Kategori: Anlatı

Aziz Nesin’in eşi Meral Çelen’den mektup: “Senin hasta olduğunu duyduğum zaman, dünyanın sonu zannettim. “

Aziz, Bu mektubu sana evden yazacaklardı. Bazı noktaların açığa kavuş­ması için ben yazmayı yeğledim. Aslında sana böyle hesap kitap mektubu yazmak istemezdim. Yazmaya elim varmıyor da diyebilirim. Ama zorunluyum. Biliyorsun yıllardır terastan akıntı vardı, ev rezil olmuştu. Geçen yıl buraya yeniden taşınırken oturulacak hali de kalmamıştı. 210 bin liraya boya, badana,

OKUMAK İÇİN TIKLA

Aziz Nesin: Polis beni bulamadı. Çünkü…

Bu Kitabın Nasıl Yazıldığına Değgin Açıklama 1948 yılında “Aziznâme” adlı bir taşlama kitabı yayınlamıştım. Bu taşlama kitabının ilk sayfasında şu dörtlük vardı: ONLARA Zannetme ki dâim bîşekcesine Siz her anırdıkça huu çeker millet Alkış beklerken siz eşşekcesine Verir hakkınızı yuu çeker millet Zamanın basın savcısı Hicabi Dinç, bu taşlama dörtlüğüyle

OKUMAK İÇİN TIKLA

Aziz Nesin’in masallara yönelme gereği

T. ALANGU – Bir yazar olarak masallara yönelmenin gereğini neden duydunuz? AZİZ NESİN -Ben halkı masallarında ve hikayelerinde, fıkralarında, “baskıya karşı direnme” eğilimi gördüm. Bu masal alışkanlığından yararlanarak kanunlu, yada kanunsuz baskıya karşı “bilinçli” olarak, o iki kitabımı yazdım. Onları o günlerde halkın bildiği masal biçiminde vermek gereğini duydum. Aslında

OKUMAK İÇİN TIKLA

Aziz Nesin özeleştirisini yapıyor

İçtenlikle özeleştiri yapmanın, biri kendimize, biri de başkalarına dönük, iki zorluğu var. Kendimize dönük nedenden ötürü özeleştirinin zorluğu, kendimizi beğenmişliğimizden geliyor. Bir zorlama olmayınca, insan umarsız ve bir dar yerde kalmayınca özeleştirisini içtenlikle yapabilir mi? Sanmıyorum. Kendimizden memnun değilsek, bu, kendi yüzümüzden değil, başkalarının yüzündendir. Olsa olsa, ancak çok acı

OKUMAK İÇİN TIKLA

Kendine karşı cimri, başkalarına karşı çok cömert olan Aziz Nesin – Mina Urgan (anılar)

Bir başka büyük devrimciye, Aziz Nesin’e değinmek istiyorum şimdi. Aziz Nesin üstüne çok yazıldığından, ileride daha da çok yazılacağından, kısaca söz edeceğim ondan. Aziz Nesin, Türk aydınlarının onuruydu, Türk aydınlarının şanıydı bence. Çünkü hepimizin düşündüğünü, ama dile getirmekten çekindiğini, ancak o söylerdi hiç korkmadan, açıkça. Örneğin çoğumuz tanrıtanımazdık. Ama bunu

OKUMAK İÇİN TIKLA

Yaz İzlenimleri Üzerine Kış Notları – Fyodor Mihailoviç Dostoyevski

Ergin Altay çevirisi, Joseph Frank’ın önsözüyle, Yazar ve dönem kronolojisiyle, Dostoyevski’nin ilk Avrupa seyahatinin ardından kaleme aldığı Yaz İzlenimleri Üzerine Kış Notları öfkeli ve alaycı bir Batı eleştirisidir. Dostoyevski, 1862 Haziranı’nda Petersburg’dan ayrılarak ilk kez Batı Avrupa seyahatine çıktığında, tedavi için gittiği bu topraklarda bir yandan da varlığını uzaktan sezdiği

OKUMAK İÇİN TIKLA

Carl Gustav Jung: “Yaşamım, bilinçdışının kendini gerçekleştirdiği öykülerden biridir.”

İç konuşma Yaşamım, bilinçdışının kendini gerçekleştirdiği öykülerden biridir. Bilinçdışında var olan her şey dışa çıkıp varlığını göstermeye çalışır. Kişilikse, evreler geçirerek bilinçdışı durumundan kurtulup bir bütün (alt türlerin sonsuzluğu) olarak kendi deneyiminden geçmek ister. Kendimi bilimsel bir sorunsal olarak algılayamayacağıma göre, içimde oluşan bu gelişme sürecini izleyebilmek için bilim dilinden

OKUMAK İÇİN TIKLA

Carl Gustav Jung: “Şiddetli bir nöbete yakalandım. Lanet olsun, bayılmayacağım işte”

On iki yaşına girdiğim yıl kaderim değişti. Yazın ilk günlerinde, bir gün, katedralin olduğu meydanda durmuş, evine benimle aynı yoldan gidip gelen bir okul arkadaşımı bekliyordum. Saat öğlen on ikiydi. Sabah dersleri bitmişti. Ansızın çocuklardan biri bana omuz atınca kendimi yerde buldum. Başım kaldırımın kenarına öylesine hızlı çarptı ki nerdeyse

OKUMAK İÇİN TIKLA

Nâzım Hikmet’in sesinden Fidel Castro!

Nazım Hikmet, ses kaydında Küba seyahatinin ilk anını şu sözlerle anlatıyor: “Geçen yıl Küba’ya gittim. Havana’ya. Prag’tan kalktı uçağımız. 17 saat süren yolculuğumuzun ardından indik Havana’ya. Orada iki şeyi gördüm. Küba halkını gördüm. Görülecek şeydi yani. Sonra, o halka layık ikinci şeyi gördüm. O da yani insanı afallatan şey, Fidel

OKUMAK İÇİN TIKLA

Sabahattin Ali: “Beni en güzel günümde sebepsiz bir keder alır” (Müzik: Nükhet Duru)

Sabahattin Ali’nin, “Beni en güzel günümde sebepsiz bir keder alır” sözleriyle başlayan “Melankoli” adlı eseri de karşılıksız aşkı Nahid Fıratlı için yazdığı biliniyor. Melankoli Beni en güzel günümde Sebepsiz bir keder alır. Bütün ömrümün beynimde Acı bir tortusu kalır. Anlıyamam kederimi, Bir ateş yakar derimi, İçim dar bulur yerimi, Gönlüm

OKUMAK İÇİN TIKLA

Dörtlerin Gecesi, Direnişin Aydınlığı – Zafer Köse

İnsanlar vardı, ama insanlık yoktu burada: Mehmet Tanboğa ve Fevzi Yetkin’in Dörtlerin Gecesi kitabında geçiyor bu söz. Diyarbakır Cezaevi’nin 12 Eylül sonrası koşullarını anlatıyor. Adnan Yücel ise, o uzun şiirinde şöyle diyor: Havasızlık içinde veremler yaratılırken Gardiyan hakimler ve savcı çavuşlarla Her gece mahkemeler kurulurken İnsanlar soyundurulup makatlar aranırken Hangi

OKUMAK İÇİN TIKLA

Ruhi Su’nun Sabahattin Ali ve ailesi ile olan dostluğu

Ruhi Su, 1934’te tifo nedeniyle hastanede yatan Sabahattin Ali’yi ziyarete gitmiş, birkaç yıl sonra Ankara’da konservatuvarda yeniden buluşmuşlar. Ruhi Su, konservatuvarın opera bölümünde Cari Ebert’in öğrencisi olmuş; Sabahattin Ali’den de diksiyon dersleri almış. Sonraki yıllarda, sıkça Muvaffak Şereflerin evine gider, oradaki akşam toplantılarında türkü söylermiş. Sabahattin Ali’nin ölümünden sonra, Ali

OKUMAK İÇİN TIKLA

Oğuz Atay bir gün Ahmet Cemal’i arar ve…

“Eğer Oğuz Atay diye bir yazar olmasaydı ve çevirmen Ahmet Cemal günlerden bir gün onunla tanışmasaydı, Körleşme diye bir roman dilimize belki de çok daha geç bir tarihte ve bir başkası tarafından çevrilecekti.” İşte Körleşme’nin keşfinin hikâyesi… İlk baskısı 1981 yılında Payel Yayınları tarafından yapılan Elias Canetti’nin Körleşme’si, bir süre

OKUMAK İÇİN TIKLA

Tolstoy’un karısına veda mektubu, evinden kaçışı ve ölümü

82 yaşındaki Tolstoy, evden kaçışının üçüncüsünde geri dönmemeye kararlı olarak bir daha görmek istemediği karısına bir veda mektubu yazmıştı:  “Gidişim sana acı verecek, üzgünüm, bana inan ve başka türlü yapamayacağımı anla. Benim evdeki durumum çekilmezdi ve çekilmez oldu. Öteki nedenlerin yanısıra, şatafatlı koşullar içinde, eskiden olduğu gibi, yaşamayı sürdüremedim ve

OKUMAK İÇİN TIKLA

Yıldız Kenter: “Keşke parasız ama mutlu çocukluk yıllarımı yeniden yaşasaydım.”

– Yaşamınızın en iz bırakan yılları hangileri? Keşke hep yaşasaydım ve hiç yaşamasaydım dedikleriniz neler? – Her yeni güne gülerek uyanmaya çalışırım. Hayattan şikâyet etmem ve her günümü severim. Yine de hayatta pek çok “keşke”ler oluyor. Keşke Ankara’daki parasız ama mutlu çocukluk yıllarımı yeniden yaşasaydım. Annem, babam, kardeşlerimle birlikte olsaydım.

OKUMAK İÇİN TIKLA

Ahmet Altan: “Yenilecek misin? Boğayı boynuzlarından tutup devireceksin. ”

Göçmen kuşlar gittiler. Avlu sessizleşti. O koyu sessizlikle birlikte sanki biraz daha daraldı, duvarları biraz daha yükseldi. Yaz boyunca onların çılgın ötüşleriyle uyanmaya alışmıştım. Güneş doğarken başlarlar, karanlık çökene kadar hiç durmadan tükenmeyen bir neşeyle öterlerdi. Oğlanlar kızlara hediyeler taşırdı: Otlar, çiçekler, böcekler, meyve parçaları. Birbirlerine kur yaparlardı. Sık sık

OKUMAK İÇİN TIKLA

Dostoyevski ile Turgenyev arasındaki çatışmanın perde arkası

Baden’de kalışları sırasında, önemli olmayan ama Rus edebiyat tarihinde ünlü olacak bir olay geçti: Dostoyevski ile Turgenyev arasındaki çatışma. İki adamın karakteri ve durumları tanı bir karşıtlık yaratıyordu. Biri, kökeni ve bütün eğilimleriyle bir burjuvaydı; diğeri ise aynı derecede tam bir aristokrattı. Biri, yirmi yıldır her türlü sıkıntıyı, yoksulluğu görmüştü;

OKUMAK İÇİN TIKLA

Dersim’in Kayıp Kızları (Tertele Çenequ) – Kazım Gündoğan, Nezahat Gündoğan

“Kız kardeşim 2-3 yaşlarındaydı. Adı Xece (Hacer). Bizi Ovacık’ta toplamış kafileler halinde Hozat üzerinden Elazığ’a götürüyorlardı. Yüzlerce belki binlerce insan. Yara bere içinde, aç susuz, perişan. Ben 13 yaşlarındaydım. Her şeyi bugün gibi hatırlıyorum. Subaylar güzel kız çocukları almak istiyorlardı. Kız kardeşim çok güzeldi. Bir subay kız kardeşimi annemden zorla

OKUMAK İÇİN TIKLA

Sylvia Plath’in son günlerini arkadaşı Jillian Becker anlatıyor

Amerikalı şair Londra’daki evinde intihar edeli 50 yıl oldu. Büyük aşkı İngiliz şair Ted Hughes’dan ayrılışından sonra toparlanamamıştı. Şiirleri, yaşamı ve ölümüyle 50 yıldır konuşulan Plath’ın son günlerini, arkadaşı yazar Jillian Becker, BBC Dünya Servisi’nin Witness (Tanık) programında anlattı: 1963 yılının dondurucu bir Şubat öğleden sonrası Sylvia, çocukları Frieda ve

OKUMAK İÇİN TIKLA