Etiket: Yusuf Atılgan

Üstün İnsan ve Kurbanın Gölgeleri

Raskolnikov’un İdeali ve Nietzsche’nin Gölgesi Raskolnikov’un “üstün insan” fikri, Dostoyevski’nin Suç ve Ceza eserinde, bireyin ahlaki sınırları aşarak kendi yasalarını yaratabileceği düşüncesiyle şekillenir. Bu ideal, Nietzsche’nin übermensch kavramıyla yüzeysel bir akrabalık taşır: Her ikisi de sıradan ahlakın ötesine geçmeyi, bireyin kendi değerlerini yaratmasını savunur gibi görünür. Ancak Raskolnikov’un ideali, Nietzsche’nin

OKUMAK İÇİN TIKLA

Werther ve Sisifos: Anlam Arayışı ve İntiharın Karşıt Yüzleri

Romantizmin Çığlığı: Werther’in Acısı Goethe’nin Genç Werther’in Acıları, 18. yüzyılın Sturm und Drang hareketinin bir yansıması olarak, bireyin iç dünyasındaki fırtınaları ve toplumsal normlarla çatışmasını merkeze alır. Werther’in intiharı, romantik bir aşk idealinin peşinde koşan bir ruhun trajik sonu gibi görünse de, daha derin bir sorgulamaya işaret eder. Werther’in Lotte’ye

OKUMAK İÇİN TIKLA

Kötülüğün Yüzleri: Raskolnikov, Ahab ve Winston Üzerinden Bir İnceleme

Giriş: Kötülüğün DoğasıKötülük, insan deneyiminin en karmaşık ve çok katmanlı kavramlarından biridir. Dostoyevski’nin Suç ve Ceza’sındaki Raskolnikov, Melville’in Moby Dick’indeki Ahab ve Orwell’in 1984’ündeki Winston, kötülüğün farklı biçimlerini temsil eder. Raskolnikov’un cinayeti, Ahab’ın takıntısı ve Winston’ın işkenceye maruz kalışı, bireysel, toplumsal ve varoluşsal düzlemlerde kötülüğün nasıl ortaya çıktığını gösterir. Bu

OKUMAK İÇİN TIKLA

Hiçlik Edebiyatı Üzerine Bir İnceleme

Hiçlik edebiyatı, varlığın sınırlarını sorgulayan, anlamın yokluğunu ya da geçiciliğini ele alan bir anlatı evrenidir. Bu edebiyat, insanın kendi varoluşuyla yüzleşmesini, boşlukla hemhal olmasını ve bu boşlukta yeni anlamlar ya da anlamsızlıklar aramasını konu edinir. İnsanlığın tarih boyunca karşılaştığı büyük sorulara —neden varız, ne için buradayız— yanıt ararken, çoğu zaman

OKUMAK İÇİN TIKLA

Yusuf Atılgan’ın “Anayurt Oteli” romanı karakteri Zebercet’in anlamsızlıkla mücadelesi, varoluşsal bir arayışın mı yoksa teslimiyetin mi göstergesidir?

Yusuf Atılgan’ın Anayurt Oteli romanındaki Zebercet, varoluşsal düzlemde ne tam anlamıyla arayan bir özne ne de bilinçli bir şekilde teslim olmuş bir figürdür; onun yaşamı, daha çok iki uç arasında donmuş, edilgen bir bekleyişe sıkışmış bir varoluş hâlidir. Anlamsızlıkla mücadelesi, felsefi açıdan ele alındığında, Kierkegaard’ın umutsuzluk, Heidegger’in kaygı, Camus’nün absürd

OKUMAK İÇİN TIKLA

¿Es la lucha de Zebercet, el personaje de la novela “Anayurt Oteli” de Yusuf Atılgan, con la falta de sentido un indicador de una búsqueda existencial o de una rendición?

Zebercet, en la novela Anayurt Oteli de Yusuf Atılgan, no es un sujeto en plena búsqueda ni una figura conscientemente entregada en el plano existencial; Su vida es más bien un estado de existencia congelado entre dos extremos, estancado en una espera pasiva. Su lucha con la falta de sentido,

OKUMAK İÇİN TIKLA

Ist der Kampf von Zebercet, der Figur in Yusuf Atılgans Roman „Anayurt Oteli“, mit der Sinnlosigkeit ein Indikator für eine existenzielle Suche oder Kapitulation?

Zebercet in Yusuf Atılgans Roman Anayurt Oteli ist weder ein vollständig suchendes Subjekt noch eine bewusst ergebene Figur auf der existenziellen Ebene; Sein Leben ist vielmehr ein zwischen zwei Extremen erstarrter Daseinszustand, gefangen im passiven Warten. Sein Kampf mit der Sinnlosigkeit lässt sich aus philosophischer Perspektive als ein Bewusstseinszustand lesen,

OKUMAK İÇİN TIKLA

Is the struggle of Zebercet, the character in Yusuf Atılgan’s novel “Anayurt Oteli”, with meaninglessness an indicator of an existential quest or surrender?

Zebercet in Yusuf Atılgan’s novel Anayurt Oteli is neither a fully searching subject nor a consciously surrendered figure on the existential plane; his life is rather a state of existence frozen between two extremes, stuck in a passive wait. When his struggle with meaninglessness is considered from a philosophical perspective,

OKUMAK İÇİN TIKLA

La lutte de Zebercet, le personnage du roman « Anayurt Oteli » de Yusuf Atılgan, contre l’absurdité est-elle un indicateur d’une quête existentielle ou d’un abandon ?

Zebercet dans le roman Anayurt Oteli de Yusuf Atılgan n’est ni un sujet en pleine recherche ni une figure consciemment abandonnée sur le plan existentiel ; Sa vie est plutôt un état d’existence figé entre deux extrêmes, coincé dans une attente passive. Sa lutte contre l’absurdité, considérée d’un point de

OKUMAK İÇİN TIKLA

Yusuf Atılgan’ın Aylak Adam romanının karakteri C.’nin sürekli olarak hayatın anlamını sorgulaması, varoluşçu felsefenin temel sorularına nasıl bir pencere açıyor?

Yusuf Atılgan’ın Aylak Adam romanının baş karakteri C., sürekli olarak hayatın anlamını sorgulayan, varoluşsal bunalımlar yaşayan ve toplumla uyumsuzluk içinde olan bir karakterdir. C.’nin bu sorgulamaları, varoluşçu felsefenin temel sorularına derin bir pencere açar. İşte bu sorgulamaların varoluşçu felsefeyle olan bağlantıları: 1. Varoluşun Anlamı: 2. Özgürlük ve Sorumluluk: 3. Yabancılaşma

OKUMAK İÇİN TIKLA

Tutku – YUSUF ATILGAN

Sağ ayağım izmaritin yanına gelince durdum. Yanıma yöreme baktım. Halkçıların kahvesi önünde Sabri Kâhya ile Yakacı oturmuş konuşuyorlar. Gözleri pek farketmez. Mayıs sıcağı. Köyde sanki kimseler kalmamış. Millet pamuk çapasında. En tuhafı çocukların olmayışı. Ne çok çocuk vardır bu köyde! Ardıma düşerler, ‘Karabiberim’ havasına uydurup hep bir ağızdan ‘Osman aşçı,

OKUMAK İÇİN TIKLA

Saatların Tıkırtısı – Yusuf Atılgan

Tabelâcı dükkânının önünde yaş yaş, kurusunlar diye duvara dayanmış iki levha vardı. Baktım birinde “Saatçı A. Yayladan” yazılı. İçimi bir hüzün bürüdü. Karşıda saatçınındı bu levha, sormuş öğrenmiş gibi biliyordum bunu. Küçücük dükkânın önünden her geçişimde hep aynı hüzün kaplardı içimi. Bütün gün orada oturan benmişim gibi. Yolun çarşılığından kurtulup

OKUMAK İÇİN TIKLA

Özgün Bir Türk Yazarı Yusuf Atılgan – Ahmet Ümit

Sanatta önemli olan farklı bir bakış açısı yakalayabilmek, farklı bir biçim kurabilmek, denenmemiş olanı denemek, yaratılmamış olanı yaratmaktır. O ünlü deyişi herkes anımsar: “Güneşin altında yaşanan her konu, her olay yazılmıştır.” Aşk, cinsel isteğin önüne ilk engeller konulduğu günden beri işlenegelmektedir. Kahramanlık, insanoğlu korkusunun farkına vardığı andan beri sanatın konusu

OKUMAK İÇİN TIKLA

Yusuf Atılgan’ın oğlu Mehmet Atılgan, babasının neler izlediğini ve neler okuduğunu anlatıyor

Seçil İpek: Neler izler neler okurdu o dönem, özellikle aklınızda kalan bir şeyler var mı? Mehmet Atılgan: Sinemaya çok düşkün olduğu birçok yerde yazılmıştır zaten. O zamanlar adı Sinema Günleri olan İstanbul Film Festivali’ni her yıl takip ederdi. 60’lar- 70’ler ABD otör yönetmenlerini çok severdi özellikle. Sam Peckinpah, Alan Pakula,

OKUMAK İÇİN TIKLA

Yusuf Atılgan’ın oğlu Mehmet Atılgan, babasının cezaevi sürecinin sonrasını anlatıyor

Cezaevi sürecine gelirsek o zaman, 1944 yılında 10 aylık bir mahkûmiyeti söz konusu. Bu, hayatındaki dönüm noktalarından biri diyebiliriz. 10 aylık cezaevi süreci, öğretmenlik hakkının elinden alınması ve köye dönüşü… Sonrası için hep, “solcularla olan bağını kesmişti” diye yazılıp çizildi örneğin. O günlerin etkileri nasıldı üzerinde? O dönemini pek bilmesem

OKUMAK İÇİN TIKLA

Yusuf Atılgan’ın oğlu Mehmet Atılgan’ın babasını bir okur olarak değerlendirmesi

Bir okur olarak, yazar Yusuf Atılgan’la tanışma deneyiminiz nasıldı? Ben Aylak Adam’ı 15 yaşında okudum. Lise birin yazıydı. Her yazar çocuğunda böyle bir şey var mıdır bilmiyorum, çok da gencim sonuçta ve kitabı okumaya başlarken, “ne yani babam yazdı diye sevmek zorunda mıyım” hissim vardı. Sonra çok beğendim Aylak Adam’ı.

OKUMAK İÇİN TIKLA

Yusuf Atılgan: Korkuluksuz bir köprüde yürür gibi.

“Tutamak sorunu dedim. Dünyada hepimiz sallantılı, korkuluksuz bir köprüde yürür gibiyiz. Tutunacak bir şey olmadı mı insan yuvarlanır. Tramvaydaki tutamaklar gibi. Uzanır tutunurlar. Kimi zenginliğine tutunur; kimi müdürlüğüne; kimi işine, sanatına. Çocuklarına tutunanlar vardır. Herkes kendi tutamağının en iyi, en yüksek olduğuna inanır. Gülünçlüğünü fark etmez. Kağızman köylerinden birinde bir

OKUMAK İÇİN TIKLA

Yusuf Atılgan’ın oğlu Mehmet Atılgan babasını nasıl hatırlıyor?

Babanızı kaybettiğinizde henüz 10 yaşındaydınız. Sizde kalan anısı nasıl Yusuf Atılgan’ın? Nasıl hatırlıyorsunuz babanızı? Sonuçta çocuktum elbette. Herhangi bir eserini de okumuş değildim o zaman. Gerçi “Ekmek Elden Süt Memeden”i okumuştum ama o kadar. Gündelik hayatında nasıl biriydi diye sorarsanız, bana karşı çok sevgi dolu, şefkatli, ilgili bir babaydı. Annem

OKUMAK İÇİN TIKLA

Yusuf Atılgan’ın Oğuz Atay ile ilgili pişmanlığı

Toplamda 10-15 cümlelik bir pasajdan yaklaşık 700 sayfalık bir kitap çıkaran Oğuz Atay, bitirilememesiyle ünlü olan Tutunamayanlar’ı Yusuf Atılgan’a göndermiş ancak Yusuf Atılgan hiç ilgilenmemiş; yakın çevresine de üzüntülerini bildirmiş. Oğuz Atay’ın vefatının ardından bunu duyan Yusuf Atılgan ardından şunları söylemiş: “Tutunamayanlar’ı çok beğenmiştim ama böyle bir kitabı yazan birinin

OKUMAK İÇİN TIKLA

Yusuf Atılgan’ın Futbola İlgisi – Oğlu Mehmet Atılgan anlatıyor

Seçil İpek: Futbola olan ilgisinden bahseder misiniz biraz? Mehmet Atılgan: 1939 yılında 18 yaşındayken üniversite eğitimi için Manisa’dan İstanbul’a geliyor. Beyazıt’ta bulunan İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türkoloji bölümü binası 1942 yılında yanınca, eğitime geçici olarak Beşiktaş’ta Resim ve Heykel Müzesi’nin de bulunduğu Dolmabahçe Sarayı’nın Veliaht Dairesi’nde devam eder. Atılgan ve

OKUMAK İÇİN TIKLA