Franz Kafka’nın hayatta iken yayımlanan Ceza Sömürgesi kitabının ilk baskılarının kapak fotoğrafları

Ekim 1914 yılında yazılıp 1919 yılında basılan Ceza Sömürgesi (Almanca: In der Strafkolonie, İngilizce: In the Penal Colony), Franz Kafka’nın bir kısa öyküsüdür. İsimsiz bir ceza kolonisinde geçer. Kimi eleştirmenler, yazarın Octave Mirbeau’nun Le Jardin des supplices (İşkence Bahçesi) romanından esinlendiğini belirtmiştir. Öyküde, Kafka’nın diğer eserlerinde olduğu gibi, anlatıcı korku

OKUMAK İÇİN TIKLA

Dönmek Mümkün mü Artık? – Funda Demir

“Değnek adam ailesiyle birlikte ormanda mutlu bir yaşam sürüyordu. Bir sabah dışarı çıktı ve başına gelmeyen kalmadı…” Bir cümleyle kaç hikâye sığar bilemedim, sonra eylülün son akşamında oturdum dinledim yeniden hayatın bana fısıldadıklarını. O sabah madene erkenden inmişti, ondandır belki mesai bitmek bilmedi. Çaysızlık başını ağrıtırdı, yine başlamıştı işte. Yorgun

OKUMAK İÇİN TIKLA

Mehmet Eroğlu’dan Gezi’nin romanı

Mehmet Eroğlu yepyeni bir romanla karşımızda. İletişim Yayınları’ndan 17 Ekimde çıkacak 9,75 Santimetrekare, ölmeye çok yaklaşmış bir adamın Gezi Direnişi’yle aynı zamanlarda buluşan içe yolculuğunun hikâyesi. Mehmet Eroğlu yepyeni bir romanla karşımızda… 9,75 Santimetrekare’de fondan barikatlarıyla, karmaşasıyla ve bitmek bilmeyen umutla 2013 Haziranı geçerken, yüzü yaralı kahramanımız bizi bugünden başlayıp

OKUMAK İÇİN TIKLA

Bilinçakışını en iyi kullanan yazarlar

Bilinçakışı, özellikle modernist romancıların değişen hayata ve edebiyata karşılık bulmak için geliştirdikleri, çok uzun zamandır vazgeçilmeden kullanılagelen ve okurları büyüleyen, onların aklını karıştıran bir anlatım tekniği. Mrs. Dalloway ve Stephen Dedalus gibi birçok roman karakterini kusursuz biçimlerde anlatarak hayatımıza sokan yazarlar, bu tekniğin en parlak örneklerini verdi. Bilinçakışı nedir? Psikolog

OKUMAK İÇİN TIKLA

Kayıp Toprak evine dönüyor

Yayımlandığı ülkelerde heyecanla karşılanan, Hollanda ve Belçika’dan en iyi ilk roman ödülü Bronz Baykuş alan Kayıp Toprak, nihayet Türkçeye çevrilerek ait olduğu coğrafyaya, evine döndü. Yazar Murat Işık, bitmek bilmeyen bir göç sonunda evvela İzmir’e, derken Almanya’ya ve nihayet Hollanda’ya yerleşen Vartolu bir ailenin oğlu. Amsterdam’da büyüyen Işık, belki de

OKUMAK İÇİN TIKLA

Paul Lafargue’den “Tembellik Hakkı”: Çalışmak-Çalıştırılmak – Zafer Köse

Bazı kitaplar vardır ki hiç eskimez Paul Lafargue’ın “Tembellik Hakkı” kitabı da onlardan biri. Her daim yeni ve her daim gündemde tutulması gerekir. Çoğu marksistin bu kitabı okumuş olduğunu biliyorum; ama yine de üstüne yeniden konuşmak gerekir. Bu yazı bir tanıtım değil, bir eleştiri değil ama aynı zamanda da her

OKUMAK İÇİN TIKLA

Sosyolog çevirmen Nejat Ağırnaslı IŞİD’e karşı savaşırken hayatını kaybetti

Deniz Gezmiş’lerin avukatı Niyazi Ağırnaslı’nın torunu Boğaziçi Üniversitesi’nde okuyan sosyolog-çevirmen Nejat Ağırnaslı, 7 Ekim’de Kobani’de IŞİD’e karşı savaşırken öldürüldü. Kobanê’ye yönelik IŞİD’in kuşatması 29’uncu güne girerken ölüm haberleri de gelmeye devam ediyor. Dün gece ölüm haberi gelen isimlerden biri Boğaziçi’li S. Nejat Ağırnaslı. Babası Hikmet Cur oğlunun ölümü üzerine yayınladığı

OKUMAK İÇİN TIKLA

Kısa öykünün ustası Anton Çehov ‘un hayat hikayesi – Semiha Şentürk

Anton Pavloviç Çehov, 17 Ocak 1860’ta Taganrog’da doğar. Azak denizi kıyısındaki Taganrog, 1860’lı yılların başında Yunan tüccarların sık sık uğradığı bir liman şehridir. Çehov’un öykülerine ve oyunlarına sık sık mekan olan her taşra kasabası gibi hayatın tekdüze akıp gittiği, insanların çoğunun birbirini tanıdığı bu küçük yerde, o yıllarda kapısı üzerinde

OKUMAK İÇİN TIKLA

“Çehov, oyunlarını hiç beğenmiyorum. Shakespeare kötü bir yazardı, ama sen ondan da kötüsün.” – Tolstoy

Tolstoy’un “Oyun yazarlığın Shakespeare’den de kötü” dediği Çehov’un daha önce çevrilmemiş mektup ve günlükleri bir kitapta toplandı. Kitapta Tolstoy ve Çehov’un dostluğuna dair ilginç bölümler var. Tolstoy’un, Çehov’un özellikle de oyun yazarlığını küçümsemesi, Çehov’un anılarını inceleyen yeni bir kitap sayesinde bir kez daha gözler önüne serildi. Editör Peter Sekirin, Çehov’un

OKUMAK İÇİN TIKLA

Tolstoy’a ilişkin bir değerlendirme – Georgi Plehanov

I.  Büyük bir senyördü Tolstoy, ölünceye /değin de öyle kaldı. Önceleri, imtiyazlı durumunun sağladığı nimetlerden bol bol yararlandı. Ama, sonraları, -halkın kaderini ve mutluluğunu düşünen kimselerin et­kisiyle  şu kanıya vardı; Yararlandığı nimetlerin kaynağı halkın sömürülmesidir ve bu smürme ahlaka aykrıdır. Bunun üzerine, kendisine hayat ver­miş olan Tanrının halkı sömürmeğe izin

OKUMAK İÇİN TIKLA

Reklamlar ve çocuklar; 1950’ler

Reklamlarıyla en çok çocuk tüketicileri hedef alan kapitalizm, çocukları reklam malzemesi olarak kullanmaktan da geri durmadı. Bu foto galeride çocuklar için son derece zararlı olan kolalı içecekler, sigara ve bira gibi ürünlerin reklamlarında çocukların nasıl kullanıldığını derledik. 1950’lerdeyiz…

OKUMAK İÇİN TIKLA

“Haklı Çıkarsam Çok Eğleneceğiz” Aylin Balboa ile Söyleşi

Edebiyat dünyası yeni bir yazarla tanışıyor şu günlerde: Aylin Balboa. Sıkı blog takipçileri ve nitelikli edebiyat avcıları uzun zamandır tanıyordu zaten kendisini. Oyuncul, komik ama aynı zamanda okuyucuyu ters köşeye yatıran üslubuyla kendi okuyucu kitlesini yaratmayı başarmıştı Balboa. Hayatı, acıları ya da gündelik olanın içine yerleşmiş klişeleri makaraya alırken, okuyucuyu

OKUMAK İÇİN TIKLA

Bir ilk kitap: Belki Bir Gün Uçarız

“Belki Bir Gün Uçarız”da, oldukça enerjik, alaycı ama aynı zamanda da mustarip bir anlatıcıyı dinliyoruz. Yaşadığı toplumu ve çağı sevdiği pek söylenemez, fakat inkar da etmiyor. Başka bir toplumsal yapıda yaşıyormuş gibi davranmıyor, yalnızca bu delilik çağında aklını muhafaza etmeye ve yaşamaya çalışıyor. Bir yakınınızın ölümünü beklediniz mi hiç? Beklediyseniz,

OKUMAK İÇİN TIKLA

Şafak Türküsü – Nevzat Çelik

Şafak Türküsü 1984 yılında “Akademi Kitabevi Şiir Birincilik Ödülü’nü alıp yayımlanınca edebiyat dünyasında bomba etkisi yaptı. Satış rekorları kırdı. İki yıl sonra da Şafak Türküsü ve birçok şiiri Ahmet Kaya tarafından bestelenince Nevzat Çelik adı ve şiirleri milyonlara ulaştı. “beni burada arama anne/ kapıda adımı sorma/ saçlarına yıldız düşmüş/ koparma

OKUMAK İÇİN TIKLA

Enver Gökçe ‘nin Sanat, Edebiyat, Şiir Anlayışı

“Ben, sınıf edebiyatı yapıyorum.” Benim sanat görüşüme gelince. Ben, sınıf edebiyatı yapıyorum. Yani Türk halkının, hayatın her döneminde aktif olan, güzel olan, büyük olan bu halkın sanatını yapmaya çalışıyorum. Bence sanat, herşeyden önce bu sınıfın yaşam kavgasındaki gücünü, kudretini ortaya koymasındadır. 1940 yılına gelinen yıllarda Türkiye’de çeşitli sanat görüşleri var

OKUMAK İÇİN TIKLA

“Özgür Suriye” Ne Kadar “Özgür”? – Kansu Yıldırım

Bazılarının zannettiği gibi emperyalizm 19. veya 20. yüzyılda bir anlama sahip olup, 21. yüzyılda yerini küreselleşmeye bırakmış, modası geçmiş bir kavram değildir. Emperyalizm, Lenin’in ifadesiyle çürüyen ve asalak kapitalizm olarak “üstyapıya” da tekabül eder (Lenin, Mart 1919). Georges Labica’ya göre Lenin’in kullandığı “üstyapı” ifadesi emperyalizmin hem üretim sürecine hem burjuvazinin

OKUMAK İÇİN TIKLA

Okumadığınız için teşekkürler!

Okumadığınız İçin Teşekkürler yayıncılık sektörüne ve kapitalist düzen içinde evrim geçiren kültür yönetimine eleştirel bir bakış getiriyor. Neden bazı kitaplar çok satanlar raflarının daimi misafiridir de bazı kitaplar bu rafların yanına bile yaklaşamaz? Bir kitabın çok satmasını sağlayan nedir? Ya da iyi bir kitap ile kötü bir kitap arasındaki çizgi

OKUMAK İÇİN TIKLA

Parçalanmış Zamanlar – Eric Hobsbawm

Eric Hobsbawm ölmeden önce yayına hazırladığı son kitabı olan bu eserde, sanatların hem çiçek açmasını hem de dağılmasının koşullarını yaratan paternalist kapitalizmi, küreselleşmeyi ve toplu tüketici toplumunun ortaya çıkışını irdelemekte; bu kapsamda, ‘özgür entelektüel’in altın çağının sona erişi, unutulmuş büyük insanların hayatları, sanat ile totalitarizm arasındaki ilişki, ayrıca sürrealizm, kadınların

OKUMAK İÇİN TIKLA

Sahalin Adası – Anton Çehov

Anton Çehov, 1890 yılında Rusya’nın en doğu ucuna doğru zahmetli bir yolculuğa girişti. Sonrasında bir nüfus sayımı için Japonya’nın kuzeyindeki Sahalin Adası’nda binlerce tutuklu ve yerleşimciye söyleşiler yaparak üç ay geçirdi. Sahalin Adası’nda tanık olduğu şeyler -kırbaç cezaları, erzak ve ikmal malzemelerinin zimmete geçirilmesi, kadınların fuhşa zorlanması- Çehov’u hem son

OKUMAK İÇİN TIKLA

“Bu makine kafalı, makine kalpli adamlara teslim olmayın!” Charlie Chaplin, Büyük Diktatör filminden

“Umutsuzluğa kapılmayın.” Üstümüze çöken bela; vahşi bir hırsın, insanlığın gelişmesinden korkanların duyduğu acının bir sonucu. İnsanlardaki bu nefret duygusu geçecek, diktatörler ölecek. Ve halktan aldıkları güç, yine halkın eline geçecek. Son insan ölene kadar özgürlük yok olmayacak.

OKUMAK İÇİN TIKLA