Ignazio Silone “Ekmek ve Şarap” adlı kitabında, köy yaşamını ve ?köylü kafası?nı didik didik ederek okuyucuya sunar. Üstelik anlatılan köylüler Güney İtalyalı ve dönem de Mussolini faşizminin görkemli yılları olunca konu daha baştan ilginçleşir: Faşizmin yumruğu altındaki bir ülkede doğal afetleri Tanrı’nın öfkesiyle açıklayan köylülerin içinde isyan filizi yeşertmeye çalışan bir devrimci! Pietro Spina romanın, çocukluğunu ve ilk gençliğini köyde geçirmiş, hatta papaz okulunda okumuş, daha sonra sosyalizmi benimsemiş ve bu yüzden yıllarca ülke dışında yaşamak zorunda kalmış başkahramanıdır. Patlamak üzere olan İkinci Dünya Savaşı’nın arifesinde ülkesine “cafoniler” (köylüler) arasında faaliyet yürütmek üzere döner. Ama sürgün yıllarında yakasına yapışan verem peşini bırakmaz. Ülkesine döndüğünde partiyle bağlarını bir süre için kesmek zorunda kaldığında ise papaz okulunda birlikte okudukları doktor olmuş bir arkadaşı -istemeye istemeye olsa da- yardımına gelir. Onun sağladığı ilişkilerle kendi doğduğu bölgede bir köye gider toparlanmak için. Ama Silone?nin romanın birçok yerinde ustaca değerlendirdiği bir kamuflaj oyununa başvurması gerekmektedir: Faşist rejimin ülkeye girdiğini öğrendiği ve köşe bucak aradığı, yoldaşları arasında büyük saygınlığı olan devrimci Pietro Spina bir süreliğine rahip Don Paola olmak zorundadır!
Yine aynı yayınevi tarafından 5 yıl önce yayınlanmış yazarın ilk romanı ?Fontamara?nın girişinde, kitabı Türkçeye kazandıran Sabahattin Ali bir yerde şöyle der: ?Bundan sonra Ekmek ve Şarap, Kar Altındaki Tohum adlı romanları çıkmış, fakat ne yazık ki bilhassa bu son romanıyla, yazar daha ziyade mistik bir dünya görüşüne sapmaya başlamıştır.? Her ne kadar Sabahattin Ali, ?bilhassa?sıyla Kar Altındaki Tohum?dan ayırsa da Ekmek ve Şarap?ta da sözünü ettiği mistisizmin izleri yeterince görülür. Zira romanın kalp çarpıntılarının en üst seviyeye vurduğu bölüm Spina?nın rahip okulundaki öğretmeni Don Benedetto ile karşılaştığı bölümdür. Burada köylüler içinde -kiliseyle arası hemen her zaman bozuk olsa da- yıllarca dini temsil etmiş ama 70?inden sonra doğru yolun sosyalizmde olduğunu görmüş ve bunu kutsal metinlerle dillendiren Benedetto ile büyüdüğü topraklara döndüğü ilk günlerde dinle hesaplaşmasını bitirmediğini dehşetle fark eden Spina?nın sarsıcı dertleşmesi görülür.
Silone, Ekmek ve Şarap?ta, kente ve köy-kent ilişkisine de ayrıntılı bir yer ayırır. Romana giren kahramanlar; uçarı köy kızları, sahte rahip Don Paola?dan mucize ve bağışlama bekleyen köy insanları, faşizmin yardakçısı din adamları, üniversite öğrencileri, aylaklar, devrimci işçiler bu kurgu içinde kendilerini gösterirler. Silone?nin yaşamöyküsünden izler taşıyan roman bunca kahramanın ve olayın/çelişkinin hiçbirinin hakkını yemeden sona gelir. Roman boyunca dünyevi işlere karşı manevi değerleri temsil eden Christina?nın sonunu öğrenmemizi ve devrimci Spina?nın muhtemelen aynı sonu paylaşmış olmasına rağmen bunun yazar tarafından bildirilmemesini de gözden kaçırmazsak Ekmek ve Şarap?ın, diğer romanı “Fontamara” ile kan kardeş olduğunu söyleyebiliriz.
Kitabın Künyesi
Ekmek ve Şarap
Ignazio Silone
Çeviren: Burhan Arpad
Evrensel Basım Yayın / Roman Dizisi
Baskı Tarihi: 2000
328 sayfa