‘Mutlu Prens’ (The Happy Prince), yazar ve şair Oscar Wilde’nin 1888’de yazdığı ilk çocuk kitabıdır. ‘Mutlu Prens’de, insan yaşamını güzellikle çirkinliğin, sevgiyle bencilliğin, iyilikle kötülüğün bir savaşı olarak gören Wilde, bu masallarda okuyucusuna güzellik, iyilik ve sevgi uğruna savaşmasını salık veriyor. Yoksulluk, eşitsizlik gibi acı gerçeklerin varolduğu bir ortamda gelişen ama sevgi, bağlılık, paylaşım, vefa ve buna benzer nice insani duygunun öne çıkması ile giderek anlam kazanan ‘Mutlu Prens’, benzersiz doğa betimlemelerinin taşıdığı büyüyle de okuma keyfini artırıyor. Dünyanın gerçeklerinden yola çıkan bu masallar, genç okurların edebiyata giden yola atacakları bir adım olacak.
Dünyanın en çok okunan yazarlarından biri olan Oscar Wilde, çocuklar için de öyküler yazmıştır. Pek çoğunu kendi çocukları için yarattığı sonra da kitaplaştırdığı birbirinden güzel öyküler, dünya çocukları için de yepyeni ve çok renkli bir dünyanın kapılarını açar. Bu öykülerde devlerden, prenslerden ve cadılardan yola çıkan Oscar Wilde, kendine özgü bir sesle söyler söyleyeceklerini. Aslına bakarsanız bu kitabın yaşı yok! Büyük-küçük herkesin severek okuyacağı öykülerde bencil bir devin sevgiyi keşfedişinden yüreği iyilikle dolu bir prens heykeline, kendini beğenmiş bir havai fişeğin yükselişi ve düşüşünden sımsıcak dostluklara, iyilikten kötülüğe her şeyi bulacaksınız.
Altın Heykelin Gözyaşları
Oscar Wilde’ın ‘Mutlu Prens’ (The Happy Prince) adlı kısa, yalın ama bir başyapıt olarak değerlendirilecek denli derin ve çarpıcı çocuk klasiğinden yola çıkılarak hazırlanan bu müzikal gösteriyi, sadece çocuklar değil, geçen yıllara karşın, içlerindeki çocuğu yaşatmayı başarabilmiş her yaştan seyirci ilgiyle izleyecek. Yoksulluk, eşitsizlik gibi acı gerçeklerin varolduğu bir ortamda gelişen ama sevgi, bağlılık, paylaşım, vefa ve buna benzer nice insani duygunun öne çıkması ile giderek anlam kazanan sıcacık bir öykü bu. Günümüzün yırtıcı ortamında bu öykünün içerdiği doğru mesajlar, çocuk seyircilerini sadece eğlendirmeyi değil, aynı zamanda bilgilendirmeyi ve bilinçlendirmeyi de amaç ediniyor.
‘Mutlu Prens’ orjinalinde dramatik bir masal anlatıyor. Ancak çocukları güldürecek bir konsept ve müzikle hazırlandı ve ortaya bir görsel şölen çıktı. Konusu şöyle: Ülkenin birinde, sarayında mutlu bir yaşam sürmüş ve duvarların ötesindeki halkının sorunlarından habersiz, iyi kalpli bir prens vardır. Halk, bu sevdikleri prensin öldükten sonra altından bir heykelini diker. Ruhu heykelin içinde hayat bulan Prens, bu yüksek yerde halkının sorunlarına ilk defa tanık olur. Ancak yazık ki bu hareketsiz bedende halkı için bir şey yapması imkansızdır. Ona yardım edecek tek varlık Prensin ruhunu hissedebilen kırlangıçtır…
23 Ocak 2006 Tarihli Birgün Gazetesi
Mutlu Prens adlı hikayesinden bir bölüm
….”Akıllı annesi olmayacak şeyler isteyen oğlan çocuğuna; “Niçin Mutlu Prens gibi olmuyorsun?” diye sordu. “Mutlu Prens asla olmayacak bir şeyin hayalini kurmaz.”diye söylendi.
Hayatta hayal kırıklığına uğramış biri,”Dünyada sahiden mutlu olan birisinin bulunmasına sevindim.” diye söylendi.
” Artık ölüyüm diye beni buraya getirip şehirdeki tüm çirkinliği ve sefaleti görebilmem için bu kadar yükseğe diktiler.”
“Uzakta çok uzakta” diye konuşmasını sürdürdü Mutlu Prens. “Küçük bir sokakta, yoksul bir ev var. Odanın köşesindeki bir yatakta küçük oğlan hasta yatıyor. Ateşi var. Portakal istiyor. Oysa annesinin ona ırmak suyundan başka verebileceği bir şeyi yok.”
“Uzakta şehrin ta öbür ucunda bir tavan arasında genç bir adam görüyorum.Üzeri kağıtlarla kaplı bir masaya eğilmiş. Tiyatro yönetmeni için yazdığı bir oyunu bitirmeye çalışıyor,fakat daha fazla yazamayacak
kadar üşüyor.Ocağında ateş yok.Açlıktan da takati kesilmiş.
EBRU AKKAŞ, 07/04/2006 Tarihli Radikal Gazetesi Kitap Eki
Mutlu Prens’, şehrin tepesinde yükselen, annelerin ‘Neden Mutlu Prens gibi olamıyorsun?’ serzenişleriyle çocuklarını kıyasladıkları bir heykel. Ama öyle sıradan bir heykel değil. Altın varaklarla kaplı, gözleri safirden ve kılıcının kabzasında kırmızı yakut olan bir heykel. Mutlu Prens, varsıl ailesinin etrafı duvarlarla çevrili Kaygısızlık Sarayı’nda acı ve gözyaşı nedir bilmeden yaşayıp ölmüş. Duvarların ardında ne olduğunu şehrin yüksek bir tepesine heykeli dikilene kadar da bilememiş. Artık bulunduğu yerden şehrin yoksulluğunu, acılarını görür olmuş. Ama gel gör ki elinden gözyaşı dökmekten başka hiçbir şey gelmiyormuş. Ta ki sürüsünden ayrılan bir kırlangıç dinlemek için Mutlu Prens’in heykelini seçene kadar. Mısır’da katılması gereken sürüsü yerine heykelin yanında kalmayı tercih eden kırlangıç, Mutlu Prens’in ulaklığını kabul etmiş. Böylece kırlangıç, Mutlu Prens’in eli ayağı olmuş. Heykelin üzerinde değerli ne varsa ihtiyacı olanlara vermişler. Heykelin ihtişamını kaybettiğini gören şehrin ileri gelenleri de gerekeni yapmakta gecikmemişler. Heykeli eski hâline çevirmekten başka şeyleri tabii ki…
Fişek ve dev
Kitabın ikinci öyküsü ‘Harika Fişek’, bir prens ile prensesin düğününde yapılacak havai fişek gösterisindeki fişeklerden birinin öyküsü. Öyküye adını verdiği üzere harika bir fişek de değil üstelik. Hem “Daha doğrusu beni düşünmen gerekirdi. Ben daima kendimi düşünürüm ve başkalarından da aynı davranışı beklerim. Mesela bu gece benim başıma bir şey gelse, herkes için ne büyük felaket olurdu!” diyen biri nasıl harika olabilir ki! Hüsranla biten bir öykü onunkisi. Her ne kadar kendisi sansanyonel olduğunu düşünse de…
Gelelim kitabın üçüncü öyküsü ‘Bencil Dev’e. Onun yokluğunda çocukların oynadığı bir bahçesi vardır Bencil Dev’in. Sadece çocuklar değil bahçede yaşayan tüm çiçekler, ağaçlar, kuşlar da mutludur onlarla. Diyeceğini demesi yedi yıl süren, pek de konuşkan olmayan Dev geri dönünce ilk işi bahçesindeki çocukları azarlamak olur. Bir daha bahçesine girerlerse onları cezalandıracağını söyleyerek çocukları bahçesinden kovar. Aslında bahçesinden kovduğu sadece çocuklar değildir, kuşlar da gider bahar da… Hatta başını otların arasından çıkaran bir çiçek çocukların olmadığını görünce tekrar toprağa gömüverir kendisini. Gel zaman git zaman ilkbaharın bahçesine neden uğramadığını anlayan Bencil Dev yaptıklarından pişman olunca çocuklar İlkbahar’ı da alıp getirirler bahçesine.
Dördüncü öykü ‘Bülbül ve Gül’, adından da anlaşılacağı gibi bir aşkı konu ediniyor. Delikanlı bahçesinde olmayan kırmızı bir gülün peşine düşer. Çünkü genç kız, kırmızı gül getirirse kendisiyle dans edebileceği vaadinde bulunmuştur. Delikanlının çaresizliğini gerçek aşk diye gören bülbül onun için kendini feda etmeye hazırdır. Ama onun inandığı aşk ile delikanlının karşılaştığı aşk birbirinden o kadar uzaktır ki delikanlı kendini metafizik ve felsefe öğrenmeye verir sonunda.
Kitabın son öyküsünün adı ‘Vefalı Dost’. Öykü, bir göl kıyısında yaşayan Su Sıçanı, yavrularına dalmaya öğreten Ördek’in vefalı dostluk üzerine sohbeti ile başlar. Bu sohbete kulak misafiri olan Yeşil Ketenkuşu, “Sizce vefalı bir dostun görevleri nelerdir?” diyerek sohbete dahil olur. Sonra bir hikâye anlatmaya başlar. Kendi hâlinde yaşayan Küçük Hans ile Zengin Değirmenci Hugh’un dostluklarının hikâyesidir bu. Ketenkuşu kâh bir ayağının, kâh diğerinin üzerine sıçrayarak hikâyeyi anlatmaya devam eder. “Gerçek dostlar paylaşmalıdır” diyen değirmenciyi kadim dost bilen Küçük Hans’ın onun için hiçbir fedakârlıktan kaçınmadığını anlatır. Kendi işlerini dostluk adına yaptırmaya devam eden Değirmenci’nin Küçük Hans’ın hayatına mal olduğunu söyleyerek tamamlar hikâyesini. Bu hikâyenin bir de anafikri vardır üstelik. Zira anafikri olan bir öykünün anlatılmasına çok kızmıştır Su Sıçanı. Anafikri olan öykü anlatmak son derece tehlikelidir çünkü.
Kentin yükseklerinde uzun bir sütunun üzerinde Mutlu Prens’in heykeli yükselmekteydi. Prens’in tüm gövdesi küçük saf altın yapraklarla kaplanmıştı. Gözlerinin yerinde iki parlak safir sönüyor, kılıcının kabzasında kırmızı bir yakut parlıyordu. Gerçekten çok beğeniliyordu Prens. Şehir meclisi üyelerinden biri ince bir sanat anlayışı olduğunu kanıtlamak istercesine, heykel hakkında ”Bir rüzgargülü kadar güzel,” yorumunu yapmış, sonra da insanların onun pratik düşünen biri olmadığı düşüncesine kapılacağı kaygısıyla ”Ama onun kadar işe yaramıyor!” diye eklemişti.
“Sırf o dinlemiyor diye onunla konuşmaktan vazgeçecek değilim. Ben kendi konuşmamı dinlemekten hoşlanırım. En büyük zevklerimden biridir. Çoğu kez kendi kendimle uzun uzun sohbet ederim; o kadar akıllıyımdır ki, bazen kendi söylediklerimin tek kelimesini bile anlamam,” dedi Havalı Fişek.Havai fişeklerin böyle çokbilmişlik yaptığı, bülbüllerin, güllerin dile geldiği, devlerin çocuklarla oyun oynadığı, sevgi uğruna inanılmaz fedakarlıkların yapıldığı büyülü bir dünyada heyecanlı bir maceraya hazır olun…
Mutlu Prens, Oscar Wilde, Çeviren: Nihal Yeğinobalı, Resimleyen: Mustafa Delioğlu, Can Yayınları, 203 sayfa
Mutlu Prens, Oscar Wilde, Yayınevi: Epsilon Yayınevi, Çeviren: Duygu Uğur, Sayfa Sayısı: 120 sayfa
Mutlu Prens,Yazar: Oscar Wilde, Yayınevi: İş Bankası Kültür Yayınları, Çeviren: Roza Hakmen-Fatih Özgüven, Resimleyen: Bahadır Barış Özsoy, İş Kültür Yayınları, 2006, 78 sayfa
Mutlu Prens,Yazar: Oscar Wilde, Yayınevi: Arkadaş Yayınları, Çeviren: Ali Aydoğan, Sayfa Sayısı: 87
Mutlu Prens,Yazar: Oscar Wilde, Yayınevi: Say Yayınları, Çeviren: Özgü Çelik, Sayfa Sayısı: 128
Mutlu Prens kitabının konusu nedir? Lütfen bilen varsa yazabilir mi?
Mutlu Prens’in konusu toplumsal çarpıklık ve adaletsizliktir.
Mutlu Prens kentin yüksek bir tepesinde duran heykeldir. Gözleri yakut, elindeki çiçek elmastan, vücudu altından yapılmış bir heykeldir. Şehirdeli fakir fukaraya çok üzülür ve hep ağlar. Küçük bir kırlangıçla anlaşarak değerli eşyalarını dağıtır vb olaylar gelişir.
Çok uzun
offfff kim yazıcak çok uzun ama kısa yok mu
sağolun arkadaşlar kim yazdıysa ellerine sağlık
ya mutlu prensin olayları nelerdir kısa ve öz istiyorum hemen verene şimdiden sağol:)
ya arkadaşlar aranızda kitabın kahramanları,özellikleri filan bilen yok mu acillll ödev nollur
ya arkadaşlar kitabın kahramanları kim biliyormusunuz acil ya cuma günü sınav ya lütfen
arkadaşlar kahramanları mutlu prens kırlangıç
ben içindeki hikayeleri soruyorum
valla of arkadaslar yazılı soruları isterim olmaz mı abartmadım çünkü yarın yazılı var