İzin Verin De – Metin Altıok (seslendiren: Orhan Alkaya & Mehtap Meral)

İZİN VERİN DE Benim bu dünyada bir yerim olmadı, Kuytu gövdemi saymazsak eğer. Gövdem ki varla yok arası, Hem varlığa, hem yokluğa değer. Ama yüreğim hiç solmadı. Bir gül koklayayım izin verin de. Ben yaşama da, ölüme de inandım; Tamamlarlar sanırdım eksiklerimi. Çarşıları hep birlikte gezerdik; Biri dostumsa, sevgilimdi öteki.

OKUMAK İÇİN TIKLA

Metin Altıok Şiirlerinden Şarkılar – Kuşlu Gazel – (Mazlum Çimen)

KUŞLU GAZEL Koyup zarfın içine, üstünü acıyla pulladım Sana bir sevinçlik menevişli kuş yolladım Son kuşlarımdı bunlar, dedim telef olmasın Geçti artık göğsümde kuş barınmaz anladım Esti rüzgâr bozuk bozuk, örselendi yüreğim Eksik gedik nem varsa ezberden tamamladım Bende sönen şavkıması sürsün diye yaşamın Bu kuşları senin için gözlerimde sakladım

OKUMAK İÇİN TIKLA

İsyanın Kökenleri (Kapitalizmin Ortadoğu’daki Sorunları) – Adam Hanieh

Ortadoğu, dünya pazarının merkez noktalarından biri olmaya devam etmektedir. Dolayısıyla bölgedeki toplumsal mücadelelerin başarıları ve başarısızlıkları gelecek yıllarda da küresel kapitalizmin doğasını belirleyen ana etmenlerden biri olacaktır. 2011-2012 boyunca yaşanan isyanlar kapitalizm sonrası bir geleceğin inşasıyla ilgilenen herkesin isyanıdır. En iyi anlamda, Arap isyanları son iki yılda bütün dünyada patlak

OKUMAK İÇİN TIKLA

Brecht Estetiği ve Sinema – Mutlu Parkan

“[…] Gerçeğin ya da daha doğru bir ifadeyle, görünüşün bir fotoğrafını sunan alıcıya karşılık sinema, başta oyunculuk ve kurgu olmak üzere öbür estetik öğeleri ile görünüşün analitik bir sunumunu verebilir. Ancak görgü-bilgiden (experience), hareket eden eski sanat kavrayışı, yani geleneksel sanat ve bunun uzantısı olan geleneksel sinema, bunu yapamaz. Çünkü

OKUMAK İÇİN TIKLA

“Dünyada hiçbir şey insan ruhu üzerinde hiçlik kadar ağır bir baskı uygulayamaz.” Stefan Zweig

(…) ve Hitler Viyana’ya girmezden bir gün önce, SS’ler tarafından tutuklandım. (…) Bir otelde kendine ait bir oda -aslında kulağa çok insanca geliyor, öyle değil mi? Ama inanın ki, bizim gibi ‘seçkinleri’ yirmişerli gruplar halinde buz gibi barakalara tıkacakları yerde epey iyi ısıtılmış, tek kişilik otel odalarına yerleştirmekle, bizler için

OKUMAK İÇİN TIKLA

“Leskov olmadan Bulgakov da, Çehov da, Garcia Marquez de, Julio Cortázar da olmazdı…” Büyülü Gezgin – Nikolay Leskov

Roman, öykü ve oyun yazarı Nikolay Semyonoviç Leskov (1831-1895), on dokuzuncu yüzyıl Rus edebiyatı geleneğinde bir bomba etkisi yaratmıştır. Gerçekçi geleneğe karşı olmasa da mitsel, ayrıksı bir Rusya’dır onun resmettiği; askerlerin, rahiplerin, serflerin, prenslerin, çılgın Tatarların ve Çingenelerin cirit attığı, büyülü, düşsel, kabına sığmaz bir dünyadır.

OKUMAK İÇİN TIKLA

Ellinci sanat yılında Ataol Behramoğlu ile “şiir” dedik (söyleşi)

‘İç sesimin tınısı değişmedi’ Elli yılı devirmiş bir şair olarak gözünü açtığı, şiire başladığı, sürdürdüğü ve günümüzde vardığı dünyaları ortaya koyan bir toplam “Yarım Yüzyıldan Şiirler”. Duygusu, geçmişi, kültürü, motifi, coğrafyasından süzdükleriyle Türk Şiirinin ve direncin şiiri Behramoğlu’nunki. Bu bağlamda “Yarım Yüzyıldan Şiirler” kitabı; “1959’dan 1963’e…”, “1963’den 1965’e…”, “1965’den 1970’e…”,

OKUMAK İÇİN TIKLA

Şirin’den Rakel’e, Dirençle, Sevgiyle – Zafer Köse

31 Mayıs 1971’de Nurhak’ta öldürüldü Sinan. Şirin’in, Şirin Cemgil’in eşi Sinan… Devlet eliyle veya devletin göz yummasıyla yaşanan ne ilk ne de son katliamdı bu. 19 Ocak 2007’de Hrant Dink öldürüldü. Rakel’in eşi. Rakel’in ebedi sevgilisinin ardından yazdığı mektup, Hrant’a ulaşamadıysa da, dünyanın sevgililerine ulaştı. Bu güzel kadınlar için, bu

OKUMAK İÇİN TIKLA

Lizbon’a Gece Treni – Pascal Mercier

Antik diller öğretmeni Raimund Gregorius lisede ders sırasında ansızın sınıftan çıkar, duyduğu Portekizce bir kelimenin büyüsüne kapılarak yaşadığı şehri, düzenli hayatını terk edip hakkında hiçbir şey bilmediği gizemli bir Portekizli’nin, doktor ve yazar Amadeu Prado’nun izini sürmek üzere Lizbon’a doğru trenle yola çıkar.

OKUMAK İÇİN TIKLA

Kızıl Tıp (Sovyet Rusya’da Toplumsallaştırılmış Sağlık) – Sir Arthur Newsholme, John Adams Kingsbury

1917 Ekim Devrimi ile kurulan Sovyetler Birliği, yaşamın her alanında “insanı” merkeze yerleştirmişti. Eğitimde, sanatta, bilimde, sporda ve toplumsal üretimde olduğu gibi sağlık alanında da bu anlayış hakimdi. Devrim’in hemen ertesinde sağlık hizmetleri toplumun bütününün yararını gözetecek şekilde örgütlenmeye başlamıştır.

OKUMAK İÇİN TIKLA

“Kalakalan, artakalan birileri hep var” Yetersiz Bakiye – Karin Karakaşlı

Üst üste usta yazarların kitaplarının yayımlandığı bugünlerde uzun, dokunaklı, sarsıcı ve edebiyatın tüm lezzetleriyle dolu bir yolculuğa çıkmak isterseniz size Karin Karakaşlı’nın yeni öykü kitabı Yetersiz Bakiye’yi öneririm. İstanbul’dan başlayarak pek çok şehri ziyaret eden hikâyelerin yer aldığı kitapta Karakaşlı yetkin kalemiyle günümüz Türkiyesi’nin altı çizilmesi gereken her sorununa zarifçe

OKUMAK İÇİN TIKLA

Her şey alışkanlığa dönüşüyorsa, önemli düşünce ve eylemler sonunda anlamsıza dönüşür. – Albert Camus

Anlamsızlık antolojisi(1). İlkin, anlamsızlık nedir? Burada, kökensel bağ yanıltıcıdır. Anlamsız, anlamı olmayan demek değildir. Öyle olsa, gerçekten de dünya anlamsızdır demek gerekirdi. Us dışı ve anlamsız eş anlamlı değildir. Anlamsız bir kişi, pekala usçu olabilir. Anlamsız, önemsiz olan da değildir. Anlamsız olan önemli eylemler, ciddi ve görkemli tasarılar vardır.

OKUMAK İÇİN TIKLA

10 yıldır bekleyen yayınlanmamış bir Hrant Dink röportajı

Bu, yayınlanmamış bir Hrant Dink röportajı. Yaklaşık 10 yıldır ara ara hatırlanan bir röportaj ancak hiç unutulmayan bir ortak kedere dâhil… Gazeteci adayı bir üniversite öğrencisinin, o günlerde ülkenin en çok konuşulan isimlerinden biri olan bir gazeteciyle gerçekleştirdiği heyecanlı ve acemi söyleşinin kaydı. Bugüne kadar bir yerlerde saklanan, ses kaydı,

OKUMAK İÇİN TIKLA

Dünyayı aydınlatan ve onu katlanılır kılan… – Albert Camus

Dünyayı aydınlatan ve onu katlanılır kılan, dünya ile ilişki kurmamızı sağlayan — ve özellikle de bizi insanlarla bütünleştiren, o bildik duygudur, insanlarla ilişki içinde olmak her zaman yola devam etmemize yardımcı olur, çünkü ilişkiler hep gelişimleri, bir geleceği varsayar — ve ayrıca sanki tek görevimiz insanlarla ilişki kurarak yaşamaktır. Ama

OKUMAK İÇİN TIKLA

Güvercinler de Gitti (O gün yazılmıştı, Hrant’ın ardından) – Zafer Köse

İlk ne zaman okumuştunuz o romanı? Daha okumadan önce, bir kitapçıda gördüğünüz anda sizi etkilemişti. O ne biçim roman adıydı öyle! “Kuşlar da Gitti”! Aceleyle eve gitmiştiniz. Hemen okumuştunuz. Zaten incecik bir kitaptı. Yaşar Kemal’in alışılmış boyuttaki romanlarından değildi. Çocuklar vardı romanda. Kuşları yakalıyorlar, kafeslere dolduruyorlardı. İnsanlar vardı. Merhametli. Kafeslerin

OKUMAK İÇİN TIKLA

Yaşar’ın Yeri – Can Dündar

Şanar Yurdatapan’dan bir mesaj geldi. Bir de fotoğraf… Önce fotoğrafı tarif edeyim. Uzunca bir duvarın dibine tespih taneleri gibi dizilmiş bir grup yazar… Kimler yok ki aralarında: Adalet Ağaoğlu, Erdal Öz, Orhan Pamuk, Ataol Behramoğlu, Demirtaş Ceyhun, Ahmet Altan, Onat Kutlar… Duvar, canlı resimlerle örülmüş bir edebiyatçılar panosu adeta…

OKUMAK İÇİN TIKLA

Yaşamak, direnmektir kardeşim! – Öznur Özkaya

Yaşamak, sadece nefes almak değildir elbette. Yaş almaktır bazen durduk yere, bazen yaşlanmasıdır gözlerin inceden inceye. Savaşmak da değildir her zaman, çünkü kiminin savaşı başlayamadan biter, kimi zaten savaş nedir hiç bilmemiştir, kimi de her savaşta yenilmiştir. Yaşamak teslimiyettir biraz da. Özgür olmak kimi zaman eşsiz bir hayaldir. Çokça da

OKUMAK İÇİN TIKLA