Kategori: Anlatı

Özel Yükseliş Koleji Tiyatro Kolu “ Yarış ” Anılar 1969 -1970 – Ayhan Hüseyin Ülgenay

Bir insan kendine bir yol çizip ona devam ederse artık ondan kurtuluş yoktur. Tiyatroyu kendime yol çizdiğimden, tiyatro çalışmalarım okulunda da devam etti. Lise son sınıfta Şubat ayının sonlarına doğru okulda bir oyun sahnelemeye karar verdim.Seçtiğim oyun;Abbot ve Holmes’in YARIŞ isimli oyunu, Türkçeye Salah Birsel (Ahmet Selahattin BİRSEL ) çevirmiş.Oyun

OKUMAK İÇİN TIKLA

Faşizm iki insan arasındaki ilişkide başlar

“Kimim ben senin için, kimim bunca yıldan sonra?” diye sorar 20. yüzyılın en büyük romanlarından biri olan Malina’nın yazarı Ingeborg Bachmann hiç gönderilmemiş veda mektubunda Paul Celan’a. Mektuplaşmaları 1948’den 1967’ye kadar aralıklarla ama çok yoğun sürer. Bu kısacık birliktelik, bitmeyen bir aşka dönüşmesinin ardından, Sen Nehri’nin karanlık sularında ve Roma’da

OKUMAK İÇİN TIKLA

Binlerce Yılın Virüsü – Zafer Köse

Bundan tam yüz yıl önce ülkemizde “tehcir” adı verilen korkunç bir katliam yaşandı. 24 Nisan 1915’ten bu yana insanlık tarihinin yazdığı en büyük acılardan bir tarih ördü kendine bugün hâlâ burada yaşayan ve dünyanın dört bir yanına dağılmaya mecbur bırakılmış Ermeni halkı… Aras Yayıncılık’tan geçtiğimiz ay çıkan “Gülizar’ın Kara Düğünü”

OKUMAK İÇİN TIKLA

Yanıbaşımızdaki Suriye – Sadık Güvenç

Sıhhıye’de, Kızılay’da kaldırım kıyılarında çocuklarıyla oturup dilenen gencecik Suriyelileri her gördüğümde bu savaşı çıkartan gözü dönmüş emperyalistlere lanetler okuyorum. Saçı başı perişan yedi sekiz yaşlarındaki kız çocukları, annelerinin kucağında hiçbir şeyden haberi olmayan soğuktan morarmış yüzleriyle gelip geçene gülümseyen bebeler… Bu nasıl bir insanlıktır ki insanı bu kadar perişan eder?

OKUMAK İÇİN TIKLA

Gabriel García Márquez’in kaleminden “Kolombiya Turu”

Márquez, 1955’te Kolombiya Turu’nu baştan sona takip etmiş, sporcularla özel söyleşiler yapmıştı. Döneminin ünlü bisikletçilerinden Ramon Hayos ile karşılaşması da o yıl gerçekleşti. 2014’te yitirdiğimiz Gabriel García Márquez’in gazetecilik yıllarında üzerine kalem oynattığı alanlardan biri de spordu. Politikacılar ve denizciler gibi şans onu bisikletçilerin de karşısına oturtuyordu. 1955’te Kolombiya Turu’nu

OKUMAK İÇİN TIKLA

Salim Turgut’un “Ömrüne Sığamayanlar” – Adil Okay

Yazar ve gazeteci Salim Turgut’un kuşağı, genel kabul gören ifadeyle “78 Kuşağı” uzun bir dönem kendi acılarını ti’ye aldı. Kendi acıları yerine başkalarının acısını yansıttılar mektuplarında ve/veya yazılarında. ‘Biz iyiyiz’ dediler hep. ’Biz iyiyiz’ dedik. Zindanda – hücrede de olsak, savaşın içinde her an bir uçak saldırısı ya da havan

OKUMAK İÇİN TIKLA

An’lık Bir Ömür – Ertuğrul Akgün

“Bir kişiyi elinde fotoğraf makinasıyla(veya fotoğraf makinasını işleten’i ile)gördüğümüzde, bir tür avlanma davranışına tanık oluruz. Bunlar paleolitik çağda tundrada avlanan bir kimsenin hareketleridir. Fark ise fotoğrafçının oyununu çalılıklar yerine; yoğun bir kültürel nesneler ormanında sürdürmesidir.” Vilem Flusser’in fotoğraf felsefesine dair sarf ettiği bu veciz cümleleri tartışmak, bu cümleleri açımlamak kuşkusuz

OKUMAK İÇİN TIKLA

Ortadoğu’nun Hiroşima’sı Halepce – Necmettin Salaz

İnsanlık tarihinin en acı, en utanç verici zorbalıklarından birini yaşamış minik, sevimli ve talihsiz Kürt kasabası. Olayın üzerinden yirmi iki yıl geçmiş ama insan yürürken hâlâ çevrede, yolda, sokak aralarında cesetlerle karşılaşacağını sanıyor. Hâlâ ortalıkta gözleri yuvalarından fırlamış, ağızlarından kan boşalmış, yüzleri, derileri yanık çocuk cesetleri var gibi geliyor. Halepce’de

OKUMAK İÇİN TIKLA

Ankara Çocuk Tiyatrosu ve Anılar 1971 – Ayhan Hüseyin Ülgenay

Çağ Tiyatrosundan ayrıldıktan sonra İstanbul efendisi isimli oyunda beraber çalıştığım Yavuz KUMÇAY ile birlikte bir çocuk tiyatrosu kurmaya karar verdik. Arkadaşım Yavuz KUNÇAY ‘in karakteri çok sağlamdır çok faaldir ve tuttuğunu da koparır.Arkadaşlığı her zaman güven verir.Beraber Tiyatro kurmaya karar verdikten sonra her gün Kızılay da bulunan bir kahvede buluşup

OKUMAK İÇİN TIKLA

“Göçtün gittin Yaşar Kemal / Kim taşıyacak şimdi seni? / İri ağır gövdeni değil / Bıraktığın gölgeni?”

Yaşar Kemal’in ardından: Ali Murad’a “Emmim” der Galiba 1964. Belki ’65. Beyazıt’taki Marmara Sineması’nda TİP gecesi var. Sahne balonlarla süslenmiş. Sıra onda, konuşma sırası, Yaşar Kemal’de. Sahneye çıktı, bir iki söz söyledikten sonra, eline yeşil bir balon geçirdi. “Bu işte kapitalizmin, burjuvazinin balonu! O balonu söndüreceğiz!” diyerek balonu çimdiklemeye başladı.

OKUMAK İÇİN TIKLA

Zülfü Livaneli Yaşar Kemal’i anlatıyor…

Hey Yaşar Abi! O güzel atlara binip gittin ha! Gidip de bizi bu dar-ı dünyada bir başımıza koydun ha! Ne demeli bilemiyorum; yıllarca “Arkam sensin, kal’am sensin dağlar hey” dedim, şimdi dağlarım devrildi, kalelerim yıkıldı, kolum kanadım kırıldı. Böyle bir günde senin üstüne inceleme yazamam, romanlarını anlatamam; ancak senin rüzgârlı

OKUMAK İÇİN TIKLA

Kuşatmanın senfonisi

Sarah Quigley Orkestra Şefi’nde, Şostakoviç’in 7. Senfoni’sinin besteleniş öyküsüne ve Leningrad’ın II. Dünya Savaşı sırasında yaşadıklarına bambaşka bir pencereden bakıyor. Dimitri Şostakoviç, 20. yüzyılın en önemli ve üretken bestecilerinin başında gelir. 25 Eylül 1906 günü St. Petersburg’da dünyaya gelmiş, on üç yaşında konservatuvar eğitimine başladığında doğduğu kentin adı Petrograd olmuştu.

OKUMAK İÇİN TIKLA

‘Dersim’de katliamdan önce askerler köylülerle kebap yedi’

Dersim katliamına tanıklık etmiş Sarkis Gregoryan’ın anıları ilk kez yayınlandı. Murat Kahraman, Sarkis’in kardeşinden aldığı notları Gökyüzünü Kaybeden Kartal isimli kitapta topladı. Sarkis henüz 12 yaşındayken katliamdan tesadüfen kurtulmuş. Anılarında, katliamdan bir gün önce yaşadıklarını şöyle anlatıyor: “Askerler bizim köyün üstündeki Beyaz Dağ’da çadır kurmuşlardı. Bir kötülük beklemiyorduk. Köyün ileri

OKUMAK İÇİN TIKLA

Kardeşim hepsi hikaye! adlı kitaba ilişkin – Sadık Güvenç

Kitabın adı bu. Ama okudukça anlatılanların hiç birinin hikaye olmadığını, tamamen yaşanmışlık olduğunu anlıyorsunuz. 12 Eylül 1980 cunta yönetimi öncesi ve sonrası devrimci mücadele birebir tanıklarla, olayları yaşayanlarla birlikte belgesel tadıyla ortaya konuluyor. Kitabın yazarı Mahmut Memduh Uyan, devrimci mücadeleye dair hem değerlendirmeler yapıyor hem eleştiriyor hem de öz eleştiri

OKUMAK İÇİN TIKLA

1915’ten günümüze bir baba-kız hikâyesi

Yüz binlerce benzeri içinden bir hikâye. Benzerleri gibi, benzerlerine çok benzeyen; benzerleri gibi, benzerlerine hiç benzemeyen. Kum tanesi, kar tanesi… “1915 Ahısdos 10’da, Çorerşadi [Çarşamba] gunu / 1915 senezinden 1919 kadar çekdiimler” diye başlayan bir yaşam öyküsü, hele ki bir Ermeni’nin kaleminden çıkmışsa, yaşadığımız topraklara dair ne çok şey anlatır.

OKUMAK İÇİN TIKLA

“Birçok Hayat Yaşadım” Aleksandra Kollontay – Ayşe Kaygusuz

“Aslında yalnızca bir tek hayat değil, birçok hayat yaşadım, hayat kesitlerim birbirinden o kadar ayrıydı. Kolay bir hayatım olmadı, İsveçlilerin değimiyle ‘gül bahçesinde’ değildim. Yaşamadığım bir şey kalmadı; başarılar, korkunç derecede çok çalışma, takdir, kitlelerce sevilme, izlenmeler, nefret, cezaevleri, başarısızlıklar ve temel düşüncemde (kadın sorunu ve evlilik sorunu üzerine) yeterli

OKUMAK İÇİN TIKLA