Etiket: iktidar

Foucault’nun Söylem Kavramı ve Dilin İktidar İlişkilerindeki Rolü

Söylemin Tanımı ve İşlevi Foucault, söylemi yalnızca kelimeler ya da cümlelerden oluşan bir dil sistemi olarak tanımlamaz; söylem, belirli bir bağlamda anlam üreten, kurallar ve normlarla şekillenen bir pratikler bütünüdür. Ona göre söylem, ne söylendiği kadar kimin, nerede, ne zaman ve nasıl söylediğiyle de ilgilidir. Örneğin, bir doktorun tıbbi bir

OKUMAK İÇİN TIKLA

Lacan’ın Büyük Öteki Kavramı ve Siyasi Otoritenin Sorgulanışı

Kavramın Kökeni ve İşlevi Büyük Öteki, bireyin öznelliğini şekillendiren sembolik düzenin bir temsilidir. Bu düzen, dil, kültür, toplumsal normlar ve kurumlar aracılığıyla işler. Öteki, bireyin kendi arzularını ve kimliğini anlamlandırmak için başvurduğu bir dışsal otorite olarak ortaya çıkar. Bu kavram, siyasi otoritenin birey üzerindeki etkisini anlamada kritik bir rol oynar,

OKUMAK İÇİN TIKLA

Sosyal Medya Çağında Foucault’nun İktidar ve Bilgi Merceğinden Bireylerin Öznelliği

İktidarın Yeni Yüzü: Sosyal Medyanın Denetim Mekanizmaları Sosyal medya platformları, bireylerin günlük yaşamını yeniden şekillendiren bir alan olarak, Michel Foucault’nun iktidar ve bilgi kavramlarının çağdaş bir yansımasını sunar. Foucault’nun panoptikon modeli, Bentham’ın hapishane tasarımından esinlenerek, bireylerin sürekli gözetim altında olduğu bir toplumu tasvir eder. Sosyal medya, bu gözetimi dijital bir

OKUMAK İÇİN TIKLA

Foucault’nun İktidar-Bilgi Ağı: Modern Politik Kurumların Eleştirisi

Bilgi Üretimi ve İktidarın Dolaşımı Foucault’nun düşüncesinde bilgi, nötr bir gerçeklik temsili değildir; aksine, iktidar ilişkileriyle iç içe geçmiş bir üründür. Bilgi, belirli tarihsel dönemlerde ortaya çıkan söylemler aracılığıyla şekillenir ve bu söylemler, hangi bilginin geçerli sayılacağına karar veren güç ilişkileri tarafından yönlendirilir. Örneğin, modern tıbbın yükselişi, hastanelerin ve kliniklerin

OKUMAK İÇİN TIKLA

Sosyal Medyada Siyasi Manipülasyonun Görünmez Ağları: Foucault’nun Mikro-Güç Kavramı Işığında Bir İnceleme

İktidarın Kılcal Damarları Foucault’nun mikro-güç anlayışı, iktidarın hiyerarşik ve merkezi bir yapıdan ziyade, toplumsal ilişkilerin her düzeyinde dağılmış bir ağ olarak işlediğini savunur. Sosyal medya platformlarında bu ağ, kullanıcıların her bir paylaşımı, beğenisi, yorumu ve hatta sessiz kalışıyla yeniden üretilir. Örneğin, bir siyasi paylaşımın viral hale gelmesi, yalnızca içeriğin gücüyle

OKUMAK İÇİN TIKLA

Deleuze’ün Kontrol Toplumları ve Foucault’nun Disiplin Toplumları: Bir Karşılaştırmalı Analiz

İktidarın Mekansal ve Zamansal Dinamikleri Foucault’nun disiplin toplumları, 18. ve 19. yüzyılın endüstriyel toplumlarında ortaya çıkan bir iktidar biçimini tanımlar. Bu modelde, iktidar fiziksel mekanlarla sıkı sıkıya bağlantılıdır. Hapishaneler, okullar, hastaneler, fabrikalar gibi kapalı kurumlar, bireyleri gözetim altında tutarak davranışlarını düzenler. Panoptikon modeli, bu dönemde bireylerin sürekli izlendiklerini hissetmelerini sağlayarak

OKUMAK İÇİN TIKLA

Platon’un Sophist Eleştirisi ve Popülizm: Günümüz Demokrasilerinde Retorik, Gerçeklik ve İktidar Dinamikleri

Sophistlerin Retorik Gücü ve Popülizmin YükselişiPlaton’un Sophist diyaloğunda, sophistler bilgi ve hakikati aramaktan ziyade, kitleleri ikna etmeye odaklanan, retorik sanatında ustalaşmış figürler olarak ele alınır. Sophistlerin temel özelliği, argümanlarının içeriğinden çok, biçimsel çekiciliğine ve duygusal etkisine dayanmalarıdır. Günümüz popülizminde bu yaklaşım, liderlerin karmaşık gerçeklikleri basitleştiren, duygusal çağrışımlarla dolu söylemlerle kitleleri

OKUMAK İÇİN TIKLA

Macbeth’in İktidar Yolu: Foucault’nun Merceğinden Bir Trajedi

İktidarın Çekiciliği ve Hırsın Kökenleri Macbeth’in hikâyesi, hırsın ve iktidar arzusunun bireyi nasıl ele geçirdiğini çarpıcı bir şekilde ortaya koyar. Macbeth, başlangıçta sadık bir soylu olarak tanıtılır; ancak cadıların kehaneti, onun içindeki bastırılmış arzuları uyandırır. Foucault’nun iktidar anlayışı bağlamında, bu kehanet, bireyin kendi özneleşme sürecinde dışsal bir etkiye maruz kalışını

OKUMAK İÇİN TIKLA

Asur Yazıtları ve Gerçeğin İnşası

Giriş: Antik Anlatıların Gücü Asur kraliyet yazıtları, Mezopotamya’nın en etkileyici yazılı kaynakları arasında yer alır. Bu yazıtlar, kralların zaferlerini, fetihlerini ve tanrılarla olan ilişkilerini yüceltmek için özenle hazırlanmıştır. Ancak, bu anlatılar yalnızca tarihsel olayları kaydetmekle kalmaz, aynı zamanda iktidarın meşruiyetini pekiştirmek, toplumu yönlendirmek ve kolektif bilinci şekillendirmek için bir araç

OKUMAK İÇİN TIKLA

Rumpelstiltskin’de İsimlerin Gücü: Bilgi, İktidar ve Kimlik

İsimlerin Toplumsal ve Bireysel Anlamı Rumpelstiltskin masalı, Grimm Kardeşler tarafından derlenen ve ismin bilgisinin iktidar dinamiklerini nasıl şekillendirdiğini çarpıcı bir şekilde ortaya koyan bir halk anlatısıdır. İsimler, bireyin kimliğini tanımlayan temel unsurlardır ve toplumsal bağlamda hem bireyi hem de onun sosyal ilişkilerini inşa eder. İnsanlık tarihi boyunca isimler, sadece bir

OKUMAK İÇİN TIKLA

Murathan Mungan’ın Eserlerinde Queer Temsiller: Toplumsal Cinsiyetin Sınırlarını Zorlayan Bir Okuma

Murathan Mungan’ın eserleri, Türk edebiyatında toplumsal cinsiyet normlarını sorgulayan ve queer teorisi perspektifinden zengin analizlere olanak tanıyan bir alan sunar. Onun hikâye ve romanları, bireylerin kimlik arayışlarını, toplumsal normlarla çatışmalarını ve cinsiyetin tarihsel, kültürel ve bireysel boyutlarını derinlemesine inceler. Bu metin, Mungan’ın eserlerini queer teorisi çerçevesinde ele alarak, cinsiyet temsillerinin

OKUMAK İÇİN TIKLA

Midas’ın Kulakları: İletişimsizliğin Derin Yankıları

Midas’ın Kulakları efsanesi, Antik Yunan mitolojisinin en çarpıcı anlatılarından biridir. Bu hikâye, genellikle Midas’ın eşek kulaklarıyla alay edilen bir kral olarak tasvir edilmesiyle bilinir, ancak altında yatan anlamlar, insan doğası, iktidar, iletişim ve toplum arasındaki karmaşık ilişkileri sorgular. Efsane, yüzeyde basit bir ahlak dersi gibi görünse de, kralın halkıyla kuramadığı

OKUMAK İÇİN TIKLA

İktidar ve Özne Çatışması: Winston Smith ile Offred’in Direniş Yöntemleri Üzerine Karşılaştırmalı Bir İnceleme

İktidarın Birey Üzerindeki Denetim Mekanizmaları Michel Foucault’nun iktidar anlayışı, bireyin toplumsal normlar ve otoriteler tarafından nasıl şekillendirildiğini anlamak için güçlü bir çerçeve sunar. Foucault’ya göre, iktidar sadece baskıcı bir güç değil, aynı zamanda bireylerin düşünce ve davranışlarını düzenleyen normlara karşı bireysel direnişin biçimlerini anlamak için Foucault’nun teorisi, bireyin özneleşme süreçlerini

OKUMAK İÇİN TIKLA

“Sanatı, bilimi, medyayı denetim altına alın – özgür zihin tehlikelidir.” Asıl tehlikeli olan bu mu ?

“Asıl tehlike özgür zihin mi?” — Yoksa özgür zihinden korkan iktidar mı? Genel olarak iktidarda olanlar sıklıkla bunu söylerler aslında ima ettiği şey nettir : Sanat sorgular, bilim şüphe duyar, medya bilgi yayar.Bunların hepsi birer tehdit.Kime?Kontrol takıntısı olanlara. 🎭 Sanat – Bastırılan duyguları görünür kılar.– Gündelik olanın içindeki politikayı açığa

OKUMAK İÇİN TIKLA

Gladyatör Oyunları ve Reality Şovlarının Biyopolitik Karşılaştırması

Roma’nın gladyatör oyunları ile modern çağın reality şovları arasında biyopolitik işlevler açısından dikkat çekici benzerlikler ve farklılıklar bulunmaktadır. Her iki fenomen de insan bedenini, toplumu kontrol etme, seyirciyi yönlendirme ve güç yapılarını pekiştirme aracı olarak kullanır. Bu metin, bu iki olguyu biyopolitik bir perspektiften derinlemesine inceleyerek, bedenlerin, duyguların ve toplumsal

OKUMAK İÇİN TIKLA

Tiyatro ve Teknoloji: İktidar, Hakikat ve İsyan

Brecht’in Epik Tiyatrosu ve Hollywood’un Büyülü Perdesi Brecht’in epik tiyatrosu, seyirciyi uykudan uyandırmak için sahneyi bir aynaya dönüştürür; Hollywood ise bu aynayı kırıp yerine bir rüya makinesi koyar. Brecht, seyirciyi eleştirel düşünceye zorlayarak toplumsal çelişkileri açığa vururken, Hollywood’un pürüzsüz anlatıları bireyi bir haz sarmalında uyutur. Antik Yunan tiyatrosu bu çatışmada

OKUMAK İÇİN TIKLA

İktidar, Sinema, Sanatçı, Özgürlük ve Eleştiri – Zahit Atam

8. Eleştirmen hâkim midir? Tarih Değil Hatalar Tekerrür Ediyor. “Bize geçmişteki deneyimlerin ve tarihin öğrettiği tek şey, halkların ve hükümetlerin tarihten ders almadıkları ve ondan çıkarılması gereken derslere göre hareket etmedikleridir.” Hegel (akt ve çev: Mevlüt Asar) Bu en sık rollerin karıştırıldığı eleştirmenin işlevi ve görevi sorunlarından birisidir. Eleştirmenin kendini

OKUMAK İÇİN TIKLA

Türkiye’de erkeklik ve iktidar – Cenk Özbay

Michael Kimmel, Erkekleri Yanlış Çerçevelemek (1) başlıklı kitabında, “Biz, Amerika’da erkeklik hakkında nasıl konuşacağımızı bilmiyoruz,” der. Türkiye’de bizim de halimizin pek farklı olmadığını, yıllardır akademi içinde ve dışında erkeklik(ler) meselesini tartışagelmiş bağlamlardan, örneğin ABD’den, pek de daha iyi durumda olmadığımızı söylemek mümkün.

OKUMAK İÇİN TIKLA