Kategori: Oğuz Atay

Zihnin Labirentinde Provokasyon: Olric, Gregor ve Bay K’nın Varoluşsal Sorguları

Olric: Gerçekliğin Kırılgan Aynası Olric, Oğuz Atay’ın Tutunamayanlar’ında Turgut Özben’in zihninde beliren bir hayalet, bir yoldaş, bir sorgulayıcı. Peki, Olric gerçeklikten kopuşun bir ürünü mü, yoksa gerçekliği parçalarına ayıran bir provokasyon mu? Olric, Turgut’un bilinçdışının bir yansıması olarak ortaya çıkar; ancak bu yansıma, bireyin kendi zihninde yarattığı bir “öteki” ile

OKUMAK İÇİN TIKLA

Ütopik Kaçış ile Distopik Yalnızlığın Sınırında: Turgut, Gregor ve Bay K’nın Varoluşsal Sınavları

Turgut’un İç Diyaloğu: Ütopik Bir Sığınak mı, Distopik Bir Hapishane mi? Turgut’un Olric’le diyalogları, Oğuz Atay’ın Tutunamayanlar’ında, bireyin kaotik ve yabancılaşmış bir toplumdan kaçışını temsil eden bir iç dünya sahnesi gibi görünür. Bu diyaloglar, ütopik bir sığınak arayışının izlerini taşır; Turgut, Olric’le konuşurken, dış dünyanın baskıcı normlarından, anlamsız ritüellerinden ve

OKUMAK İÇİN TIKLA

Tutunamayanlar, Dönüşüm ve Dava: Varoluşsal ve Ahlaki Sorgulamalar

Turgut’un Olric’le Söyleşisi: Özgürlük Arayışı mı, Absürdün Kucağı mı? Turgut Özben’in Olric’le diyalogları, Tutunamayanlar’da bir varoluşsal labirentin aynasıdır. Olric, Turgut’un zihninin kırık bir parçası, belki de kendi benliğine yönelttiği bitimsiz bir sorgu. Bu diyaloglar, Camus’nün Sisifos’unun kayayı zirveye taşıma çabasını anımsatır; ancak Turgut’un kayası, anlam arayışında sürekli yuvarlanan bir yük

OKUMAK İÇİN TIKLA

Yabancılaşmanın ve Tahakkümün Labirentleri

Turgut Özben’in Tutunamayan Ruhu: Kapitalizmin Zincirlerinde Bir İsyan mı, Teslimiyet mi? Turgut Özben’in Tutunamayanlar’daki varoluşsal çırpınışı, kapitalist düzenin bireyi öğüten çarklarına karşı bir isyanın trajik bir yansımasıdır. Kapitalizm, bireyi üretim-tüketim döngüsüne hapsederken, Özben’in tutunamama hali, bu mekanizmanın ruhu nasıl lime lime ettiğini gözler önüne serer. Onun yalnızlığı, modern toplumun dayattığı

OKUMAK İÇİN TIKLA

Gölgenin Sessiz Çığlığı: Jung’un Arketipleri ve Edebiyatın Psişik Yüzleşmeleri

Jung’un arketipler teorisi, insan bilincinin derinliklerinde yatan evrensel sembollerin ve kolektif bilinçdışının izlerini sürer. Edebiyat, bu arketiplerin ete kemiğe büründüğü bir sahnedir; karakterler, yalnızca hikâyenin değil, insan ruhunun da aynalarıdır. Turgut Özben’in Olric’le diyalogları, Gregor Samsa’nın böceğe dönüşümü ve Bay K’nın kadınlarla ilişkileri, Jung’un gölge, persona ve anima/animus arketiplerini farklı

OKUMAK İÇİN TIKLA

Bilinçdışının Labirentinde: Freud’un Gölgesinde Edebiyatın Psişik ve Politik Yansımaları

Olric’in Sorgusu: Süperego’nun Tiranlığı mı, İd’in Fısıltısı mı? Turgut Özben’in Tutunamayanlar’daki iç sesi Olric, Freud’un psikoanalitik üçlemesi içinde bir süperego figürü olarak belirebilir; ancak bu, basit bir ahlaki bekçi tanımlamasıyla sınırlı kalmaz. Olric, Turgut’un bilincinin karanlık koridorlarında dolaşan bir sorgulayıcı, bir nevi içsel mahkeme olarak işler. Süperego, Freud’un nazarında, toplumsal

OKUMAK İÇİN TIKLA

“Tutunamayanlar”- “Buzul Çağının Virüsü” İçin Karşılaştırmalı Bir İnceleme -2 Ütopyanın Donmuş Dili: Buzul Çağı ve Tutunamayanlar’da Anlam Arayışının Kesişimi

Ütopik Topluluğun Dili Eğer Buzul Çağının Virüsü’ndeki donmuş, içe kapanık karakterler ile Tutunamayanlar’ın tutunamayan, kaotik bilinçlere sahip karakterleri bir ütopik topluluk kursaydı, bu topluluğun iletişim biçimi, Bener’in minimalist sessizliği ile Atay’ın oyunbaz çoksesliliğinin bir sentezini gerektirirdi. Bener’in karakterleri, duygusal ve zihinsel bir buzul çağında sıkışmış, az konuşan, suskunluklarında anlam arayan

OKUMAK İÇİN TIKLA

“Tutunamayanlar”- “Buzul Çağının Virüsü” İçin Karşılaştırmalı Bir İnceleme -1 Modern İnsanın Laneti: Donmuşluk, Tutunamama ve Anlamsızlığın Kutsal Boşluğu

Modern İnsanın Ortak Laneti: Yabancılaşma ve Varoluşsal Kriz Buzul Çağının Virüsü ve Tutunamayanlar, modern insanın ortak “lanetini” farklı biçimlerde ele alır: bireyin kendi varoluşunu anlamlandırma çabası ile toplumun dayattığı anlamlar arasındaki çatışma. Bener’in eserinde bu lanet, bireyin içsel donmuşluğu olarak tezahür eder; karakterler, duygusal ve zihinsel bir buzul çağında sıkışmış

OKUMAK İÇİN TIKLA

Başkalarının Bakışı Bir Medusa Laneti midir?

Sartre’ın “başkalarının bakışı” (le regard), bireyin özünü ve varoluşsal özgürlüğünü derinden sarsan bir karşılaşma olarak ortaya çıkar. Başka birinin gözleri, bireyi yalnızca bir özne olmaktan çıkarır; onu kendi bilincinin dışına taşır ve başkalarının yargılayıcı, tanımlayıcı algısında bir nesneye dönüştürür. Bu bakış, bireyin kimliğini yeniden inşa etmeye zorlar; çünkü insan, kendini

OKUMAK İÇİN TIKLA

‘Beni ölünce onun yanaklarındaki gamzelere gömsünler’ Oğuz Atay

Adı Oğuz Atay. 12 Ekim 1934’te İnebolu’da doğdu. O, 13 Aralık 1977’de 43 yaşında, beynindeki ur yüzünden öldü. (Banyoda öldüğü, ölmeden 15 dakika kadar önce kendine seslenen arkadaşına “Henüz ölmedim” diye yanıt verdiği söylenir) Devlet Mimarlık ve Mühendislik Akademi Harita Kadastro Bölümü Ölçme Bilgisi Kürsüsünde öğretim görevlisiydi. Öldüğünde iki yıllık

OKUMAK İÇİN TIKLA

Tutunamayanlar’ın Yazarı Oğuz Atay’ın Bilinmeyen 11 Özelliği

Hepimizin kütüphanesinde en az bir kitabı bulunan Oğuz Atay, günümüzün en sevilen yazarlarından. Hem güldüren hem de ağlatan, hüznün içindeki mizahı bize gösteren yazar hakkında onlarca kitap yazıldı. Onlarcası da yazılacak… İşte hakkında her gün yeni bir şey öğrenilen Oğuz Atay’ın hakkında bilinmeyenler: 1. Babası 11 sene CHP’den milletvekilliği yaptı.

OKUMAK İÇİN TIKLA

Tutunamayanlar – Oğuz Atay

Tutunamayanlar, Oğuz Atay’ın ilk romanıdır. 1970 yılında TRT Roman Ödülü’nü kazanmıştır. Çoğu yazar ve okuyucuya göre Modern Türkiye Edebiyatı’nın en önemli eserlerinden biridir. Kullanılan dil ve anlatım şekli itibariyle edebiyatta bir devrim olarak kabul edilmektedir. Edebiyatımızın en önemli eserlerinden biri olan Tutunamayanlar’ı Berna Moran, “hem söyledikleri hem de söyleyiş biçimiyle

OKUMAK İÇİN TIKLA

Disconnectus Erectus – Oğuz Atay

Tutunamayan (disconnectus erectus): Beceriksiz ve korkak bir hayvandır. İnsan boyunda olanları bile vardır. İlk bakışta, dış görünüşüyle, insana benzer. Yalnız, pençeleri ve özellikle tırnakları çok zayıftır. Dik arazide, yokuş yukarı hiç tutunamaz. Yokuş aşağı, kayarak iner. (Bu arada sık sık düşer). Tüyleri yok denecek kadar azdır. Gözleri çok büyük olmakla

OKUMAK İÇİN TIKLA

Babama Mektup – Oğuz Atay

Sevgili babacığım, Belki hatırlamazsın ama bugün sen öleli tam iki yıl oluyor. Ne yazık ki bu süre içinde ben daha iyi ve akıllı olamadım; bu fırsatı da kullanamadım. Oysa yıllar önce, bazı zamanlar, sen olmasaydın bir çok şey yapabileceğimi düşünürdüm. Şimdi artık suçun kendimde olduğunu görmek zorundayım. Sana bazı şeyleri

OKUMAK İÇİN TIKLA

Oğuz Atay’ın “Tehlikeli Oyunlar” Romanında Kurmacanın Kurmacası

OĞUZ ATAY’IN “TEHLİKELİ OYUNLAR” ROMANINDA ‘ÜSTKURMACA’ 1. Kurmacanın Kurmacası Geleneksel-gerçekçi edebiyatın, dış dünyayı bire-bir yansıtmaya yönelik estetik anlayışı, 20.yüzyıl başlarında ortaya çıkan modernist edebiyat ürünlerinde köktenci bir biçimde değişime uğrar. Yeni oluşan modernist estetik Aristo’dan bu yana süregelen yansıtmacı/mimetife eğilimi ve etik/ideolojik/psikolojik amaçlara yönelik katharsisci bakış açısını geride bırakmış, farklı

OKUMAK İÇİN TIKLA

Oğuz Atay, Tutunamayanlar ile ne yapmak, neyi vermek istediniz?

Pakize Kutlu: Tutunamayanlar ile ne yapmak, neyi vermek istediniz? Oğuz Atay: Tutunamayanlar ile çok basit bir iş yapmak istedim; insanı anlatmayı düşündüm. Kapalı dünyalar içinde yaşayan yazarların bile bu cümleye hemen isyan edeceğini, “Peki herkes ne yapıyor?” diye öfkeleneceğini bildiğim halde bu basit gerçeği söylemekten kendimi alamıyorum. Ben, kahramanlarımın iplerini

OKUMAK İÇİN TIKLA

7 Maddede Oğuz Atay’ın sözleriyle Tutunamayanlar

1970 TRT Roman ödülünü kazanan ilk romanınız Tutunamayanlar’a karşı, eleştirmenlerimiz genellikle yaklaşmaktan kaçınır bir tavır takındılar. Romanınızı ödüllendiren TRT seçici kurul üyesi edebiyatçılarımız da bu suskunluğa katılır göründüler. Tavrı bütün olarak nasıl yorumluyorsunuz? 1 – Eleştirmenlerimizin, daha doğrusu uzun süredir yazmayanların dışında olanların kafasında belirlenmiş, sınırları çizilmiş bir roman tanımı

OKUMAK İÇİN TIKLA

Bir Bilim Adamının Romanı – Oğuz Atay (sesli inceleme)

Ülkemizde pek benimsenmemiş bir dalda, biyografik roman türünde, Oğuz Atay’ın, kendine özgü üslubu ve kurgusuyla, kendi hocası da olan Mustafa İnan’ı anlaştı. “Bir Bilim Adamının Romanı, TÜBİTAK’ın Bilim Adamı Yetiştirme Grubu’na ait bir proje kapsamında yaşama geçirilen ısmarlama bir kitaptır. TÜBİTAK’ın ilgili çalışma grubunun birincil amacı, gençlerin bilimsel araştırmacılığa özendirilmesini

OKUMAK İÇİN TIKLA

“Sevdiğim yazarların başında Kafka ve Dostoyevski’yi sayarsak, Tutunamayanlar’ı okuyanlar için şaşırtıcı olmaz her halde” Oğuz Atay

“Amerikalı, Avrupalı, kendi dışındaki kültürleri sadece inceler; bizim samimiyetimiz ve sıcaklığımızla benimsemez… Dostoyevski’ye Tolstoy’a yaklaştığımız gibi yaklaşamaz. Biz Steinbeck’in pamuk ve şeftali toplayan işçileriyle birlikte acı çekeriz, Hamlet’in meselesine katılırız.” Oğuz Atay Dostoyevski’nin Oğuz Atay’ın kurmaca dünyası üzerinde derin bir etkisi olduğu, yapıtlarında yer alan açık ve örtülü göndermeler sayesinde

OKUMAK İÇİN TIKLA