Kategori: Mina Urgan

William Shakespeare (1564-1616) – Mina Urgan

İlk büyükboy Shakespeare baskısının kapağı için Martin Droeshout’un yaptığı çizim (1623) British MuseumSonelerin ana tema’sı aşktır. Birbirinden bambaşka iki tür aşk: Şairin delikanlıya duyduğu saygı ve hayranlıkla karışık sevgi ve esmer kadına duyduğu şehvetle ve kimi zaman kinle karışık yoğun tutku. Delikanlıya sevgisinde hiçbir cinsel yan olmadığı yirminci soneden anlaşılır:

OKUMAK İÇİN TIKLA

More’un Utopia’sında sözü edilen ütopya odasının planı – Mina Urgan

1552 ile 1616 yılları arasında yaşayan ve kendi halinde bir din adamı olan Richard Hakluyt, ömrü boyunca ancak bir tek kez Londra’dan Paris’e kadar yolculuk yaptığı halde, Elizabeth Çağı’nın en ünlü ve en uzun seyahatnamesini yazdı. Bu üç ciltlik kitabın yazılması, o çağa özgü yurtseverlikten kaynaklanmaktaydı gene: Hakluyt, İngilizlerin bir

OKUMAK İÇİN TIKLA

Elizabeth Çağı ve XVII. Yüzyılda Düzyazı – Mina Urgan

İngiltere’nin her alanda, özellikle edebiyat alanında en şanslı dönemlerinden biri –belki de en şanlısı– olan Elizabeth Çağı, Rönesans ile aynı zamana rast gelir. Elizabeth Çağı edebiyatına geçmeden önce, genel olarak Rönesans ve Rönesans ile el ele giden hümanizmle dinsel reformasyon üzerine kısaca bilgi vermek yerinde olur. Rönesans eski Yunan ve

OKUMAK İÇİN TIKLA

William Golding’in Sineklerin Tanrısı – Ece Çakır

Yüzlerce yıl boyunca Hıristiyan kilisesi, insanın doğumuyla günahkâr bir varlık olarak hayat bulduğunu söylemiştir. Tanrının emirlerine karşı gelip bilgelik ağacının meyvesini yiyerek insanoğlu kendini lekelemiş, kaderini sonsuza dek değiştirmiştir. Peki, bu görüşten hareketle insan gerçekten “lekeli”, kusurlu bir varlık mıdır? Herkesin içinde iyilik olduğu kadar, kötülük de var mıdır? Bu

OKUMAK İÇİN TIKLA

Göğsünde yürek yerine bir “idare lambası” yanan Yahya Kemal – Mina Urgan

Yahya Kemal usta bir Şair, ama küçük bir insandı. Onu tanımadan yalnız şiirlerini okuyanlara gıpta ediyorum. Ne yazık ki, ben yakından tanıdım onu. Nâzım Hikmet’in bir şiirinde dediği gibi, göğsünde yürek yerine bir “idare lambası” yanardı. O idare lambasının cılız ışığı bile sönerdi zaman zaman. Üvey babamın yalancısıyım ama, Falih

OKUMAK İÇİN TIKLA

Kendine karşı cimri, başkalarına karşı çok cömert olan Aziz Nesin – Mina Urgan (anılar)

Bir başka büyük devrimciye, Aziz Nesin’e değinmek istiyorum şimdi. Aziz Nesin üstüne çok yazıldığından, ileride daha da çok yazılacağından, kısaca söz edeceğim ondan. Aziz Nesin, Türk aydınlarının onuruydu, Türk aydınlarının şanıydı bence. Çünkü hepimizin düşündüğünü, ama dile getirmekten çekindiğini, ancak o söylerdi hiç korkmadan, açıkça. Örneğin çoğumuz tanrıtanımazdık. Ama bunu

OKUMAK İÇİN TIKLA

Mina Urgan’ın anılarında bilinmeyen yönleriyle Behice Boran

Şimdi gene çocukluğumda tanıdığım, Behice Boran’dan söz etmek istiyorum. Behice’nin 10 Ekim 1987’de Brüksel’de öldüğü haberini aldığım sırada Bodrum’daydım. Onu Ağustos 1983’de beş günlüğüne Brüksel’e gittiğimde görmüştüm son kez. Sağlık durumu beni kaygılandırmıştı. Onu daha sonraları görenlerden de, hiç iyi olmadığını, böyle çalışmaya, kendini böyle tüketmeye devam ederse, onu yitirebileceğimizi

OKUMAK İÇİN TIKLA

Mina Urgan: Orhan Veli’nin bacakları öyle ince ve öyle uzundu ki otururken bacaklarını birbirine dolardı

Hava iyi olunca, Küllük denilen Eminefendi kahvesi toplantı yerimizdi. Şimdi Beyazıt meydanında oturulup bir çay içilebilecek tek yer olan caminin arkasındaki çınarlı kahveye kimseler rağbet etmezdi eskiden. Eminefendi kahvesine yalnız öğrenciler değil; ressamlar, yazarlar, şairler de gelirdi. Ankara’da olmadıkları zaman, Orhan Veli, Melih Cevdet ve Oktay Rifat ile orada buluşurduk.

OKUMAK İÇİN TIKLA

Mina Urgan: İnsanların içindeki kötülük; Sineklerin Tanrısı

William Golding 1911 yılında İngiltere’de doğdu. Önce fen bilimleri, sonra da İngiliz edebiyatı okuyarak Oxford Üniversitesi’nde eğitim gördü. İkinci Dünya Savaşı’ndan önce ve sonra uzun süre öğretmen olarak çalıştı. Savaşta deniz eri oldu; müttefiklerin Normandiya Çıkartması’na ve daha birçok çarpışmaya katılıp subaylığa yükseldi. Golding, 1934’te hiç kimsenin ilgisini çekmeyen bir

OKUMAK İÇİN TIKLA

Bir öncü yazar ve roman: Henry Fielding, Tom Jones

Henry Fielding’ten söz ederken, onun romancı yanı kadar roman kuramcısı ve eleştirmeni özelliğine de değinmek gerekir. Çünkü, roman yazımının en sorunlu yanlarından birisi olan “anlatıcının kimliği” meselesini ilk tartışan kişidir Henry Fielding. Öyküyü aktarma görevini romanda hiç yer almayan “bilinmeyen bir üçüncü şahsa” vererek, yazarlar arasında en yaygın olarak kullanılan

OKUMAK İÇİN TIKLA

Shakespeare ve Hamlet – Mina Urgan

Shakespeare’e tutulan ayna? Geçenlerde, Mîna Urgan’ın “Shakespeare ve Hamlet” kitabının Yapı Kredi Yayınları’nca yeniden basıldığını görünce, aklım ve yüreğim, İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümü’nde okuduğum yıllara uzandı. Hep söylemişimdir: Berna Moran’lı, Tatyana Moran’lı, Vahit Turhan’lı, Akşit Göktürk’lü, Cevat Çapan’lı, Murat Belge’li ve elbette Mîna Urgan’lı yıllar, kanımca, bu bölümün Altın Çağıydı.

OKUMAK İÇİN TIKLA

Shakespeare ve Hamlet – Mina Urgan

Mîna Urgan’ın Shakespeare ve Hamlet’i Shakespeare’in yaşamöyküsüyle birlikte soneleri ve bütün oyunları, özellikle de Hamlet üzerine ayrıntılı bir incelemeyi içeriyor. Hem konuyla ilgili uzmanlara hem de Shakespeare meraklılarına hitap eden titiz bir çalışma. Zengin bir birikimi son derece rahat bir dille sunan Shakespeare ve Hamlet, tüm yazın severler için gerçek

OKUMAK İÇİN TIKLA

Tom Jones (2 Cilt ) – Henry Fielding

Dünyada yazılmış ilk romanlardan biri olan ve dünya klasikleri arasında tartışılmaz bir yer alan Tom Jones, yazılışından bu yana geçen bunca yıla rağmen hala taze, bugün yazılmış bir eser gibi okunabiliyor. Fielding?in kahramanı Tom?la birlikte, 18. yüzyılın İngiltere?sini dolaşıyor, her sınıf ve tabakadan insanla tanışıyoruz. Bu gezi boyunca, Fielding?in kendine

OKUMAK İÇİN TIKLA