Sırça Anahtar – Dashiell Hammett

Polisiye cepte serisi, Raymond Chanoler’ın ardından polisiyenin türünün büyük ustası Dashiell Hammett ile devam ediyor. Hammett serisinin ikinci kitabı olan Sırça Anahtar. Sinan Fişek’in yetkin çevirisi ile okurlarıyla buluşuyor. Everest yayınları durak Amerikan polisiyesinin kült isimlerinden Dashiell Hammett külliyatını. Türk polisiyesinin usta ismi Ahmet Ümit’in editörlüğünde sunmaktan mutluluk duyuyoruz.

“Demokrasi denen politik oyunun kulisinde sahnelenen karanlık bir oyun. Oyunun başrolünde iki erkek. Bileğine sıkı, gözü kara. İki yeraltı adamı. İki sıkı dost… Önlerinde fırsatlar. Güç ve para… Zirveye uzanan merdivenler. Omuz omuza tırmanılacak basamaklar…
Ama aşk denilen bela. Tıpkı cinayet gibi planları bozmak için vardır. Hayatın o benzersiz mantığını bize dayatması için. Ve yazgı kendi lisanınla konuşmaya başlar. Politik çıkarlar. İnsan olduğunu söyleyen mahlukların ne menem canavarlar olduğunu gözler önüne sererken. Dostluklar da aşkın mihenk taşında bir bir sınanır, iç içe açılan entrika dolu odaların kapılarının kilitleri sırça anahtarlarla açılır. Karşımıza çıkan gerçek hiç de güzel değildir… Ama yaşam ne kadar sert olursa olsun yine de güzeldir… Elbette yeterince cesur olanlar için…” Ahmet Ümit (Everest Yayınları Tanıtım Bülteninden)

Polisiyeye Giriş 101: Ned Beaumont – Onur Koçyiğit
“Politika kansız savaş, savaş ise kanlı politikadır.” Mao Zedong.
Polisiye okurunun alıştığı ögeler, rahatsızlık duymadığı klişeler, aşina olduğu mekanlar, dedektiften/polisten daha fazla sevip kabul ettiği katiller vardır. Polisiye edebiyatta kurgusal anlamda öne çıkan nicelikler daha önemlidir, karakter nitelikleri ‘diğer’ unsurlardır. Dashiel Hammett?in, ilk baskısı 1931 yılında yapılan ve kendisinin de ?En sevdiğim kitabım? dediği Sırça Anahtar, öğretilmiş ve öğrenilmiş bilgileri yeniden değerlendirmemizi gerektirecek kadar alışılmamış bir polisiyeolarak karşımıza çıkıyor. Sistemin çarpıklığından beslenen bu politik-polisiye roman, Hammet’in yaşadığı çağa ve zamana olan tepkisinden doğmuş olmalı ki polisiyeyi yüksek tavanlı, temiz, düzgün, disiplin dolu dedektiflik bürolarının ütopik dünyasından alıp arka sokak barlarının, kumarhane ve ucuz otel odalarının gerçek dünyasına taşımıştır.

Kaybetmeyi bir çeşit yaşam biçimi olarak seçmiş(!) dedektif Ned Beaumont?un, belediye başkan adayı olan -tek- yakın arkadaşı Paul Madvig’in hikayesini anlatan kitap, bir tür şimdiki ve gelecek zaman eleştirisi sayılır. Politik ilişkilerin ipten adam alan veya adamı ipe götüren gücü, ivedilikle ve en ince detayına kadar inceleniyor. Politik hırsların ve güce olan inancın/isteğin bireyi ne denli acımasız ne kadar duyarsız yapabileceğini anlatan Hammet, böyle bir yaşamın içinde insani değerlerin sorgulanması, davranış biçimlerinin değiştirilmesi ve bunların bir tür gereklilik haline gelmesi üzerine yaptığı tespitlerle okuyucuyu kitaba bağlıyor. Her ne kadar cümleleri ?basit ve sıradan? gibi görünse de anlatımının karakteristik özelliği, okurun kitabı baştan sona yaşamasını sağlayacak kadar başarılı bir dil yaratmış. Ayrıca karakterler itibariyle -gerek Ned Beaumont gerek Paul Madvig- yine o bilindik polisiyeler dışına çıkması ne kadar özgün bir yazar olduğunun kanıtıdır.

Daha önce de sözünü ettiğim gibi sistemin çarpıklığına ağır eleştirilerde bulunan Hammet, dünya yerinden oynasa tutup tekrar yerine koymayı deneyecek kadar soğukkanlı bir alkolik olan Ned Beaumont karakteri üzerinden muhteşem gözlemler yapmıştır. Savcı, hakim, senatör, vali, belediye başkanı, polis ve diğer kamu çalışanlarının, çıkar gözetmeden asla hiçbir iş yapmamalarının alenen gösterilmesinden hoşnut olan dedektifimiz Beaumont, tam bir anarşist edasıyla ortalıkta dolaşıp tozu dumana katmaktadır. Yeniden belediye başkanı seçilmek isteyen Paul Madvig, aşık olduğu kadın Janet Henry’nin yeniden senatör seçilmek isteyen babasıyla ilişkisi, senatörün ve dolayısıyla Madvig’in karşısında yer alan adayın sahip olduğu gazete -The Observer- sahibinin Madvig karşıtı haberler yayınlayan yazarları, The Observer’ın batma noktasında olması ve hisselerini elinde bulunduran büyük tröst şirketinin sahibinin senatöre karşı aday olması nedeniyle gazetenin her istediğine ‘evet’ demesi, diğer medya şirketlerinin yine aynı şirkete bağımlı çalışması, bu siyasi oyunların bir tür çete savaşına dönüşmesi ve herkesin birbirinin mezar taşını dikmek için harcadığı yoğun çaba… Bütün bunlardan nefret eden Beaumont’un sadece kaptırdığı üç bin doların peşinde koşması, geriye kalan her şeye küfrü basması, bir kaos ortamının öğeleri olarak belirlenmiş.

Herhangi bir olay hakkında nasıl tepki vereceğini asla bilemeyeceğimiz ve sezemeyeceğimiz Beaumont, sanki kitapta yer alan karakterlere karşılık bir anti-kahraman olarak yaratılmış. Beyni bir bilgisayarınkinden daha hızlı ve hatasız çalışan birisinin etrafında dönen roman her zaman tercih edilir olmuştur ve Beaumont bu karakterin ta kendisidir. Herkes kazanmak için uğraşırken, esas adamımız, kumar dışında kazanmayı aklından bile geçirmez çünkü kaybetmek onun yaşam şeklidir ve her seferinde yeniden başlamak ona acıdan başka bir şey vermemektedir. Zaten kendisi de;
?Kuyruğumu sıkıştığı yerden çekip artık, ‘Ben de insanım, sağda solda tekmelenen, tepilen bir yaratık değilim’ diyebiliyorum kendime. Paranın da değeri var tabii. Ama asıl önemli olan o değil. Önemli olan, durmadan usanmadan kaybetmenin bende yarattığı etki.? diyerek bunu açıkça dile getirir.

’30-’40 yılları arasında Amerika’nın yaşadığı buhranı sağlam kanıtlarla okuyucuya sunmaktan geri durmayan Hammett, dönemin yeraltı dünyasının yerüstünü nasıl ve ne kadar kirli oyunlarla yönettiğini gözler önüne serer. Paraya ve güce dönüşebilecek potansiyele sahip olan hiçbir fırsatı kaçırmak istemeyen aç gözlü, insandan bozma hayvanlar arasında yaşamanın dayanılmaz ağırlığını yüklenen Beaumont zaten Hammett’ın da bir bakıma sığınma noktasıdır. Hammett hayatı boyunca bu türden insanlar arasında yaşamış, yaşamak zorunda kalmış ve her şeye rağmen soğukkanlılığını kaybetmemiştir.

Bu etkileyici kitap evrenin her köşesinde etkili olmuştur. Roman, 1935’te yönetmen Frank Tuttle ve 1942’de Stuart Heisler tarafından sinemaya uyarlanmıştır. Ayrıca Coen Kardeşler’in Miller’s Crossing filminin senaryosu da kitaptan esinlenilerek oluşturulmuştur. Filmde, bağlantılarını büyük ölçüde yitirmiş büyük patron ve onun sağ kolu kumarbaz bir adamın çete savaşlarına dahil olmaları işlenmektedir. Ek olarak Orson Welles de romanın bir radyo uyarlamasında Beaumont’u seslendirmiştir. Edebiyat dünyasında ise kitabın özgün adı ile iskandinavya orijinli polisiye yazarlarına ödüller verilmektedir. ?The Glassy Key Award? adıyla dağıtılan ödüllerin ilkini ’92 yılında Henning Mankell ?Faceless Killers? kitabıyla kazanmıştır. Son zamanların ?bestseller? kitaplarından olan, Millenium üçlemesinin yazarı Steig Larsson ise bu ödülü 2006 yılında ?Ateşle Oynayan Kız? ve 2008 yılında ?Arı Kovanına Çomak Sokan Kız? kitaplarıyla olmak üzere 2 kez kazanmıştır. Ayrıca Hammett’ın geçtiğimiz yıl The Strand dergisinin editörü Andrew Gulli tarafından Teksas Üniversitesinin Harry Ransom edebiyat arşivleri arasında bulunan on beş yayınlanmamış kısa öyküsü bulunmuştur ve önümüzdeki günlerde yayınlanacaktır.

Bir tür ezberbozan politik-polisiye istiyorsanız, Türk polisiyesinin ‘farklı’ ismi Ahmet Ümit editörlüğünde, Sinan Fişek çevirisiyle, Everest Yayınları’ndan çıkan bu kitap size istediğinizi verecek. Politikanın bu -sözde- kansız savaşının, nasıl kana bulandığını görmek için çok geç kalmamanızı tavsiye ederim zira adamımız Ned Beaumont sebebiniz ne olursa olsun, buluşmaya geç kaldığınız için size hoşgörüde bulunmayacaktır ve onun sivri dilinden kurtulmanız imkânsız.

Beaumont çözer – Abidin Parıltı
(13/01/2012 tarihli Radikal Kitap Eki)
Dashiell Hammett yoğun yaşayan bir yazardı. Sadece on yıl yazdı. Bu süre zarfında beş roman ve birçok öykü yazdı. 1929?da, ?Kızıl Hasat? ve ?Dain?lerin Laneti? adlı iki romanı birden yayımlandı. 1930?da ise ?Malta Şahini?. 1931?de ?Sırça Anahtar?ı sadece otuz saatte ve bir oturuşta yazdı. 1933?te ise son romanı ?İnce Adam?ı yazdı.
Hammett?in romanlarının temel önermesi suçun üzerine kuruludur. Onun romanlarında suçun temel nedeni, gücü ele geçirme isteğidir. Güç her şeye muktedir olduğunu ve başarılı olmak için her suçun işlenebileceğini düşünür. Bunun için gerekirse aile bireyleri, sevgililer, en yakınlar bile feda edilebilir. Yeter ki güç elde tutulsun, ona zeval gelmesin. ?Sırça Anahtar?da da temel önerme bunun üzerine kuruludur. Romanın kahramanı daha doğrusu anti-kahramanı Ned Beaumont?tur. Karakterin ismi ve soyismi romanın sonuna kadar birlikte zikredilir ve yazar karakterle arasına bu şekilde bir mesafe de koyar. Kumarbazdır, at yarışı oynar, çok içer, kaygısızdır. Ama gelin görün ki kendi doğrularından şaşmaz. İktidara yaranmaya çalışmaz. Sözünü sakınmaz. Olayı çözmek için çeşitli hilelere de başvurmaktan sakınmaz. Onlar gibi davranır. Onlardan biriymiş gibi görünür. Bütün motivasyonu suçun ve ölümlerin nedenini çözmektir.

Oyunbazların dünyasında
Seçimler yaklaşmaktadır. Senatör de seçimlere girecektir ancak seçimlerden hemen önce senatörün oğlunun ölü bedeni bir kaldırımda bulunur. İlk bakışta kafasını kaldırıma çarptığı düşünülse de Beaumont olayın peşini bırakmaz ve bunun bir cinayet sonucu oluştuğunu çözer. İşte bu aşamadan sonra Ned Beaumont bu işin sırrına ermek ve suçu çözmek için kolları sıvar. Suçun içine balıklama dalar. Olayı çözmek için ne gerekiyorsa yapar. Senatörün ve ailesinin ilişkilerini gözler önüne serer. En yakın arkadaşından bile şüphe eder. Yeraltı dünyasının, politik oyunların kapısından içeri okuru alır. Üçkağıtları ve türlü oyunları görür. Oyunbazların dünyasında bir oyunbaz olur. Onlarla onların kurallarıyla oynar. Sonuç: Ned Beaumont, son sayfasına kadar soluksuz bırakarak, merak öğesini hep gündemde tutarak olayı çözer.
Ned Beaumont, karşı durduğu, çarpıştığı çevrenin sadece bir ürünü değildir. Onun etkili bir parçasıdır da aynı zamanda. Bu çevre, hile hurdayı dayatsa da, Beaumont doğruyu bulmak için onlar gibi yaşar. Bu yüzden karakterimizin doğruyu arama ve olayı çözme biçimi diğer polisiye romanlardaki karakterlere benzemez. Kusursuz değildir. Kahraman hiç değildir. Gözdağı vermekten, şiddet uygulamaktan, hileye ve sahtekarlığa başvurmaktan sakınmaz. Çevrenin silahlarını çevreye karşı büyük bir ustalıkla kullanır. Yani onların dilinden konuşur ve yaşar. Romandaki senatör de, savcı da ve geriye kadar devletin diğer aygıtları da bu dili kullanırlar. Merdivenleri tırmanırken çıkabilecek sorunları bu yöntemlerle çözerler. Onlar da yozlaşmışlardır. Yeraltı dünyasıyla ve hukuksuzluklarla kol kola gezinirler. Bu yüzden Ned Beaumont, toplumun resmi hukukuna ancak kendi çizdiği yolda ve doğrusuna uyduğu zaman başvurur.

Adım adım ilerler
Ned Beaumont, roman boyunca klasik bir dedektif gibi davranmaz. Düşünce biçimi, olayları çözme mantığı okurun anlaması için didik didik edilip anlatılmaz. Okur da karakterle birlikte olayın içine dahil olur. Onunla birlikte davranır. İç aksiyondan öte hep dış aksiyon ağırlıkta olur. Böylece görsel olan öne çıkar. Onun davranış biçimlerini takip ederiz. Tepeden inme çözümler geliştirmez Beaumont. Adım adım çözüme giderken politik oyunların karanlık sahnesini de gözler önüne serer. Ama baki olan bir soru vardır ve bu soru son sayfalara kadar sorulur: ?Taylor Henry?i kim ve niçin öldürdü??
Dashiell Hammett, olay kişilerinin geçmişine pek inmez burada. Sadece şimdiki zamanı anlatır. Anın içinde gerektiği kadar bilgi verir. Gereksiz olan, olayın dışında olabilecek hiçbir ayrıntıya yer vermez. Romanın bütün motivasyonu bunun üzerine kuruludur.

Kitabın Künyesi
Sırça Anahtar
Dashiell Hammett
Everest Yayınları / Polisiye Dizisi
Kapak: Utku Lomlu
Editör: Ahmet Ümit
Çeviri: Sinan Fişek
İstanbul, Ocak 2012, 1. Basım
258 sayfa

Can Yayınları Tanıtım Yazısı
“Polisiye Dizi”mizi, dünyanın en ünlü polisiye roman yazarlarından Dashiel Hammett’ın “Sırça Anahtar” adlı kitabıyla sürdürüyoruz. Kendi yaşamı da yazdığı romanlar ve öyküler kadar renkli ve inişli çıkışlı bir yazardır Dashiel Hammett. 67 yıllık yaşamında yazar olarak geçirdiği yılların sayısı topu topu ondur, ama bu on yıla beş roman, altmış yedi öykü, çok sayıda makale ve senaryo sığdırnııştır. Hammett, polis romanı türünün en iyi örneklerini vermekle kalmamış, yalnız “‘avam”ı ilgilendirdiği söylenen bir türü saygınlığa kavuşturmuştur. Ernest Hemingway’le aynı dönemde yaşamış ve yazmış olan Hammett’ın ustalığı ve üslubu, eleştirmenlerce bu ünlü yazarla eşdeğerde görülmüştür.
“Sırça Anahtar”, yazarının deyişiyle, otuz saat süren tek bir oturuşta yazılmıştır. Hammett’ın
kahramanı yaşadığı toplumun günlük birer öğesi olan gözdağı, kaba güç, hile, sahtekarlık ve şantaj gibi silahları büyük bir doğallıkla kullanır. Ned Beaumont, Agatha Christie’nin hafiyesi gibi değildir; düşünceleri didik didik edilmez. Okur, olayın içine çekilir, o da Ned Beaumont’la birlikte görür neler olduğunu. “Sırça Anahtar”a “polisiye roman” deyip geçmek, onun güzelliklerini sınırlamak anlamına gelir. Peki “Sırça Anahtar” neyin simgesidir? Okur bunun yanıtını romanın derinliklerinde bulacaktır.

Kitabın Künyesi
Sırça Anahtar
Orjinal isim: The Glass Key
Dashiell Hammett
Çeviri: Sinan Fişek
Can Yayınları / Polisiye Dizisi
1995
232 sayfa

Samuel Dashiell Hammett ‘in Hayatı (d. 27 Mayıs 1894, Maryland – ö. 10 Ocak 1961, New York)
Dedektif romanları ve kısa öyküleri ile tanınan Amerikalı polisiye yazarı.
Dashiell Hammett 1894 yılında Maryland, St. Mary’de doğdu. Genç yaşlarında gazete satıcılığı, tezgahtarlık ve hamallık yaptı. Daha sonra, 1915-1921 yılları arasında Pinkerton Dedektiflik Bürosu’nda özel dedektif olarak çalıştı. Büronun grec kırıcılığında kullanılması Hammett’i rahatsız ettiği için bürodaki görevinden ayrıldı.

Daha sonra çeşitli dergilere macera ve dedektif öyküleri yazmaya başlayan Hammett, ilk iki romanını 1929’da yayınladı. 1930’da en bilinen eseri The Maltese Falcon (Malta Şahini) yayınlandı. Bu roman, 1941’de aynı isimle John Huston tarafından sinemaya uyarlandı. Filmde Sam Spade rolünde Humphrey Bogart oynadı.

1934’ten sonra daha çok siyasetle ilgilenmeye başlayan Hammett, insan hakları savunuculuğu yaptı ve gönüllü olarak 2. Dünya Savaşı’na katıldı. Başkanı olduğu Medeni Haklar Kongresi’ne bağışta bulunanların adlarını açıklamayı reddettiği için 1951 yılında hapse girdi ve 6 ay süreyle hapis yattı. McCarthy döneminin Cadı Avı uygulamaları sırasında Komünist Parti’ye üye olduğu gerekçesi ile Amerika’ya Karşı Faaliyetler Komitesi’nce 26 Mart 1953 tarihinde sorguya çekildi. Komite ile işbirliğine girmeyi redderek kara listeye alındı.
1961 yılında New York’ta akciğer kanserinden öldü.

Polisiye ve Hammett
Hammett’a gelene kadar Amerikan polisiyeleri İngiliz polisiyelerini taklit ediyordu. Hammett, polisiye roman mekanlarını malikanelerden, kibar salonlardan barlara, sokaklara, batakhanelere taşıdı. İdealleştirilmiş kahramanlar yerine, suçlullar ve katiller kadar çıkarcı, zorba, duygusallıktan uzak dedektif tipleri yarattı. Eserlerinde argoyla karışık günlük konuşma diline yer vererek polisiye diline önemli yenilikler getirdi.
Time dergisinin 1923-2005 yılları arasında ingilizce yazılmış en iyi 100 roman listesine Kızıl Hasat romanı ile girdi.

Edebiyatta ve Sinemada Hammett
1975 yılında John Gores’un romanı Hammett yayınlandı.Roman aynı adla Wim Wenders tarafından 1982’de sinemaya da uyarlandı. Hammett rolünü Frederic Forrest oynadı.
Laurie R. King’in romanı Locked Rooms’da ise, Hammett bir roman kahramanı olarak Sherlock Holmes ve Marry Russel’a Russel’ın çocukluğu ile ilgili bir sırrı çözmekte yardım etmektedir.
Eserleri
Kitapları
* Red Harvest (1929)
* The Dain Curse (1929)
* The Maltese Falcon (1930)
* The Glass Key (1931)
* The Thin Man (1932)
* Adventures of Sam Spade (1944)
* Continental Operator (1945)
* The Big Knockover (1966)

Türkçe’ye Çevrilen Eserleri
* Kızıl Hasat (Red Harvest,1929), çev. Sinan Fişek; Milliyet Y., 1972, Metis Y., 1993
* Lanet (The Dain Curse, 1929), Altın Y., 1979
* Sırça Anahtar (The Glass Key, 1931), E Yayın, 1986
* İnce Adam (The Thin Man, 1932), Mitos Y., 1992

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir