Kategori: Eduardo Galeano

Tüketimin hızlandırılması ve kışkırtılmasıyla “kullan-at” tipi ürünler yaygınlaştırılarak insanın tüketim karşısında duyarsızlaşması ve eylemsizleşmesi sağlanıyor.

Günümüzde doğanın katledilişiyle ilgili yazılarda ve konuşmalarda en çok geçen sözcüklerden biri ‘kriz’ ve ‘sorun’dur. Bu, bilinçli bir yönlendirmeden başka bir şey değil aslında. Krizler ve sorunlar aşılabilir; oysa yok oluşun bir adım öncesinde yer almak, en iyimser yaklaşımla, telafi edilemez bedeller ödemeye hazır olmaktır. Dünyada ve Türkiye’de yaşanan çevre

OKUMAK İÇİN TIKLA

EDUARDO GALEANO: Sonsuza dek yaşamak isteyen kral

İlk başta bizim ebemiz olan zaman, gün gelecek celladımız olacak. Dün, zaman bizi emzirdi ama yarın yiyecek.Her şey bundan ibaret ve biz bunu iyi biliyoruz.Biliyor muyuz?Bu dünyada yazılan ilk kitap, ölmeyi reddeden Kral Gılgamış’ın maceralarını anlatır.Bu destan yaklaşık beş bin yıldır ağızdan ağza anlatıla geldi ve Sümerler, Akadlar, Babilliler, Asurlular

OKUMAK İÇİN TIKLA

EDUARDO GALEANO: Karaciğer ruhun eviyken

Geçmiş zamanlarda, kardiyologların ve boleroların söz yazarlarının doğmasından çok önce, duygulara ev sahipliğini kalbin yerine pekâlâ karaciğer yapabilirdi.Karaciğer her şeyin merkeziydi.Çin geleneğine göre karaciğer ruhun uyuduğu ve düş gördüğü mekândı.Mısır’da karaciğerin korunup gözetilmesinden sorumlu olan Tanrı Horus’un oğlu Amset’ti. Roma’da bu işle ilgilenense tanrıların babası Jüpiter’den başkası değildi.Etrüskler kurban ettikleri

OKUMAK İÇİN TIKLA

Tepetaklak / Tersine Dünya Okulu, Eduardo Galeano

“Cardona Köyü’ndeki komşularının bakış açısına göre, yaz kış aynı elbiseyle dolaşan Toto Zaugg müthiş bir insandı: Toto asla soğuk almaz, diyorlardı. Toto bir şey demiyordu. Soğuk alıyordu. Alamadığı şey paltoydu.” Eduardo Galeano’nun Tepetaklak / Tersine Dünya Okulu (Patas Arriba La Escueladel Mundo Al Reves) adlı kitabı, dünyanın aldığı korkunç hali

OKUMAK İÇİN TIKLA

“Gerçek insan ilişkileri yataydır, dikey değil; dayanışma vardır.” Eduardo Galeano

Meselesi unutmamak ve unutturmamak olan düşünür Eduardo Galeano, kanser tedavisi gördüğü hastanede, 74 yaşında yaşama veda etti. Verili tarihi olduğu gibi benimsemektense farklı kaynaklardan araştırıp bağlantılar kurarak pek çok zihne ilaç olmuştu. En önemli meselesi unutmamak ve unutturmamaktı Eduardo Galeano’nun. Verili tarihi olduğu gibi benimsemektense onu irdelemek, farklı kaynaklardan araştırıp

OKUMAK İÇİN TIKLA

Dil – Eduardo Galeano “Uruguay diktatörlüğünün en büyük cezaevinin adı Özgürlük’tü”

Dil/1 Çokuluslu şirketler böyle adlandırılır, çünkü aynı zamanda pek çok ülkede faaliyet gösterirler, ama zenginliği, politik, askeri ve kültürel gücü, bilimsel bilgiyi ve yüksek teknolojiyi tekelleştiren az sayıda birkaç ülkeye aittir. En büyük on çokuluslu şirketin şu andaki ederi yüz ülkenin gelirine eşdeğerdir. Gelişmekte olan ülkeler, başkalarının gelişmeleri nedeniyle topal

OKUMAK İÇİN TIKLA

Albert Camus: “Şunu öğrendim ki, top birine hiçbir zaman beklediği yönden gelmiyor.”

CAMUS 1930’da Albert Camus, Cezayir Üniversitesi takımının kalesini koruyan melekti. Çocukluğundan beri kaleci olarak oynamaya alışmıştı, çünkü orada ayakkabılar daha az eskiyordu. Fakir bir ailenin çocuğu olan Camus için sahalarda koşmak bir lükstü. Her gece büyükannesi onun ayakkabılarının tabanını kontrol eder, eskimiş bulursa onu döverdi.

OKUMAK İÇİN TIKLA

Eduardo Galeano: Hakem, hiçbir muhalefete imkân vermeden dikta rejimini sürdüren aşağılık bir tirandır

HAKEM Hakem, yaptığı işin tanımı itibariyle keyfidir. Hiçbir muhalefete imkân vermeden dikta rejimini sürdüren aşağılık bir tirandır o. Bir aktörün hareketlerini andıran hareketlerle tartışmasız otoritesini konuşturan koskocaman bir cellattır aynı zamanda.

OKUMAK İÇİN TIKLA

Adaletsizliğin Temel İlkeleri – Eduardo Galeano

Reklamlar tüketimi emrediyor, ekonomi engelliyor. Herkes için zorunlu, ama çoğunluk için imkânsız olan tüketim kuralları suça davet olarak tercüme ediliyor. Gazetelerin haber sayfaları zamanımızın çelişkileri hakkında politika ve ekonomi sayfalarından çok daha fazla şey öğretiyor. Bu dünya sofraya herkesi davet eden, ama çoğunluğun suratına kapıyı kapatan, aynı zamanda da eşitleyici

OKUMAK İÇİN TIKLA

Gökten üç elma düştü, üçü de tüccarların başına.

Emperyal güç İngiltere kraliçesi Victoria adını, zaferlerle dolu Viktorya çağına, dünya topraklarının büyük bölümünün ve denizlerinin tamamının sahibi bir imparatorluğun şaşaalı dönemine verdi. Britannica Ansiklopedisinin V harfinde verdiği bilgilere göre, kraliçe her zaman ahlaka ve geleneklerine sıkıca bağlı sade yaşamıyla yurttaşlarına rehberlik etti ve

OKUMAK İÇİN TIKLA

Irkçılığın ve cinsiyetçiliğin temel ilkeleri “suç karadır ya da kahverengi ya da en azından sarıdır.”

Tabi olanlar üstlerine sonsuza kadar itaat etmek zorundadır, kadınların erkeklere itaat etmek zorunda olmaları gibi. Bazıları yönetmek için doğuyor, bazıları yönetilmek için. Irkçılık da tıpkı cinsiyetçilik gibi genetik miras olarak haklı gösteriliyor: Yoksullar tarih tarafından değil, biyoloji tarafından lanetleniyor. Kaderleri kanlarına yazılmış ve daha da kötüsü aşağılıklığın kromozomları suçun kötü

OKUMAK İÇİN TIKLA

Bakış Açısı – Eduardo Galeano “hazımsızlık diye bir hastalık vardı, ama açlık diye bir hastalık yoktu.”

Bakış Açısı/1 Baykuşun, yarasanın, bohemin ve hırsızın bakış açısına göre, günbatımı kahvaltı saatidir. Yağmur turist için bir talihsizliktir, köylü için iyi haberdir. Yerli halkın bakış açısına göre, turist görülesi bir şeydir. Karayip Yerlilerinin bakış açısına göre, tüylü şapkası ve kırmızı kadife ceketiyle Kristof Kolomb o zamana kadar görülmemiş boyutlarda bir

OKUMAK İÇİN TIKLA

Eduardo Galeano: Sizi Rahatsız Etmekten Nefret Ediyorum

Sizinle bazı soruları -kafamın içinde vızıldayıp duran sinekleri- paylaşmak isterim. Adaletin doğru tarafı mı yukarıda duruyor? Yoksa dünya adaleti baş aşağı bir konumda donup kalmış durumda mı? Irak’ın “ayakkabı atıcısı”, ayakkabılarını Bush’a fırlatan adam üç yıl hapse mahkum edildi. Bunun yerine bir madalyayı hak etmiyor mu? Terörist kim? Ayakkabıyı fırlatan

OKUMAK İÇİN TIKLA

Eduardo Galeano: Kimse itiraf etme dürüstlüğünü göstermez: “Ben çalmak için öldürüyorum.”

Savaşlar Yalan Söylüyor Savaşların saygın nedenlerle gerçekleştirildiği söylenir: uluslararası güvenlik, ulusal onur, demokrasi, özgürlük, düzen, Uygarlığın gereği ve Tanrı’nın isteği. Kimse itiraf etme dürüstlüğünü göstermez: “Ben çalmak için öldürüyorum.” •

OKUMAK İÇİN TIKLA

Yürüyen Kelimeler, Eduardo Galeano “Kelimeler olmakta olanı anlatırlar ve olacak olanı haber verirler.”

“Hikaye anlatıcıları, hikaye şarkıcıları yalnızca kar yağarken anlatabilirler hikayelerini. Gelenek böyle emrediyor. Amerika’nın kuzeyindeki yerliler hikayelerin bu yönüne çok dikkat ediyorlar. Diyorlar ki; hikayeler anlatılırken, bitkiler büyümeyi bırakır ve kuşlar yavrularını beslemeyi unuturlar.” “Guarani Kızılderililerinin dilinde “kelime”nin bir diğer anlamı “ruh”tur. Bu da ağızdan çıkan her kelimenin bir ruhu olması

OKUMAK İÇİN TIKLA