Kategori: Anlatı

Sylvia Plath ‘ın kendi sözleriyle şiirin hayatındaki değeri

Şiir yazmak, hayatında seni en çok tatmin şey, değil mi? Sylvia Plath: Ah tatmin! Tatminsizlikte yaşayamam sanırım. Su ya da ekmek gibi bana göre, kesinlikle hayati bir konu. Şiir yazdığımda ya da yazarken kendimi bütünüyle tamamlanmış hissediyorum. Yazdıktan sonra, bir şair olma durumundan, dinlenmekte olan şaire benzer bir duruma geçiyorsunuz

OKUMAK İÇİN TIKLA

Sylvia Plath Röportajı (Ses Kaydı, 1962) | Türkçe Altyazılı

Bu kayıt, Peter Orr’un Sylvia Plath ile 1962 yılında BBC Radyo için yaptığı 14 dakikalık röportajdan kısa bir kesittir. Çeviri: Ümid Gurbanov Twitter: http://twitter.com/umidgurbanov Blog: http://birnevidipnot.blogspot.com Facebook: https://www.facebook.com/birnevidipnot Vimeo: https://vimeo.com/umidgurbanov

OKUMAK İÇİN TIKLA

Günlükler – Sylvia Plath “Sadece içimde susmak istemeyen bir ses olduğu için yazıyorum.”

“Sadece içimde susmak istemeyen bir ses olduğu için yazıyorum.” -Sylvia Plath- “Benim hayatımın amacı ne ve onunla ne halt edeceğim? Bilmiyorum ve korkuyorum. Asla istediğim bütün kitapları okuyamayacağım; olmak istediğim bütün insanlar olamayacağım ve yaşamak istediğim bütün hayatları yaşayamayacağım. Kendimi istediğim bütün becerileri edinecek kadar eğitemeyeceğim. Bunları neden istiyorum? Hayatımda

OKUMAK İÇİN TIKLA

Günter Grass’ın kaleminden Yaşar Kemal

Alman yazar Günter Grass, Cumhuriyet’e kadim dostu Yaşar Kemal’i yazdı: Engin yürekli bir yol arkadaşımı kaybettim… Türkiye’deki, tüm dünyadaki Yaşar Kemal okurlarına başsağlığı diliyorum. Ben de çok iyi bir romancının yanı sıra güvenilir bir dostumu, engin yürekli bir yol arkadaşımı kaybettim. Türkiye-Almanya Kültür Forumu’nun onur başkanlığını paylaştığımız yirmi yılı aşkın

OKUMAK İÇİN TIKLA

Velhasıl – Ercan Kesal “İnsan kalacağız!”

“‘Geçmiş’, ‘bugün’ dediğimiz şeyin içinde saklı duran bir anılar yumağı. Aynı zamanda gelecekten de kehanetler içeren bir yumak bu. Yaşadığımız her şey, ardımızdan yuvarlanıp birikerek ‘şimdi’yi oluşturduğu için geçip gitmiş; kaybedilmiş bir şey de yok aslında. (…) Zamanın kendine ait bir şiddeti ve gücü var. Hatırladığımızda bize acı ve keder

OKUMAK İÇİN TIKLA

Behice Boran’a dair – Sevgi Soysal

” ( … ) Behice Hanım’ın, bütün gücünü en gerekli yere saklamak akıllılığını gösteren sağlıklı kişilerden olduğunu anlıyorum. Hiç hoşa harcamıyor kendini. Gücünü hep kendi seçtiği ve gerekli bulduğu biçimde harcayanlardan; hoş yorgunluklardan titizlikle sakınanlardan. O ilk tutukluluk yazında, gölgeye çektiği iskemlesinde oturuşu geliyor gözümün önüne. Dizlerinin altında lastikle tutturduğu çorapları,

OKUMAK İÇİN TIKLA

Mina Urgan’ın anılarında bilinmeyen yönleriyle Behice Boran

Şimdi gene çocukluğumda tanıdığım, Behice Boran’dan söz etmek istiyorum. Behice’nin 10 Ekim 1987’de Brüksel’de öldüğü haberini aldığım sırada Bodrum’daydım. Onu Ağustos 1983’de beş günlüğüne Brüksel’e gittiğimde görmüştüm son kez. Sağlık durumu beni kaygılandırmıştı. Onu daha sonraları görenlerden de, hiç iyi olmadığını, böyle çalışmaya, kendini böyle tüketmeye devam ederse, onu yitirebileceğimizi

OKUMAK İÇİN TIKLA

Yusuf Atılgan’ın oğlu Mehmet Atılgan, babasının neler izlediğini ve neler okuduğunu anlatıyor

Seçil İpek: Neler izler neler okurdu o dönem, özellikle aklınızda kalan bir şeyler var mı? Mehmet Atılgan: Sinemaya çok düşkün olduğu birçok yerde yazılmıştır zaten. O zamanlar adı Sinema Günleri olan İstanbul Film Festivali’ni her yıl takip ederdi. 60’lar- 70’ler ABD otör yönetmenlerini çok severdi özellikle. Sam Peckinpah, Alan Pakula,

OKUMAK İÇİN TIKLA

Yusuf Atılgan’ın oğlu Mehmet Atılgan, babasının cezaevi sürecinin sonrasını anlatıyor

Cezaevi sürecine gelirsek o zaman, 1944 yılında 10 aylık bir mahkûmiyeti söz konusu. Bu, hayatındaki dönüm noktalarından biri diyebiliriz. 10 aylık cezaevi süreci, öğretmenlik hakkının elinden alınması ve köye dönüşü… Sonrası için hep, “solcularla olan bağını kesmişti” diye yazılıp çizildi örneğin. O günlerin etkileri nasıldı üzerinde? O dönemini pek bilmesem

OKUMAK İÇİN TIKLA

Yusuf Atılgan’ın oğlu Mehmet Atılgan’ın babasını bir okur olarak değerlendirmesi

Bir okur olarak, yazar Yusuf Atılgan’la tanışma deneyiminiz nasıldı? Ben Aylak Adam’ı 15 yaşında okudum. Lise birin yazıydı. Her yazar çocuğunda böyle bir şey var mıdır bilmiyorum, çok da gencim sonuçta ve kitabı okumaya başlarken, “ne yani babam yazdı diye sevmek zorunda mıyım” hissim vardı. Sonra çok beğendim Aylak Adam’ı.

OKUMAK İÇİN TIKLA

Yusuf Atılgan’ın oğlu Mehmet Atılgan babasını nasıl hatırlıyor?

Babanızı kaybettiğinizde henüz 10 yaşındaydınız. Sizde kalan anısı nasıl Yusuf Atılgan’ın? Nasıl hatırlıyorsunuz babanızı? Sonuçta çocuktum elbette. Herhangi bir eserini de okumuş değildim o zaman. Gerçi “Ekmek Elden Süt Memeden”i okumuştum ama o kadar. Gündelik hayatında nasıl biriydi diye sorarsanız, bana karşı çok sevgi dolu, şefkatli, ilgili bir babaydı. Annem

OKUMAK İÇİN TIKLA

Yusuf Atılgan’ın Oğuz Atay ile ilgili pişmanlığı

Toplamda 10-15 cümlelik bir pasajdan yaklaşık 700 sayfalık bir kitap çıkaran Oğuz Atay, bitirilememesiyle ünlü olan Tutunamayanlar’ı Yusuf Atılgan’a göndermiş ancak Yusuf Atılgan hiç ilgilenmemiş; yakın çevresine de üzüntülerini bildirmiş. Oğuz Atay’ın vefatının ardından bunu duyan Yusuf Atılgan ardından şunları söylemiş: “Tutunamayanlar’ı çok beğenmiştim ama böyle bir kitabı yazan birinin

OKUMAK İÇİN TIKLA

Yusuf Atılgan’ın Futbola İlgisi – Oğlu Mehmet Atılgan anlatıyor

Seçil İpek: Futbola olan ilgisinden bahseder misiniz biraz? Mehmet Atılgan: 1939 yılında 18 yaşındayken üniversite eğitimi için Manisa’dan İstanbul’a geliyor. Beyazıt’ta bulunan İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türkoloji bölümü binası 1942 yılında yanınca, eğitime geçici olarak Beşiktaş’ta Resim ve Heykel Müzesi’nin de bulunduğu Dolmabahçe Sarayı’nın Veliaht Dairesi’nde devam eder. Atılgan ve

OKUMAK İÇİN TIKLA

Ziya Gökalp’in İntihara Teşebbüsünün Nedenleri

Geçenlerde bir arkadaşla ZİYA GÖKALP’in 1894’te 18 yaşındayken intihara teşebbüsünün nedenleri hakkında konuşuyorduk. Eve gelince Rohat Alakom’un Ziya Gökalp’in Büyük Çilesi Kürtler (Avesta, 2011) kitabından tekrar kontrol ettim bildiklerimi. Merak edenlerle paylaşıyorum. Ziya Gökalp alnının ortasına tabanca ile ateş etmiş ama ölmemişti. Olaya müdahale edenlerden Abdullah Cevdet’e göre kan içindeki

OKUMAK İÇİN TIKLA

Yaşar Kemal’in ağzından “İnce Memed”

İnce Memed, bizim edebiyatımızda yazılmış en kıymetli romanlar arasında oldukça önemli bir yerdedir. Yaşar Kemal‘in ilk romanı olan ve 1955 yılında yayınlanan eser, 1953-1954 yılları arasında Cumhuriyet gazetesinde tefrika edilmiştir. Çukurova köylüsünün ağalık düzeni karşısındaki mücadelesini anlatan roman, haksızlığın ve adaletsizliğin karşısındaki emek gücünün dönüşümünü, isyanını ve bu inançla sürdürdüğü

OKUMAK İÇİN TIKLA

C.G. Jung – Hermann Hesse / İki Dostluğun Anıları

Biri analitik psikolojinin kurucusu Carl Gustav Jung… Diğeri doğaya ve Doğu mistisizmine hayran, 20. yüzyılın en önemli edebiyatçıları arasında gösterilen İsviçreli yazar ve ressam Hermann Hesse… İki dünya savaşı görmüş, iki büyük deha… Eserleriyle, fikirleriyle ve emekleriyle, bilim ve edebiyat dünyasına imzalarını atmış iki bilge… Hermann Hesse ve Carl Gustav

OKUMAK İÇİN TIKLA

Gogol’le Dostluğumuz ve Mektuplaşmamız (1832-1852) – Sergey Timofeyeviç Aksakov

Edebiyat eleştirileri, çevirileri ve doğa tasvirleriyle 19. yüzyıl Rus kültür hayatının önde gelen figürlerinden biri olan Sergey Aksakov’un Gogol’le yirmi yıllık dostluğunu anlattığı bu kitapta edebiyat tarihinde kalıcı izler bırakmış iki büyük yazarın sevinçleri ve üzüntüleri, ümitleri ve hayalkırıklıklarını okurken büyük yazar Nikolay Gogol’ün hem edebiyat ve hayatla ilgili görüşlerine

OKUMAK İÇİN TIKLA

İnsanların Dünyası – Antoine de Saint-Exupéry

Yeryüzü, ömrümüz üstüne biz insanlara bütün kitaplardan daha fazlasını öğretiyor. Neden mi?… Bize gizlerini kolay kolay vermiyor da ondan. İnsan, engellerle boy ölçüşe ölçüşe kendini bulur; ama onlara ulaşması için insanın eline bir araç vermek gerek. İnsana bir rende, bir saban gerek. Köylü, çift sürerken doğadan azar azar birkaç giz

OKUMAK İÇİN TIKLA