Kategori: Spinoza

Spinoza ve Aristoteles’in Demokrasi Anlayışlarının Karşılaştırılması

Demokrasinin Tanımı: Çoğunluk mu, Akıl mı? Spinoza’nın Ethica ve Theologico-Political Treatise eserlerinde demokrasi, bireysel özgürlüğün ve aklın rehberliğinde şekillenen bir sistem olarak ortaya çıkar. Spinoza için demokrasi, bireylerin akıl yoluyla doğalarına uygun hareket edebilecekleri bir düzen sunar; bu, insan doğasının ortak aklını yansıtan bir toplumsal sözleşmeye dayanır. Öte yandan, Aristoteles’in

OKUMAK İÇİN TIKLA

Spinoza’nın Etkilenimleri ve Psiko-Politik Direniş: Deleuze, Guattari ve Baker Üzerine Bir İnceleme

Spinoza, Deleuze, Guattari ve Baker’ın düşünceleri, bireyin iç dünyasından toplumsal hareketlere uzanan bir çerçevede, insan varoluşunun karmaşık dinamiklerini anlamak için güçlü bir zemin sunar. Spinoza’nın “sevinç” ve “keder” etkilenimleri, bireyin yaşam gücüyle olan ilişkisini merkeze alırken, Deleuze ve Guattari’nin “arzu makineleri” ve “mikropolitika” kavramları, bu etkilenimlerin toplumsal ve politik alana

OKUMAK İÇİN TIKLA

Arzunun Varolma Çabasıyla Buluşması

Varolma Çabasının Özü: Spinoza’nın Conatus Kavramı Spinoza’nın conatus kavramı, her varlığın kendi varlığını sürdürme ve güçlendirme yönündeki içsel dürtüsünü ifade eder. Bu, bir tür ontolojik itki; yaşamın kendisini koruma ve genişletme arzusudur. Conatus, bireyin yalnızca hayatta kalma mücadelesini değil, aynı zamanda kendi özünü gerçekleştirme çabasını da kapsar. Spinoza için bu,

OKUMAK İÇİN TIKLA

Varlığın İçkin Dansı: Spinoza, Heidegger ve Deleuze Üzerine Bir Deneme

Monizmin Tekil Düzlemi Spinoza’nın monist ontolojisi, varlığın tek bir tözde, Tanrı ya da Doğa’da birleştiğini savunur. Bu töz, sonsuz nitelikleriyle her şeyi kapsar; bireyler, nesneler, düşünceler, yalnızca bu tözün geçici ifadeleridir. Spinoza için gerçeklik, nedensel bir determinizmle işler; her şey, kendi doğasından zorunlu olarak akar. Bu, özgürlüğü bir yanılsama gibi

OKUMAK İÇİN TIKLA

SPINOZA: her şey aklımıza uygun bir biçimde yönetilsin isteriz, ama…

İKİNCİ BÖLÜMVIII. — Sonuç olarak, her zaman aklını kullanmak ve insan özgürlüğünün doruğunda bulunmak gücü her insanda yoktur; bununla birlikte herkes, her zaman kendine sahip olduğu sürece varlığını korumaya çalışır, ve her kişinin hukuku gücüyle Ölçüldüğüne göre, insan, bilge olsun vurdumduymaz olsun, yapmaya çalıştığı ve yaptığı bütün şeyleri doğanın en

OKUMAK İÇİN TIKLA

SPINOZA: Özgürlük gerçekte bir erdemdir, yani bir yetkinliktir.

İKİNCİ BÖLÜMVII. — İnsan, öbür bireyler gibi, varlığını korumaya çalışır, bunu kimse yadsıyamaz. Bazı ayrılıklar görülebiliyorsa, bunlar insanın özgür bir isteme sahip olmasından gelmektedir. Ama insanı ne ölçüde özgür bir varlık diye ele alırsak, o ölçüde onun varlığını koruması ve kendine sahip olması gerektiği yargısını vermek zorunda kalırız; özgürlüğü olumsallıkla

OKUMAK İÇİN TIKLA

SPINOZA: Onu şeytan aldattı diyebilirler. İyi ama şeytanı kim aldattı?

İKİNCİ BÖLÜMVI. — Bununla birlikte, insanların çoğuna göre vurdumduymaz kişiler, doğanın düzenine uymaktan çok doğanın düzenini bozmaktadırlar, ve insanların çoğuna göre, insanlar doğada imparatorluk içinde imparatorlukturlar. Onlara kalırsa, doğal nedenlerin yarattığı bir şey olmaktan uzak olan insan ruhu, doğrudan doğruya Tanrı tarafından yaratılmıştır, kendi kendini belirlemekte ve doğrudan doğruya aklını

OKUMAK İÇİN TIKLA

SPINOZA: insanları akıldan çok kör arzu yönetir

İKİNCİ BÖLÜMV. — Demek ki insan doğası, insanların yalnızca aklın buyruklarına göre yaşamalarını gerektirecek biçimde düzenlenmiş olsaydı ve insanlar tüm güçlerini bu yöne yöneltselerdi, doğal hukuk, insan türüne özgü bir şey olarak kabul edildiği sürece, yalnızca aklın gücü tarafından belirlenecekti. Ama insanları akıldan çok kör arzu yönetir, ve dolayısıyla, insanların

OKUMAK İÇİN TIKLA

SPINOZA: Esenliği birkaç kişinin dürüstlüğüne bağlı kalan ve işlerinin iyi yönetilmesi yönetenlerin adaletli davranmasını gerektiren bir devlet kalıcı değildir.

BİRİNCİ BÖLÜMVI. — Esenliği birkaç kişinin dürüstlüğüne bağlı kalan ve işlerinin iyi yönetilmesi yönetenlerin adaletli davranmasını gerektiren bir devlet kalıcı değildir. Devletin varlığını sürdürebilmesi için şeyleri öyle düzenlemek gerekir ki, devleti yönetenler, akla uygun davransalar da bir duygunun etkisinde kalsalar da, adaletsiz bir biçimde ya da kamu çıkarma aykırı bir

OKUMAK İÇİN TIKLA

SPINOZA: insanlar, zorunlu olarak duygulara boyun eğerler, öyle yaratılmışlardır ki, mutsuzlara acırlar, mutlulara özenirler; acımadan çok öç almaya yatkındırlar

BİRİNCİ BÖLÜMV. — Kesin olan ve benim de Ethica’da belirttiğim bir şey var: insanlar, zorunlu olarak duygulara boyun eğerler, öyle yaratılmışlardır ki, mutsuzlara acırlar, mutlulara özenirler; acımadan çok öç almaya yatkındırlar; ayrıca herkes, başkalarının kendi yaradılışına uygun olarak yaşamasını, kendisinin benimsediği şeyi benimsemesini, ve kendisinin yadsıdığı şeyi yadsımasını ister. Herkesin

OKUMAK İÇİN TIKLA

SPINOZA: aşk, kin, öfke, arzu, üstünlük, acıma gibi insani duyguları ve ruhun öbür devinimlerini, kötülükler olarak değil, insan doğasının özellikleri olarak ele aldım

BİRİNCİ BÖLÜMIV. — Siyasetle ilgilenirken ortaya yeni ya da bilinmedik bir şey koymak istemedim, ama yalnızca, kesin ve yadsınamaz nedenlerden giderek, uygulamayla en iyi uyuşan şeyi saptamak istedim. Başka bir deyişle, uygulamayla en iyi uyuşan şeyi insan doğasının incelenmesinden çıkarmak istedim, ve bu incelemeye, matematik araştırmalarında sürdürülen düşünce özgürlüğünü katmak

OKUMAK İÇİN TIKLA

SPINOZA: Siyasetçiler, insanları en iyi biçimde yönetmekle değil, daha çok onları oyuna getirmekle uğraşan kişiler olarak bilinirler

II. — Buna karşılık siyasetçiler, insanları en iyi biçimde yönetmekle değil, daha çok onları oyuna getirmekle uğraşan kişiler olarak bilinirler, ve genellikle, bilge kişiler olarak değil de usta kişiler olarak görülürler. Gerçekte, deneyin onlara öğrettiğine bakılırsa, insan durdukça kötülükler de duracaktır; demek ki siyasetçiler, insandaki kötülüğün gereğini yapmakla yükümlüdürler, ve

OKUMAK İÇİN TIKLA

SPINOZA: Filozoflar, gerçekte, insanları oldukları gibi görmezler de olmasını istedikleri gibi görürler.

BİRİNCİ BÖLÜMI. — Filozoflar, içimizde çarpışan duyguları, insanların yanlışlarından ötürü düştüğü kötülükler sayarlar, bu yüzden de, duyguları hafife almak, aşağı görmek, kınamak, ya da daha ahlaklı gözükmek gerektiğinde, yadsımak alışkanlığındadırlar. Böyle yaptılar mı, sanki Tanrı gibi davranmış olurlar ve bilgeliğin doruğuna çıkarlar; bu durumda, dünyanın hiçbir yerinde varolmayan apayrı bir

OKUMAK İÇİN TIKLA

SPINOZA: Hafıza hem akıl yardımıyla hem de aklın yardımı olmadan güçlenir

SPINOZA “Bizi aklın ve melekelerinin bilgisine götürebilecek hiçbir vasıtayı atlamak istemem, bu yüzden şimdi hafıza ve unutkanlıkla ilgili de birkaç söz söyleyeyim. Burada dikkat edeceğimiz en önemli husus, hafızanın hem aklın yardımıyla hem de aklın yardımı olmadan güçlenebileceğidir: Aklın yardımıyla güçlenir, çünkü bir şey ne kadar iyi anlaşılırsa, o kadar

OKUMAK İÇİN TIKLA

SPİNOZA: Servet, itibar ve ihtiras.

“… hayatta en çok karşılaştığımız ve insanların çabalamalarından da anladığımız kadarıyla, bizim açımızdan mutlak iyi olarak görülen şeyler üç başlık altında toplanıyor: servet, itibar ve ihtiras. Bu üçü zihni öyle çeliyor ki, başka hiç iyi bir şey düşünemiyor. Mesela ihtiras; ruh öyle bir esir düşüyor ki buna, iyi bir şey

OKUMAK İÇİN TIKLA

Spinoza “ahlak”tan, akla uygun olarak yapılan yegâne şeyler olarak söz etmez.

Spinoza “ahlak”tan, akla uygun olarak yapılan yegâne şeyler olarak söz etmez. Ona göre iyi ve kötü, haz ve acı duygularından başka bir şey değildir. Bir şey varlığımızı koruyor ya da yükseltiyorsa iyi, eksiltiyorsa kötüdür” Günah”, doğada yoktur sadece bir topluluk ya da toplum içinde vardır; iyi ya da kötüyü belirleyen

OKUMAK İÇİN TIKLA

Spinoza Tanrı’nın varlığını kabul ya da inkâr etmeye basit bir şekilde razı olmaz

Spinoza Tanrı’nın varlığını kabul ya da inkâr etmeye basit bir şekilde razı olmaz. O müthiş çözümleme kudretini bu meseleye yöneltir ve aşağıdaki sonuca varır. Tanrı’yı kendi kendisinin nedeni olan, vücuda gelmek için başka bir şeye gerek duymayan diye tanımlanan “töz” ile eşit tutar. Bu yüzden sadece Tanrı tamamen özgürdür çünkü

OKUMAK İÇİN TIKLA

Spinoza: Evrenin bir maksadı yoktur ve bizim için var değildir.

Ethica’nın radikal ifadelerinden biri de “doğanın önceden belirlenmiş bir maksadı yoktur” önermesidir. Spinoza’nın bununla evrenin, kendine has yasalara göre varolsa da (“bütün şeyler ezeli bir doğa zorunluluğundan ve olabilecek en kusursuz biçimde ilerler”), yöneldiği hiçbir özel hedefi olmayışını anlatmak ister. Peki Spinoza, Tanrı’nın kusursuzluğuna olan inancı ile bu evren için

OKUMAK İÇİN TIKLA

Spinoza Hayatın Geometrisi – Ulus Baker

Felsefenin büyük kitaplarının harikulade bir özelliği, hem sokaktaki insanın okuyup anlayabileceği, hem de yalnızca işin jargonundan haberdar olan uzmanların, yani felsefecilerin başedebileceği iki ayrı düzlemde yazılmış olmalarıdır. Yayın dünyamıza üçüncü kez sessizce giren Spinoza’nın Ethica’sı işte bu tür kitaplar arasında belki de tarihsel önemi en yüksek olanlardandır. Sokaktaki insanın anlayabilmesi

OKUMAK İÇİN TIKLA

Spinoza ve Foucault’da İktidar Eleştirisi – Ulus Baker (sesli dinle)

Spinoza’da potestas [iktidar] ile potentia agendi [eyleme kudreti] ayrımı. – Foucault’nun, hukuk modeline dayanan iktidara yönelik eleştirisi: teknoloji olarak iktidar. – İlkel toplumlarda devletsizlik; göçebelik-yerleşiklik; savaş makinası. – Batı’nın ve Doğu’nun farklı doğa koşullarına tepkileri: doğrudan müdahale/dolaylı negatif eylem. – Bakış açısı fikriyatının özeti. – Affect’ler ve imgeler kuramı. –

OKUMAK İÇİN TIKLA