Filozoflara Göre Saçma Nedir?

SAÇMA (lat. absurdus; fr. absürde; alm. Absürd’, ing. absürd).
Mantığın kurallarına aykırı olan. Us- dışı olan. Kendi içinde çelişkili olan. Anlamdan yoksun olan. Varoluşçu felsefe saçma kavramını yaşamın temel kavramlarından biri yaptı. Varoluşçu felsefe bu eğilimin kaynağını Pascal’in bilinmez olan karşısındaki tedirginliğinde bulur. Pascal şöyle diyordu: “Kavrayışımızı düşünülebilir uzayların ötesine boşuna taşıyor, şeylerin gerçekliğine karşılık yalnızca küçük şeyler elde ediyoruz. Merkezi her yer, çevresi hiçbir yer olan sonsuz bir büyüklüktür bu.” “Böylece insan yaşamı aralıksız bir yanılmadır, insanlar birbirlerini yanıltırlar, birbirlerini överler. Biz varken kimse biz yokken andığı gibi anmaz bizi.” Bu ‘ deşiklik insanı zorda bırakan, tutarsızlıklara iten bir eksikliktir. Pascal’e göre insan bu eksikli durumu aşamayacaktır: “İnsan kendisi için de başkaları için de örtülülükten, yalandan, ikiyüzlülükten ‘ başka bir şey değildir.” Aynı kaygıyı varoluşçu düşüncenin ünlü kişisi Albert Camus’da buluruz: “Her şeyi bana açıklasınlar ya da hiçbir şeyi açıklamasınlar isterim. Us yüreğin bu çığlığı karşısında güçsüz kalır. (…) Saçma, insanın çağrısıyla dünyanın anlaşılmaz sessizliğinin bu çatışkısından doğar.” Bu arada “Saçma duygusu öbür duygular arasında bir duygudur” diyen Camus saçma’yı bir tabula rasa sayar: “Yöntemli kuşku gibi saçma da tabula rasa oluşturur. Saçma Bizi açmazda bırakır. Ama yöntemli kuşku gibi o da kendi üstüne dönerek yeni bir araştırmayı başlatabilir.” Saçma, varoluşçu filozofların herbirinde azçok değişik anlamlar alır. Örneğin Kierkegaard ve Heidegger bu dünyadaki yabancılığı anlatmak için onu kullanırlar. Gabriel Marcel için saçma insani varoluşun gizidir. Sartre onu evrenin anlamsızlığı olarak görür. Sartre şöyle der: “Varlığın ussal dayanağı yoktur, varlık nedensiz ve zorunluksuzdur: varlığın tanımı bile bize onun kökel olumsallığını gösterir.” Dinci varoluşçuları ayrı tutarsak, tüm öbür varoluşçu filozoflar yaşamı tümüyle saçmaya indirgerler. Dünyaya geliş saçma olduğu gibi ölüm de saçmadır. “Doğmuş olmamız saçmadır, ölüyor olmamız da saçmadır” der Sartre. Emmanuel Mounier bu konuda şunları söyler: “Her yaşam önüne geçilemez bir biçimde ölüme doğru ilerler. Ölüm bir raslantı değildir, dışarıdan gelmez. (…) İnsan yaşamı ölüm için varlık’dır. Gerçekte kendi ölümümü ölmek kimsenin benim adıma hiçbir şey yapamayacağı tek şeydir. Benim ölümüm en kişisel olasılıktır, en gerçek olasılıktır, aynı zamanda en saçma olasılıktır. O benim yaşamımın ucunda yer almaz, yaşamımın her anında, hatta yaşama edimimde kendini gösterir. Ben onu iyiden iyiye unutmak, ondan kaçmak, onu eğlenceyle, ilgisizlikle ya da dinsel mitoslarla değiştirmek isterim.” / A.M. Barthélémy: “Saçma insan hiçbir zaman değişmeyen insandır.” / Raoul Rigault: “Tanrı saçmadır.” / R Valéry: “Gerçek kendini ancak saçmayla açıklayabilir.”

Afşar Timuçin,
Felsefe Sözlüğü
Bulut Yayınları

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir