Etiket: İletişim Yayınevi

Fay Kırığı – 3: Rojin – Mehmet Eroğlu

Mehmet eğer buradan kurtulabilirse bu savaşı unutabilecek miydi? Ruhunu zalim bir efendinin buyruğuna vermek, kölesi olmak: Savaşmak buydu. Ama savaşı unutmak! Bundan emin değildi. Doksanlı yılların Güneydoğusu… Biri Rojin diğeri Mehmet olan ve birbirlerine karşı savaşan iki asker…Benzer hassasiyetlerle büyümüş iki düşmanın, bir erkekle bir kadının gözünden cepheler…

OKUMAK İÇİN TIKLA

Edebiyatta Ermeniler – Murat Belge

Bu topraklarda bir zamanlar kalabalık bir Ermeni nüfus vardı, toplumun dokusuna yerleşmişlerdi. 1915’te bu doku parçalandı. Milliyetçiliğin homojen bir ulus, bir toplum yaratmayı arzuladığı bu coğrafyada, Ermenilere -küçük bir azınlık olmak dışında- yer yoktu. Oysa yaşanan kıyım, kalan malların paylaşımı gibi üzerine konuşulmayan ama gayet iyi bilinen olaylar toplumsal hafızada yerini almıştı. Bunlar anılarda, romanlarda,

OKUMAK İÇİN TIKLA

Türkiye Kurulurken Kürtler (1916 – 1920) – Sinan Hakan

Osmanlı İmparatorluğu’nun sınırlarının yeniden çizildiği Mondros Mütarekesi’nin ardından Erzurum, Van ve Bitlis vilayetlerinden büyük çaplı bir Kürt göçünün yaşandığı 1916-1918 yılları ile Büyük Millet Meclisi’nin açıldığı Nisan 1920 arasındaki süreci inceleyen Türkiye Kurulurken Kürtler, sonuçları günümüze yansıyan tarihsel bir dönemeci, aktörlerinin bakış açısından aktarıyor. Osmanlı Devleti’nin yıkılış sürecinde Kürdistan’da yaşanan önemli olayları, Kürt,

OKUMAK İÇİN TIKLA

Vicdan Otopsisi – Hüseyin Bul

Ercan Kesal ?Peri Gazozu? kitabında açık açık takiye yapıyor! Sözü hiç eğip bükmeye, uzatmaya, takla attırmaya gerek görmeden bunu söylersem Peri Gazozu?nu karalamış olmam. Babasının küçük, mütevazı imalathanesinde ürettiği peri gazozlarının tılsımını, sihrini, her kapıyı (özellikle sinemanın ) açan tadını anlatacağını söyleyip kitabın ismini de bir güzel Peri Gazozu koyduktan

OKUMAK İÇİN TIKLA

Bilinmeyen Şaheser – Honore de Balzac

Sanatla gerçekliği buluşturmaya adanmış büyük bir dehanın ve yakıcı bir tutkunun öyküsü… Başta ressamlar olmak üzere, her alandan sanatçıyı etkilemiş olan Bilinmeyen Şaheser, yaratıcılığın sınırları ile sanatçının kusursuzluk arayışı arasındaki çatışmanın ağır bedelini, yani deliliği yürek burkucu bir biçimde işliyor ve okuyucuyu varoluşsal bir sorgulamaya sürüklüyor.

OKUMAK İÇİN TIKLA

Sözde Terörist – İsmail Saymaz

Türkiye’de son yedi yılda “terör suçu”, iktidar bloğuna karşı her eylemi, her muhalif kimliği içine alacak şekilde genişletildi. Polis fezlekeleri adeta yasaların yerine geçerken; özel yetkili mahkemeler, “düşman” ilan edilen kesimlere karşı kahredici bir mekanizma olarak kullanılıyor. Çoğulcu demokrasiyi, örgütlü toplumu, özgür bireyi ve eleştirel aklı hedef alan “devlet terörü” eliyle, yasal

OKUMAK İÇİN TIKLA

Unutma Bahçesi – Latife Tekin

?Gelenlerin çoğu karar ânıyla ilgili buna benzer şeyler anlatır. Dinlemek beni sarsardı eskiden. Hep bir çatlama, kopma sesiyle, ayrılma hışırtısıyla zihnimde beliren, dönmemek üzere giden insan imgesinin yerini, ansızın içimde uyanan bir sezgi sonrasında, bir yırtınmayla dünyaya gelen insan görüntüsü aldı. Nasıl doğduklarını anımsayıp bilmeden bunu anlattıklarını düşünmeye başladım. Ben

OKUMAK İÇİN TIKLA

İçinde Ruhlar Dolaşan Kitap – Melike Uzun

Joel Koven ?Tarih ve Tin?de şöyle der: ?Geç kapitalizmin kendini iyi hissetme kültürü içinde, acı çekmenin değeri bugünlerde unutulmuştur. ? Ötekine açılma, dünyanın acısını hissetmek demektir. ? Ancak ruhun acı çekişi radikal mutluluk umudunu da ima eder. Acı çekmek ve varlığa açık olmak: bütünleşmiş varlığın olanaklıklarını beklemek ? anlamına gelir.?

OKUMAK İÇİN TIKLA

Umut Edilen Çağın Romanı – Melike Uzun

?Birçokları sadece karmaşa içinde hissediyor kendini. Yer sallanıyor; neden, niçin, bilmiyorlar. Onların bu durumu, endişedir; daha açık seçik hale gelirse korku olur.?diyor Ernst Bloch Umut İlkesi?nin önsözünde. Bu topraklarda ve bu zamanda endişeyi, korkuyu değişik gerekçelerle, en yoğun haliyle yaşamayan var mıdır? Her gün ölüm haberleriyle uyanıyoruz: savaş, çatışma, açlık,

OKUMAK İÇİN TIKLA

Diyarbakır 5 No.Lu – Bayram Bozyel

“Bu koşullarda yaşayan insanlar artık dış dünyayı, yakınlarını, yaşamın güzelliklerini düşünemez olmuşlardı. Tutuklu kişi için bir kurtuluş yolu olan tahliye bile kimsenin aklına gelmiyordu. İnsanların bütün beklediği bir lokma ekmek, bir bardak su ve ölmeden akşamı getirmekti. Aynı ranzada yattığımız kişiyle bile bazen günlerce bir şey konuşamazdık. Bunun için fırsat

OKUMAK İÇİN TIKLA

Pembe çiçekli bir meyve ağacı… – Meltem Gürle

?Deniz Feneri? bence Virginia Woolf?un en dokunaklı romanıdır. Bu romanda Woolf, İngiliz dilinde yazılan en güzel metinlerden birini ortaya çıkarmakla kalmamış, yepyeni bir zaman algısı yaratarak annesinin ölümüyle birdenbire sona eren çocukluğunu da geri getirmek istemiştir. Romanın ortalarında bir yerde, annesini örnek alarak yarattığı ve yoğun bir şefkatle sevdiği karakteri

OKUMAK İÇİN TIKLA

Acının ve Alçalışın Cehennemleri 12 Eylül Cezaevleri – Naci Eksikoğlu

Bir Dönemin Gençleri Çoğu yaşları 16-22 arasında değişen umut dolu insanlar vardı bu ülkede. Şimdiki gençlere benzemiyorlardı. Ülkelerini seviyorlardı ve ülkeleri için kafa yoruyorlardı. Sadece bunu da yapmıyorlardı. Ülkelerinin daha güzel olması için inisiyatif de almak istiyorlardı. Bencil değillerdi. Kendi hayatlarını bile tehlikeye atacak kadar halkı sevdiklerini söylüyorlardı. Doğru söylüyorlardı;

OKUMAK İÇİN TIKLA

Hasan Ali Toptaş ile “Heba” üzerine söyleşi – Burcu Aktaş

Hasan Ali Toptaş: ?Heba?ya başlarken, öteki romanlarımın hepsinden farklı olsun istedim. Her açıdan farklı. Derinlik nasıl yüzeye çekilebilir, yüzeye nasıl saklanabilir diye kendi kendime sorup durduğum bir meselem vardı.? Suç, masumiyet, minnet, merhamet… Bunların hepsini ve dahasını içeren insanlık durumu üzerine olduğunu söyleyebilir miyiz Heba?nın? Evet, aynen öyle, Heba bu

OKUMAK İÇİN TIKLA

Osmanlı’da İşçiler (1870-1922) (Çalışma Hayatı, Örgütler, Grevler) – Kadir Yıldırım

Osmanlı İmparatorluğu’nda işçilerin niteliği, bir sınıf olarak varlıkları ve eylemleri, tarih araştırmalarında çeşitli tartışmalara konu olmuştur. İşçi sınıfının sendika, sandık, komite gibi kendi örgütlerine değil de ağırlıklı olarak partilerin ve lider kadroların hikâyelerine odaklanan tartışmalardır bunlar. Kadir Yıldırım Osmanlı’da İşçiler (1870-1922)’de bu perspektifi de içererek ama asıl ‘Osmanlı proletaryası’nın kendi

OKUMAK İÇİN TIKLA

Heba – Hasan Ali Toptaş

?İnceldiğinde, çeşitli sebeplerle delindiği de olur uykunun. Ne bileyim, bazen zihnimizdeki sivri uçlu bir hatıra deler onu; bazen henüz hazmedemediğimiz bir sözün acısı, bazen kolu bacağı aklımızın dışında kalan bir düşünce yahut bir duygu, bazen de etrafımızda olup biten, bizim fark edemediğimiz meçhul bir şey deler. İşte o vakit delinen

OKUMAK İÇİN TIKLA

Mayoz Bölünme Hikayeleri – Evrim Alataş

“Yıllarca kaybettiklerimizin dökümlerini yaptık hep. Acı, bizden  başlayıp bize dökülen bir dere oldu. Yüreğimiz ve beynimiz bir ‘korkunç anılar deposu’na dönüştü. Oysa biraz da gülerek bakmak gerekir hayata. Güldüğümüz kendimiz bile olsak. Yani, ‘Alem buysa kral biziz’ demek lazım bazen. Yangınlardan çıkıp da paçalarımızdaki yanığa gülmek lazım…” Evrim Alataş, bu

OKUMAK İÇİN TIKLA

Tom Jones (2 Cilt ) – Henry Fielding

Dünyada yazılmış ilk romanlardan biri olan ve dünya klasikleri arasında tartışılmaz bir yer alan Tom Jones, yazılışından bu yana geçen bunca yıla rağmen hala taze, bugün yazılmış bir eser gibi okunabiliyor. Fielding?in kahramanı Tom?la birlikte, 18. yüzyılın İngiltere?sini dolaşıyor, her sınıf ve tabakadan insanla tanışıyoruz. Bu gezi boyunca, Fielding?in kendine

OKUMAK İÇİN TIKLA

Afişe Çıkmak (1963-1980: Sol’un Görsel Serüveni) – Yılmaz Aysan

Yılmaz Aysan’ın aşkla yürüttüğü bir belgeleme çalışmasına dayanan Afişe Çıkmak, ’60’ların, ’70’lerin ‘aura’sını gözümüzün önüne getiriyor. O dönemin genç insanlarının anlatma, müdahale etme, ses çıkarma, bir şeyler yapma, kısacası dünyaya katılma iştahını gösteriyor bize. Televizyonun siyah beyaz tek kanal, bilgisayar teknolojisinin laboratuvar aşamasında, sosyal medyanın olsa olsa hayal hanesinde olduğu

OKUMAK İÇİN TIKLA

Yıkılsın Bu Düzen! / Fel Yaskut Ennizam! – Mete Çubukçu

Tunuslu seyyar satıcı Muhammed Buazizi, 17 Aralık 2010 tarihinde Sidi Bouzid valiliği önünde kendini ateşe verdi. Amacı kendisini hırpalayan ve meyvelerine el koyan zabıtaları protesto etmekti. Ancak Buazizi?nin kendi bedeninde yaktığı ateş kısa sürede büyüdü ve önce ülkesini, sonra bütün Arap coğrafyasını kaplayacak kitlesel bir harekete dönüştü. Ayaklanmalar çok hızlı

OKUMAK İÇİN TIKLA

Spinoza’yı Anlamak – Hadi Rizk

17. yüzyıl felsefesinin önde gelen düşünürlerinden Spinoza, dönemin Hıristiyan Avrupa’sında Yahudilerin yaşadığı sıkıntılara karşıt Altın Yüzyıl’ını yaşayan Amsterdam’daki refah ve özgürlük ortamında sonradan cemaatten dışlanmasına sebep olacak fikirlerini dile getirmeye başlar. Düşüncelerini Descartes okumalarıyla geliştirip onlara cevaben yazdığı metinlerle kendi konumunu belirler, batıl inançlar ve yanılsamaları saf dışı bırakan bir

OKUMAK İÇİN TIKLA