Mekanın Poetikası, Gaston Bachelard. Evden ‘kaçıp, kurtulmak’ istenebilir ama asla ‘yıkılmamalı’dır. Çünkü ev, bir diğer anlamıyla ‘yuva’dır.

“Belki de en çok 17 Ağustos depremiyle farkına vardık, içinde soluk aldığımız evin anlamının. Ya tuğlaları arasında kaldık ya da dışına savrulduk. Oturup yaşamların ve de evlerin yeniden gözden geçirildiği bir tarih oldu 17 Ağustos. Ölüm diye bir şey vardı, onu hatırlattı. Kimselerin bir başkasının kapısını çalamadığı günlerin başlangıcında; yıkılan,

OKUMAK İÇİN TIKLA

17 Ağustos 1999, 03:02 / Çağdaş Koç. Sadece bir kitap değil, olası İstanbul depremi için bir uyarı…

“Çağdaş Koç, Türkiye’yi yasa boğan ve binlerce insanın hayatını kaybettiği 17 Ağustos 1999 Marmara Depremi”nde sağ kurtulanlardan biri. Çağdaş Koç, büyük felaketi yaşadığında 18’indeydi. Çınarcık’ta annesini, babasını, baba tarafından neredeyse tüm yakın akrabalarını yitirdi. Kızkardeşi ve bir kuzeni ile birlikte yıkıntıların arasından yeni bir hayata ?merhaba? dediğinde hiçbir şeyin farkında

OKUMAK İÇİN TIKLA

Rüzgarla Randevu 17.08.1999: 03.02-7.4 (Depremin Güncesi), Refik Durbaş

17 Ağustos depremini hangimiz unutabiliriz ki, diye düşünebilirsiniz ama, gündemi her an değişen, zayıf hafızalı bir toplum olduğumuz gerçeğini de unutmamalısınız. Sürekli acıyla yaşamak demek değil bu. Yaşananlardan ders almak aslında… Zaman tünelinde altmışıncı yaşıma doğru yol alan ‘genç’ ömrümde beklemediğim ‘şey’ kalmadı. Nice günler, delikanlılığımın genç kızlarını bekledim yıldızlı

OKUMAK İÇİN TIKLA

Yılmaz Güney Hazinesi, M. Şehmus Güzel

“Hazine sözcüğü, ilkin define avcılarının ilgisini çekebilir. Böyle düşünenlerin “Çirkin Kral” Yılmaz Güney’ in tepkisine maruz kalacağını kestirmemek zor olmazsa gerek. Yılmaz Güney, yaşamını insanlık mücadelesinde; kalemi, sanatı ve militanlığıyla, insanlığa ait, insanlığın geleceği için ne kadar güzellik varsa, uzanıp ilmek ilmek işledi ve insanlığa sundu. Yılmaz Güney’ in hazinesinde

OKUMAK İÇİN TIKLA

Ömer Hayyam ‘ın 201 – 220 arası dörtlükleri. Çeviren: Sabahattin Eyuboğlu

“Filozof, matematikçi ve astronom olan Ömer Hayyam’ın edebiyat tarihindeki yerini sağlayan, sonraki yüzyıllarda da doğu İslam dünyasının en büyük şairlerinden biri olarak anılmasına yol açan Rubaiyat’idir (Dörtlükler). Ömer Hayyam, İran ve doğu edebiyatında rubai türünün kurucusu sayılır. Sonraları aralarına başkalarının eserleri de karsian bu rubailer iki yüz kadardır. Hayyam, oldukça

OKUMAK İÇİN TIKLA

Volodya öyküsü, Anton Çehov

Geçen yaz mevsimiydi. On yedi yaşında, çirkin sayılabilecek derecede şekilsiz yüzlü, hastalıklı, çekingen bir genç olan Volodya, bir pazar akşamı saat beş sıralarında Şumihin’lerin yazlığında, kameriyede oturuyordu. Canı son derece sıkkındı. Üç şeye üzülüyordu. Birincisi; yarınki pazartesi günü matematikten sınava girecekti. Bu yazılı sınavda başarı sağlayamazsa altıncı sınıfta iki yıl

OKUMAK İÇİN TIKLA

İnsan Yılmaz Güney – M. Şehmus Güzel

Sinemacı, öykücü, romancı, eylem adamı Yılmaz Güney’i anlatan İnsan Yılmaz Güneyi ortaya koyan bir kitap. Adana’dan Fransa’ya? Çocukluğundan, ölümüne? “Gerçek adım Yılmaz Hamitoğlu Pütün. Adım, zorluklar karşısında eğilmez, umutsuzluğa kapılmaz, yılgınlığa düşmez ve baş eğmez anlamına gelir. Soyadım Pütün ise bir dağ meyvesinin kırılmaz çekirdeğinin adıdır.” “Halktan, sanatımdan kaçamam. Ben

OKUMAK İÇİN TIKLA

Besleme öyküsü, Anton Çehov

Geceyarısı. On üç yaşındaki besleme Varka, beşiği sallarken bir yandan da uykulu bir ninni tutturmuş, mırıldanıyordu: Uyusun da büyüsün, ninnii, Tıpış tıpış yürüsün, ninnii… Meryem Ana tasvirinin önünde küçük, yeşil bir lâmba yanıyor. Odanın bir başından öteki başına gerili ipte, kurumaları için kundak bezleri, iri, kara pantolonlar asılı. Lâmbanın ışığı,

OKUMAK İÇİN TIKLA

Ömer Hayyam ‘ın 181 – 200 arası dörtlükleri. Çeviren: Sabahattin Eyuboğlu

181. Neylesem bu benim iç kavgalarımla? Pişmanlığım, kendime düşmanlığımla? Sen bağışlasan da ben yerim kendimi: Neylesem bu yüzkaram, bu utancımla? 182. Kalk sevinç dolduralım garip gönüle İçelim doğan güne karşı bülbülle Yırtalım biz de gömleği aşık gülle Verelim çiçekler gibi ömrü yele. 183. Aklı olan paraya değer vermez, Ama parasız

OKUMAK İÇİN TIKLA

Ömer Hayyam ‘ın 161 – 180 arası dörtlükleri. Çeviren: Sabahattin Eyuboğlu

“Filozof, matematikçi ve astronom olan Ömer Hayyam’ın edebiyat tarihindeki yerini sağlayan, sonraki yüzyıllarda da doğu İslam dünyasının en büyük şairlerinden biri olarak anılmasına yol açan Rubaiyat’idir (Dörtlükler). Ömer Hayyam, İran ve doğu edebiyatında rubai türünün kurucusu sayılır. Sonraları aralarına başkalarının eserleri de karsian bu rubailer iki yüz kadardır. Hayyam, oldukça

OKUMAK İÇİN TIKLA

Gurbette Bile Bir Gökyüzü Varmış, M. Şehmus Güzel

“Paris’i ‘ışıklandıranlar’ sadece Parisliler değildir. Sadece Fransızlar değildir. Birçok yabancı, göçmen, gönüllü veya gönülsüz sürgünün de bu işte/bu eylemde payı vardır. İnkar edilemez bir boyutta hem de. Paris gurbette yaşamanın türkçesidir. Bu kent ister başkent olsun, ister isyanların doğduğu ve hedefine asla ulaşamadan tarihe karıştığı isyankent olsun. Hiç fark etmez.

OKUMAK İÇİN TIKLA

Ömer Hayyam ‘ın 141 – 160 arası dörtlükleri. Çeviren : Sabahattin Eyuboğlu

141. İnsan çeker çeker de sonra hür olur; İnci sedef zindanlarda yuğrulur. Paran pulun yoksa bugün, sağlık olsun: Bugün boş duran kadeh yarın doludur. 142. Gençlik bir kitaptı, okuduk bitti; Canım bahar geçti çoktan, kış şimdi. Hani sevincin, o cıvıl cıvıl kuş? Nasıl, ne zaman geldi, nasıl gitti? 143. Her

OKUMAK İÇİN TIKLA

Nazım Hikmet’le 3.5 Yıl, Orhan Kemal

Edebiyatımızda her zaman eksikliği hissedilen türlerden biridir anı kitapları. Bu kitap ise bu büyük eksiği gideren çalışmaların başında geliyor. Romancılığımızın en önemli isimlerinden biri olan Orhan Kemal, şiirimizin en önemli isimlerinden biri olan Nâzım Hikmet’i anlatıyor. İki dev yazarın hapishane günlerini dile getiren bu çalışma, dünya edebiyatı için bile az

OKUMAK İÇİN TIKLA

Ömer Hayyam ‘ın 121 – 140 arası dörtlükleri. Çeviren: Sabahattin Eyuboğlu

121. Bir testici gördüm, çamur içindeydi: Ayağı çarkında, elinde bir testi; Testinin başında bir yoksulun ayağı Kulpunda bir padişahın kellesi. 122. Bir testi aldım çarşıdan ucuza; Gizli gizli neler anlattı bana; Bir şahdım, dedi; altın kupam vardı; Şimdi neyim? Testi oldum şaraba. 123. Bilmem, ne sayar durursun bir, iki; Ha

OKUMAK İÇİN TIKLA

Beyrut Kasidesi, Mahmud Derviş

Mahmud Derviş, 1982 Eylül’ünde Sabra-Şatilla’da yaşanan soykırımın ardından Beyrut Kasidesi’ni yazmış ve bu kaside ile 1983’te de dönemin Sovyetler Birliği’nde Lenin ödülünü almıştır. Gölgeyi Yüksekten Övmek-Beyrut Kasidesi?nden küçük bir bölüm: “Ey kızım seviyorduk seni Şimdi yüksek suskunluğu bekliyoruz Huş ağacından süpürgeler taşıyoruz Üstümüzde öfkeyse dağıtırız? dağıtırız Ah ondan? ne diye

OKUMAK İÇİN TIKLA

Filistin halkının şairi Mahmud Derviş’ in Hayatı.

Filistin’in bağımsızlık mücadelesini konu alan şiirleriyle tüm dünyada tanınan ve yaşamı siyasi mücadeleyle geçen Mahmud Derviş’i 9 Ağustos 2008 tarihinde yitirdik. Filistin’in ulusal bağımsızlığını sembolize eden şiirleriyle ünlü Filistinli şair Mahmud Derviş, sürgünde yaşamı ve İsrail’in Filistin topraklarını işgalini konu alan şiirleriyle Ortadoğu’da geniş kitlelerce tanındı. Derviş, 2007 yılında Filistin’in

OKUMAK İÇİN TIKLA

İranlı kürt emekçilerinin şairi Hemin Mukriyani

İranlı kürt emekçilerinin şairi Hêmin Mukriyanî, bugün İran sınırları içinde yer alan Mahabad yakınlarında bulunan Laçîn köyünde 1920 yılında doğmuştur. 21 yaşında şiirlerini yayınlamaya başladı. ?Tarîk û Ronî? ve ?Nalleyî Cudayi? adlı kitaplarının ilk baskıları İran dışında yayınlandı. Bu iki kitaptaki şiirler Hêmin?in sürgünde yazdığı şiirlerdir. 1942 yılında Mahabad?ta yayınlanan

OKUMAK İÇİN TIKLA

İnce Memed 4 – Yaşar Kemal

*”Otuz iki yıl gibi büyük bir zaman dilimi içinde yayımlanan dört cilt İnce Memed’de Yaşar Kemal hep aynı üslubu, hep aynı roman tekniğini kullanır. Bu yıllarda yazdığı öbür romanlarda anlatı biçimi değişir, İnce Memed’lerde hep aynı kalır: Hep o çocuksu, hep o masalsı anlatım; anlatıcı ile anlatılanlar hep aynı dünyanın

OKUMAK İÇİN TIKLA

Kemal Tahir’e Mapusane’den Mektuplar, Nazım Hikmet Ran

‘Kemal Tahir’e Mapusaneden Mektuplar’ı adlı kitap, Nazım Hikmet’in, Kemal Tahir’e mahpushaneden yazdığı mektuplardan oluşuyor. Bu mektuplar, bir gün yayımlanabilir kaygısından ve özentiden uzak, içten geldiği gibi yazılmış metinler.  Bu mektupların asıl önemi, Nâzım’ın, sanat ve edebiyat anlayışını; yaşadığı çağın sorunlarıyla ilgili düşüncelerini, yaşamının bir bülümünü yansıtmasından kaynaklanıyor. Dahası, bu mektuplar, işlemediği

OKUMAK İÇİN TIKLA