Kategori: Zafer Köse

Sarsılmak – Zafer Köse

Sarsılmak, derin ve katmanlı bir roman. Gündelik dilin nüanslarını yansıtan akıcı bir dille yazılmış olması da önemli.Zafer Köse sadece bir depremi değil, toplumsal ve kişisel hayatta yaşanan sarsıntıları anlatıyor. Romandaki bir kişi şöyle diyor: “Sadece evler, binalar değil, insanların inançları, değerleri de sarsıldı. On yıllardır, toplu halde yaşamaya engel olan

OKUMAK İÇİN TIKLA

1 Mayıs 1977’den Kalan Sorular / Dönemin İstanbul Belediye Başkanı Ahmet İsvan ile söyleşi – Zafer Köse

Yalova’nın Çiftlikköy İlçesi’ne bağlı Taşköprü Beldesi’nde bir evin kapısını çalıyoruz. 1973-1977 yıllarında İstanbul’da belediye başkanlığı yapmış olan Ahmet İsvan içeriye davet ediyor. Dışarıdan bakıldığında köydeki diğer evlere benzese de, içeri girince, burasının bir köy evi olmadığı hemen anlaşılıyor. İsmet Paşa’nın her gelişinde oturup kahve içtiği koltukta, bir az şekerli içiyoruz.

OKUMAK İÇİN TIKLA

Dörtlerin Gecesi, Direnişin Aydınlığı – Zafer Köse

İnsanlar vardı, ama insanlık yoktu burada: Mehmet Tanboğa ve Fevzi Yetkin’in Dörtlerin Gecesi kitabında geçiyor bu söz. Diyarbakır Cezaevi’nin 12 Eylül sonrası koşullarını anlatıyor. Adnan Yücel ise, o uzun şiirinde şöyle diyor: Havasızlık içinde veremler yaratılırken Gardiyan hakimler ve savcı çavuşlarla Her gece mahkemeler kurulurken İnsanlar soyundurulup makatlar aranırken Hangi

OKUMAK İÇİN TIKLA

Maviye Boyanmış Hayatlar – Zafer Köse

Boş bir kumsalda durup yumuşakça dalgalanan denizin sesini dinlersiniz. Serin rüzgâr içinizi rahatlatır. Ne kadar büyük, dev bir varlığın hemen yanında olduğunuzu hisseder misiniz peki? Açık denizde bulunan biri kadar değil herhalde. Açık denizde, bir güvertede, etrafa bakarsınız. Dört yanınız sonsuz mavi. Ama sonsuzluk duygusu değil bu. Bir varlıktan çok,

OKUMAK İÇİN TIKLA

Sağ Ol Yaşar Kemal! – Zafer Köse

Yunus’la, Karacaoğlan’la, Pir Sultan’la… Yaşar Kemal’le on yıllar boyunca yaşanan böylesine derinlikli bir ilişki sonucunda ortaya çıkıyor, Livaneli’nin kitabı. İKİ SEVGİLİ, BİR ROMANCI Sonunda yemin töreni denen şey yapılıyor ve genç adam askeri birliğin kapısında sevgilisiyle buluşuyor. İlk kez yaşadığı 30 günlük hasretle kucaklıyor onu. Her molada, her zorlukta bu

OKUMAK İÇİN TIKLA

Aytmatov Farkıyla Aşk – Zafer Köse

Cemile: Bir aşk hikayesi. Aytmatov, her türlü kötülüğün, zorbalığın, çirkinliğin farkında olarak güzellikleri ve iyi insanları anlatıyor. Cengiz Aytmatov, kuşkusuz büyük bir anlatıcı. Belki de anlatımından çok, anlattıkları ile devleşen bir edebiyatçı. Yani büyük hikayelerin anlatıcısı. Kahramanların davranışları o kadar derin gerçeklikleri ortaya çıkarıyor ki, olayların yaşandığı bölgeden ve dönemden

OKUMAK İÇİN TIKLA

Saramago Okurları Yaşıyor – Zafer Köse

Olay örgüsü gelişirken Saramago ölüyor; bir roman kahramanı değil, bu kez yazar ölüyor. Kurgunun bir parçasına dönüşüyor bu ölüm. Toplantıda, yolculukta, komşulukta… Türlü ortamlardaki türlü işlerde sahtekarlara rastlayabilirsiniz. Bencillere, zamanınızı harcayanlara, zorbalara. Kötülere. Kötülükten kaçmak imkansızdır bazen. Ama kötü insan olmamak her zaman mümkün! İyiliğin, umudun, bütün olumsuz koşullara rağmen

OKUMAK İÇİN TIKLA

Sanat, Hayat ve Livaneli – Zafer Köse

Başarı, mutluluk, yarı aydınlar, pop kültürü, arabesk, tek boyutlu yaşamak, itaat… Hepsiyle meselesi olan bir sanatçı, Livaneli. Rotterdam’da bir otel odası. Zülfü Livaneli birazdan dışarı çıkacak, bir sanat etkinliği için bulunduğu kentte dolaşacak. Bu gece programı yok. Çıkmadan önce bağlamasını alıp akortunu kontrol ediyor. Sazı yatağının yanına koyduktan sonra, herhalde

OKUMAK İÇİN TIKLA

Sessizce Anlatan Bir Roman – Zafer Köse

Yitik Bir Aşkın Gölgesinde: Mehmed Uzun’dan Cumhuriyet’in ilk dönemindeki bir Kürt aydınının hikayesi. Bir karanlık bir aydınlık fotoğraflara bakar gibi okuyorsunuz. Bir dostunuz sizi davet etmiş. Oturmuş, karşınızdaki duvara yansıtılan fotoğrafları izliyormuşsunuz. Yavaş yavaş değişiyormuş fotoğraflar. Hemen arkanızdaki cihazdan çıkan ve omzunuzun yanından geçerek duvara ulaşan huzmenin içinde toz zerrecikleri

OKUMAK İÇİN TIKLA

Aşk Birdenbire, İmge Birdenbire – Zafer Köse

Zaten Herkes Bir Denizdir Doğuştan! Onur Behramoğlu’nun son kitabından yola çıkan sözler. SÖYLEŞİ: ZAFER KÖSE Sanat uzun hayat kısa. “Sanat” derken “hekimlik” kastedilerek Hipokrat tarafından söylenen bu söz, yüzyıllar boyunca anlamı genişleyerek yaşıyor. En çok da bir insandan daha uzun yaşayacak yapıtlar üretmekle, kültür sanat çalışmalarıyla ilgili kullanılıyor.

OKUMAK İÇİN TIKLA

Zaten Bir Aradayız – Zafer Köse

Zaten Herkes Bir Denizdir Doğuştan: Onur Behramoğlu’nun kitabında Fazıl Hüsnü, Leyla Erbil, Nihat Behram, Cemal Süreya, Nâzım ve diğer dostlarla buluşuyoruz. Ne büyük, ne derin bir sözdür, “Güzel insan.” Elbette boy bosla ilgili değil bunun anlamı. Fiziksel bir konu değil ama yine de somut biçimde algılanabilir. En çok yüzlerde yansır

OKUMAK İÇİN TIKLA

1 Mayıs’ın Anlamı ve Önemi – Zafer Köse

Çalışma sürelerinin kısaltılması için yürütülen örgütlü mücadele, insanlık tarihinin en önemli konusudur! Çünkü: Yaşamak için çalışmak zorunda olan insanların kendine zaman ayırabilmesi mümkün hale geldi. Sevmeye, düşünmeye, karar vermeye hak kazanıldı. “Serbest zaman” talebi gibi “laiklik”, “özgürlük”, “insan hakları” taleplerinin de emek mücadelesi ile ilişkilendirilmesi ve hayata dair hale gelmesi

OKUMAK İÇİN TIKLA

Dünyayı Roman Kurtaracak – Zafer Köse

Şimdi her şey gibi “sanat”ı da inkar ediyordu. “Sanat”, “hayat” dediğimiz yalanı gerçek sanmak için uydurduğumuz ikinci bir “yalan”dı. … Süheyla, “Yanılıyorsun Adnan” dedi. “Hayatımızda tek doğru şey sanattır. Hayattan bile kuvvetli olan sanat! Görüyor musun? Dışarıda ehemmiyet vermeyerek görüp geçtiğimiz şeylere sahnede ağlıyoruz.”

OKUMAK İÇİN TIKLA

Yüzyıldır Üç İstanbul – Zafer Köse

Üç İstanbul’un sayfalarında hızla ilerlerken, birden duruyorsunuz. Bir şey hatırlamaya çalışır gibi belleğinizi zorladığınız duygusuna kapılıyorsunuz. Sanki bir şey söyleyeceksiniz de o sözcük bir türlü aklınıza gelmiyor. Neydi ki? Tekrar kitaba dönüyorsunuz. Adnan’ın üzerinde çalıştığı romanı için aldığı notları bir kez daha okuyorsunuz: “Sonra bu minareler: Gökyüzünü madalyon bir ayna

OKUMAK İÇİN TIKLA

Ne Çok İstanbul Var! – Zafer Köse

İstanbul’dasınız. Belki yaşadığınız şehirdir orası; geçim derdiyle işe gittiğiniz sokaklar, çalıştığınız şirket, dostlarınızla buluştuğunuz evler oradadır. Belki de bir akrabanızı ziyarete gitmişsinizdir; daha çok televizyondan bildiğiniz bir kentte konuksunuzdur. Evde uyku hazırlıkları başlamış, siz pencerenin önünde oturmuş kitap okuyorsunuz.

OKUMAK İÇİN TIKLA

Ey Eleştiri Sapıkları – Zafer Köse

Koskoca Aziz Nesin’i bile, sadece “Halka aptal demişti” diye anarsınız; üzerinde durulacak onca özelliğiyle ilgilenmezsiniz. İnsanları aşağılayan, halkı küçümseyen “bilim insanlarını” veya “yazarları” baş tacı edersiniz. Oysa cahilce bulduğunuz bu memleket ortamı, “bilgili, eğitimli, üstün insan” konumu hissetmenize fayda sağladığı için, sizi memnun da etmektedir. Ne bu “meşhur düşünürler”in ne

OKUMAK İÇİN TIKLA

Kitaplı Mücadele – Zafer Köse

Son on yıllarda yazılmış kitapların çoğu, emeğiyle geçinen insanlara zararlı. “Yazar Müsveddeleri”nin listesi aşağıdaymış. Bunları okullara davet etmek resmi suçmuş. “Liste” dediği, barış isteyen akademisyenlere yönelik baskılara karşı çıkmak için imza veren yazarların isimleri. Bir Milli Eğitim yetkilisi öğretmenlere bu şekilde mesaj yayınlıyor.(*) Oysa bu bir “resmi yalan”! Çünkü bu

OKUMAK İÇİN TIKLA

Zincirli Zincirsiz Emekçiler – Zafer Köse

“FLAŞ”, “ŞOK!” Keşke yıllardır her konuda böyle ünlemler kullanılmasaydı. Bu flaş “düzelti” bilgisini gerçekten de öyle dikkat çekecek biçimde paylaşmak isterdim. Marx ve Engels’in, bir türlü aklıma tam yatmayan, hem de Manifesto’da geçen bir sözü var(dı). İşçilerin zincirlerinden başka kaybedecek bir şeyleri olmadığını belirten o söz, meğer bir çeviri hatasıymış.

OKUMAK İÇİN TIKLA

Din, Günah, Edebiyat – Zafer Köse

Dinselliği ve günahkarlığı yükselten, aynı koşullardır. Onlar birbirinin karşıtı değil, aynı maddi koşulların sonucudurlar. Ya birlikte çoğalırlar ya da birlikte azalırlar. İngiltere’de Victoria Dönemi’nde (1837-1901) dinsellik, sapıklık, hırsızlık hızla yükselmişti. Ticaret, sanayi ve çok bozuk bir dağılımla zenginlik de aynı şekilde yükselmişti. Oscar Wilde’ın ünlü yapıtı Lord Arthur Savile’in Suçu’nu okurken,

OKUMAK İÇİN TIKLA