Toplum Kurumları ve Ekonomik işlevleri (Embeddedness) – Mehmet Sadık Bektaş

Richard Swedberg

Toplum Kurumları ve Ekonomik işlevleri (Embeddedness) -1
İsveçli sosyolog Richard Swedberg’in kaleme almış olduğu makale ‘’ The tool kit of Economic Sociology’’ günümüz ve geçmiş toplumların kurumlarının aynı zamanda birer ekonomik kurumları olduğunun altını çizmekte. Makale tam olarak 2 tane öğeye odaklanır. Bunlar ‘’ Embeddedness’’ ve ‘’Field’’. Bu öğeler geçmiş toplumların ekonomisinin temel yapı taşları olarak karşımıza çıkmakta. Yazımıza yukarıda bahsedilen iki öğeden biri olan, Embeddedness ile başlayalım.

Embeddedness türkçesi ‘’gömülme’’ olan ekonomik bir terim olup, ekonomik aktivitelerin aynı zamanda ekonomik olmayan kurumlar tarafından da sürdürülebileceğini öne sürmekte. Bu terim Macaristanlı Antropolog, Sosyolog ve aynı zamanda Ekonomist olan Karl Polanyi tarafından Substantivizm’in bir görüşü olarak öne sürüldü. Ama terim daha sonra Amerikalı Sosyolog Mark Granovetter tarafından popüler oldu. Karl Polanyi, Embeddedness’ i Liberalizm’e bir atak olarak kullandı. Polanyi’ye göre, kapitalizm öncesi toplumlarda ekonomi toplumun içine gömülmüştür . Özellikle politik ve dinsel kurumlar birer ekonomik kurumlar olarak öne çıkmaktadır. Bununla beraber, Kapitalizm’in gelmesiyle beraber, ekonomi de toplumdan ayrılmış ve ayrı bir öğe olarak ele alınmış, toplumun hepsini kontrol eder olmuştur. Polanyi’ye göre, toplumların tekrar ferahlığa çıkması için, ekonomininde toplumun içinde her kurum ve herkes tarafından kontrol edilmesi gerektiğine inanmıştır. 1980’lerin ortalarında ise Granovetter, farklı ve analitik olarak daha kullanışlı bir gömülme (Embeddedness) kavramı geliştirdi. İlk olarak, Polanyi’nin fikirlerinin politik boyutuna meydan okuyup, kapitalizm öncesi toplumların ekonomisinin, kapitalizm ile beraber toplumda gömülü olduğunu dile getirdi.Yani Granovetter’e göre, Kapitalist ve Embeddedness ekonominin ikisi de birer toplumsal ağı olan yapılardır. İkinci olarak, tüm ekonomik hareketlerin toplumsal ilişkiler ağı içine gömüldüğünü ileri sürerek gömülme kavramına analitik netlik getirdi. Ekonominin genel olarak bir gömülü fenomena olmadığı; Tüm ekonomik eylemler bir kişilerarası eylem olduğunu ve ağ kuramı sayesinde, bu eylemin rahatlıkla gözlemlenebildiğini öne sürmüştür.

Embeddedness’ten sonraki bir diğer günümüz ekonomisinin tartışmalı konusu ise ‘’field’’ yani ‘’ alan’’ ekonomisidir. Bu terim, tüm ilgili aktörlerin genel yapıdan etkilendiği, farklı bir sosyal alanı ifade eder. Şu anda alan kavramının iki versiyonu vardır: biri ABD’deki örgütlerin sosyolojisinde ortaya çıktı ve diğeri ise Pierre Bourdieu’nun ortaya çıkardığı. Bir ölçüde örtüşüyor olsa da, bu iki versiyon da önemli noktalarda baya bir farklılıklarıyla öne çıkmaktadır. Örgüt sosyologları, temelde, alan kavramını bir örgütsel alan anlamında kullanırlar; diğer bir deyişle, bir dizi benzer ve ilgili organizasyon olarak kavramsallaştırılabilen toplumsal yaşamdaki olayları analiz etmek için. Bu açıdan bakıldığında, bir alan genellikle birbirine doğrudan bağlı olan ya da başka bir şekilde hesaba katıldığı için birbirine bağlı kuruluş sayısını ifade eder. Bu tür organizasyonel alanlara örnek olarak sanayi kuruluşları, mesleksel yerler ve uluslar verilebilir. Buna karşın Bourdieu için, bir alan, genel toplum teorisinin ayrılmaz bir parçası olarak orta menzilli bir kavram değildir. Alan kısacası, Bourdieu’nun toplum teorisinin temel yapı taşları olan habitus ve farklı sermaye türleriyle (sosyal sermaye, sembolik sermaye vb.) birlikte oluşur. Bourdieu’ya göre, sanat, fotoğraf, edebiyat, ekonomi, sanayi, firma gibi alanlarda toplumda çok çeşitli alanlar var. Bourdieu, bu alanların hepsini ayrı bir ekonomik kurum olarak ele alır. Bourdieu, alan kavramının temel işlevi, toplumun bir bölümünün yapısını temsil etmek olduğunu savunuyor. Bu yapı öncelikle her bir aktöre belirli bir yer ayırdığı için önemlidir; Aynı zamanda pozisyonda kalması için oyuncu üzerinde baskı uygular. Her alan belirli bir ilgi etrafında merkezlenmiştir; Ve bir alandaki aktörler temelde aynı ilgi, yani sanayide prestij, bir endüstride pazar payı veya bir firma içindeki kişisel güç olsun peşinde koşarlar.

Mehmet Sadık Bektaş
The University of Opole
Intercultural Communication

Kaynakça
The Toolkit of Economic Sociology
by
Richard Swedberg,
Cornell University, Department of Sociology,

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir