Kategori: Albert Camus

Albert Camus: Saçmanın bilincine varıp buna uygun olarak yaşamaya çalışan bir insan

Saçmanın bilincine varıp buna uygun olarak yaşamaya çalışan bir insan, bilincin, dünyada korunması gereken en zor şey olduğunu her zaman farkeder. Koşullar neredeyse her zaman, buna engel olur. Söz konusu olan, dağılmanın kural olduğu bir dünyada bilinçli yaşamaktır. Böylece insan, Tanrı olmadan bile, gerçek sorunun, ruhsal bütünlük sorunu (saçmanın bilincine

OKUMAK İÇİN TIKLA

Albert Camus: “Kes sesini akciğer!.. Kes sesini. Yavaş yavaş çürüyüşünü duymayayım artık.”

Montaigne’in “Felsefeyle Uğraşmak Ölmeyi Öğrenmek Demektir” başlıklı denemesini okuduğunda Camus, Montaigne’in ölüm korkusu hakkında ortaya serdiği “şaşırtıcı şeyler” (“éton- nantes choses”) karşısında yaşadığı hayreti dile getirir. Bu noktada aslında şaşırtıcı olan, Camus’nün bu hususu öznel bir şekilde yanlış yorumlamasıdır. Zira söz konusu denemenin (1. kitap, no. 20) tamamında, ölümü itidalle

OKUMAK İÇİN TIKLA

Franz Kafka’nın Yapıtında Umut ve Uyumsuz – Albert Camus

Kafka’nın bütün sanatı, okuru yeni baştan okumak zorunda bırakmaktır. Olayların sonuçlanmaları ya da sonuç yoklukları, birtakım açıklamalar esinler, ama bunlar açıkça belirlenmez, geçerlik kazanabilmeleri için, öykünün yeniden, yeni bir açıdan okunması gerekir. Bazı bazı ikili yorum olanağı vardır, bu da iki kez okumanın zorunluğunu gösterir. Yazarın yapmak istediği de budur.

OKUMAK İÇİN TIKLA

Albert Camus: “Tek başına mutlu olmakta utanılacak bir yan vardır”

“.. Vebadan sonra bunu yapacağım, şunu yapacağım… Sakin duracakları yerde varoluşlarını zehirliyorlar.” Corona salgınıyla birlikte ölümün yakınlığını hissettiğimiz günümüzde ‘hayat’ karşısında gerçek fikirleri oluşturacak mıyız?.. Absürdizmin öncülerinden olan Albert Camus, edebiyat dünyasında ses getiren ‘Yabancı’ ve ‘Sisifos Söyleni’ adlı kitaplarından sonra 1947’de yazdığı sembolik ve natüralistromanı ‘Veba’ ile baştan sona

OKUMAK İÇİN TIKLA

Albert Camus: “Vebanın hüküm sürdüğü bir ülkede SİZE BİR FELSEFE LAZIM”

Albert Camus, veba salgınıyla mücadele eden hekimlere yönelik tavsiyelerini içeren, bugüne kadar gözden kaçan ama güncelliğini koruyan bu güçlü metni “Veba”dan altı yıl önce yazmış. Kızı Catherine Camus’nün özel izni, yazar ve çevirmen Yiğit Bener’in çevirisiyle Artı Gerçek’te yayımlandı. Albert Camus, bugüne kadar tamamen gözden kaçmış olan bu kısa metni

OKUMAK İÇİN TIKLA

Albert Camus’nün “Veba” romanı “felaketin yazgıya dönüşmesi” gibi tüm insanlık tarihinin ortak bir sorununa değiniyor.

‘Felaketler oldukça kimse asla özgür olamayacak’ 1947’de yayımlanan Albert Camus’nün “Veba” romanı “felaketin yazgıya dönüşmesi” gibi tüm insanlık tarihinin ortak bir sorununa değiniyor. Camus, sadece vebaya bir başkarakter anlamı yüklemiyor, mekânı da bir karakter olarak kabul ediyor. Özellikle salgının hepten yükseldiği ve ölüm sayılarının her geçen gün arttığı günlerde bunu

OKUMAK İÇİN TIKLA

Camus’un “Yabancı”sı Meursault

“Bugün annem öldü. Belki de dün bilmiyorum.”(s.11) cümleleriyle başlıyor roman. Meursault annesinin ölümüyle ilgili hiçbir şey düşünmez. Onun annesinin ölümünden haberi yoktur ve ne zaman öldüğünü bilmez. Sanki annesinin değeri yok gibidir. Annesini huzurevine yerleştirmiş ve onu ziyarete gitmek zor gelir olmuştur. Cenazesine bir yabancı ve uzaktan biri gibi katılır.

OKUMAK İÇİN TIKLA

Albert Camus, Veba, Dr. Rieux ve “Saçma” Kavramı Üzerine

Veba hem yarattığı trajik sonuçlar yüzünden hem de tüm sırları çözülemeden tarihin derinliklerinde kaybolup gidişinin yarattığı merak duygusundan olsa gerek; “toplumcu” yazarların en sevdiği hastalıklardan biridir. Fransız edebiyatının aykırı ismi Albert Camus (1913-1960) 17 yaşında Cezayir Üniversitesi’nin Felsefe bölümüne girer ve kendi ifadesiyle “verem ve komünizm illetine” yakalanır.Bu iki olgu

OKUMAK İÇİN TIKLA

Dostoyevski’nin Ecinniler romanının Kirilov karakteri – Albert Camus

KİRİLOV Dostoyevski’nin bütün kahramanları, yaşamın anlamını inceleyip kavramaya çalışırlar. Yenilikleri hurdadır; gülünç olmaktan korkmazlar. Yeni duyarlığı klasik duyarlıktan ayıran şey, berikinin ahlaksal, ötekininse metafizik sorunlarla beslenmesidir. Dostoyevski’nin romanlarında, sorun öyle bir şiddetle ortaya atılmıştır ki, ancak aşırı çözümler getirebilir. Varoluş asılsızdır ya da ölümsüzdür. Dostoyevski bu incelemeyle yetinseydi, filozof olurdu.

OKUMAK İÇİN TIKLA

Ecinnilerin Ecinnileri üstüne – Aziz Çalışlar

Albert Camus, Dostoyevski’nin 1870/71 yıllarında yazdığı ünlü Ecinniler romanını 1959’da oyunlaştırarak, ‘Théâtre Antoine’da kendisi sahnelemiştir. Bu yapıt, bir Dostoyevski uyarlaması olmakla birlikte, Camus’nün sanatsal-felsefi yaratımları arasında önemli ve özgün bir yere sahiptir. Ancak, nasıl Camus bu yapıtını Dostoyevski’den almışsa, Dostoyevski de yapıtım kendi döneminin gerçek yaşamından almıştır. Bu nedenle, yapıtın

OKUMAK İÇİN TIKLA

Dostoyevski’nin Ecinniler Romanının Kaynağı: Neçayev Olayı

1869 yılında, Herzen, Ogaryov ve Bakunin’le İsviçre’de yakından bir ilişki kuran ve Moskova Üniversitesinde okuyan Neçayev adlı bir bağnaz devrimci, öğrenci arkadaşlarını gelecekteki bir devrim adına örgütlemeye başlar. ‘Halkın Öcü’ adıyla tanınan, Enternasyonal’in temsilcisi ve tüm ‘Rusya Devrimcileri Komitesi’nin üyesi olduğunu ileri süren, son derece merkezi bir örgütün kurucusudur Neçayev.

OKUMAK İÇİN TIKLA

Albert Camus: Dostoyevski ve Ecinniler Üzerine (1959) | Video Türkçe Altyazılı

Albert Camus’nün Fransız televizyonuna verdiği son röportajdan bir kesit. Camus, son oyunu olan ve Dostoyevski’nin aynı adlı romanından uyarlanan Ecinniler’i anlatıyor. Çeviri: Ümid Gurbanov Twitter: http://twitter.com/umidgurbanov Blog: http://birnevidipnot.blogspot.com Facebook: https://www.facebook.com/birnevidipnot Vimeo: https://vimeo.com/umidgurbanov

OKUMAK İÇİN TIKLA

Albert Camus’un “Yabancı”sı – Hatice Balcı

Kitap, tam ortadan ikiye ayrılmış. Tıpkı sulu bir karpuzun yarılması gibi. Birinci bölümde kahramanımız Meursault, çok yakında gerçekleşecek trajedinin arifesinde, yaşamından önemli kesitler sunuyor bizlere. Her şeyi onun ağzından dinliyoruz. Kitabı okuyup bitirdiğimizde ise bu ilk bölümün onun dünyasının önemli sırlarını ele verdiğini ve tam da bu nedenle okura sunulmuş

OKUMAK İÇİN TIKLA

Camus, Yabancı ve Cezayir Soykırımı

Kurbana değil saldırgana acımak, kurbandan taraf değil de saldırgandan taraf hissetmek, saldırganla özdeşleşmek mümkün olabilir mi? Düşününce tüylerimizi diken diken eden bu durumun ilk bakışta olamayacağını düşünürüz genellikle, ama eğer saldırganı mükemmelleştirilmiş insanî değerlerle donatıp kurbanı ve hayatını da bu donatının aksesuarı haline getirebilen ve tutarlı görünen bir felsefenin gücünü

OKUMAK İÇİN TIKLA

Yabancı – Albert Camus

(*) Camus denilince, edebiyat alanında ilk akla gelen yapıt, 1942 yılında yayınlanan “Yabancı”dır. Konusu çok basittir. Öyküdeki her şey çok kısa bir zaman aralığında olup biter. Cezayir’de, bir rastlantı sonucu, bir Arap’ı öldüren orta sınıftan bir Fransız, Mersault, kendisini adım adım ölüme götüren süreci kayıtsız biçimde izler. Diğer kişilerin adı anılsa

OKUMAK İÇİN TIKLA