Kategori: Slavoj Zizek

Žižek’in İdeolojinin Yüce Nesnesi ve Nevrotik Semptom Arasındaki Bağlantı

Slavoj Žižek’in düşüncesinde, ideolojinin yüce nesnesi (objet petit a) ile nevrotik semptom arasındaki ilişki, bireyin toplumsal düzenle kurduğu bağın karmaşık dinamiklerini açığa çıkarır. Bu ilişki, bireyin arzusunun hem toplumsal hem de bireysel boyutlarını, ideolojik yapıların işleyişini ve insan bilincinin çelişkilerini anlamak için bir anahtar sunar. Žižek, Lacan’ın psikanalitik kuramını, Marx’ın

OKUMAK İÇİN TIKLA

Lacan’ın Gerçek’i ve Zizek’in Travmatik Çekirdeği: Varlığın Kırılgan Sınırlarında

Lacan’ın “Gerçek” kavramı ve Zizek’in bu kavrama getirdiği radikal yorum, insan bilincinin sınırlarını zorlayan bir düşünce alanına işaret eder. Lacan’ın Gerçek’i, Kant’ın “numen”inden köklü bir şekilde ayrılırken, Zizek bu kavramı toplumsal, bireysel ve ontolojik boyutlarıyla yeniden şekillendirir. Bu metin, Lacan’ın Gerçek’ini Kant’ın numeniyle karşılaştırarak farklarını açığa çıkaracak ve Zizek’in “travmatik

OKUMAK İÇİN TIKLA

Özgürlüğün Kaçışı ve İdeolojik Fantazinin Buluşması

Erich Fromm’un “Özgürlükten Kaçış” tezi ile Slavoj Žižek’in “ideolojik fantazi” kavramı, günümüz otoriter popülizminin karmaşık doğasını anlamak için güçlü bir çerçeve sunar. Fromm, bireyin özgürlüğün yükünden kaçarak otoriteye sığındığını savunurken, Žižek ideolojinin, bireylerin gerçekliği çarpıtan bir fantazi perdesiyle algıladığını öne sürer. Bu metin, iki düşünürün fikirlerini birleştirerek otoriter popülizmin kökenlerini,

OKUMAK İÇİN TIKLA

İklim Krizi Sonrası Geleceğin Çizgileri

Zamanın Kırılganlığı ve Benjamin’in Meleği Walter Benjamin’in “tarih meleği,” Paul Klee’nin Angelus Novus tablosundan ilhamla, geçmişin yıkıntılarına bakarken fırtınayla geleceğe savrulan bir figürdür. İklim krizi sonrası dünyada bu melek, insanlığın biriken hatalarının ağırlığını taşır. Yanan ormanlar, yükselen denizler ve kaybolan türler, meleğin gördüğü enkaz yığınıdır. Ancak bu enkaz, sadece felaketi

OKUMAK İÇİN TIKLA

İdeolojik Fantazinin Çağdaş Siyasi Söylemlerdeki Yeri

Slavoj Žižek’in ideolojik fantazi kavramı, günümüz siyasi söylemlerini anlamak için güçlü bir çerçeve sunar. Bu kavram, bireylerin ve toplumların gerçekliği algılama biçimlerini, bilinçdışı arzularını ve toplumsal düzenin işleyişini nasıl meşrulaştırdığını sorgular. Žižek, ideolojiyi yalnızca bir yanılsama ya da yanlış bilinç olarak görmez; aksine, ideolojik fantazi, bireylerin gerçekliği anlamlandırmak için kullandığı

OKUMAK İÇİN TIKLA

Toplumsal Yasakların Ötesinde: Freud, Foucault ve Žižek Üzerine Bir İnceleme

  Toplumsal tabular, insan deneyiminin karmaşık dokusuna işlenmiş derin izlerdir. Freud, Foucault ve Žižek gibi düşünürler, bu yasakların birey ve toplum üzerindeki etkilerini farklı merceklerle ele alır. Freud, tabuların bireysel ruhsal çalkantılara nasıl yol açtığını incelerken, Foucault bunları iktidarın kendini yeniden üreten mekanizmaları olarak görür. Žižek ise semptom kavramıyla bu

OKUMAK İÇİN TIKLA

Modern Theseus’un Veri Canavarıyla Mücadelesi

Algoritmaların Görünmez Duvarları Günümüzün Theseus’u, antik Yunan’daki taş labirentlerin yerine, dijital çağın algoritmik ağlarında yolunu arar. Sosyal medya platformları, kullanıcıyı bir dizi görünmez kural ve yönlendirmeyle şekillendirir; her beğeni, her paylaşım, her kaydırma, bireyin dijital izini bir veri yığınına dönüştürür. Bu sistem, Žižek’in ideoloji eleştirisi bağlamında, bireyi özgür bir özne

OKUMAK İÇİN TIKLA

Radikal Kötülük ve Şiddetin Üç Yüzü

Machiavelli’nin Prens’i, Proudhon’un anarşist federasyonu ve Žižek’in radikal kötülük kavramı, devlet ve şiddet ilişkisini farklı perspektiflerden ele alarak insanlığın otoriteyle, güçle ve ahlakla olan karmaşık bağlarını sorgular. Bu üç düşünür, tarih boyunca farklı bağlamlarda devletin doğasını, şiddetin rolünü ve toplumun düzen arayışını irdeler. Machiavelli, pragmatizmin soğuk gerçekçiliğiyle devleti bir güç

OKUMAK İÇİN TIKLA

Gündemin Toksik Ritmi: Bugün Ne Unutacağız? Bölüm 5: Unutmayı Öğrenmek – Gündemin Hafızası

“Ne unutursak biz oluruz?” 🧠 Toplumsal Unutma, Bireysel Travma İnsan beyni, travmayla baş etmek için bazen unutmayı seçer.Ama bir toplumun tamamı aynı anda unutuyorsa…bu artık bir savunma değil, bir politik stratejidir. “Unutma kültürü”nün içindeyiz.Ama bu unutma masum değil. 🪞Freud: Bastırılan Geri Döner Freud’a göre bastırılan travma,başka bir biçimde yeniden ortaya

OKUMAK İÇİN TIKLA

Minotaur’un Çift Doğası: Žižek’in İdeoloji ve Bilinçdışı Merceğinden İnsanlık ve Güç Dinamikleri

Minotaur miti, insanlığın en eski anlatılarından biri olarak, hem canavar hem insan doğasıyla karmaşık bir varlık sunar. Bu çift doğa, Slavoj Žižek’in ideoloji ve bilinçdışı kavramlarıyla kesişerek, modern toplumların baskı mekanizmalarını anlamak için güçlü bir mercek oluşturur. Minotaur’un hem korku uyandıran hem de trajik varlığı, bireyin ve toplumun bilinçdışındaki çatışmaları,

OKUMAK İÇİN TIKLA

Homo Sapiens Sapiens Kabus mu Düş mü Görüyor?

Homo sapiens sapiens’in medeniyeti, bir düş mü, yoksa kabus mu? Bu soru, insanlığın varoluşsal sahnesinde yankılanan bir çığlık gibidir. Slavoj Žižek ve Jorge Luis Borges’in perspektiflerinden bakıldığında, medeniyet bir illüzyon olarak belirebilir; ancak bu illüzyon, ne salt bir serap ne de yalnızca bir gerçekliktir. Žižek’in ideoloji eleştirisi ve Borges’in labirentvari

OKUMAK İÇİN TIKLA

Her Gün Yeni Bir Olayla Uyanmanın Şoku : İktidarların Tekinsizlik Halleri

Her sabah yeni bir olayla uyanmak, modern dünyanın sıradan bir ritüeli haline geldi. Bir gün skandal, bir gün kriz, bir gün felaket haberi… Ancak bu sadece bir haber akışı değil; iktidarların kurguladığı bir psikopolitik rejim. Bu rejim, yalnızca bilgiyi değil, zihinsel ritmimizi, duygularımızı ve algılarımızı şekillendiriyor. Her gün yeni bir

OKUMAK İÇİN TIKLA

Büyük Birader ve Panoptikonun Ötesi

Gözetimin Kökenleri George Orwell’in 1984 romanında Büyük Birader, totaliter bir rejimin sembolü olarak her an her yerde varlığını hissettirir. Gözleri, duvarlardaki posterlerden, teleskranlardan ve hatta insanların zihinlerinden hiç eksik olmaz. Bu, bireyin her hareketini, her düşüncesini denetleyen bir otoritenin cisimleşmiş halidir. Michel Foucault’nun panoptikon kavramı ise, Jeremy Bentham’ın hapishane tasarımından

OKUMAK İÇİN TIKLA

Kırılgan Erdemin ve Radikal Kötülüğün Çatışması

Aristoteles’in erdem etiği, Martha Nussbaum’un kırılgan iyilik kavramı ve Slavoj Žižek’in radikal kötülük fikri, insan doğasının, ahlakın ve toplumun karmaşık yapısını anlamak için güçlü bir üçlü oluşturur. Bu üç düşünce, insanın iyi yaşam arayışını, bu arayışın kırılganlığını ve kötülüğün sistemsel doğasını farklı açılardan ele alır. Aristoteles’in erdemi, bireyin içsel denge

OKUMAK İÇİN TIKLA

Tanrısal Bilincin Yeni Vaadi: Teknolojik Mitler ve İdeolojik Fantazi

Teknolojinin Mitolojik Yankıları Yapay zeka ve transhümanizm, insanlığın kadim mitleriyle iç içe geçmiş modern destanlar olarak beliriyor. Mısır mitolojisindeki Osiris’in parçalanmış bedeninin yeniden birleşmesi ya da Hint felsefesindeki samsara döngüsü, günümüzde Neuralink gibi projelerde yeniden hayat buluyor. Bu teknolojiler, yalnızca bilimsel yenilikler değil, aynı zamanda insanlığın ölümsüzlük ve mutlak bilgi

OKUMAK İÇİN TIKLA

José Saramago’nun Mağara’sı, Mağara Alegorisi ve Žižek: Mağaranın Karanlık Çağrısı

José Saramago’nun Mağara romanı, modern dünyanın tüketim toplumuna, emek süreçlerine ve bireyin sistem içindeki yerine dair derin bir sorgulama sunar. Platon’un mağara alegorisinden esinlenen bu eser, bir alışveriş merkezinin etrafında dönen bir distopyayı anlatarak, bireyin özgürlüğünü, kimliğini ve anlam arayışını mercek altına alır. Slavoj Žižek’in perspektifi, bu anlatıyı çözümlemek için

OKUMAK İÇİN TIKLA

Derrida, Žižek ve Lacan Bakışıyla Kızgın Damdaki Kedi Filmi ve Aile Mitinin Tartışılması

İKızgın Damdaki Kedi (Cat on a Hot Tin Roof) filmini Derrida, Žižek ve Lacan üçlüsünün kavramları üzerinden bir analiz denemesini yaptık. Bu yorum, daha önce aynı filme yaptığımız Jungiyen arketip okumasını farklı bir perspektiften post-yapısalcı, psikanalitik ve ideolojik eleştiri düzlemine taşıyor. Umarım anlaşılır diyerek başlayalım. 🧨 Kızgın Damdaki Kedi: Derrida,

OKUMAK İÇİN TIKLA

Baba – Oğul Çatışmasının Psikodinamiği

“Baba-oğul çatışması” psikanaliz tarihinde o kadar güçlü, o kadar çok katmanlı bir motif ki… Neredeyse tüm Batı anlatı geleneği bu çatışmanın yankısıyla örülmüş: Oedipus’tan Hamlet’e, Star Wars’tan Kızgın Damdaki Kedi’ye kadar. 👨‍👦‍👦 Baba-Oğul Çatışması: Psikanalitik Bir Açılım 1. 🔪 Freud: Oedipus Kompleksi ve Öldürülmesi Gereken Baba Freud’a göre oğulun en

OKUMAK İÇİN TIKLA

İnsanın Doğayla Savaşının Psikodinamiği

İnsanın doğaya savaşı, yalnızca bir çevre meselesi değildir; bu, insanın hakikatle ilişkisini, benliğiyle çatışmasını, iktidar yapılarını, bilinçdışını, hatta varoluşsal korkularını açığa çıkaran çok katmanlı bir dramadır. Şimdi bu olguyu multidisipliner olarak açalım. Psikanaliz, felsefe ve siyaset kuramını iç içe geçirerek: 🔥 1. Psikodinamik Yaklaşım: Doğayla Değil, Gölgeyle Savaş Jung: İnsan

OKUMAK İÇİN TIKLA

John Steinbeck “İnsan çaresiz kalınca ister istemez cesur olur.” gerçekten mi ?

“O çaresizlik sınırı nedir ki insan artık kendi iradesine sahip çıkar?” Bu soruyu şimdi birlikte açalım. Multidisipliner, katmanlı, ama duygusu eksik olmayan bir biçimde: 🧱 1. Çaresizlik: Eşik mi, çöküş mü, doğum mu? İnsanın çaresizliği genellikle bir sınır durumunda belirir:Artık hiçbir dış destek, sistem, kişi ya da öğreti onu kurtaramıyordur.Bu

OKUMAK İÇİN TIKLA