuyor.
8) MUCİZENİN MİMARLARI – KÖY ENSTİTÜLERİNİN DESTANSI ÖYKÜSÜ
Köy Enstitülerinde okuyan çocuklar sadece okuma-yazma öğrenmedi, aynı zamanda inşaat işçiliği, arıcılık, bölgeye göre balıkçılık, meyve yetiştiriciliği, hayvancılık, biçki dikiş, yemek yapımı, bina yapımı ve daha birçok konuda eğitim aldı. Kendi başlarına yetebilecek birer tam insan haline geldiler. Kendi giysilerini diktiler, eğitim gördükleri binaları kendileri yaptılar, kendi yetiştirdikleri sebzeleri yediler, besledikleri hayvanların sütünü içtiler… Hiç kimseye ihtiyaçları olmadan kendi kendilerine yetmeyi öğrendiler. Ancak aydın hale gelen köy çocukları en çok cumhuriyet düşmanlarını, köy ağalarını ve halkı sömüren dinci çevreleri rahatsız etti. Komünist olmakla suçlandılar, oradan oraya sürüldüler, öğretmen olduktan sonra evleri basıldı, bazıları uzun yıllar polis gözetiminde yaşadı. Yurtsever birer aydın olmak onlara pahalıya patlamıştı. Cemal Türkmen ‘Mucizenin Mimarları’ adlı bu eserinde yalnızca Köy Enstitülerinin nasıl kurulduğunu ve geliştiğini değil, enstitüler kapatıldıktan sonra yaşananları da öğreneceksiniz. Kitap, Kaynak Yayınları’ndan çıkmış.
9) BOZKIRDAKİ ÇEKİRDEK – KEMAL TAHİR
Kemal Tahir, diğer Köy Enstitüsü kitaplarından farklı bir kitap ortaya koyarak, Enstitüleri kıyasıya eleştirir. ‘Bozkırdaki Çekirdek’ adlı eserinde köylü çocuklarının azla yetinmesinden yararlanıldığını söyler ve uzun yıllar belli bir maaş ile çalıştırılacak olmalarını, binaları çocukların kendilerinin yapmasını ve işlerde çalışmalarını eleştirir. Talip Apaydın’ın Kemal Tahir’in eleştirilerine verdiği yanıt ise şöyledir: “Biz köyde olsaydık çalışmayacak mıydık sanki? Hiç olmazsa başkasına ırgatlık yapmadık. Kendi yetiştirdiğimiz sebzeyi yedik, kendi yaptığımız binalarda okuduk. Başkası için değil kendimiz için çalıştık.” Kitap, Kemal Tahir’in diğer eserleri gibi İthaki Yayınları tarafından yayımlanmış.
10) KÖY ENSTİTÜLERİ –UYUYAN DEVİN UYANIŞI – MAHMUT SARAL
Mahmut Saral, Diyarbakır’daki Dicle Köy Enstitüsü’nden mezun bir öğretmen. Uzun yıllarını topluma hizmet ederek geçiren Saral kitabında, enstitülerin kaldırılmasını şiddetle eleştiriyor. Enstitülerin Türk köylüsünü uyandırmaya başladığını ve bunun da hem toprak ağalarını ve zenginler sınıfını rahatsız ettiğini örnekleri ile açıklayan yazar, Köy Enstitüleri konusunu enine boyuna tartışıyor. Kendi anılarına da değindiği kitapta, enstitülerde dikkat çeken öğrencilerden usta eğiticilere, köylerin durumundan ülkenin geldiği noktaya kadar tam bir yakın tarih çalışması yer alıyor. Kitap, Kaynak Yayınları’ndan çıkmış.
Ömür Kurt
hurriyet.com.tr, 23 Kasım 2015