Kategori: Mektup

Tezer Özlü: Dostoyevski’den ilkin Tatsız Bir Olay, sonra Amcanın Rüyası okunmalıdır.

[Ankara] 26 Aralık Pazartesi, 1966 Sevgili Ferit’çiğim, (karının laflarından da biraz yazacaktım, ama anlar diye, bu kadarla yetiniyorum.) Şimdi mektuba geçebiliriz: Evde dinleniyorum. Şunu idrâk ettim ki (neyi diyeceksin) ne kadar çok dinlenirsem, o kadar çabuk normal (acaba normal mi diyeceksin) yani – kendi yaşamıma dönebileceğim.

OKUMAK İÇİN TIKLA

Freud: Şiir kitaplarını sevmiyorum; yaşadığım ve bilimselliğin önünde içtenlikle eğildiğim tek güzel bir şiir biliyorum. O da şöyle:

MARTHA BERNAYS’a Salı, 27 Haziran 1882 Sabahleyin laboratuarda Benim güzel sevgilim, Bu kâğıtları, deneyimin başını beklerken, sana yazabilmek için çalışma defterimden kopardım. Profesörün masasından bir de mürekkepli kalem yürüttüm. Yanımdakiler, yaptığım analizle ilgili bir takım hesaplar yaptığımı sanıyorlar.

OKUMAK İÇİN TIKLA

Dostoyevski: Halk gerçekten sırtını çevirdi ve düşüncelerinin büyük bir kısmından silip attı sizleri (hiç olmazsa karşı konulmaz bir çoğunluk bunu yaptı.)

MOSKOVALI BiR ÖĞRENCİ TOPLULUĞUNA, Petersburg, 18 Nisan 1878 (Not: 3 Nisan 1878’de Moskovalı öğrenciler, Kiev’de tevkif edilen arkadaşları hakkında alınan karara karşı olduklarını belirtmek için bir gösteri yaparlarken sokakta, kasaplar tarafından saldırıya uğrayarak (Moskova’daki et pazarı, Üniversitenin yakınındadır) fena halde dövülmüşler ve içlerinden bir grup bir protesto mektubu ile Dostoyevski’ye

OKUMAK İÇİN TIKLA

Çoraklaştırılan dünyaya gönderilen mektuplar: Stefan Zweig – Frederike Zweig Mektuplaşmaları

Stefan Zweıg ve Frederike Zweıg (1912-1942) arasında gidip gelen mektuplar, yaşadığımız çağa kalan bir zenginlik niteliğinde. Mektuplaşma ihtiyacı, insanlığın kaybettiği değerli eylemlerden biri olarak bugün artık toprağa gömülmüş bulunuyor. Geçtiğimiz yüzyılın sonlarında iyice can çekişen mektuplaşmanın, içinde bulunduğumuz çağın ilk on beş yılında nostalji haline gelmesi hazin bir durum sergiliyor.

OKUMAK İÇİN TIKLA

Nietzsche’den Yazarlığın 10 Kuralı

Henüz 26 yaşında profesör olan, düşünce tarihinin en önemli zekâlarından biri olarak kabul edilen Friedrich Wilhelm Nietzsche’nin âşık olduğu, hatta 2. buluşmalarında evlilik teklifi ettiği (ancak teklifi kabul edilmeyen) Lou Andreas-Salomé’ye 8-24 Ağustos 1882 tarihlerinde yazdığı mektuplarında yazarlık üzerine tavsiyeler vermişti. Lou Andreas-Salomé kim mi? Sadece Nietzsche’nin değil, Rilke, Tolstoy,

OKUMAK İÇİN TIKLA

Sabahattin Ali: Hiç kimse benim dünyada en çok gözyaşı dökenlerden, cesaret ve neşesi en az olanlardan biri olduğumu tahmin edemeyecektir.

Kendisiyle ilgili düşünceleri çoğu zaman olumsuz olan Sabahattin Ali kendisini nasıl algıladığını, sevdiklerine yazdığı mektuplarda büyük bir samimiyetle ortaya koymaktadır. Kendisini bir “palyaço-clown” olarak görmektedir. Dışarıdan bakıldığında mutlu zannedilen ama içinde fırtınalar kopan bir adamdır o. En yakın arkadaşlarından biri olan Ayşe Sıtkı İlhan’a Sinop Hapishanesi’nden gönderdiği mektuplar Sabahattin Ali’nin

OKUMAK İÇİN TIKLA

Freud: Dostoyevski’nin bütün yaşamı; çok bilinçli, hatta mazoşist bir boyun eğmeyle öfkeli bir karşı çıkma arasında gidip gelmiştir.

19 Ekim 1920 Viyana IX. Bölge Berg Sokağı 19 Çok Saygıdeğer Doktor Bey (Stefan Zweig), Şimdi biraz sakinliğe kavuştum. Yollamış olduğunuz ve ilk haftaların yoğun çalışmaları arasında büyük bir zevkle okuduğum güzel kitabınız için size teşekkür etmeyi bir görev biliyorum. Anlatımınızdaki ustalıkla duygusallığın bir araya gelişi okuru tatmin ediyor, ona

OKUMAK İÇİN TIKLA

Nazım Hikmet’in Orhan Kemal’e gönderdiği ümitsizlik ve yazarlık üzerine bir mektubu

Nazım Hikmet’in kendi hapishanesine düşecek olmasına sevinen Orhan Kemal’in, Nazım Hikmet ile ilgili tuttuğu notların bir kısmı ‘Nazım Hikmet’le 3.5 yıl’ adlı kitapta toplanmış. (Everest Yayınları, Haziran 2007) Nazım Hikmet’in sabah sporları, daktilodaki ustalığı, çilek tutkusu ve küçük bir tavşanla arkadaşlığı bir yana, Orhan Kemal’in Nazım Hikmet’i diğer arkadaşlarından sakınması,

OKUMAK İÇİN TIKLA

Nazım Hikmet: Kürk Mantolu Madonna, ben bu kitabı hem sevdim, hem kızdım.

Sabahattin Ali’nin Kürk Mantolu Madonna adlı kitabı ilk kez 1943’te Remzi Kitabevi tarafından yayımlanmıştır. Kitap için ilk eleştiri Nâzım Hikmet’ten gelir. Nâzım, Mayıs 1943’te Bursa Hapishanesi’nden gönderdiği mektupta Kürk Mantolu Madonna hakkında şunları yazmıştır:

OKUMAK İÇİN TIKLA

Orhan Veli: İstanbul’da tek zevkim senden mektup almak. Bunu da bana çok görme.

İstanbul, 16 Ocak 194 Nahit, Mektubunu aldıktan sonra da rahat edemedim. Hala beni anlamak istemiyorsun. Oysa ki senden üzüntülerimi yatıştıracak, beni teselli edecek bir mektup bekliyordum. Günün birinde, ne kadar haksız olduğunu herhalde anlayacaksın. Bu kadar bedbin bir ifade ile başlamama sebep belki de canımın eskisinden daha çok sıkıldığı bir

OKUMAK İÇİN TIKLA

Babeuf’ün karısına ve çocuklarına son mektubu

Ölüm cezasına çarpıldığını öğrenen Babeuf mahkemede kendi canına kıymaya kalkar. İdam hükmünü öğrendikten bir gece sonra, yâni idamından bir gün önce, karısına ve çocuklarına şu mektubu yazar: Merhaba dostlarım! Sonsuz karanlıklara bürünmek üzereyim. Fazla duymaktan duygularımı yitirmiş gibiyim. Size karşı olan durumumu dostuma yolladığım iki mektupta daha iyi anlattım, göreceksiniz. Kaderinizi

OKUMAK İÇİN TIKLA

Aldous Huxley’den George Orwell’a mektup

George Orwell‘ın meşhur distopyası 1984 yayınlandıktan birkaç ay sonra,1949’un Ekim ayında, Orwell, yakın arkadaşı olan ve 17 yıl önce kendi toplumsal kabusunu “Cesur Yeni Dünya” ismiyle kitaplaştıran Aldous Huxley‘den ilginç bir mektup aldı. Övgüyle başlayan bu mektup, iki kitabın kısa bir karşılaştırmasını ve Huxley’in kendi eserinin neden daha gerçekçi tahminler

OKUMAK İÇİN TIKLA

Ece Ayhan ile ‘Kara Gerçek’ – Zafer Yalçınpınar

Ece Ayhan’ın Enis Batur’a yazdığı (1975-2002 tarih aralığını kapsayan) mektuplar, “Hoş Çakal Hoş Tilki” adıyla Noktürn Yayınları tarafından Eylül 2015’te kitaplaştırıldı. İşbu mektupları Ece Ayhan’a ait diğer bazı metin ve mektuplarla karşılaştırmalı olarak okumayı (4 Ocak 2015 tarihinde) tamamladım.

OKUMAK İÇİN TIKLA

Bukowski: “Kölelik hiçbir zaman kalkmadı”

Charles Bukowski, Amerika’nın en büyük yazarlarından biri olmadan önce alkol problemi olan, yüzü sivilce izi dolu, mavi yakalı bir çalışandı. Amerika Posta Hizmetleri şirketinde çalışıyordu. Burada çalışmadan önce ise bir turşu fabrikasında işçi olarak hizmet verdi. 1969 yılında Bukowski 49 yaşındayken, yayıncısı John Martin, aylık 100 dolar yazarlık maaşı önerene

OKUMAK İÇİN TIKLA

“Her türden kişi putlaştırmasına tiksinti duyuyorum” Karl Marx

MARX’tan HAMBURG’daki W. BLOS’a Londra, 10 Kasım 1877. Bizler, her ikimiz de, tanınmışlığa zerrece önem vermeyiz. Bunun örneğin bir kanıtı, her türden kişi putlaştırmasına karşı duyduğum tiksinti nedeniyle, Enternasyonal’in var olduğu süre boyunca çeşitli ülkelerden gelen ve beni çok rahatsız eden sayısız takdir ve teşekkür ifadelerinin yayınlanmasına hiçbir zaman izin

OKUMAK İÇİN TIKLA

Gramsci’den çocuğuna mektup: “kendi yolunda kararlı adımlarla yürüyüp yürümediğin konusundaki soruyu yanıtlayamadığını yazman beni çok üzdü”

Sevgili Giuliano, Düşüncelerinde bir gelişme var mı? Gönderdiğin mektubu çok sevdim. Yazış biçimin öncekinden daha durgun. Bu da artık büyümekte olan bir insan olduğunu gösteriyor. Beni en çok ilgilendiren şeyin ne olduğunu soruyorsun. Böyle bir şey olmadığını söylemeliyim, yani aynı anda birçok şeyle birden ilgiliyim.

OKUMAK İÇİN TIKLA

İran Mektupları – Montesquieu

Siyaset ve hukuk felsefesine yaptığı katkılarla tanınan Montesquieu’nün “İran Mektupları” isimli eseri ilk yayımlandığı dönemde yazara büyük ün getirmiş bir mektup-roman. Montesquieu dünyayı keşfetmek üzere İran’dan yola çıkıp Fransa’ya gelen iki İran soylusunun başta sarayla, büyükelçilerle, din adamlarıyla, büyükelçilerle yazışmalarını romandakine yakın bir olay örgüsü yaratma çabasıyla bir araya getiriyor.

OKUMAK İÇİN TIKLA

Niçin yalnız başkalarının gülünçlüklerini görebiliyoruz?

Rika’dan Usbek’e Geçende bir toplantıda bulunmuş, bir hayli da eğlenmiştim. Orada hemen her yaştan kadınlar vardı. Biri seksenlik, diğeri altmışlık, ve bir diğeri de kırklık üç kadınla muarefe kurdum. Bu sonuncusunun yirmi yaşında bir de yeğeni vardı. Bir aralık garip bir insiyakla bu genç kıza yaklaşmıştım. Beni görür görmez, o

OKUMAK İÇİN TIKLA