Spinoza’ya göre kötü diye bir şey var mıdır?

Baruch Spinoza’nın metafiziği ve etiği, geleneksel anlamda “kötü” kavramını radikal bir şekilde yeniden yorumlar. Spinoza’ya göre, kötü diye bir şey yoktur; yalnızca insanın doğayı ve Tanrı’yı (ya da “Substance”ı) yetersiz bir şekilde kavramasından kaynaklanan bir yanılsama vardır. Bu görüşü, Ethica adlı eserinde detaylı bir şekilde işler. İşte Spinoza’nın kötülük problemine

OKUMAK İÇİN TIKLA

Li gorî Spinoza, gelo tiştekî wekî xerabî heye?

Metafizîk û exlaqê Baruch Spinoza bi awayekî radîkal têgeha kevneşopî ya “xerabiyê” ji nû ve şîrove dikin. Li gorî Spinoza, tiştekî wekî xerabiyê tune ye; ew tenê xeyalek e ku ji têgihîştina nebaş a mirovan a xwezayê û Xwedê (an “Madeya”) derdikeve holê. Ew vê nêrînê di Exlaqa xwe de

OKUMAK İÇİN TIKLA

According to Spinoza, is there such a thing as evil?

Baruch Spinoza’s metaphysics and ethics radically reinterpret the traditional concept of “evil.” According to Spinoza, there is no such thing as evil; it is merely an illusion resulting from man’s inadequate understanding of nature and God (or “Substance”). He elaborates this view in his Ethics. Here are the philosophical foundations

OKUMAK İÇİN TIKLA

Yaşamın Size Yönelttiği Sorular

• Yaşam yolculuğunuzda sizi buraya, şu ana getiren şey nedir? • Hangi tanrılar, güçler, aile, sosyal ortam, hakikatinizi şekillendirmiş, beslemiş veya onu kısıtlamış olabilir? • Kimin hayatını yaşıyorsunuz? • Neden her şey yolundayken bile ters giden bir şeyler var gibi geliyor? • Neden beklentilerimizle ilgili çok fazla hayal kırıklığı, ihanet

OKUMAK İÇİN TIKLA

“En Kötü Ne Olabilir?” Sorusunun Gücü ve Tuzakları

🔍 I. Bu Soru Ne Anlatır? Ne Amaçlar? 👉 1. Zihinsel Felaketleştirmeye Müdahale İnsan zihni, belirsizlik karşısında en kötü senaryoyu kurgulama eğilimindedir. Bu soru, o otomatik düşünceyi yavaşlatır. “Ya başarısız olursam?”→ “En kötü ne olur?”→ “Kaybederim. Ama belki tekrar denerim.” Bu yapı, zihni dramatikleştirmeden uzaklaştırır, somutlaştırır. 🧠 II. Psikolojik Derinlik:

OKUMAK İÇİN TIKLA

Stresle felsefi olarak nasıl mücadele edilir?

1. Stoacılık: Kontrol Edebileceğini Ayırt Et Temsilcileri: Epiktetos, Marcus Aurelius, SenecaAna fikir: “Bazı şeyler bizim elimizdedir, bazıları değildir.” Yaklaşımı: Stoacılık, stresi oluşturan dış koşullardan çok, bu koşullara verdiğimiz tepkilerin önemli olduğunu savunur. Epiktetos’a göre olaylar değil, olaylar hakkındaki düşüncelerimiz bizi rahatsız eder. Stres karşısında temel soru şudur: “Bu durum benim

OKUMAK İÇİN TIKLA

Sait Faik Abasıyanık öykülerinde yoksulluğun nedenlerini nasıl ele alır?

Sait Faik Abasıyanık, öykülerinde yoksulluğu toplumsal eşitsizlikler, adaletsizlikler ve bireylerin içinde bulunduğu çaresizlikler üzerinden derinlemesine ele alır. Onun öykülerindeki yoksulluk, sadece maddi bir eksiklik değil, aynı zamanda insanların yaşamlarına sirayet eden bir yalnızlık, umutsuzluk ve toplum tarafından dışlanmışlık halidir. İşte Sait Faik’in yoksulluğu ele alış biçiminin temel özellikleri: 1. Toplumsal

OKUMAK İÇİN TIKLA

Sabahattin Ali: Namuslu olmak ne zor şeymiş meğer!

Namuslu olmak ne zor şeymiş meğer! Bir gün Almanların pabucunu yalayan ertesi gün İngilizlere takla atan, daha ertesi gün de Amerika’ya kavuk sallayan soysuzlar gibi olmak istemedik. Yalnız ve yalnız bir tek milletin önünde secdeye vardık. O da kendi cefakeş milletimizdir. Meğer ne büyük günah işlemişiz! Kanunlu, kanunsuz baskılar altında

OKUMAK İÇİN TIKLA

Edip Cansever kendini hangi şairle özdeşleştiriyordu?

Edip Cansever kendini hangi şairle özdeşleştiriyordu? “T.S. Eliot’ın Türkiye’de şiirleri çıkıyordu; Özdemir Nutku, Aslan Ebiri bu şiirleri çeviriyorlardı. O zaman Eliot gibi bazı şairler o kadar tanınmıyordu. Edip kendini Eliot’la biraz özdeşleştirdi sanırım.” Cemal Süreya / Kasım 1988 Kaynak: Edip’in Lastik Topu / Dostlarının ve ailesinin anlatımıyla Edip Cansever YKY

OKUMAK İÇİN TIKLA

Boratin’in Arayışı ve İstanbul’un Modern Yüzü

Belleğin Boşluğunda Bir Başlangıç Burhan Sönmez’in Labirent adlı romanı, Boratin adlı genç bir müzisyenin intihar girişimi sonrası hastanede gözlerini açmasıyla başlar. Boratin, belleğini tamamen yitirmiş, kendi kimliğine dair hiçbir iz taşımamaktadır. Bu durum, onu mitolojik bir Theseus figürüne dönüştürür; ancak onun labirenti, Minotaur’un değil, kendi zihninin karmaşık koridorlarıdır. Theseus’un ipliği,

OKUMAK İÇİN TIKLA

İnsan-Makine Melezleşmesi ve Biyopolitik Dönüşüm

Haraway’in Cyborg Kavramı ve İnsan-Makine Birliği Donna Haraway’in Cyborg Manifestosu (1985), insan ile makine arasındaki sınırların bulanıklaştığı bir dünyayı anlamak için çığır açıcı bir çerçeve sunar. Haraway, cyborg’u ne tamamen insan ne de tamamen makine olan, hibrit bir varlık olarak tanımlar; bu, biyolojik ve teknolojik olanın simbiyotik bir birleşimidir. Deus

OKUMAK İÇİN TIKLA

Cinsel İstek ve Evlilik Terapisi: Çok Katmanlı Bir İnceleme

İlişkisel Dinamiklerin Temelleri Cinsel isteksizlik, evlilik terapilerinde sıkça karşılaşılan bir durumdur ve çiftlerin ilişkisel dinamiklerini derinden etkiler. Bu durum, bireylerin fizyolojik, duygusal ve sosyal faktörlerinin karmaşık bir etkileşimi olarak ortaya çıkar. Evlilik terapisi, bu sorunun kökenlerini anlamak için sistemik bir yaklaşım benimser. Çiftlerin iletişim kalıpları, duygusal bağları ve ortak yaşam

OKUMAK İÇİN TIKLA

Roy Andersson’un Güvercin Üzerine Düşünceler: İnsanlığın Çelişkili Manzarası

İnsanlığın Kırılgan Portresi Roy Andersson’un A Pigeon Sat on a Branch Reflecting on Existence filmi, insan varoluşunun absürt ve kırılgan doğasını mercek altına alır. Film, sabit kamera açıları ve uzun plan sekanslarla oluşturulan minimalist bir estetikle, modern toplumun sıradan ama derin çelişkilerini yansıtır. Andersson, iki gezgin satıcı Sam ve Jonathan’ın

OKUMAK İÇİN TIKLA

Bremen Mızıkacıları: Bir Kaçışın Toplumsal Düşü

“Bremen Mızıkacıları” masalı, Grimm Kardeşler tarafından derlenen ve bir grup hayvanın –eşek, köpek, kedi ve horoz– efendilerinin baskısından kaçarak özgür bir yaşam arayışına girdiği bir anlatıdır. Bu kaçış, yüzeyde basit bir macera gibi görünse de, derinlemesine incelendiğinde, bireylerin mevcut düzenin kısıtlamalarından kurtulma çabası ve yeni bir topluluk kurma arzusunun sembolik

OKUMAK İÇİN TIKLA

Bebeklerin Melodisi: Müzikle Duygusal Bağların İnşası

Melodinin Kökeni: Bebeklerin Müziğe Doğal Yatkınlığı Bebeklerin müzikle ilişkisi, insan türünün evrimsel yolculuğunda derin kökler taşır. Nörobilim araştırmaları, bebeklerin henüz anne karnındayken ritim ve melodilere tepki verdiğini ortaya koyuyor. Fetüslerin, annenin kalp atışının ritmik düzenine uyum sağlayarak sakinleştiği biliniyor; bu, müziğin duygusal regülasyon üzerindeki etkisinin erken bir göstergesi. Doğumdan sonra,

OKUMAK İÇİN TIKLA

Dinozorların Sonu: Kozmik Çarpışma ve Yeryüzü Çalkantıları

Dinozorların yok oluşu, yaklaşık 66 milyon yıl önce Kretase-Paleojen (K-Pg) sınırında gerçekleşen kitlesel bir yok oluş olayıdır. Bu olay, Dünya üzerindeki yaşamın yaklaşık %75’inin ortadan kalkmasıyla sonuçlanmış ve özellikle dinozorların egemenliğine son vermiştir. Alvarez hipotezi, bu yok oluşun bir asteroid çarpmasıyla tetiklendiğini öne sürerken, Deccan Traps volkanizması ise yoğun volkanik

OKUMAK İÇİN TIKLA

ABA Terapisinin Özerklik Eleştirisi ve Foucault’nun Biyopolitika Çerçevesi

Uygulamalı Davranış Analizi (ABA) terapisi, otistik bireylerin davranışlarını düzenlemeyi amaçlayan bir yöntem olarak uzun süredir tartışma konusu olmuştur. Özellikle özerklik ihlali eleştirileri, bu yöntemin etik boyutlarını sorgulamaya yöneltmiştir. Michel Foucault’nun biyopolitika kavramı, bu eleştirileri anlamak için güçlü bir kuramsal çerçeve sunar; bireylerin bedenleri ve davranışları üzerindeki denetim mekanizmalarını tarihsel ve

OKUMAK İÇİN TIKLA

Basat’ın Kahramanlık Serüveni: Türk Mitolojisinde Birey ve Toplumun Kesişimi

Dede Korkut hikâyeleri, Türk kültürünün köklü anlatı geleneğinde, bireysel cesaretin toplumsal değerlerle iç içe geçtiği bir alan sunar. Basat karakteri, özellikle Tepegöz’le mücadelesiyle, Türk mitolojisindeki kahramanlık kavramının çok boyutlu bir yansıması olarak öne çıkar. Bu metin, Basat’ın Tepegöz’e karşı verdiği mücadeleyi, bireysel cesaretin toplumsal sorumlulukla nasıl birleştiğini derinlemesine inceleyerek, bu

OKUMAK İÇİN TIKLA

Rüstem ve Rostam: Epik Kimliğin Savaş Alanlarındaki Yansımaları

Kahramanın Kökenleri ve Arketipsel Bağlantılar Rüstem, Firdevsi’nin Şehname adlı eserinde Pers mitolojisinin en önemli figürlerinden biri olarak ortaya çıkar ve Rostam arketipiyle doğrudan ilişkilendirilir. Bu bağ, yalnızca bir isim benzerliği değil, aynı zamanda tarih boyunca Pers kültürünün kahramanlık anlayışını şekillendiren derin bir kimlik sürekliliğidir. Rostam, mitolojik anlatılarda idealize edilmiş bir

OKUMAK İÇİN TIKLA

Orpheus’un Sembolleri: Müziğin ve Aşkın Ölümsüz Yansımaları

Orpheus, antik Yunan mitolojisinin en büyüleyici figürlerinden biridir; hem müziğin hem de aşkın sembolü olarak insanlığın kolektif bilincinde derin izler bırakmıştır. Onun hikayesi, lir çalan bir ozan olarak doğayı ve tanrıları etkileyen bir sanatçı ile sevgilisi Eurydice için yeraltı dünyasına inen bir aşığın tragedyasıdır. Orpheus’un sembolleri, onun bu ikili rolünü

OKUMAK İÇİN TIKLA