Kategori: Romanlar

Dostoyevski: Zarfı açtım. Ondandı. “Bağışlayın beni!” diyordu.

Gecelerim o sabah bitti. Berbat bir gündü. Yağmur kederli tıpırtılarla pencere camlarını dövüyordu. Odam karanlıktı, dışarıda puslu bir hava vardı. Ağrıdan çatlayan başım dönüyordu. Bütün bedenimi ateş basmıştı. Bir aralık Matriyona’nın sesini duydum tepemde. – Postacı sana bir mektup getirdi, bey. – Mektup mu? .. Kimden? Heyecandan ayağa fırlamıştım. –

OKUMAK İÇİN TIKLA

Dostoyevski: Sevgili okuyucum, darılmayın ama kendi kendinizin düşmanı olduğunuz için gülüyorum.

Sevgili okuyucum, o öylesine güzel bir geceydi ki, böylesini ancak gençliğimizde görebiliriz! Gökyüzünün aydınlığına, yıldızların parlaklığına bakıp bakıp da, “Böyle bir göğün altında insan nasıl olur da öfke duyar, hırçınlaşabilir?” diye düşünürsünüz. Ama bu düşünce de gençler içindir, sevgili okuyucum, hem de çok gençler için. Dilerim, sizin de gönlünüz uzun

OKUMAK İÇİN TIKLA

Modernlikle inanç arasındaki muhafazakâr: Emine – Elif Şahin Hamidi

Siyasal roman deyince hemen akla gelen isimlerden biri olan Mehmet Eroğlu, Fay Kırığı üçlemesinin ikinci kitabında yine insana, yine Türkiye’ye ve yine bu topraklarda yaşananlara dokunuyor. Türk-Kürt, Laik-Müslüman ve zengin-yoksul eksenindeki fay hattı üzerinden ülkedeki bölünüşe ayna tutuyor. Günümüzün yükselen Müslüman burjuva sınıfını daha yakından tanımak adına da dikkat çekici bir roman sunuyor.

OKUMAK İÇİN TIKLA

Geçmişe Bir Yolculuk: “Ay Işığı Tanıklığı” – Müslüm Üzülmez

“Mamosteyê delal, law weleh ez dibêjim qey ji gewrîya min xwîn tê.” (s.288)* Geçmişi bilmeden ne bugünü anlayabilir ne de doğru bir şekilde geleceği inşa edebiliriz. Bu bağlamda geçmişe yapılan yolculukları severim. Ve “Ay Işığı Tanıklığı” adlı romanı okuyunca geçmişe yolculuğa çıktım diyebilirim. “Ay Işığı Tanıklığı”nı Resul Üstün’ün kaleme almış.

OKUMAK İÇİN TIKLA

Bok Yoluna Gitmek – Erich Kästner

“Çöküş ve ahlaki çürümeye karşı, devlet ve ailede namus ve disiplin için; Heinrich Mann, Ernst Glaeser ve Erich Kästner´in yazdıklarını ateşe veriyorum.” 10 Mayıs 1933’de Berlin Opera Meydanı bu sözlerle yankılanırken, Kästner kenarda, kitaplarının genç Naziler tarafından yakılışını izliyordu. Kästner‘i faşist histerinin hedef tahtasına oturtan eserlerinin arasında Bok Yoluna Gitmek

OKUMAK İÇİN TIKLA

Dünya edebiyatının en tuhaf metinlerinden biri: Tristram Shandy

Konusuzluğu konu edinen bir metin Dünya edebiyatının en tuhaf metinlerinden biri olan “Tristram Shandy”, 1759-1767 yılları arasında bölüm bölüm yayınlanmıştı. Sterne’nin sağlığı elverse, o dönemin edebi teamüllerine uygun düşmemekle birlikte okuyucular tarafından büyük ilgi görüp sevilen roman belki daha da uzayabilirdi. Modernist akıma ve post-modern romana öncülük ettiğini rahatlıkla söyleyebileceğimiz

OKUMAK İÇİN TIKLA

Vazoya Bir Gül Düştü – İlker Özünlü

Doğal olan özgürlüktür. Çamların arasında bir görünüp bir kaybolmaktır varoluş. Her yerde var olabilmek için bir yerde kaybolmak. Kaybolmayı hepimiz gibi doğuştan edinmiş ancak bizim gibi unutmayıp bilince çıkarmış köylü bir kız çocuğu… Belki de ondan daha özgür olan, gittikleri her yerde başıboşlukları gıpta edilen ve tam da bu yüzden

OKUMAK İÇİN TIKLA

Serseri – İlker Özünlü

Çocukluktan gençliğe adım atan Selim, hayatı tanıma yolculuğunun bu ilk adımında toplumun sınırlarına çarpacaktır. Her şey onun için önceden belirlenmiştir. Büyümenin, birey olmanın toplumsal kalıplarına uymaya çağrılır; ilk olarak ailesi tarafından. Okul duvarlarının eğitim hapishanesini koruyup kolladığını görecek, cinselliğin toplumsal cenderenin dikenli telleri olduğunu deneyimleyecektir.

OKUMAK İÇİN TIKLA

Kendi kafasına sığamayan “Karaduygun” – Sema Kaygusuz

“Karaduygun, kendi kafasına sığamayandır. Düşüncenin yüzyıllar içinde tamamlandığının bilinciyle zamanın kör kuyularına dalmayı göze alır. Dünyaya alışamaz, tahammül edemez, dünyevileşemez. Öç duygusu olmadan dehşete kapılır, iğrenmeden yadırgar, hamasete kanmaz, için için bağışlasa da aynı döngü tekrarlanmasın diye affedemez, sürekli anımsar, anımsadığı için uyuyamaz, uykusuzluk yüzünden unutamaz. Güzelliği bir lütuf gibi

OKUMAK İÇİN TIKLA

Triffidlerin Günü – John Wyndham “Bitkiler İnsanlara Karşı!”

Bilimkurgu türünün önde gelen yazarı John Wyndham’dan bir başyapıt daha. John Wyndham’ın en önemli kitaplarından biri olan Triffidlerin Günü, uygarlık, insanoğlunun doğa karşısındaki kibirli tutumu, cinsiyet ve sınıf ayrımı, soğuk savaş gibi toplumsal sorunların etrafında gelişen bir roman. İnsanoğlunun hırsının ve açgözlülüğün bir sonucu olarak doğanın başkaldırışını ve triffidler adı

OKUMAK İÇİN TIKLA

Virginia Woolf: Yüreğim kaburgalarımı dövüyor.

Virginia Woolf, 1931’de yayımladığı Dalgalar adlı yapıtında dış dünyayı yok eder. Üç erkek ve üç kadının çocukluklarından yaşlılık dönemlerine kadar tüm hayatlarının anlatıldığı kitapta dış dünya nesnel olarak değil, ancak kişilerin iç dünyalarına yansıdığı kadarıyla verilir. “Bir olay örgüsüne uyarak değil, bir ritme uyarak” yazılan kitap, “şiir olmayan herhangi bir

OKUMAK İÇİN TIKLA

Ölümün Aynası – Miguel de Unamuno

İspanyolların ünlü ‘98 kuşağının önde gelen ismi, usta yazar Miguel de Unamuno’nun “Ölümün Aynası” adlı öykü kitabı ilk kez Türkçe’de…“İyi bir öyküde en önemli şey durumlar ve geçişlerdir. Özellikle de bu sonuncusu. Geçişler, ah! Bu konuya dair, ünlü melodram yazarı D’Ennery şöyle diyordu: “Bir dramada (drama demek öykü demektir), önemli

OKUMAK İÇİN TIKLA

Gorki’nin Ana’sı: “Bizleri köpekler gibi tasmalı, zincirli tutuyorlar, cehalet içinde bırakıyorlar, korku içinde yaşatıyorlar…”

Ana, kâğıtları topladıklarını, ceketlerin altına, ceplere sokup sakladıklarını görünce yeniden güç kazandığını duydu. Daha sakinleşti. Gurur duyuyordu. Bunun sevinci coşturdu onu. Valizden tomar tomar bildiri çıkarıp sağa sola saçıyordu. Bir yandan da konuşuyordu. «Oğlumu ve arkadaşlarını niye yargıladılar, biliyor musunuz? Söyleyeceğim, ve siz inanacaksınız ak saçlı bir Ananın sözlerine: Dün onları mahkûm ettiler,

OKUMAK İÇİN TIKLA

Gökkuşağı Günleri – Antonio Skarmeta “Şili’de TV’de çıkan her şey Pinochet hakkında. Pinochet yanlısı olmayan biri ekrana çıkarsa mutlaka kelepçelenip terörist ilan edilir”

Şili’de, General Augusto Pinochet dönemi. Bir felsefe öğretmeninin oğlu olan lise öğrencisi Nico, babasının sınıfta ders anlatırken Pinochet’nin dikta rejimince acımasızca tutuklanmasına tanık olur. Nico’nun sevgilisinin babası olan Bettini, aynı zamanda Nico’nun babasının en yakın arkadaşıdır ve rejim tarafından işkence edilip kara listeye alınmış sol görüşlü bir reklamcıdır. Bettini son

OKUMAK İÇİN TIKLA

Neruda’nın Postacısı – Antonio Skarmeta “bu kitabı yazmak on dört yılımı aldı”

ÖNSÖZ O zamanlar beşinci sınıf bir gazetenin kültür sayfasında redaktör olarak çalışıyordum. Bulunduğum bölüm, yazı işleri müdürünün sanat anlayışına göre yönlendiriliyordu; sanat çevresindeki dostluklarıyla böbürlenen bu adam, uçuk kaçık kumpanyaların yıldızlarıyla söyleşiler yapmak, dedektif eskilerinin yazdığı kitaplara eleştiriler kaleme almak, gezici sirkler hakkında haberler yapmak ya da mahalledeki çocuklardan herhangi

OKUMAK İÇİN TIKLA

Sağ Ol Yaşar Kemal! – Zafer Köse

Yunus’la, Karacaoğlan’la, Pir Sultan’la… Yaşar Kemal’le on yıllar boyunca yaşanan böylesine derinlikli bir ilişki sonucunda ortaya çıkıyor, Livaneli’nin kitabı. İKİ SEVGİLİ, BİR ROMANCI Sonunda yemin töreni denen şey yapılıyor ve genç adam askeri birliğin kapısında sevgilisiyle buluşuyor. İlk kez yaşadığı 30 günlük hasretle kucaklıyor onu. Her molada, her zorlukta bu

OKUMAK İÇİN TIKLA

Suçlu Kim ? – Aleksandr Ivanoviç Herzen

” Siyasi hürriyetten yoksun bir halk için edebiyat, öfkesinin ve vicdanının çığlıklarını duyacağı biricik kürsüdür.” Herzen Klasik Rus edebiyatının başyapıtları arasında yer alan Suçlu Kim?, Rus edebiyat tarihinde, saf anlamda ilk “toplumsal” roman olarak değerlendirilmektedir. Ünlü eleştirmen Belinski, romanı, çağdaş Rus yaşamını toplumsal ve psikolojik açıdan ele alması bakımından çok önemli

OKUMAK İÇİN TIKLA

Tehlikeli bir roman: “Sayın Başkan” – M. Angel Asturias

Sayın Başkan, zamanımızın en önemli devlet adamı, bilgelerin bilgesi, büyüklerin en büyüğüdür. Halk onu hiç görmese bile, aynı doğa güçleri gibi acımasız varlığını her zaman üzerinde hisseder. Sayın Başkan’ın yüksek yerinde bir başkasının bulunacağını düşünmek bile ulusun iyiliğine karşı bir suikasttir; bunu aklından geçirmeye cüret eden kimse buna cüret etmemeli,

OKUMAK İÇİN TIKLA

Sema Kaygusuz: Çaresizlik diye bir şeyin olmadığını, çaresizliği bizim uydurduğumuzu, bizim birbirimize ettiklerimiz yüzünden doğan bir şey olduğunu anlıyorsun.

“…O zaman çaresizlik diye bir şeyin olmadığını, çaresizliği bizim uydurduğumuzu, bizim birbirimize ettiklerimiz yüzünden doğan bir şey olduğunu anlıyorsun.” (Sayfa 33, Barbarın Kahkahası) Deniz kıyısında taş sektirmek gibi kimi kitaplar. Zıplaya zıplaya kaya kaya gider taş suyun üstünde. Taşı sektiren de taş da deniz de hatta suyun dibindeki yosun da bilir

OKUMAK İÇİN TIKLA

Aytmatov Farkıyla Aşk – Zafer Köse

Cemile: Bir aşk hikayesi. Aytmatov, her türlü kötülüğün, zorbalığın, çirkinliğin farkında olarak güzellikleri ve iyi insanları anlatıyor. Cengiz Aytmatov, kuşkusuz büyük bir anlatıcı. Belki de anlatımından çok, anlattıkları ile devleşen bir edebiyatçı. Yani büyük hikayelerin anlatıcısı. Kahramanların davranışları o kadar derin gerçeklikleri ortaya çıkarıyor ki, olayların yaşandığı bölgeden ve dönemden

OKUMAK İÇİN TIKLA