Etiket: İşçi sınıfı

İnsan Manzaraları ve Cemile’de Sınıf Mücadelesinin Derinlikleri

İdeolojik Aygıtların Gölgesinde Toplumsal Gerçeklik Nazım Hikmet’in Memleketimden İnsan Manzaraları, Türkiye’nin 20. yüzyıl başlarındaki toplumsal yapısını, sınıf mücadelelerini ve bireylerin bu mücadele içindeki yerini epik bir anlatıyla resmeder. Louis Althusser’in ideolojik devlet aygıtları (İDA) teorisi, bu eseri analiz etmek için güçlü bir çerçeve sunar. Althusser, İDA’ları (eğitim, din, aile, medya

OKUMAK İÇİN TIKLA

Murtaza’nın Trajikomik Portresi ve Çukurova’nın İşçi Dünyası

Görev Bilincinin İkilemleri Orhan Kemal’in Murtaza adlı eserinde, ana karakter Murtaza, Don Quixote arketipine özgü bir görev bilinciyle hareket ederken trajikomik bir figür olarak belirir. Murtaza’nın katı ahlak anlayışı ve görevine olan sarsılmaz bağlılığı, onu çevresindekilerden soyutlayan bir zırh gibidir. Don Quixote gibi, Murtaza da kendi gerçekliğini kurar; ancak bu

OKUMAK İÇİN TIKLA

Toplumsal Mücadelelerin Kesişim Noktaları: Caroline ve Catherine Üzerinden Bir Karşılaştırma

Roman kahramanlarının toplumsal mücadeleleri, bireysel ve kolektif düzlemde insanlık durumunu anlamak için güçlü bir zemin sunar. Marxist ve feminist eleştiri, bu mücadelelerin sınıfsal ve cinsiyet temelli dinamiklerini çözümlemek için etkili araçlar sağlar. Emily Brontë’nin Shirley adlı eserindeki Caroline Helstone ile Émile Zola’nın Germinal adlı eserindeki Catherine Maheu, 19. yüzyılın toplumsal

OKUMAK İÇİN TIKLA

Franz Kafka’da Kişilik ve İşçi Sınıfı

KİŞİLİK VE İŞÇİ SINIFI Çağımız insanının temel sorunu, yani yabancılaş­mayı aşmak için birey ile toplumun, Ben ile dış dünyanın birleştirilmesi, Kafka’nın yapıtlarının çekirde­ğini oluşturur. Bir toplum teki niteliğiyle, umutsuz bir bireysel başkaldırıyla yabancılaşmış bir dünyanın kar­şısına dikilmek değil, bir yere alınabilmek, bir topluma ait olmak, böylece de korkudan, yalnızlıktan kurtulmak, Kafka’nın yıkılması olanaksız tutkusudur.

OKUMAK İÇİN TIKLA

Tekel’in Elleri (Mücadele ve Yordam) – N. Cemal

Durduk yere, kendiliğinden işçi sınıfını oluşturuyorlardı, diğer milyonlarca işçiyle beraber. Şu ya da bu etnik kökenden, dinden, mezhepten, dilden kadın ya da erkekler olarak diğerleriyle beraber kendi halinde işçi sınıfını oluşturuyordu TEKEL işçileri. Adeta otobüs durağındakilerin “otobüs durağındakileri” oluşturması gibi. Onlar aynı zamanda aile babası, çocuk annesi, apartman sakini, kiracı,

OKUMAK İÇİN TIKLA

Amerika’nın En İyi Saklanan Sırrı (İşçi Sınıfı Çoğunluktur) – Michael Zweig

“Biz % 99’uz!” Wall Street’i İşgal Et eylemcileriyle aşina olduk bu slogana; Michael Zweig Amerika’nın En İyi Saklanan Sırrı: İşçi Sınıfı Çoğunluktur kitabını yayınladıktan on yıl sonra, 2008 Mali Kriz’inin ertesinde bu sayfalardan taşıp sokaklarda yankısını buldu. ABD’de Nisan 2012’de güncel verilerle genişletilmiş ikinci basımı yapılan kitabında Zweig, Amerikan toplumu

OKUMAK İÇİN TIKLA

Küfür, Şiir ve İşçi Sınıfı – Serkan Engin

?İnsani olan hiçbir şey bana yabancı değildir? diyen Kartacalı Terentius?u şiar edinen Marksizmin izinden gidenlerin, sahtekar aristokrat tavrıyla, küfrü ve küfürlü şiirleri küçümsemesi, Marksizmin insana dair tüm durumları algılayıp çözümleme paradigmasına aykırıdır, çünkü ?ruhun yellenmesi? olan küfür, insani bir ?hâl?in dışavurumudur. Ereğine ulaşamayan yaşam pratiğinin sözlü isyanıdır küfür. Evet, ne

OKUMAK İÇİN TIKLA

Değer Yasasını Tartışmak, Eleştiriler, Yanıtlar – Suat Kamil Aksoy

Bu yazı değer yasası ve meta üretimi konularındaki iddialarımıza eleştirel tutum takınan herkese bir cevap içerecek şekilde mektup olarak kurgulandı. Eleştirileriyle konuyu tartışanlar uygun buldukları durumda burada kendi isim ve fikirleriyle yer alacaklardır. Bu hakkı kullanmayı kendilerine bırakarak mektubumuza başlıyoruz. Değer Yasasını Tartışmak, Eleştiriler, Yanıtlar Merhaba, yaptığınız değerlendirmede benim ifadelerime

OKUMAK İÇİN TIKLA

Kapitalizme Elveda, İşçi Sınıfına Güle GÜle! – Suat Kamil Aksoy

Kritik Yanılsamaların Adresi Emperyalizm Ve Eşitsiz Gelişme! Sorgusuz kabullerin bıraktığı boşlukları irdelerken olgulara alışılmadık bir pencereden bakacağız. Bu pencerenin çok daha geniş bir ufuk ile buluşulmasına yardımcı olacağını sanıyoruz. Ancak okuyucuyu ezberleri bozan sarsıcı nitelikteki saptamalarla karşılaşacağı konusunda uyarmak isteriz. Temellendirilmesinin çok daha ayrıntılı incelemeyi gerektirdiğini teslim etmekle birlikte fikrimizi

OKUMAK İÇİN TIKLA

İşçi sınıfının romanda karşılaştırılması üzerine bir deneme: ?Bereketli Topraklar Üzerinde? ve ?Umut Tarlaları? – Hüseyin Çukur

Orhan Kemal?in ?Bereketli Topraklar Üzerinde?(1) ve José Saramago?nun ?Umut Tarlaları?(2) romanları üzerinden Türkiye ve Portekiz?deki işçi sınıfının genel durumuna; yaşam ve çalışma standartlarının benzer noktalarına; aynı dönemlerde kesişen iktidar partilerinin işçi sınıfına dair politikalarına göz atmaya çalışacağım. Bereketli Topraklar Üzerinde ve 1940-1950 Arası Türkiye İşçi Sınıfı?na Genel Bir Bakış Orhan

OKUMAK İÇİN TIKLA

Kapitalizmin Hapishanelerinde Ödünç Hayatlar ? Yüksel Akkaya

“Mülklerinden edilen insanlar hiç bilmedikleri yeni mekanlara (kentler) koşarken, aynı zamanda yeni bir yaşama koşuyorlardı. Yani işçileştiriliyorlardı. Sahip oldukları tek şey kendi enerjileri (emek gücü) idi. Nesneleri dönüştüren, onlara biçim veren enerji (emek gücü) aynı zamanda işçileşmelerinin temel nedeni haline gelmişti. Çünkü birilerinin (kapitalistlerin) bu enerjilere ihtiyacı vardı. Karl Marx’ın

OKUMAK İÇİN TIKLA

Kumarhane Kapitalizmi Değil, Üretim Biçimi! – Suat Kamil Aksoy

Borsa balonları, köpürmenin kimyası, sanal sermayenin hareketi, kabarcıkların yörüngesi… Bu yazıda Marks’ın analizinin mantıksal sonuçlarına dayanarak yine sıradan algıya ters düşmeyi deneyeceğiz. Bu yazıyla birlikte yeni birşeyler söylememiş olacağız, ama söz hiç bu biçimde söylenmemiş olacak. Dolayısıyla tüm sorumluluğun bu satırların yazarına ait olduğunu en baştan hatırlatıyoruz. Kapitalizmin, üretimden değil,

OKUMAK İÇİN TIKLA

Bir Yanılsamanın İzinde… – Suat Kamil Aksoy

Politik olarak çok çeşitli yaklaşımlara sahip olsalar bile Marksistlerin değer yasasına ilişkin ortak bir yanılsama içerisinde bulunmaları dikkate değerdir. Bu derece temel bir konuda edinilmiş yanlış bilincin, ya da bilinçsizliğin politik başarılara engel teşkil etmediği de gayet açıktır. 20. yüzyılda dünyanın büyük bir bölümüne yayılmış olan sosyalist deneyimlerin, Marks’a çok

OKUMAK İÇİN TIKLA