Yazar: Özgür Atlas

Otistik Bireyler ve Aileleri, Maruz Kaldıkları Damgalanmadan Nasıl Etkilenmektedir ?

Otistik bireyler ve aileleri, maruz kaldıkları damgalanmadan çeşitli şekillerde ve ayrı ayrı etkilenmektedirler. Bu damgalama, hem otistik bireylerin hem de onların bakım verenlerinin genel refahı üzerinde kapsamlı bir etkiye sahiptir. Otistik Bireyler Üzerindeki Etkiler: Otistik Bireylerin Aileleri (İlişkili Damgalanma) Üzerindeki Etkiler: Sonuç olarak, otizm damgalanması otistik bireylerin ve ailelerinin refahını,

OKUMAK İÇİN TIKLA

İki Film Birden: 1. Berberin Karısı, Toplumsal Dokuların ve Bireysel Arzuların Çatışması

Kimliklerin Çatışması“Berberin Karısı” (1990, yönetmen Tunç Başaran), Türk sinemasında taşra yaşamının karmaşık insan ilişkileri üzerinden anlatıldığı bir eser olarak öne çıkar. Film, bir berber olan Hüseyin’in karısı Meryem’in, kasabanın ileri gelenlerinden Doktor Bey’e olan duygusal yakınlaşmasını merkeze alır. Bu ilişki, bireysel arzular ile toplumsal normlar arasındaki gerilimi yansıtır. Meryem’in iç

OKUMAK İÇİN TIKLA

Kontrolün Sessiz Dalgaları: Deleuze, Baker ve Spinoza Üzerinden Bir Distopik Okuma

  Denetimin Gündelik Dokusu Gilles Deleuze’ün “kontrol toplumu” kavramı, modernitenin disiplin toplumlarından daha akışkan, görünmez ve yaygın bir denetim biçimine geçişini tarif eder. Ulus Baker’in Türkiye’deki otoriter rejim eleştirileri, bu kavramı yerel bir bağlamda yeniden yorumlar; devlet aygıtının, medyanın ve toplumsal normların bireyi nasıl kuşattığını gösterir. Spinoza’nın “korku” etkilenimi ise

OKUMAK İÇİN TIKLA

Toplumsal Yasakların Ötesinde: Freud, Foucault ve Žižek Üzerine Bir İnceleme

  Toplumsal tabular, insan deneyiminin karmaşık dokusuna işlenmiş derin izlerdir. Freud, Foucault ve Žižek gibi düşünürler, bu yasakların birey ve toplum üzerindeki etkilerini farklı merceklerle ele alır. Freud, tabuların bireysel ruhsal çalkantılara nasıl yol açtığını incelerken, Foucault bunları iktidarın kendini yeniden üreten mekanizmaları olarak görür. Žižek ise semptom kavramıyla bu

OKUMAK İÇİN TIKLA

Dilin İktidarla Dansı: Derrida, Lacan ve Butler Üzerinden Bir Okuma

  Dilin iktidarla ilişkisi, insan düşüncesinin en karmaşık ve çok katmanlı meselelerinden biridir. Jacques Derrida’nın yapıbozumu, Jacques Lacan’ın simgesel düzeni ve Judith Butler’ın performativite teorisi, bu ilişkiyi farklı açılardan ele alarak, dilin hem özgürleştirici hem de baskıcı potansiyelini sorgular. Bu metin, bu üç düşünürün kavramlarını derinlemesine inceleyerek, dilin birey ve

OKUMAK İÇİN TIKLA

Greta ve Madlen: Kahramanlık ve İkiyüzlülüğün Çok Boyutlu Analizi

Greta’nın Yolculuğunun ÇerçevesiGreta Thunberg’in 2019’da, sıfır emisyonlu Madlen yatıyla Atlantik’i geçerek iklim zirvelerine katılması, çevresel hareketsizliğe karşı cesur bir başkaldırı olarak öne çıkıyor. Havacılığın karbon ayak izini gerekçe göstererek uçmayı reddetmesi, onu kolektif bir dava uğruna kişisel fedakârlıkta bulunan ahlaki bir inancın sembolü haline getiriyor. Ancak Adorno’nun perspektifinden bakıldığında, bu

OKUMAK İÇİN TIKLA

Bugün Varım, Yarın Meçhul: Kırılgan Bir Benliğin Ritüeli

Günübirlik Yaşayan Bir İnsan ‘Üç bin yılın hesabını kendine / Vermeyi bilmeyen her kimse / Cahil kalır karanlıklar içinde / Günden güne yaşayıp gitse de.” Bu söz Goethe’nin ünlü sözüdür. Altında ölüm, inkâr, savunma, boşluk ve hatta bir parça narsisistik illüzyon var. ⸻ 🎭 GÜNÜBİRLİK YAŞAMAK = “Şimdi”de Donmak Günübirlik yaşayan

OKUMAK İÇİN TIKLA

“Yasa Susarsa Felaket Konuşur: Müdahale Yetersizliğinin Psikodinamiği”

Toplumsal Bilinçdışının Kulak Zarını Patlatan Durumlar aslında yaşanan herhangi bir felaket sonrası etkili/ yetkili kişilerin kamunun tüm kaynakları ellerinde olmasına , yıllık planlar yapmalarına ve olası felaket senaryolarına rağmen müdehalede yetersiz, korumada ve güvenliği sağlamada sorunların altında kalması durumudur. Ne oluyorda bu bir kader olarak yaşanıyor. Olası senaryoda olan bir

OKUMAK İÇİN TIKLA

Otizm mitleri

Emilia’nın bir matematikçi veya benzeri bir şey olduğu varsayıldığında sinirleniyorum. Zeki ama çok benzersiz bir şekilde zeki. Dünyayı anlamakta zorlanıyor ama başkalarının göremediği şeyleri görüyor ve hissediyor Paul, Emilia’nın Babası Otizme dair farkındalık artıyor, ancak otizmin ne olduğu, neyin sebep olduğu ve insanları nasıl farklı şekillerde etkilediği konusunda hâlâ çok

OKUMAK İÇİN TIKLA

“Kendiliğimize ve Kırılganlığımıza Temas Etmek”

“Kendlik’le Temas: Geri Dönüşsüz Bir Karşılaşma” “Ve kendini fetheden, dünyayı fethetmiş sayılır.” — Friedrich Nietzsche Bir sabah, tanıdığın her şey çözülmüş olabilir. İsimler anlamını yitirir, roller dökülür, aynalar susar. İçinde bir yer, çoktan bildiğin ama hiç konuşmadığın bir yer uyanır. İşte o an… Kendlik kapıyı çalmıştır. Onu ego’nun arka bahçesinde

OKUMAK İÇİN TIKLA

“Kendilik’le Temas Eden Biri Olmak “

🌀  “Kendlik’le Temas” Ne Demektir? Carl Gustav Jung’un teorisinde Kendlik (Self), kişiliğimizin merkezi ve en bütün hali, yani “olabileceğimiz en derin ve en hakiki benliktir.” Ego ise günlük yaşamda “ben” dediğimiz şeydir. Ancak ego, Kendliğin sadece bir parçasıdır. Kendlik’le temas etmek, kişinin içsel olarak bu daha derin, daha bütün ve

OKUMAK İÇİN TIKLA

Bireyleşme ile Bireyselleşme Kavramlarına Analitik Bir Bakış

“Bireyleşme” ve “bireyselleşme” kelimeleri Türkçede kulağa çok benzer gelse de, özellikle psikoloji ve sosyoloji bağlamında farklı anlamlara gelirler. İşte temel farkları: Bireyleşme (Individuation) Carl Jung tarafından ortaya atılan bir kavramdır ve genellikle Analitik Psikoloji disipliniyle ilişkilendirilir.

OKUMAK İÇİN TIKLA

Bir Psikoterapist Gözüyle: Otistik Bir Çocuğun Gizemli İç Dünyasına Yolculuk

Değerli ebeveynler, sevgili eğitimciler ve otizm farkındalığına gönül vermiş herkes, Bugün, bir otizm uzmanı ve psikoterapist olarak, sıklıkla merak edilen ve kimi zaman da yanlış anlaşılan bir konuya ışık tutmak istiyorum: Otistik bir çocuğun iç dünyasında neler olup bitiyor? Kendisinin farkında mı? Duyguları, düşünceleri nasıl bir akış izliyor? Çoğu zaman,

OKUMAK İÇİN TIKLA

“Yoksulluk tuzağı neden bir kapandır”

Yoksulluk tuzağı Derin Yoksulluk içinde debelenen insanları anlamakta önemli bir kavramdır. Kavramı ilk olarak Hacer Foggo’dan duymuştum. Biraz anlamaya çalıştığımda karşıma bu kavramalarla ilgili şunlar çıktı. Yoksulluk tuzağı , bireylerin veya toplulukların kendilerini içinde buldukları, yoksulluktan kurtulmalarını neredeyse imkansız hale getiren, kendi kendini sürdüren bir kısır döngüdür. Bu durumun bir

OKUMAK İÇİN TIKLA

Gündemin Toksik Ritmi: Bugün Ne Unutacağız? Bölüm 7: “Bugün Ne Hatırlayacağız?”

🎒 Hafıza, Taşınan Bir Yüktür – Ama Aynı Zamanda Bir Harita 🎯 Gündem Değil, Hakikat Bugünün en radikal sorusu şu olabilir: “Bugün neyi hatırlamaya karar veriyoruz?” Çünkü gündem geçici, ama hakikat kalıcıdır.Gündemi takip etmek yerine,iz bırakmak gerekir.Hafıza, sadece geçmişi değil, geleceğin yönünü de belirler. 🪶 Audre Lorde: “Kendin için konuşmuyorsan,

OKUMAK İÇİN TIKLA

Gündemin Toksik Ritmi: Bugün Ne Unutacağız? Bölüm 6: Unutmamayı Öğrenmek – Direnişin Hafızası

“Hatırlamak, iyileşmenin ilk adımıdır.” 🛑 Unutmayı Reddetmek: Sessizliğe Karşı Direniş Hatırlamak bazen acı verir.Ama hatırlamamak: İktidarlar unutuldukça büyür.Direniş, bazen sadece bir ismi hatırlamakla başlar. 🪶 Hannah Arendt: Kötülüğün Sıradanlığı Arendt, Eichmann davasında şunu gördü: “Kötülük, canavarlıkla değil, unutmayla mümkün olur.” Biri görevini yaptı, diğeri sustu, öbürü arkasını döndü…Ve bir toplumsal

OKUMAK İÇİN TIKLA

Yeni Bireyleşme Biçimleri: Jungiyen Bir 21. Yüzyıl Yorumu Bölüm 6: Mitolojiye Dönüş – Arketiplerle Bireyleşmenin Yeni Yolları

Bölüm 6: Mitolojiye Dönüş – Arketiplerle Bireyleşmenin Yeni Yolları Pandora, Prometheus ve Persephone’nin Torunlarıyız 🌀 Mit, İçimizde Yaşayan Hikâyedir Jung, mitleri yalnızca antik hikâyeler olarak değil, kolektif bilinçdışının sembolik dili olarak okur. Bugün insanlar terapide, rüyalarda, yazdıkları hikâyelerde… “Benim içimde bir Pandora var.”“Ben Prometheus gibi cezalandırıldım.”“Kendi alt dünyama inmeden büyüyemem.”

OKUMAK İÇİN TIKLA

Gündemin Toksik Ritmi: Bugün Ne Unutacağız? Bölüm 5: Unutmayı Öğrenmek – Gündemin Hafızası

“Ne unutursak biz oluruz?” 🧠 Toplumsal Unutma, Bireysel Travma İnsan beyni, travmayla baş etmek için bazen unutmayı seçer.Ama bir toplumun tamamı aynı anda unutuyorsa…bu artık bir savunma değil, bir politik stratejidir. “Unutma kültürü”nün içindeyiz.Ama bu unutma masum değil. 🪞Freud: Bastırılan Geri Döner Freud’a göre bastırılan travma,başka bir biçimde yeniden ortaya

OKUMAK İÇİN TIKLA

Yeni Bireyleşme Biçimleri: Jungiyen Bir 21. Yüzyıl Yorumu Bölüm 7: Sanal Dünyada Bireyleşme – Avatarlar, Filtreler ve Dijital Kendilik

Bölüm 7: Sanal Dünyada Bireyleşme – Avatarlar, Filtreler ve Dijital Kendilik 🕶️ Benlik mi, Profil mi? Bugün biriyle tanışmadan önce yaptığımız ilk şey ne? Profilini stalk’lamak. Dijital çağda “kendin olmak”, artık bir kullanıcı adı, bir biyografi cümlesi ve filtrelenmiş bir fotoğraf karesiyle eş anlamlı. Ama sorun şu: “Kendilik”, sabitlenemez.Ama “profil”

OKUMAK İÇİN TIKLA

Deli Yürek’den Eşref Rüya’ya: Türkiye Erkekliği ve Adalet Mitolojisi Üzerine Analitik Saptamalar

Deli Yürek ve Eşref Rüya dizileri, Türkiye televizyon tarihinde “erkeklik”, “adalet”, “aile” ve “toplumsal düzen” temalarını farklı dönemlerde ama keskin benzerliklerle işleyen iki önemli diziler. Popülerliğini yitirmeyen bir arketipin hikayesini anlattığından incelenmeleri ve karşılaştırmalı analizi hakettiğini düşünüyoruz..Şimdi, bu iki diziyi analitik ve Jungiyen psikanalitik bir çerçevede karşılaştıralım: 1. 🔥 Erkeklik

OKUMAK İÇİN TIKLA