Kategori: İnceleme

Polis Dedektifliğinin Tarihi 1750-1950

Bugün “dedektif” dendiğinde kurmaca yapıtlardan tanıdığımız; zaman zaman beyaz perdede ete kemiğe büründürülen, amatör ya da profesyonel, kadın ya da erkek, külyutmaz zehir hafiyeler üşüşür zihnimize. Onların kafaları başka türlü çalışır; başkalarının göremediklerini görürler. Zekâlarıyla bizde hayranlık uyandırırlar. Kolektif belleğimizdeki “dedektif” imgesini büyük ölçüde bu unutulmaz kurmaca karakterlere borçluyuzdur. Zira,

OKUMAK İÇİN TIKLA

Gotiğin güncelliğini gösteren John Ruskin

Hoşgeldin John Ruskin! Ruskin’in Türkçe’deki ilk kitabı farklı yayınevleri tarafından bastırılan Susam ve Zambaklar’dı. Arkasından Corpus Yayınları’nın derlediği iki ciltlik Belleğin Lambası ve Sanat Üzerine Dersler yayımlandı. Bu iki cilt Ruskin’in özellikle sanat üzerine yazılarından yapılmış en geniş derleme oldu. Dina Birch’in uzun bir Ruskin Üzerine yazısı düşünürün genel bir

OKUMAK İÇİN TIKLA

Yazınsal Varoluştan Akademik Literatüre Kırmancca – Zazaca

Bir grup Kürt akademisyenin ortak çalışması ile hazırlanan “Yazınsal Varoluştan Akademik Literatüre Kırmancca (Zazaca) M. Malmîsanij’a Armağan” adlı kitap Vate Yayınevi tarafından yayımlandı. “Yazınsal Varoluştan Akademik Literatüre Kırmancca (Zazaca) M. Malmîsanij’a Armağan” adlı kitap, Mardin Artuklu Üniversitesi Kürt Dili ve Kültürü bölümünde görev yapan Dr. Shahab Vali’nin koordinatörlüğünde hazırlandı. Sekiz

OKUMAK İÇİN TIKLA

Alafranga Züppeden Alafranga Haine – Berna Moran

Türk romanından batılılaşma sorunsalı dolayısıyla alafranga züppe tipinin önemli bir yer tuttuğunu ve çeşitli yazarların bu tipe ilgi duyduğunu gördük. Ama Tanzimat romanındaki Felâtun ve Bihruz beylerle, Peyami Safa ve Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nun 1920’lerdeki romanlarında sergilenen alafranga züppeler arasında büyük fark vardır. Bu tipin geçirdiği evreleri izlemek için adı geçen

OKUMAK İÇİN TIKLA

Mary Shelley ve bir mağduriyet masalı ‘Frankenstein’

Frankenstein’ın dünyanın ilk bilimkurgu eseri olarak kayıtlara geçtiği de onun yazarının kadın edebiyatçı Mary Shelley olduğu da sıklıkla unutuluyor. Mary Shelley, 30 Ağustos 1797 tarihinde Londra’da dünyaya geldi. 1816 yılında şair Percy Bysshe Shelley’le evlendi. İki yıl sonra en tanınmış romanı olan Frankenstein’ı yayınladı. Shelley, Frankenstein’ın yanı sıra Valperga (1823),

OKUMAK İÇİN TIKLA

Frankenstein’in yaratıcısı Mary Shelley: “Hayallerim; canım sıkkınken sığınağım, özgür anlarımda ise en büyük keyfimdi”

Yazarın, Standard Novels Baskısındaki Önsözü (1831) Frankenstein’ı dizilerinden biri için seçen Standard Novels yayımcısı, benden öykünün ortaya çıkışı hakkında bilgi vermemi rica etti. Ben buna dünden razıydım, çünkü bu sayede şahsıma sık sık yöneltilen bir sorunun cevabını verebilecektim: O sıralarda henüz bir genç kız olan ben, nasıl böylesine dehşet bir

OKUMAK İÇİN TIKLA

Denizler’den Terzi Fikri’ye Türkiye – Tuncay Çelen

Geçmişi zihinlerimize kendi istedikleri gibi kazımak, değerlerimizi hafızalarımızdan silip atmak isteyenler, onca uğraşlarına rağmen, insanların kalbinden Baba İshak’ları, Şeyh Bedreddin’leri, Pir Sultan’ları söküp atamadılar. Tuncay Çelen, Deniz Gezmiş’le ve o dönemin diğer gençlik önderleriyle yakın arkadaşlıklar kuran, onlarla aynı safta mücadele ederek hem yakın tarihin tanığı, hem de ona yön

OKUMAK İÇİN TIKLA

Darağacına Mektuplar (Deniz / Yusuf / Hüseyin) – Serpil Çelenk Güvenç

Serpil Çelenk Güvenç “Darağacına Mektuplar”da, 1971’den itibaren, 12 Mart muhtırası, idam ve infazlarının basında yankılanışını, yani 12 Mart’ta gerçekleşen idam ve katliamların, yerli ve yabancı basındaki yansımalarını sunuyor. Kitap, bir toplumsal bellek çalışması olduğu kadar, basının darbe karşısındaki ibretlik tavrını gözler önüne sermesiyle de dikkat çekiyor diyebiliriz. Zira buradaki belgeler,

OKUMAK İÇİN TIKLA

Yüzleşme – Fırat Devecioğlu “İnsanı yüzleşemediği boşlukları yönetir”

Fırat Devecioğlu’nun bu satırları “beyaz yakalı”, “kariyer odaklı birey” veya “idealist” gibi tasvir edilen günümüz insanının yaşamsal kaygılarını dile getiriyor. Mutlu olmak için Nepal’e yolculuk yapmak veya ünlü kariyer koçları ile bir sahnede zıplamak zorunda mıyız? Belki daha basit bir yol izleyebiliriz. Devecioğlu gibi “İnsanı yüzleşemediği boşlukları yönetir,” der ve

OKUMAK İÇİN TIKLA

Varlığından emin olabileceğimiz tek cehennem – Öznur Özkaya

Modern dünya, dünya gelirinin %73’ünün nüfusun %14’üne, gelirin %27’sinin ise nüfusun %86’sına paylaştırıldığı bir dünyadır. Trafiği, kalabalığı, teknolojisi, kapital mevzusu ile dizginlerini binicisinin elinden koparıp almış vahşi bir attır. Sanat ve zanaatla bütünleşen, özgürce nefes almak için çıkarlarından vazgeçenlerin, emekçinin alın terinin simgeleştirdiği gerçek hayat efsaneleşmeye başladı. Ve modern dünya

OKUMAK İÇİN TIKLA

Uyuyan Adam: İptal edilmiş hayatın sosyolojisi

“Evinden çıkman gerekmez. Masandan kalkma ve dinle. Hatta dinleme, yalnızca bekle. Hatta bekleme bile, tamamen sessiz ve yalnız ol. Dünya, maskesini düşüresin diye, gelip kendini sunacaktır sana, başka türlü olamaz; kendinden geçmiş bir halde eğilecektir önünde.”[1] Yıllar önce, yirmili yaşların başında Beyoğlu’nda bir çatı katında yaşarken, dış dünyayla bağlantımı asgariye

OKUMAK İÇİN TIKLA

Kızıl Tugaylar’ın Gizli Örgütü – Dimitris Mamaloukas

Mamaloukas, 2017’de Yunanistan’ın prestijli ödüllerinden Anagnostis dergisinin “En İyi Roman Ödülü”ne layık görülen kitabında Avrupa’da sol silahlı mücadele geleneğinin “efsanevi” örgütlerinden Kızıl Tugaylar’ın dünyasını ve trajedisini anlatıyor. Üniversite öğrencisi Alessandro Fontana Bologna’da birdenbire ortadan kaybolur. Annesi, eski arkadaşı bir özel dedektif ve onun arkadaşı bohem havalı bir sahaf hep birlikte

OKUMAK İÇİN TIKLA

Ütopya Çağrısı – Mesut Lizör

ÜTOPYA ÇAĞRISI (Yer-değiştirmek/Göre İş)[1] Uzun zamandır önemli Marksist isimler kapitalist sistemin kendi iç çelişkileriyle yıkılacağını yazıyordu. Bu yıkımla oluşan boşluğun nasıl doldurulacağı gelecek yüzyıllarımızı belirleyecek en önemli konudur. Acilen yeni bir modelin bulunup inşa edilmesi gerekmektedir. Geleceğin Arkeolojisi/Ütopya Denen Arzu’nun yazarı Jameson ütopya modelinin sahip olacağı temel özelliklerden bazılarını sıralar:

OKUMAK İÇİN TIKLA

“Her tanışma iyi bir başlangıç olmayabilir. Ama öyle tanışmalar var ki tarihe geçmiştir”

Hep ilgimi çekti. Hep merak ettim o mükemmel tanışma anlarını. Öyle anlar ki, ya sonsuza kadar bir beraberliğin ya da yine sonsuza kadar bir araya gelmemenin başlangıcı olabiliyor. Sanırım – cezaevindeyken miydi acaba? odaya (ya da koğuşa) girer girmez elini uzatıp “merhaba ben Dr. Hikmet” diyen, Türkiye sosyalist hareketinin en

OKUMAK İÇİN TIKLA

Turna’nın Kalbi – Yeniçeri Yoldaşlığı ve Bektaşilik – Erdal Küçükyalçın

15 Haziran 1826’da Kara Cehennem Paşa tarafından Yeniçeri karargâhının kapısına yaptırılan top atışları, köklü bir Osmanlı kurumunun sonuna işaret etmekteydi. Yeniçeri Ocağı kendi hamileri olan Sultan II. Mahmud tarafından normal şartlarda “küffara” karşı savaş anlamına gelen Sancak-ı Şerif açılarak yok edilmişti. Böylece dinî bir mahiyet kazanan bu ihtilal, ertesi gün

OKUMAK İÇİN TIKLA

Albert Camus’nün “Veba” romanı “felaketin yazgıya dönüşmesi” gibi tüm insanlık tarihinin ortak bir sorununa değiniyor.

‘Felaketler oldukça kimse asla özgür olamayacak’ 1947’de yayımlanan Albert Camus’nün “Veba” romanı “felaketin yazgıya dönüşmesi” gibi tüm insanlık tarihinin ortak bir sorununa değiniyor. Camus, sadece vebaya bir başkarakter anlamı yüklemiyor, mekânı da bir karakter olarak kabul ediyor. Özellikle salgının hepten yükseldiği ve ölüm sayılarının her geçen gün arttığı günlerde bunu

OKUMAK İÇİN TIKLA

Dostoyevski’nin ‘ölüler evi’ – Soner Sert

Dostoyevski’nin, cezasını çekmek üzere gönderildiği Sibirya’daki kamptan gözlemler içeren “Ölüler Evinden Notlar”, Çarlık Rusyası’nın gerçek yüzünü ve tüm yurttaşlarına yaşattığı adaletsizliği aktarıyor. Dostoyevski, mahkûmları psikolojik tahlilleri, bakış açısı ve çarpıcı yorumlarıyla ele alarak, bir bilim insanı tavrıyla izliyor. Henüz 25 yaşındayken yayımlanan ilk romanı İnsancıklar (1846) ile dikkat çeken ve

OKUMAK İÇİN TIKLA

‘Yeraltından Notlar’: Yeraltı insanı kimdir? – Emek Erez

Dostoyevski’nin ünlü metni “Yeraltından Notlar” üzerine çokça yazılmış, neredeyse her bölümü sorunsallaştırılmış, yorumlanmış bir metin. Kitabın ilk bölümü bir manifesto gibi algılanıyor bile diyebiliriz modern bilim ve yaşama getirdiği eleştiri, modern insanın bireysel kaygıları, varlık ve hiçlik arasındaki sıkışmışlığı, her okurun kendisinden bir şey bulup özdeşleşmesine sebep olurken, metni yazardan

OKUMAK İÇİN TIKLA

Bulantı – Jean Paul Sartre

Bulantı (La Nausee), Fransız yazar ve filozofu Jean Paul Sartre ‘ın (1905-1980) en önemli yapıtıdır. Felsefe öğretmenliği yaptığı 1938’de yayımlanan Bulantı adlı romanı ile Sartre, daha sonra ilkelerini açıklayacağı ‘Varoluşçuluk’ felsefesinin ilk örneğini vermiş oldu. Bireyin kökten özgürlüğünü vurgulayan varoluşçuluğun sözcülüğünü üstlenen Sartre, günlük biçiminde yazdığı bu kitabında, romanın kahramanı

OKUMAK İÇİN TIKLA

Lenin: “Birçok eksiğim ve kusurum var.”

İYİ BİR KİTAP Sözkonusu olan, öfkesinden neredeyse çıldırmış bir Beyazmuhafız’ın, Arkadi Averçenko’nun 1921’de Paris’de basılan Devrimin Sırtına Saplanan On İki Bıçak adlı kitabıdır. Son kertesine varmış bir nefretin, bu ustaca yazılmış kitaba, nasıl yer yer gerçekten kudretli, yer yer de gerçekten zayıf bölümler getirdiğini görmek ilginç oluyor. Yazar; bilmediği konularda

OKUMAK İÇİN TIKLA