Etiket: İletişim Yayınları

Adalet ve özgürlük idealleri olmaksızın insanlık yaşayabilir mi? Tuhaf Zamanlar – Eric Hobsbawm

“Adalet ve özgürlük idealleri olmaksızın” insanlık yaşayabilir mi? Hatta 20.yüzyılda bu yola kendini adayanların anıları olmadan?” “Eğer insanların daha iyi bir dünyaya ilişkin herhangi bir idealleri yoksa, bu bir şeyleri yitirmiş oldukları anlamına gelir.” 1917 doğumlu Marksist Eric Hobsbawm’ın 80 yaşın üzerinde kaleme aldığı ve Tuhaf Zamanlar (Interesting Times) adını

OKUMAK İÇİN TIKLA

Burjuvanın Edebi Yolculuğu

Roman sanatının edebiyatta hegemonyasını sağlamasıyla kapitalizm gelişimi arasındaki bağ sürekli vurgulana gelmiştir. Lukacs, Roman Kuramı’nda epiğin yerine romanın geçişini ünlü “roman Tanrı’nın terk ettiği bir dünyanın epiğidir” cümlesiyle gözler önüne sermişti. Bakhtin, şiirde “sözcüğün doğal diyalojikleşmesi sanatsal kullanıma koyulmaz” diyerek şiirin toplumsal gerçekliği yansıtmada yetersiz kaldığını belirterek, romanın egemenliğinin tarihsel

OKUMAK İÇİN TIKLA

Barbarlar Zamanı ‘nın yazarı Cem Uğur ile Söyleşi: Melike Uzun

Barbarlar Zamanı, Cem Uğur’un ilk romanı. Cem Uğur ilk romanında Dersim’i mekân tutmuş. Yazar, temel olay örgüsünü ölen /öldürülen arkadaşının izini süren kahramana dayandırsa da romanın dokusunu Dersim felaketi üzerine kurup barbarlığın uzun ve sonlanmayan tarihini anlatıyor. Cem Uğur’la ilk romanı Barbarlar Zamanı üzerine konuştuk.

OKUMAK İÇİN TIKLA

Prekarya: İpin Ucunu Kaçırmadan – Denizcan Kutlu

Neo-liberal dönemde çalışma ilişkilerinin güvencesizleşme doğrultusundaki evrimi, kapitalizmin dönüşüm dinamikleri, özne tartışmaları ve bunun kuramsal ve pratik, nesnel ve öznel boyutları bakımından “prekarya”nın yeri nedir ve nasıl belirlenebilir? Bu yazı, şüphesiz bu soruları tüm ayrıntılarıyla yanıtlama hedefini taşımıyor. Bununla birlikte bu sorular etrafında Guy Standing’in Precariat The New Dangerous Class

OKUMAK İÇİN TIKLA

Dostoyevski’nin ilk romanı İnsancıklar, edebiyat tarihinin tuhaf vakalarından biri – Orhan Pamuk

“Ah şu masalcılar! Yazacak yararlı, hoş, kişiye haz veren bir şey bulamazlar da, ne kadar pislik varsa dökerler ortaya!.. Yetkim olsa yazmayı yasak ederdim onlara! Ne biçim şeylerdir yazdıkları? Okurken ister istemez düşünüyor insan… Kafasını kaşıyor, inan olsun yasak ederdim onlara yazmayı! Basbayağı yasaklardım.” [Kn. V F Odeyevski]

OKUMAK İÇİN TIKLA

Bir Halkı Yoketmek – Onur Koçyiğit

Tehcir, katliam, zulüm, jenosit, sürgün, soykırım. Kavramlar üzerine tartışmalar uzun sürdü. Devletin halkına karşı sistematik bir yoketme politikasını, neredeyse bir “takvim” üzerinden uyguladığı o büyük barbarlığın üzerinden –en azından bu topraklarda– 100 yıl geçti. Ben bu yazıda soykırım sözcüğünü kullanacağım ama belirtmeliyim ki, yalnızca öznel olarak kavramın kullanılmasından yana tavır

OKUMAK İÇİN TIKLA

Osmanlı Ermenilerinin asimilasyonu

Taner Akçam, yeni kitabında Ermenilerin dininin zorla değiştirilmesi ve asimilasyon süreçlerini inceliyor. Kitapta Talat Paşa’nın ihtida edenlerin tehcirden muaf tutulması emrini daha sonra nasıl geri çektiği de anlatılıyor. Taner Akçam bugün belki de Türkiye’nin en ihtilaflı meselelerinden biri olan “Ermeni Sorunu” ve bunun etrafında dönen tartışmalarla ilgili resmi Türk tarih

OKUMAK İÇİN TIKLA

Işıl Kızılırmak tanıttı: ‘Miguel’

Kitabımızın da kahramanının da adı “Miguel”. Miguel’in yaşının ya da nerede yaşadığının ise bir önemi yok bu öyküde. Karşı komşunuz, sıra arkadaşınız, çocuğunuz ya da siz olabilirsiniz. Etrafında akıp giden hayata sadece bakmış, görmek için çok da çabalamamış bir insandı o, sadece. Ama günün birinde, bir market otoparkında işittiği şiirle

OKUMAK İÇİN TIKLA

“Roboski Katliamını Hatırlamak ve Hatırlatmak: İstenmeyen Çocuklar”

Türkçe ve Kürtçe çift dilli hazırlanan kitap “İstenmeyen Çocuklar”, Roboski Katliamı’nı unutturmamak için Müge Tuzcuoğlu tarafından derlendi. Tuzcuoğlu ile kitabı, acıyı, insanı ve devleti Gamze Akdemir konuştu. Alev Karaduman da bu konuşmaya yazısıyla katıldı. ‘Roboski, yeni bir kırmızı çizgi gayreti’ 28 Aralık 2011’de, Türkiye’ye ait savaş uçakları, Şırnak/Uludere’de Roboski (Ortasu)

OKUMAK İÇİN TIKLA

Don Kişot ve devrimci ruh

Mahmut Temizyürek. Devrimci ruhun da Don Kişot gibi başka motivasyon peşine düşmeden, hatta para, ün ve başarı gibi maddi getirilere sırtını dönerek yaşadığını gösteriyor İm Bilse Er Ölmes’de. Geçen hafta The Guardian gazetesinde yayımlanan bir yazısında John Berger, seksen yıllık yazma serüveninden, her şeyden önce anlam bulmasına yardım eden bir

OKUMAK İÇİN TIKLA

Haw: Bir Köpeğin (Sk: 107’nin) Serencamı – Müslüm Üzülmez

Haw, Kemal Varol’un yeni yayınlanan romanı. Kemal Varol, mutlak hegemonya isteyen kutsal hiyerarşi ile örgütlenmiş derin devletin, resmi ideoloji ve siyasi rejimin yıkıcı etkisinin en çok hissedildiği coğrafyada, 1977’de Diyarbakır’da doğmuş, çocukluğunda 12 Eylül darbesinin, gençliğinde Kürt ulusal hareketi ile Devlet arasında süren savaşın tüm olumsuzluklarını görüp yaşamış biridir. Görüp

OKUMAK İÇİN TIKLA

Arendt Totalitarizm ve İdeoloji

Siyaset bilimi literatürü açısından en temel ve yanıtlanması zor sorulardan birinin kitlelerin baskıcı rejimlere hangi koşularda, neden ve nasıl destek verdiğinin açıklanması olduğu söylenebilir. Bugün Türkiye’de de siyasi iktidarın niteliğindeki dönüşüme odaklanırken sürdürülen rejim tartışmalarında bu soruya verilen olası yanıtlar belirleyici olmaktadır. Bu soruya yanıt ararken, siyasetin pratikteki formunun teorideki

OKUMAK İÇİN TIKLA

Turgut Uyar’ın Çocuklarıyız

DervişAydın Akkoç’un, onun dört çocuğuyla, Semiramis Uyar’la, Şeyda Uyar Dikmen’le, Tunga Uyar’la ve Turgut Uyar’la yaptığı söyleşiler şairle ilgili çok şey öğrenmemizi sağlıyor. Sadece şairle ilgili değil, Tomris Uyar’la, başka edebiyatçılarla, arkadaşlarıyla ilgili… Türkiye’nin (bu arada Posof’un, Terme’nin, Ankara’nın, İstanbul’un), edebiyat ortamının, gündelik hayatın “o vakitleriyle” ilgili… Ve tabii baba-çocuk

OKUMAK İÇİN TIKLA

Mehmet Eroğlu’nun yeni romanı “9,75 Santimetrekare”

Mehmet Eroğlu’nun yeni romanı “9,75 Santimetrekare” raflardaki yerini aldı. Eroğlu bu yeni romanında, “Fay Kırığı” üçlemesinde resmettiği Türkiye’nin, bir adım sonrasındaki kırılmayı gündemine alıyor; Gezi Parkı Direnişi’ni. Diğer yandan ise kahramanı Ahmet’le Gabar Dağı’nın eteklerinde bıraktığı on dakikalık karanlığın peşinden bir yaşamı sürüklüyor.

OKUMAK İÇİN TIKLA

Dostoyevski Aramızda Olsaydı! – Dağhan Dönmez

Evet, on dokuzuncu yüzyıl insanının her şeyden önce karaktersiz olması gerekir, böyle olmak zorundadır. Karakterli olan insan ise herşeyden önce dar kafalıdır. Dostoyevski-Yeraltından Notlar Günlerden bir gün İlber Hoca’nın dersine üç öğrenci girer; girer girmesine de geç girer. İlber Hoca sorar: “Neredeydiniz?” Konuşma nasıl olduysa, öğrencilerin kredi notunu bilmemesine kadar

OKUMAK İÇİN TIKLA

“Haklı Çıkarsam Çok Eğleneceğiz” Aylin Balboa ile Söyleşi

Edebiyat dünyası yeni bir yazarla tanışıyor şu günlerde: Aylin Balboa. Sıkı blog takipçileri ve nitelikli edebiyat avcıları uzun zamandır tanıyordu zaten kendisini. Oyuncul, komik ama aynı zamanda okuyucuyu ters köşeye yatıran üslubuyla kendi okuyucu kitlesini yaratmayı başarmıştı Balboa. Hayatı, acıları ya da gündelik olanın içine yerleşmiş klişeleri makaraya alırken, okuyucuyu

OKUMAK İÇİN TIKLA

Bir ilk kitap: Belki Bir Gün Uçarız

“Belki Bir Gün Uçarız”da, oldukça enerjik, alaycı ama aynı zamanda da mustarip bir anlatıcıyı dinliyoruz. Yaşadığı toplumu ve çağı sevdiği pek söylenemez, fakat inkar da etmiyor. Başka bir toplumsal yapıda yaşıyormuş gibi davranmıyor, yalnızca bu delilik çağında aklını muhafaza etmeye ve yaşamaya çalışıyor. Bir yakınınızın ölümünü beklediniz mi hiç? Beklediyseniz,

OKUMAK İÇİN TIKLA

Bilinen, bilinmeyen Diyarbakır – Şeyhmus Diken

Kürtçe adı sîsalik (otuz yıl) olan “meymenetsiz” bir kuş varmış. Otuz sene yaşadığına inanılırmış. Leyleğinse onca göçerliğine rağmen ömrünün hepi topu bir yıl olduğuna inanılırmış. Bu sîsalik denilen “mahlukat” ömrünün bereketine böbürlenip birgün dayanmış leyleğin kapısına; “Seninkisi de hayat mı arkadaş? Bir yıllık hayat! Bak bana, otuz yıl yaşıyorum” demiş.

OKUMAK İÇİN TIKLA