Etiket: Payel Yayınları

Ölüm Üzerine – Elias Canetti “Yaşam her şeye karşın ölüme karşı bir tehdit değil midir?”

“Elias Canetti, ‘Ölüm Üzerine’ adlı kitabında, insanın en temel gerçeği üzerine düşüncelerini bir tür aforizmalar halinde okurlara iletiyor. Kitapta belirgin bir şekilde ortaya konan ve benim de çok uzun zamandır üzerinde düşündüğüm şey şu: Ölüm içsel bir yaşantı mıdır, yoksa bize dışarıdan gelen bir saldırı mıdır? Yani: Ölüm içimizde midir,

OKUMAK İÇİN TIKLA

İnsanın Özü – George Thomson

İnsanın Özü’nde Thomson, sanatın ve bilimin kaynaklarını inceliyor. Sanatla bilimin, toplumsal gücün örgütlenmesinin birbirine bağımlı iki biçimi olduğunu ve ikisinin de çalışma sürecinden doğduğunu ortaya koyuyor. Bilimle sanatın toplumdaki tarihsel işlevlerini ve bilim adamıyla sanatçının dünyayı değiştirme ortak çabasında nasıl birleştiklerini çok yalın bir anlatımla gözler önüne seriyor. Halil Berktay,

OKUMAK İÇİN TIKLA

Faşizmin Analizi – Maria Antonietta Macciocchi

Dünyada, çizme sesi hep işitilmekte. İtalya’da yeni faşizmin gelişmesi, Şili’deki hükümet darbesi, İspanya’daki korkulu düşü andıran zorba yönetimin sona ermesi ve kimbilir hangi kavgalara patlayacak olan geçmişin kötü kalıntılarının temizlenmesi bizlere hep uyanık bulunma gerekliliğini göstermekte. Maria-Antonietta Macciocchi, 1975’te, Vincennes Üniversitesi’nde, faşizme ve yeni-faşizme ayrılmış bir toplu-çalışma yapmıştır. Çeşitli dallarda

OKUMAK İÇİN TIKLA

Edebiyat Nedir? – Jean-Paul Sartre “Her insan herkes karşısında her şeyden sorumludur” Dostoyevski

Edebiyat Nedir? (Qu’est-ce que la litterature?), 20. yüzyılın en etkili düşünür ve yazarlarından Jean-Paul Sartre’ın deneme türünde 1947 yılında yazdığı ve kısa sürede kültleşmiş kitaplarından. Kuram ve eylem adamı niteliklerini birleştiren, yazar-aydın kimliğiyle yaygın bir etki uyandıran Sartre, döneminde tartışmalara yol açan bu kitabında edebiyat kavramını ‘yazar’, ‘yazarın görevi’ ve

OKUMAK İÇİN TIKLA

Evrenin Oluşumu – Henri Laborit. Bilgiyle düşü, bilimle şiiri birleştirebilen aydınlatıcı bir kitap.

Madde dünyası, taşların, ağaçların, yaprakların, dalların, hayvanlarla insanların, gördüğümüz, dokunduğumuz, kokusunu aldığımız, sesini işittiğimiz her şeyin dünyası nedir acaba? Neden yapılmıştır? Ve insanların yüzyıllarca, yıldızlarıyla birlikte tepelerine asılı sandıkları, Dünya çevresinde döndüğüne inandıkları gökyüzü nereden geliyor? Ve bütün bunların ortasındaki insan nedir? Bu gibi en yalın sorulardan en karmaşık sorunlara

OKUMAK İÇİN TIKLA

İnsandaki Yıkıcılığın Kökenleri 2 – Erich Fromm

İnsandaki yıkıcılığı, şiddeti, acımasızlığı, avcı ve yiyecek toplayıcı küçük topluluklar oluşturarak yaşayan tarihöncesi insandan, günümüzün “uygar” insanına dek çok geniş bir süreç içinde ele alan Fromm, kitabının bu ikinci ve son cildinde tarihe kanlı yıkıcılıklanyla geçmiş bazı yöneticilerin kişilik çözümlemelerini yapmaktadır. Fromm, bu büyük hacimli çalışmasında, şiddet olaylarını ele alırken,

OKUMAK İÇİN TIKLA

Umut Devrimi / İnsancıllaşmış Bir Teknolojiye Doğru ? Erich Fromm

Okurlarımızın artık çok iyi tanıdığı ruhbilimci ve toplumbilimci Erich Fromm, Umut Devrimi’nde ele aldığı sorunları şöyle özetlemektedir. ‘Belki de şu anda işin en kötü yanı, kendi sistemimizi denetleyemez duruma gelmiş olmamızdır. Bilgisayarların bizim adımıza verdiği kararları uyguluyoruz. Biz, insanoğlu olarak, daha çok, daha çok üretmek ve daha çok tüketmekten başka

OKUMAK İÇİN TIKLA

Sevginin ve Şiddetin Kaynağı – Erich Fromm

Yaşam yaratmak, güçsüz insanda bulunmayan birtakım nitelikleri gerektirir. Yaşamı yoketmekse yalnızca bir tek niteliği -şiddete başvurmayı- gerektirir. Güçsüz insan, tabancası, bıçağı ya da kuvvetli bir bileği olduğu sürece başkalarının ya da kendisinin içindeki yaşamı yokederek onu aşabilir. Böylece, kendisini yadsıyan yaşamdan öç almış olur. Ödünleyici şiddet, güçsüzlükten doğan ve güçsüzlüğü

OKUMAK İÇİN TIKLA

Sevme Sanatı – Erich Fromm

”Sevgi”, insanoğlunun gelişmesinin ilk dönemlerinden başlayarak günümüze dek yaşayabilen vazgeçilmez bir duygu, anlam dolu bir sözcük; hiç kuşkusuz, insanlar varoldukça da yaşayacak. Tüm çabalar, uğraşlar, tutkular, yaratılan tüm sanat yapıtları bir anlamda hep sevgisiz kalmamak için belki de. Sevgiyi yaşarken kendimizden geçer, yokluğundaysa hastalanırız. Onu bastırdıkça daha çok özlemini çeker,

OKUMAK İÇİN TIKLA

Yanılsama ve Gerçeklik – Christopher Caudwell

Christopher Caudwell, Yanılsama ve Gerçeklik (Illusion and Reality) adlı kitabında, ilkel kabile yaşamında sanatın ve bilimin kökenlerini araştırmakta ve Shakespeare’den modern çağa dek şiirin gelişmesini gözler önüne sermektedir. Kitap, şiirin dilini, bilimle sanat arasındaki ayrımı ve gerek bilimin gerekse sanatın günlük yaşamdaki rolünü ele almaktadır. Zaman zaman lirik bir güzelliğin

OKUMAK İÇİN TIKLA

Tragedyanın Kökeni – George Thomson

Tragedyanın Kökeni (Aiskhylos ve Atina), yalnızca Aiskhylos’un oyunlarının ve onların seslendiği izleyiciler için taşıdığı anlamın incelenmesi değil, Atina demokrasisinin kökenlerini, gelişmesini ve dolayısıyla batı uygarlığının ve kültürünün yapısını da irdeleyen değerli bir araştırmadır. Zira Profesör Thomson, Aiskhylos’un oyunlarının, alışılagelmiş yazınsal eleştirinin ya da geleneksel klasik bilgi ölçütlerinin sınırları çerçevesinde asla

OKUMAK İÇİN TIKLA

“Sorumluluğunu Arayan Sözün Derinliği” / “yaşamayı bilmeden, ölümü bilemezsin?(*) – Nejdet Evren

?Sözcüklerin bilinci? olur mu? Sözcükler sorumluluklarının peşinden koşuyorlarsa bu neden olmasın ki? Sorumluluk bir yönüyle kişinin her şeyden önce kendine karşı bir yükümlülüğü değil midir ki; her zaman söylendiği gibi ?üstlenemeyeceğini yapma ve yapamayacağını üstlenme ? diye…İnsan, iki ayak üzerinde dik durmaya başladığı günden bu güne değin hep koşmuştur; ve

OKUMAK İÇİN TIKLA

Paris Yaşamı – Emile Zola

Romanlarında toplum içinde saygın birer yere sahip olan burjuvaların maskelerini düşürerek bu ?namuslu insanlar?ın ikiyüzlülüğünü ortaya çıkaran Zola, daha ?Paris Yaşamı?nı yazmadan önce Le Figaro gazetesinde yayımladığı bir yazıda hayat kadınlığı kurumunun yaratıcısı olarak sistemi ve sistemin sefalete ittiği insanı gördüğünü yazar. Nana ve hastalıklı oğlu Louiset, toplumun yozlaşmasını temsil

OKUMAK İÇİN TIKLA

Yaşam ve Ölüm Arasında – Emile Zola

Rougon – Macquart dizisinin 13. kitabı olan Tohum Yeşerince’de ya da 15. kitabı Toprak’ta Zola yaşamla şiddeti yanyana koymuştu, ancak bu romanda, sanki ayrı ayrı varolmayacak, bir bütünün iki yarısından söz eder gibi ele alır yaşam ve ölüm güdüsünü. Genel olarak Yaşam Ve Ölüm Arasında’yı tüm aşırılıkların bulunduğu bir roman

OKUMAK İÇİN TIKLA

Avrupa Gerçekçiliği (Balzac – Stendhal – Zola – Tolstoy – Gorki ve diğerleri) – Georg Lukács

Çağımızın büyük düşünürlerinden biri olan Georg Lukacs, ilk kez 1948 yılında yayımlanan bu kitabında, Balzac, Stendhal, Zola gibi yalnız Avrupa yazınını değil, dünya yazınını da etkileyen büyük yazarlarla, Tolstoy ve Maksim Gorki gibi yazın dünyasında birer ekol oluşturan devleri ve yapıtlarını çözümlerken bu yazarlarla yapıtlarının doğmasını gerekli kılan toplumsal ortamların

OKUMAK İÇİN TIKLA

Körleşmek, öyle bir tutsaklık şeklidir ki; bakarken görmemek, gördüğüne gözünü kapatmaktır. – Nejdet Evren

Bilgi ne kadar sınırsız ise insan o kadar tutsaktır. Bu tutsaklık biçimi zincirsiz bir tutsaklıktır ve adına ?tutku? denilmektedir. Tutkular körlemesine bir bağlılık gerektirirler; bu duruma, Elias Canneti ?Körleşme? adını vermiştir. Öyle bir tutsaklık şeklidir ki; bakarken görmemek, gördüğüne gözünü kapatmaktır. Tutku, o yer/zamanda olmayı düşleyip olamadığında ona yenik düşmektir.

OKUMAK İÇİN TIKLA