Etiket: Freud

Prens Mışkin’in Budalalığı: Freud, Nevroz ve Toplumsal Patolojinin Dansı

Saflığın Patolojisi: Mışkin’in Budalalığı ve Freud’un Nevrozu Prens Mışkin’in “budala” sıfatı, Dostoyevski’nin Budala romanında yalnızca bir lakap değil, aynı zamanda toplumun ona biçtiği bir kimliktir. Mışkin’in saflığı, çocuksu dürüstlüğü ve empatiyle yoğrulmuş kırılganlığı, Freud’un nevroz kavramıyla çarpıcı bir kesişim noktası oluşturur. Freud, nevrozu bireyin içsel çatışmalarının, bastırılmış arzuların ve toplumsal

OKUMAK İÇİN TIKLA

Quels sont les fondements philosophiques du concept d’inconscient de Freud ?

Le concept d’inconscient de Sigmund Freud est considéré comme l’une des pierres angulaires de la psychologie moderne et pénètre profondément non seulement dans la psychanalyse clinique mais aussi dans la pensée philosophique. L’inconscient est défini, dans le cadre théorique de Freud, comme une zone dynamique de la psyché humaine qui

OKUMAK İÇİN TIKLA

Freud’a göre uygarlık, insanları içgüdülerine karşı suçluluk duymaya iter mi?

Freud’a göre uygarlık, insanları içgüdülerine karşı suçluluk duymaya iter. Bunun nedenleri şunlardır: Sonuç olarak, Freud’a göre uygarlık, bireylerin içgüdülerini toplumun beklentileriyle uyumlu hale getirmek için sürekli bir mücadele içinde olmasını gerektirir, bu da doğal olarak suçluluk duygusunu doğurur.

OKUMAK İÇİN TIKLA

CARL GUSTAV JUNG’un Sigmund Freud hakkında düşünceleri

Sigmund FreudPsikiyatrist olmayı seçmekle zihinsel gelişme maceram başlamış oldu. Tüm saflığımla akıl hastalarını dıştan izlemeye başladım ve çarpıcı ruhsal süreçlerle karşılaştım. Bu vakaları içeriğini hiç anlamadan not ediyor ve sınıflandırıyordum. Zaten bu vakalar “patolojik” diye değerlendiriliyor ve iş orada bitiyordu. Zamanla daha iyi anladığım, paranoya, manik depresif delilik ve psikojenik

OKUMAK İÇİN TIKLA

Freud’a göre Anksiyete – Engin Geçtan

Bir insanın yaşayabileceği en acılı duygu olarak tanımlanabilen anksiyete, psikanalizin ilk döneminde biyolojik kökenli bir olgu olarak kabul edilmişti. Ancak, topografik kuramın yerine yapısal kişilik kuramını geliştirdikten bir süre sonra anksiyete kavramının yorumuna da bir değişiklik getiren Freud, 1926’da yayımlanan “Ketlenmeler, Belirtiler ve Anksiyete” adlı yapıtıyla, anksiyeteyi egonun bir işlevi olarak tanımlayarak bu duygunun

OKUMAK İÇİN TIKLA

Freud’dan Lacan’a Psikanaliz – Saffet Murat Tura

Freud’dan Lacan’a uzanan, yeni buluşlarla, tartışmalarla dolu uzun yol boyunca psikanaliz hem dönüşmüş, hem de insanı açıklamak bakımından beşeri bilimleri etkileyecek çeşitli imkânlara sahip olduğunu göstermiştir. Saffet Murat Tura’nın bu klasikleşmiş kitabı bir yandan dikkatimizi bu imkânlara çekip irdelerken bir yandan da Freud’un kavramlarının ve psikanalizin Lacan’ın elinde kazandığı yorumu

OKUMAK İÇİN TIKLA

Freud’un üç başyapıt seçimi: Kral Oidipus, Hamlet, Karamazov Kardeşler

Freud’a göre edebiyat dünyasında 3 başyapıt vardır: Sofokles’in Kral Oidipus’u, Shakespeare’in Hamlet’i, Dostoyevski’nin Karamazov Kardeşler’i. Ve Freud bu üç başyapıtta da ortak noktanın babayı öldürmek olduğunu vurgular. Oğullar ancak babadan kurtulduklarında özgürlüğe kavuşurlar. Kral Oidipus babayı öldürüp bunu “yazgı” olarak niteler. Hamlet ise amcası öldürmeseydi kendisi babasını öldürecektir, o yüzden

OKUMAK İÇİN TIKLA

Stefan Zweig’in Freud’un ölümünün son günlerinde ziyareti ve konuşmaları

Hayatı boyunca bilim dünyasına büyük saygınlık kazandırdığı ülkesinden kaçıp Londra’ya sığınan bu adam, yıllar içinde iyice yaşlanmıştı ve çok da hastaydı. Ama hiç de öyle bitkin ve beli bükülmüş bir hali yoktu. Viyana’da başından geçen bunca işkenceden sonra, korkmuş ve hayata küsmüş bir insanla karşılaşacağımdan biraz korkmuştum. Ama onu her

OKUMAK İÇİN TIKLA