Kategori: Öyküler

Usher Evi’nin Çöküşü – Edgar Allan Poe (öykü)

Son coeur est un suspendu; Sitöt qu’on le touche il resonne.[1] —DE BERANGER. Kasvetli, karanlık, sessiz bir sonbahar gününü, iç karartıcı bir arazide at sırtında geçirmiştim. Gökteki bulutların alçaklığı boğucuydu. Sonunda, akşamın gölgeleri uzarken, karşımda hüzünlü görünüşlü Usher Evi belirdi. Nedendir bilmiyorum -ama binayı görür görmez ruhuma dayanılmaz bir keder

OKUMAK İÇİN TIKLA

Yerin Dibinden Geliyorum – Ayşe Özlem İnci

“Kendimizi neremizden çekersek kurtulacağımızı bilmediğimiz insanların, dayanılması zor bir ritimle bizleri sarsmalarına müsaade eder, eş-yaratıcısı olduğumuz bu sarsak iskeletle dengede kalmaya çalışır ve hayatımıza kıytırık telaşlardan ziller takarız. Bu ziller her sarsıntıda çalar ve böylece ne kadar zor durumda olduğumuzu başkaları da duysun diye can atarız.” Dağ başında, akıl hastanesinin

OKUMAK İÇİN TIKLA

Haritada Bir Nokta – Sait Faik Abasıyanık

Çocukluğumdan beri haritaya ne zaman baksam gözüm hemen bir ada arar; şehir, vilayet, havali isimlerinden hemen mavi sahile kayar… Robenson Kruzoe’yu okumuşumdur herhalde; unuttum gitti. Onun zoruyla mavi boyaların üstünde bir garip ada ismi okuyunca hülyaya daldığımı sanmıyorum. Romanlar yüzünden adaları sevdiğimi pek ummuyorum ama belki de o yüzdendir. Haritada

OKUMAK İÇİN TIKLA

Diyojen’den Birbirinden İlginç, Şaşırtıcı, Kısa Hikayeler

Bir gün Platon’un zengin bir şölende sadece zeytin aldığını görünce, “Nasıl oluyor da, böyle sofralar uğruna Sicilya’ya giden senin gibi bir filozof şimdi önündekilerin tadını çıkarmıyor?” diye sorması üzerine, Platon “Tanrılar hakkı için, Diogenes, orada da çoğunlukla zeytin ve benzeri şeyler yiyordum” diye karşılık verdi. Diogenes üsteledi: “Peki Syrakusai’a neden

OKUMAK İÇİN TIKLA

Bir Fare Hikâyesi – John Berger

Bir zamanlar, her sabah bir ekmek bıçağıyla elindeki somundan on santim kesip bu parçayı kahvaltısı için yeni bir dilim kesmeden önce çöpe atan bir adam varmış. Çünkü her gece fareler ekmek somununu ortasından kemirip bir delik açıyorlarmış. Her sabah gördüğü bu delik aşağı yukarı bir fare büyüklüğündeymiş. Evin kedileri yer

OKUMAK İÇİN TIKLA

Bazen Dev Bir Araç Susar – Celal İlhan (öykü)

30/32 yıldızı anahtarı kaldırıp atan Recep Usta, burnundan soluyordu. Sigara içmezdi, – böylesi durumların dışında- yardımcısı Ozan Ahmet’e bakarak elini ağzına götürdü. Ahmet, çorabının arasından çektiği tek sigarayı ustasına keyifle sundu. İkram, Ahmet’i kendi içmişçesine mutlandırdı. Çakmağıyla birlikte sunulan sigarayı alan Usta, çalışma alanından olabildiğince uzaklaştı. Doldurup üflediği dumanın ardından

OKUMAK İÇİN TIKLA

“Palto” adlı öykü – Nikolay Vasilyeviç Gogol

Bir bakanlıkta… Ama hangisinde olduğunu söylemeyeyim daha iyi. Dünyada, bütün bakanlıklarda, alaylarda,  dairelerde çalışanlar gibi, kısacası şu memur tayfası gibi alıngan insan yoktur. Bugün iş o dereceye vardı ki,  birisi bir aşağılamaya uğramaya görsün, bütün topluluğun aşağılandığını söylüyor. Anlattıklarına göre, bir polis  başkomiseri, hangi kentten olduğunu unuttum, geçenlerde gönderdiği bir

OKUMAK İÇİN TIKLA

Dülger Balığının Ölümü – Sait Faik Abasıyanık “İçimde dülger balığının yüreğini dolduran korkuyu duydum.”

Hepsinin gözleri güzeldir. Hepsinin canlıyken pulları kadın elbiselerine, kadın kulaklarına, kadın göğüslerine takılmağa değer. Nedir o elmaslar, yakutlar, akikler, zümrütler, şunlar bunlar?… Mümkün olsaydı da balolara canlı balık sırtlarının yanar döner renkleriyle gidebilselerdi bayanlar; balıkçılar milyon, balıklar şan ü şeref kazanırdı. Ne yazık ki soluverir ölür ölmez, öyle ki, büzülmüş

OKUMAK İÇİN TIKLA

Bıldırcın – İvan Turgenyev

Şimdi size anlatacağım olay başımdan geçtiği zaman on yaşında kadar vardım. Olay yazın geçmişti. O zaman Rusya’nın güneyinde bir çiftlikte oturuyorduk. Çiftliğin çevresinde birkaç fersah ötelere kadar bozkırlar uzayıp gidiyordu. Yakınlarda ne bir orman, ne de bir dere vardı. Pek derin olmayan, fundalıklarla kaplı sel yatakları, dümdüz bozkırı yeşil yılanlar

OKUMAK İÇİN TIKLA

Aşkın Zafer Şarkısı – İvan Turgenyev

AŞKIN ZAFER ŞARKISI Eski zamandan kalma bir el yazmasında şunları okudum: ” Wage Da zu irren und zu traumen”. Schiller [Aldanmaya ve rüya görmeye cesaret et.] XVI. ncı yüzyılın ortalarında Ferraro’da (o zaman bu şehir, güzel sanatların, şairlerin koruyucusu sayılan asil düklerinin himayesi altında bir mamure olmuştu), Fabiy ve Muciy adında

OKUMAK İÇİN TIKLA

Hakkımızı Yedirmeyiz – Sabahattin Ali

HAKKIMIZI YEDİRMEYİZ Namuslu adam kalmamış bu dünyada iki gözüm. Müslümandır, namazında, orucundadır, hakkımızı yemez diyorduk ama, biz onun hatırını saydıkça o, bizim tepemize bindi. Eh, artık çocuk değiliz, yemiyoruz bu numaraları, değil mi ya?.. Bak, anlatayım sana başından da, bana hak ver. Mektebi bitiremedik. Peder ne kadar gayret ettiyse olmadı

OKUMAK İÇİN TIKLA

İki Kadın – Sabahattin Ali

İKİ KADIN Kerim Ağa iki günden beri yataktan çıkamıyordu. Zaten on beş günden beri ayakta duracak hali yoktu ama, tez canlı olduğu için evde oturamıyor, ya kahveye kadar gidip peykenin üstünde bağdaş kurarak sallanıp inliyor, yahut da eşeğe binip bağa kadar uzanıyor, henüz koruk halinde bulunan salkımların arasından çürük taneleri,

OKUMAK İÇİN TIKLA

Kafakağıdı – Sabahattin Ali

KAFAKAĞIDI Akşamüzeri hapishaneye bir sürü adam getirdiler. Hepsi elli kadar vardı. Bu kadar kalabalığı süngü takmamış iki candarmanın arasında görünce yol parası borcundan buraya geldiklerini anladık. Nizamiye kapısından girince avluda sıra oldular. Bir gardiyan elindeki kağıda bakarak yoklama yaptı. Ondan sonra duvar kenarına dizilerek çömeldiler, konuşmadan bekleşmeye başladılar. Kılıkları pek

OKUMAK İÇİN TIKLA

Dekolman – Sabahattin Ali

DEKOLMAN Yine işsiz dolaştığım günlerdeydi. Ankara’da hususi bir hastane sahibi olan bir akrabamın yanında sığıntı gibi yaşıyordum. Hastanenin üst katını kaplayan eve çekine çekine girer, bir köşede kitap okumaya uğraşır, evin şımarık çocuklarının beni içerletmeyi hedef tutan hallerini, akrabamın: -Siz dejenereler…- diye başlayan nasihatlerini bazan gülümseyerek, bazan dalgın görünerek karşılamaya

OKUMAK İÇİN TIKLA

Fikir Arkadaşı – Sabahattin Ali

FİKİR ARKADAŞI Gel, şurada birkaç tane atalım!.. Canım efendim, yarım saat oturmakla evde sopa yemezsin. Evli değiliz ama, böyle şeylerden anlarız. Burada enfes meze veriyorlar; hem de ucuz. Bu kadar görüşmüşlüğümüz var, bir rakımızı iç bari… Yavrum… Hey, garson!.. Getir bakalım bir şeyler!.. Otur iki gözüm. Seninle ahbaplığımız o kadar

OKUMAK İÇİN TIKLA