Etiket: Jacques Ranciëre

Cahil Hoca’nın Devrimi: Öğretmen-Öğrenci Hiyerarşisini Sorgulamak

Bilginin Otoritesine Karşı Bir Manifesto Rancière’in “cahil hoca” kavramı, 19. yüzyıl pedagogu Joseph Jacotot’nun deneyimlerinden yola çıkar. Jacotot, Fransızca bilmeyen Flaman öğrencilerine, öğretmenin rehberliğine ihtiyaç duymadan Fransızca öğrenmeyi başardığını gözlemlemiştir. Bu deneyim, Rancière için eğitimin özüne dair bir keşif sunar: Öğrenme, öğretmenin bilgisi ya da otoritesine değil, öğrencinin kendi akıl

OKUMAK İÇİN TIKLA

Ranciére, Sanatın Yolculukları isimli eserde yer alan metinlerde sanatın tiyatro, mimarlık, müzik, tasarım, felsefe, estetik gibi kavramlarla ilişkisini incelerken, aynı zamanda iktidar ve onun temsilleriyle olan bağının da izini sürüyor.

Fransız filozof Jacques Ranciére’nin kaleme aldığı Sanatın Yolculukları isimli eser, Zehra Cunillera’nın çevirisi ile Metis Yayınları tarafından yayımlandı. Ranciére’nin muhtelif zamanlarda verdiği konferansların metinlerinden ve makalelerinden yola çıkarak yayıma hazırlanan bu eser, sanat kavramının ne olduğunu, Ranciére’nin kişisel görüşlerinden ve çeşitli filozofların düşüncelerinden yola çıkarak çok yönlü olarak ele alıyor.

OKUMAK İÇİN TIKLA

Demokrasi Nefreti – Jacques Rancière

“Rancière’in yazıları, solun yönünü şaşırdığı günümüzde, direnmeye nasıl devam edebileceğimizi gösteren ender anlamlı kavramlaştırmalardan biri.” Slavoj Žižek Düne kadar Avrupa’da resmî söylem totaliter dehşete karşı demokrasinin erdemlerini övüyordu. Devrimciler ise bugün ve buradaki demokrasiyi biçimsel bulup, gelecek bir gerçek demokrasiyi savunuyorlardı. Şimdi bütün bunlar geçmişte kaldı. Artık bazı hükümetler demokrasiyi

OKUMAK İÇİN TIKLA

Jacques Ranciére’den “Demokrasi Nefreti”

Jacques Ranciére, “Demokrasi Nefreti”nde demokrasiden ne anlayıp anlamadığımız üzerinde dururken ona getirilen haklı ve haksız eleştirileri masaya yatırıyor. Ranciére, demokrasi fikrinin, başkalarını yönetmeyi kendine “doğal hak” sayanları nasıl rahatsız ettiğini anlatırken buradan doğan korku ve nefretin kaynaklarına iniyor. Kirli sepetinde bir ‘gömlek’ Demokrasi, Eski Yunan’dan beri hep tartışma konusuydu. Tartışma

OKUMAK İÇİN TIKLA

Kurmacanın Kıyıları – Jacques Ranciere

Sosyal bilimlerde kuramların polisiye kurmacalarla bir ilişkisi var mı? Nasıl bir ilişkidir bu? Karl Marx Kapital’de neden komedya yerine tragedyayı tercih etmiştir? Gazete haberlerinde saf gerçekliği mi okuyoruz? Peki “gerçekçi” denen anlatılarda kurmacanın rolü ne? Ya anlatılardaki pencereler nereye açılır? Geleneksel olarak kurmacanın dışında bırakılan insanlar romana ve öyküye nasıl

OKUMAK İÇİN TIKLA

Akla Uygun Biçimde Nasıl Akıldışına Çıkılır

Akla Uygun Biçimde Nasıl Akıldışına Çıkılır Öyleyse akıl sahibi insana düşen, aklını korumak için yurttaş deliliğine tabi olmaktır. Filozoflar bunun yolunu bulduklarına inanırlar: Edilgen itaat olmaz, hak olmadan görev olmaz, derler. Ama bu dikkatsizce konuşmaktan başka bir şey değildir. Görev kavramının içinde hak kavramını içeren hiçbir şey yoktur ve asla

OKUMAK İÇİN TIKLA

Bir Zekanın Hizmet Ettiği İrade

Bir Zekanın Hizmet Ettiği İrade İnsan tanımındaki yeni tersine çevirmenin kayda geçirdiği şey işte bu temel geri döndürme işlemidir: İnsan, bir zekanın hizmet ettiği iradedir. İrade,fıkirciler ile şeye iter’in kavgasından kurtarılması gereken rasyonel güçtür. Descartesçı cogito ‘nun eşitliğini de işte bu anlamda belirlemek lazım. Kendini ancak her türlü duyudan ve

OKUMAK İÇİN TIKLA

Özgürleşme deneyiminin kalbinde bu doğru sözlülük ilkesi durur.

Doğru Sözlülük İlkesi İki temel yalan vardır: Doğruyu söylüyorum, diyen yalan ve Söyleyemem, diyen yalan. Kendi üzerine düşünen akıl sahibi varlık her iki önermenin de anlamsız olduğunu bilir. Birinci olgu, kendi kendini bilmemenin imkansızlığıdır. Birey kendi kendine yalan söyleyemez, sadece kendini unutabilir. “Yapamam” öyleyse kendini unutmayı ifade eden bir cümledir,

OKUMAK İÇİN TIKLA

Anla(şıl)masını sağlamak, aptallaş(tır)manın temelidir.

Açıklayanın Düzeni Joseph Jacotot’nun zihninde hemen bir şimşek çakıp her eğitim sisteminin gözü kapalı benimsediği şu apaçıklığa güçlü bir ışık tutar: açıklamaların zorunluluğu. Bu apaçıklıktan daha kesin ne olabilirdi ki? Kimse anlamadığı şeyi hakikaten bilemez. Eee, anlaması için de ona bir açıklamasının yapılmış olması, hocanın sözünün araya girip öğretilen madde’nin,

OKUMAK İÇİN TIKLA

Cahil Hoca (Zihinsel Özgürleşme Üstüne Beş Ders) – Jacques Rancière ‘Özgürleştirmeksizin eğiten aptallaştırır’

Felsefenin elması Joseph Jacotot’nun başına düşmüştür: 1818’de sürgünde bir devrimci olan Jacotot Belçika’da Fransız edebiyatı okutmanı olarak yarı-zamanlı bir iş bulur. Tek kelime Fransızca bilmeyen Flamanlara, kendisi de tek kelime Flamanca bilmediği halde hocalık etmek zorundadır… İkidilli bir Fénelon baskısı koşar imdadına; “öğrencileri”nin kendi kendilerine Fransızca ve Telemak’ı öğrenmelerine kılavuzluk

OKUMAK İÇİN TIKLA

Demokrasi Nefretinin Sendromları – Kansu Yıldırım

Demokrasiden nefret edilmeli mi? Yahut başka türlü formüle ederek soralım: Nefret edilecek bir şey varsa o da demokrasi midir? Bu sorulara verilecek yanıtlar, toplumsal konumlara ve siyasal aidiyetlere göre değişiklikler gösterebilir. Ne var ki, pek çok yanıt olmasına karşılık sorunun ve de onu çerçeveleyen sorunsalın merkezinde demokrasinin temel parametreleri sabittir

OKUMAK İÇİN TIKLA

Özgürleşen Seyirci – Jacques Rancière

“Gören, görmeyi bilmez”: Tuhaftır ama, Platon’un mağarasından bugünün gösteri toplumuna yöneltilen eleştirilere kadar bütün tarih boyunca benimsenen önkabul budur. Herkesin kendi yerini bilmesini isteyen filozofun da, ezilenleri bulundukları yere mahkûm eden yanılsamalardan kurtarmak isteyen devrimcilerin de benimsediği ilke budur. Bakar körlükle mücadele etmek için hâlâ iki strateji öne çıkıyor. Bunlardan

OKUMAK İÇİN TIKLA

Görüntülerin Yazgısı – Jacques Ranciëre

Jacques Ranciëre’nin ?Görüntülerin Yazgısı? kitabının temel konusu, ?Doğru ya da gerçek görüntü hangisidir?? Temellendirmeye çalıştığı yanıt ise, ?Doğru görüntü, uzlaşımın donukluğu ile şizofren infilaklar arasından kaosun gücünü geçirebilmeyi başarandır.? “Kitaba koyduğum başlık, bizi Lascaux’daki duvar resimlerinin şanlı şafağından medyatik görüntünün yuttuğu bir gerçekliğin ve monitörler ile sentetik görüntülere adanmış bir

OKUMAK İÇİN TIKLA