Kategori: Stefan Zweig

Stefan Zweig’in “Satranç” adlı eserinin psikolojik gerilim türünde Dostoyevski veya Kafka’nın eserleriyle benzerlikleri nelerdir?

Stefan Zweig’in Satranç (1942) adlı eseri, psikolojik gerilim türünde, bireyin iç dünyasındaki çatışmaları, varoluşsal krizleri ve insan ruhunun sınırlarını sorgulayan bir başyapıttır. Dostoyevski ve Kafka’nın eserleriyle karşılaştırıldığında, Satranç’ın benzerlikleri, özellikle insan bilincinin kırılganlığı, otoriteye karşı bireysel direniş, absürt ve varoluşsal kaygı temaları etrafında yoğunlaşır. Aşağıda bu benzerlikleri, felsefi bir perspektiften

OKUMAK İÇİN TIKLA

What are the similarities between Stefan Zweig’s “Chess” and Dostoyevsky’s or Kafka’s works in the psychological thriller genre?

Stefan Zweig’s Chess (1942) is a masterpiece in the psychological thriller genre that questions the inner conflicts of the individual, existential crises, and the limits of the human soul. When compared to the works of Dostoyevsky and Kafka, the similarities of Chess focus particularly on the fragility of human consciousness,

OKUMAK İÇİN TIKLA

Welche Gemeinsamkeiten gibt es zwischen Stefan Zweigs „Schach“ und den Werken Dostojewskis oder Kafkas im Genre des Psychothrillers?

Stefan Zweigs „Schach“ (1942) ist ein Meisterwerk des Psychothriller-Genres, das die inneren Konflikte des Einzelnen, existenzielle Krisen und die Grenzen der menschlichen Seele thematisiert. Im Vergleich zu den Werken von Dostojewski und Kafka konzentrieren sich die Ähnlichkeiten von „Chess“ insbesondere auf Themen wie die Fragilität des menschlichen Bewusstseins, den individuellen

OKUMAK İÇİN TIKLA

¿Cuáles son las similitudes entre “Ajedrez” de Stefan Zweig y las obras de Dostoyevsky o Kafka en el género del thriller psicológico?

Ajedrez (1942) de Stefan Zweig es una obra maestra del género del thriller psicológico que cuestiona los conflictos internos del individuo, las crisis existenciales y los límites del alma humana. En comparación con las obras de Dostoyevsky y Kafka, las similitudes de Chess se centran particularmente en los temas de

OKUMAK İÇİN TIKLA

Quelles sont les similitudes entre « Chess » de Stefan Zweig et les œuvres de Dostoïevski ou de Kafka dans le genre du thriller psychologique ?

Chess (1942) de Stefan Zweig est un chef-d’œuvre du genre thriller psychologique qui interroge les conflits intérieurs de l’individu, les crises existentielles et les limites de l’âme humaine. Comparés aux œuvres de Dostoïevski et de Kafka, les similitudes de Chess se concentrent particulièrement sur les thèmes de la fragilité de

OKUMAK İÇİN TIKLA

STEFAN ZWEIG: İçiyle ve dışıyla Balzac – Aniden elde edilen kişisel başarılar, sanatçılar için her zaman tehlike oluşturur.

Aniden elde edilen kişisel başarılar, sanatçılar için her zaman tehlike oluşturur. 1828’de yirmi dokuz yaşındaki Balzac, adı sanı bilinmeksizin başkaları için çalışıp yazan zavallı, küçük bir yazar ve boğazına kadar borca batmış, iflas etmiş bir tüccardır. Bir iki yıl sonra ise aynı Balzac, Avrupa’nın en ünlü yazarlarından biri olmuştur; Rusya’da,

OKUMAK İÇİN TIKLA

STEFAN ZWEIG: Balzac ve Napoléon

Onun kılıcıyla başlattığını, ben kalemimle tamamlayacağım. Böylesine büyük bir çöküşten sonra, bitmez tükenmez umutların enkazları altında bu sabırsız spekülatörün kendine inancını yitirmesi beklenirdi. Ancak sığındığı çatının üzerine çökmesiyle Balzac’ın hissettiği tek şey şu olmuştur: Yine özgürdür ve baştan başlayabilecektir. Babasından ve belki de çiftçi soyundan miras aldığı sarsılmaz canlılığı sayesinde

OKUMAK İÇİN TIKLA

Stefan Zweig’ın Balzac’a uzanan yolu

“Londra’da tekrar çalışmaya başlamak istiyorum. Belki de ilkgençlik dönemlerimden bu yana beni meşgul eden büyük bir eser yazmayı denerim; Balzac hakkında kalın bir kitap, bir yaşamöyküsü ve eleştiri. Muhtemelen üç, hatta dört yıl gerektireceğini biliyorum. Ama geriye kalıcı olan bir şey bırakmak istiyorum, onyıllarca etkisini yitirmeyecek bir eser; siz nasıl

OKUMAK İÇİN TIKLA

OKYANUSU AŞAN İLK SÖZ / Cyrus W. Field / 28 Temmuz 1858

Yüzyılın Temposu İnsan adı verilen şu tuhaf yaratığın yeryüzüne ayak basışından bu yana geçen binlerce, belki de yüz binlerce yıl boyunca, insanoğlunun ilerleyişinin en büyük göstergesi olarak atın koşması, tekerleğin dönmesi, geminin kürekle ya da yelkenle hareket etmesi gösterilmişti. İnsanlık tarihi dediğimiz ve bilgi ile aydınlanmış o daracık alana sığdırılan

OKUMAK İÇİN TIKLA

Bizans’ın Fethi – Stefan Zweig

Tehlikeyi Görme 5 Şubat 1451 günü Edirne’den yola çıkan bir ulak, Sultan Murat’ın en büyük oğlu 21 yaşındaki Manisa Sancak Beyi Mehmet’e, babasının ölüm haberini getiriyor. Zeki olduğu kadar da hırslı olan bu genç şehzade, vezirlerine ve danışmanlarına duyurmadan hemen en iyi atlarından birine atlıyor ve kamçıyı bastığı gibi, bu

OKUMAK İÇİN TIKLA

Sahaf Mendel – Stefan Zweig “savaşın kültüre olan barbarca saldırısı”

Savaşların tarumar ettiği Avrupa’dan kaçarak ölüme sığınan Stefan Zweig, “Kitaplar, insanları ölümden sonra da birleştiren ve bizi unutmaya, hayatın bu en büyük düşmanına karşı koruyan biricik araçtır,” diye yazmış. Sahaf Mendel, bu büyük ustanın savunduğu insani ve kültürel değerleri kristalize eden kısa bir başyapıt. Sahaflık yaparak geçimini sağlayan, tüm hazinesi

OKUMAK İÇİN TIKLA

Zweig’ın Balzac’ı! – Hürriyet Yaşar

Stefan Zweig’ın bir türlü sınırlarını belirleyemediği ve bitiş noktasını göremediği için yazamadığı bu kitabı, ölümünden sonra yayıncısı ve arkadaşı Richard Friedenthal onun belgelerinden ve notlarından kurgulamış. Zweig’ın dilinden neredeyse destansı bir Honore de Balzac anlatısı ortaya çıkmış. 19 ile 29 yaş arasındaki yıllarını para kazanmak için başka imzalarla fabrikasyon romanlar

OKUMAK İÇİN TIKLA

Stefan Zweig’ın ‘Sabırsız Yürek’i üzerine – Metin Cabadağ

Freud’un öğretisine derin bir ilgi duyan Zweig’ın 1939’da yazmış olduğu “Sabırsız Yürek”, düşsel karakterleri ile insandaki merhamet duygusunun doğasının derinliklerine indiği bir roman. Macaristan’ın küçük bir kasabasında oldukça zengin Kekesfalva ailesinin malikanesinin yakınında bulunan bir garnizonda görev yapan genç subay Hofmiller, bir arkadaşı aracılığı ile Kekesfelva ailesinin bir akşam yemeğine

OKUMAK İÇİN TIKLA

Stefan Zweig’in Freud’un ölümünün son günlerinde ziyareti ve konuşmaları

Hayatı boyunca bilim dünyasına büyük saygınlık kazandırdığı ülkesinden kaçıp Londra’ya sığınan bu adam, yıllar içinde iyice yaşlanmıştı ve çok da hastaydı. Ama hiç de öyle bitkin ve beli bükülmüş bir hali yoktu. Viyana’da başından geçen bunca işkenceden sonra, korkmuş ve hayata küsmüş bir insanla karşılaşacağımdan biraz korkmuştum. Ama onu her

OKUMAK İÇİN TIKLA

Stefan Zweig’in Tolstoy’un mezarını ziyareti. “Küçük toprak yığınının üstünde ne bir haç ne mezar taşı ne de bir yazıt vardı.”

“Ben Rusya’da Tolstoy’un mezarından daha muhteşem, daha etkileyici bir yer görmedim. Ormanın derinliklerine yerleştirilmiş bu yüce kutsal mekân tek başına ve yapayalnızdı. Hiç kimsenin uğramadığı ve hiç kimsenin korumadığı, sadece birkaç büyük ağacın gölgelediği, dikdörtgen biçimindeki bir toprak yığınından başka bir şey ifade etmeyen bu tepeye, dar bir patika yoldan

OKUMAK İÇİN TIKLA

“Bu kadar karanlık bir gökyüzü fırtınasız açılmaz”*

Dünün dünyası kitabının önsözüne başlarken, “kendimi önemli bir kişi olarak görmediğim için yaşam öykümü başkalarına anlatmak bana hiçbir zaman cazip gelmemiştir”.(Sayfa 13) Diyor Stefan Zweig. Öylesine içten, öylesine samimi, yazdığı satırları her okuyuşumda, hemen yanı başımda oturup konuşan bir ses canlanır beynimin içinde, sanki elimi uzatsam dokunabilirmişim gibi hissederim. Nitekim

OKUMAK İÇİN TIKLA