Etiket: Metis Yayıncılık

Sema Kaygusuz: Çaresizlik diye bir şeyin olmadığını, çaresizliği bizim uydurduğumuzu, bizim birbirimize ettiklerimiz yüzünden doğan bir şey olduğunu anlıyorsun.

“…O zaman çaresizlik diye bir şeyin olmadığını, çaresizliği bizim uydurduğumuzu, bizim birbirimize ettiklerimiz yüzünden doğan bir şey olduğunu anlıyorsun.” (Sayfa 33, Barbarın Kahkahası) Deniz kıyısında taş sektirmek gibi kimi kitaplar. Zıplaya zıplaya kaya kaya gider taş suyun üstünde. Taşı sektiren de taş da deniz de hatta suyun dibindeki yosun da bilir

OKUMAK İÇİN TIKLA

Raskolnikov: Neden yasa koyucular kan dökünce suçlu olmuyor da ben suçlu oluyorum?

“Kopuş stratejisi” Fransız ceza avukatı Jacques Verges’in yargılayanların adaletini sorguladığı savunma stratejisine verdiği addı. Savunma bir başka meşruiyet adına adalet makamını suçluyor, yalnızca adalet makamını değil, onun temsil ettiği bütün bir toplumsal dü­zeni karşısına alıyordu. Sanığın suçunu inkar ettiği ya da bu suçu hangi olağanüstü koşullarda işlediğini öne çıkarıp mahkemeyle diyaloğa

OKUMAK İÇİN TIKLA

Gıdasız demokrasi olmaz

Çocukluk yıllarımızda köy nüfusunun azalıp yerine şehir nüfusunun artması olumlu bir değişim gibi öğretilirdi. Böylece tarım yerine sanayileşme artacak, ülkenin sanayi üretimine dayalı kalkınması hızlanacaktı. Hem sosyalizm de her şeyden önce kapitalizmin yarattığı sanayileşmenin üstüne kurulmayacak mıydı. Demek ki buna zorunluyduk. Bunun nereye kadar doğru ya da ne yanlış olduğu

OKUMAK İÇİN TIKLA

Bir kayıp nesne olarak Ütopya’nın adı(1) – Mesut Lizor

Suruç’ta katledilen Genç Yoldaşların anısına, Gerektiği gibi yazılmış metin örümcek ağına benzer: gergin, eşmerkezli, saydam, sıkı örgülü ve çapraşık. Uçuşan her şeyi kendine çeker. Arasından geçmeye çalışırken ağa yapışıp kalan metaforlar onu besleyen avlardır. Konu ve malzeme kendiliğinden ona doğru kanat çırpıyordur. Bir tasarımın gücü ve doğruluğu bir alıntının başka

OKUMAK İÇİN TIKLA

Yüzünde Bir Yer – Sema Kaygusuz

“Gözüm!” Bir keresinde babaannen böyle diyerek okşamıştı seni, halk dilinden türeyen bu epeski sevgi sözcüğüyle. Kendi görüp göremeyeceği her şeyi bir tek sen göresin diye mi üçüncü gözü kıldı seni? Kendinden verdiği bu göz, bakışın, algının, ışığın ve tanıklığın çok ötesinde gizil bir mirassa eğer, ne zaman fotoğraf makineni bir

OKUMAK İÇİN TIKLA

Yabancı – Richard Sennett

Richard Sennett’in düşünce hayatı insanların şehirlerde nasıl yaşadıklarını araştırmakla geçmiştir. Bu kitapta bir araya getirdiği iki denemede kendi dönemlerinde dünyanın en büyük iki şehri olan Venedik ve Paris’i ziyaret ederek sürgünlerin hem coğrafi hem de manevi mekân içindeki durumu üzerine düşünüyor. İlk bölümde Rönesans dönemi Venediki’nde devletin dayattığı yabancılık statüsünün

OKUMAK İÇİN TIKLA

Cahil Hoca (Zihinsel Özgürleşme Üstüne Beş Ders) – Jacques Rancière ‘Özgürleştirmeksizin eğiten aptallaştırır’

Felsefenin elması Joseph Jacotot’nun başına düşmüştür: 1818’de sürgünde bir devrimci olan Jacotot Belçika’da Fransız edebiyatı okutmanı olarak yarı-zamanlı bir iş bulur. Tek kelime Fransızca bilmeyen Flamanlara, kendisi de tek kelime Flamanca bilmediği halde hocalık etmek zorundadır… İkidilli bir Fénelon baskısı koşar imdadına; “öğrencileri”nin kendi kendilerine Fransızca ve Telemak’ı öğrenmelerine kılavuzluk

OKUMAK İÇİN TIKLA

Platonov’un izini sürdüğü o tek gerçek

Maksim Gorki’ye yazdığı bir mektupta “Bir Sovyet yazarı olabilir miyim sahiden? Yoksa nesnel olarak imkânsız mı? diye sorar Andrey Platonov… Gorki ise 1929 yılında şöyle yazar cevap olarak: “Gücenmeyin, üzülmeyin, her şey gelip geçer ve tek bir gerçek kalır… Ve kalan tek gerçek Platonov’un hikâyelerinde bütün çarpıcılığıyla karşımıza çıkar. Okudukça

OKUMAK İÇİN TIKLA

Sevgili annemiz Platonov – Ahmet Büke

Platonov, insan ruhunu son zarına kadar soymayı ve en derinine bakmayı başarıyor. Belki de dünyadaki -doğal olarak yazıdaki- en zor yöntemle bunu başarıyor: Sadelik! Son sözü baştan söylemeli: Dünyayı bize getirenler var. Kendi tarifleriyle, bir binayı son tuğlasına kadar yıkıp yeniden kuruyorlar. Her dilin neredeyse sonsuz bir evren olduğunu düşünürsek,

OKUMAK İÇİN TIKLA

Erik Orsenna’dan “Kâğıt Yolunda” – Metin Celâl

Erik Orsenna ?Kâğıt Yolunda?da kâğıdın 2200 yıllık tarihinin peşine düşüyor. Gerçek bir gezgin olarak nerede kâğıt varsa, nerede kâğıt üretiliyorsa oraya gidiyor, bizzat gözlemlerini yazıya döküyor. Kâğıt Yolunda Erik Orsenna bir küreselleşme iktisatçısı, yazdığı kitap da küreselleşme olgusunu dünya çapında üretilen ve dağıtılan tek bir ürünün (kâğıdın) oluşturduğu ağlar üzerinden

OKUMAK İÇİN TIKLA

Reddediyorum – Per Petterson

Metis Edebiyat?ta At Çalmaya Gidiyoruz ve Lanet Olsun Zaman Nehrine adlı iki romanına yer verilen Norveçli yazar Per Petterson?dan insanlık durumu üzerine, dostluk, şiddet ve yıkım üzerine, hayatın yakıcı sorunları üzerine büyülü sadelikle yazılmış harika bir roman… Çocukluk arkadaşı olan Tommy ve Jim, 35 yıl sonra tesadüfen karşılaşırlar. Birbirlerini son

OKUMAK İÇİN TIKLA

Bil bakalım, ben kimim? Oylum Yılmaz

Farkındaysanız son zamanlarda muhalif söylem içinde bize adeta hediye edilmiş gibi duran bir kavram var: Queer. Toplumsal cinsiyet ve kimlik politikalarının hem tam ortasında duran hem de ikisinin birden dışına çıkmayı öneren bu kavram, yine bilindiği üzere ne olduğuyla değil, neye, nelere karşı olduğuyla ilgili olarak kendini ortaya koymakta. Kavram,

OKUMAK İÇİN TIKLA

Sinema Savaşları (Bush-Cheney Döneminde Hollywood Sineması ve Siyaset) – Douglas Kellner

Sinema Savaşları, filmlerin eleştirel yorumlarının günümüz kültür ve toplumunu anlamamıza yardımcı olabileceğini ve böylece siyaset ve devlet, şirketler ve ekonomi, ekonomik kriz ve çevre krizi, terör, savaş ve militarizm ile demokrasiye yönelik tehditler hakkındaki önemli tartışmalara katkıda bulunabileceğini göstermeye çalışıyor. Tarihten ve sosyal teoriden yararlanarak 2000-2008 arasında çekilmiş onlarca Hollywood

OKUMAK İÇİN TIKLA

Diren Direniş – Metis Ajanda 2014 – Hazırlayan : Müge Gürsoy Sökmen

Metis’in geleneksel yeni yıl ajandası çıktı. Bu yılın konusu “Diren Direniş” şöyle gerekçelendiriliyor: Bu kadar öfkelenen bir tek biz miyiz, bu isyan yalnızca bizde mi diye söylendiğimiz bir anda geldi Gezi Direnişi. Kimimiz için “bitti artık, bu son derken” gelen bir aşktı, kimimiz için nihayet sesini duyurabilmiş olmak, ya da

OKUMAK İÇİN TIKLA

Direniş ve Umut / Reha İsvan – Zeynep Oral

12 Eylül 1980 darbesi, Türkiye’yi dev bir cezaevine dönüştürmüş, işkence ve baskı hüküm sürerken adil yargı hakkı dahil bütün haklar ortadan kaldırılmıştı. Reha İsvan bu dönemde açılan ve tiyatrocuları, ressamları, gazetecileri, bilim insanlarını hakim karşısına çıkaran Barış Derneği davasının tek kadın sanığıydı. 1982-86 tarihleri arasında aralıklarla 38 ay boyunca tutuklu

OKUMAK İÇİN TIKLA

Militarizm düzenli biçimde sulanan bir bitki – İpek İzci

Radikal yazarı Pınar Öğünç yeni kitabı Asker Doğmayanlar?da 14 vicdani retçinin öyküsünü aktarıyor. Öğünç: ?Militarizm Türkiye?de de düzenli biçimde sulanan bir bitki. Vicdani retçiler o suyun kaynağını sorguluyor.? Önce isimlerini tek tek sayalım: Tayfun Gönül, Vedat Zencir, Yuri, Mehmet Tarhan, İnci Ağlagül, Halil Savda, Ferda Ülker, Enver Aydemir, İnan Mayıs

OKUMAK İÇİN TIKLA

Politik Tiyatro – Erwin Piscator

Erwin Piscator’un kitabı, politik tiyatro tarihinde 20. yüzyıla damgasını vuran iki büyük yönetmenden birisidir (diğeri Bertolt Brecht’tir). Piscator’un kendi hayatını, tiyatrodaki gelişimini, sergilediği oyunlarla politik tiyatronun temellerini ortaya koyuşunu ve Almanya’nın çalkantılı siyasal tarihi içinde, faşizme karşı mücadeleyle birlikte hangi engellerle karşılaşıp, onları nasıl aşmaya çalıştığını gösterir. Bu bakımdan “Politik

OKUMAK İÇİN TIKLA