Kategori: Romanlar

Sömürgecilik ve kölelik karşıtlığının simgesi olarak nam salan Crowther’ın karanlıktan aydınlığa uzanan yaşamının dönüm noktalarını romanlaştıran Bándélé, Afrika tarihinin bir kesitine yoğunlaşıyor.

Afrika ülkelerinin tarihini “yazan” ya da çalan, yönünü belirleyen ve geleceğini şekillendiren iki önemli eylem var: Sömürgecilik ve kölelik. 1960’ların sonu ve 1970’lerin başında bittiği söylenen formel sömürgecilik, 1700’lerden itibaren Afrika’nın “kaderi” haline getirilmişti. Elbette kölelik de. Bu “kader”e razı gelmeyen ve başkaldıran, bu yolda çalışan, söz konusu çabası sırasında

OKUMAK İÇİN TIKLA

Toplumsal Eşitsizliğin Akıl Çağı’ndaki Eleştirisi: Köleler Adası

“…bizim yok etmek istediğimiz şey kalbinizdeki barbarlık.” (sayfa 9) Fransız edebiyatının en önemli oyun yazarlarından biri olan Pierre de Marivaux, 1688’de doğdu. Comedie Française tarafından, Molière ve Jean Racine’in ardından oyunları en çok sahnelenen üçüncü yazar olmasının yanı sıra, William Shakespeare ve Moliere ile birlikte hem Fransa’da hem de Avrupa’da

OKUMAK İÇİN TIKLA

Baskıcı Bir Rejime Karşı Devrim Mücadelesi: Demir Ökçe

Amerikalı yazar Jack London, 1876’da San Francisco’da doğdu. Gerçek ismi John Griffith Chaney olan yazarın hayat öyküsü oldukça trajik. Anne baba sevgisinden uzak kalan London, 14 yaşında okulu bırakarak maceralarla dolu bir hayata “yelken” açtı. Teknesiyle açıldığı denizlerde kaçak olarak istiridye topladı, Japonya’da fok avlayan çeşitli gemilerde tayfalık yaptı, altın

OKUMAK İÇİN TIKLA

Karel Çapek, Semenderlerle Savaş romanında içinde bulunduğumuz dünyada savaşları, adaletsizlikleri daha birçok sorunu tartışan ve bugünü de sorgulayan bir romanla karşı karşıya bırakır bizi.

1936’da yayımlanan Karel Çapek’in Semenderlerle Savaş’ının ardından neredeyse yüz yıla yakın bir zaman geçti. Buna rağmen romanın etkileyici gücünü koruması sadece içeriğiyle değil, biçimsel açıdan da farklı anlatı sunmasında saklı. Epik-absürt öğeleri ve kara mizahı barındıran romanın bir diğer önemli tarafı ise alegorik okumaya karşı direnci, bugün de geçerliliğini koruyan

OKUMAK İÇİN TIKLA

Bir distopyaya sıkışan yaşamlar

Çok eski zamanlardan beri sorup yanıtını aradığımız ve cevaplarına kafa yorarken bazen korktuğumuz bazen mutsuz olduğumuz bir soru var: Dünya gelecekte nasıl bir yer olacak? Yakın geçmişteki pandemi, bu anlamda bir öngörüde bulunmamızı sağladı belki ama yeterli değil. Kaleme alınan ütopyalar, distopyalar, felaket senaryoları ve bilim kurgu metinleri bu soruyla

OKUMAK İÇİN TIKLA

Yaşam ve başkaları karşısında tökezleyen, sürüklenen ve savrulan kişilerin hikâyelerini anlatan Richard Yates, hayal kurmaktan vazgeçmese de hayal kırıklıklarının gerçekleşmesini engelleyemeyen karakterlerle buluşturuyor bizi Yalnızlığın On Bir Hâli’nde.

Kurt Vonnegut’ın “bir kuşağın sesi ve sözcüsü” dediği Richard Yates; umutsuzlukları, düş kırıklıklarını ve kaybedişleri bazen trajik bazen ironik bazen de mizahi bir dille anlatmıştı. Üstelik bunu, son derece yalın şekilde başarmıştı. Romanlarında ve öykülerinde, 1930’lardan başlayarak ABD’deki değişimi, yılgınlıkları ve sokaktaki insanın olup bitene verdiği tepkiyi işleyen Yates, yarattığı

OKUMAK İÇİN TIKLA

Marilynne Robinson, her şeyin geçici olduğu bir dünyada kurmaya çalıştığımız günlük düzene ve sıradan şeylerle ilişkimizde gizli tutuculuğa koca bir çelme takıyor.

Her şeyin geçici olduğu, gerçekliğin ancak şüpheli duyularımızla kurulduğu bir hayatta dünyayla nasıl bir ilişki kurar, ne şekilde yaşar, neye tutunuruz? Marilynne Robinson, 1980’de basılan ilk romanı “Housekeeping”de bu soruyla hemhâl oluyor. Geçen yüzyılın en önemli romanlarından sayılan, Pen/Hemingway İlk Roman Ödülü’nü alan ve Pulitzer’de finalist olarak listelenen kitap “Evlerden

OKUMAK İÇİN TIKLA

Direniş kavramına ilişkin literatür gün geçtikçe artıyor. Biraz geçmişe gidip direniş tarihine bakarsak; Antigone’un eril güce başkaldırmasından, Don Kişot’un yaşadığı dünyaya kafa tutmasına kadar birçok anlatının bugüne geldiğini görürüz.

“Bence direnmeliyiz: Benim sloganım budur. Ama bugün kim bilir kaçıncı kez, bu kelimeyi nasıl somutlaştıracağımı düşünüp durdum.” Dünyada zorbalığa karşı direnen Arjantinli yazar Ernesto Sabato’nun bu cümlesi bugün de geçerliliğini koruyor. Direnmek ama nasıl? Açlığa, yoksulluğa, mecburiyetten çalıştığımız işlere, istemediğimiz bir yaşam düzenini bizlere dayatanlara, savaşlara, sahte barışlara, adaletsizliğe, doğayı

OKUMAK İÇİN TIKLA

Tristan Bernard, hem özgürken hem de tutukluyken var oluş sıkıntısı çeken, işlediği cinayeti mantıksal bir düzleme oturtmaya uğraşan huzursuz bir adam portresi çiziyor Bir Katilin Günlüğü’nde.

Yirminci yüzyıl belirsizlikler çağı olarak geçti kayıtlara. Her şeyin düz bir çizgide ilerlediği sanılır ve akla sarsılmaz bir güven duyulurken dünya aniden tepetaklak oldu. Yalpalayan insanın kafası karıştı ve duygusal gelgitler öne çıktı bu dönemde. Dahası, “her şey yapılabilir” diyenler ve “hiçbir şeyin sınırı ya da ölçüsü yok” diye düşünenler

OKUMAK İÇİN TIKLA

Başkasının felaketine susan ‘kötülüğün sıradanlığı’

Audrey Magee Yüzleşme adlı romanında Berlin’de yaşayan Katharina ve Rus cephesindeki Alman askeri Peter’ın hikâyesi üzerinden başkasının felaketine susan, onu görmezden gelen “kötülüğün sıradanlığı”nın hikâyesini ele alıyor. Gerisini yazarın kendisinden dinleyelim. Ötekileştirme ve faşizm Yüzleşme’de İkinci Dünya Savaşı’nda bir Alman olmayı ele alıyorsunuz. Bir İrlandalı olarak, İkinci Dünya Savaşı’nda Alman

OKUMAK İÇİN TIKLA

“Köhne” Üzerine – Sadık Güvenç

Ethem Baran’ın İletişim Yayınları’ndan 2024’te çıkan yeni romanı Köhne, dil ve anlatımdaki sadeliği, doğallığı ve kıvraklığı ile dikkatleri çekiyor. Diğer kitaplarında da gördüğümüz, olayın geçtiği yöreye ilişkin yerel sözcüklerle, atasözleriyle ayarında betimlemelerle zenginleştirilmiş bir dili var Köhne’nin.   Yakışıklı bakkal Feramuz, mahallenin çapkınıdır. Çoğu zaman işsiz, günübirlik çalışan babaların, çilekeş yoksul

OKUMAK İÇİN TIKLA

İstanbul’da Kedi – Gündüz Vassaf

“Sorun, hayvanlarla sürdürülecek ilişkinin ‘insanca’ olması gerektiği düşüncesinden çıkmaktadır.”Ulus Baker Kedim Pangur Ban ve benAyrı dünyalarda, aynı düzen.Fare kovalamak onun keyfi,Benimki, gece boyunca kelimeleriİrlandalı papaz Gündüz Vassaf, en eski zamanlardan beri insanlarla bir arada yaşayan kedileri, ama en çok da İstanbul kedilerini kendine özgü üslubuyla anlatıyor. Etraflı bir merak, ilgi

OKUMAK İÇİN TIKLA

Kutup Yazı – E. M. Forster

Kutup Yazı 20. yüzyılın ilk yıllarında dünyaya farklı açılardan bakan iki karakterin çelişkilerle dolu hayatına odaklanıyor. Eşi ve kayınvalidesiyle İtalya’ya gitmek üzere yola çıkan Martin, yolculuğun başında büyük bir ölüm tehlikesi atlatır: Basel Garı’nda, demiryolunun kenarında ayağı kayar ve trenin altında kalmaktan Clesant tarafından kurtarılır. Pek mühim olmayan bu kaza,

OKUMAK İÇİN TIKLA

Marlen Haushofer, Duvar romanında insanlığın yok olduğu felaketten sonra tek başına kalan bir kadının var olma mücadelesi anlatıyor

Marlen Haushofer, Duvar romanında insanlığın yok olduğu felaketten sonra tek başına kalan bir kadının var olma mücadelesini anlatıyor. Duvarın ardındaki hayatı sorgulayan distopik bir yeniden doğuş romanı olarak da adlandırılabilir. Romanda karakterin hayatta kalma savaşı hayli huzursuz edici olsa da hiç bitmeyen umutla farklı bir dünya arayışını ortaya koyuyor yazar.

OKUMAK İÇİN TIKLA

Sarsılmak – Zafer Köse

Sarsılmak, derin ve katmanlı bir roman. Gündelik dilin nüanslarını yansıtan akıcı bir dille yazılmış olması da önemli.Zafer Köse sadece bir depremi değil, toplumsal ve kişisel hayatta yaşanan sarsıntıları anlatıyor. Romandaki bir kişi şöyle diyor: “Sadece evler, binalar değil, insanların inançları, değerleri de sarsıldı. On yıllardır, toplu halde yaşamaya engel olan

OKUMAK İÇİN TIKLA

Kafka’nın Şato’su: Bir şato kadar esnek, kırılgan ve katı – Süreyya Evren

Her gün Franz Kafka ile ilgili yeni bir yorum yeni bir okuma ile karşılaşıyoruz. En son Kafka’nın romanlarının “The Franz Kafka Video Game” adıyla bilgisayar oyununa çevrildiğini duyurmuştuk. Bir süre önce de NTV Yayınları Kafka’nın Dava’sını çizgiroman olarak yayımlamıştı Kutlukhan Kutlu çevirisiyle. Kolektif Kitap da Dönüşüm’ü Luis Scafati’nin çizimleriyle, İlknur

OKUMAK İÇİN TIKLA

Alesandr Puşkin’in ölümsüz şiirsel romanı, Yevgeni Onegin – Fyodor Dostoyevski

“Yevgeni Onegin hayallerle oynayan bir şiir değil, gerçekçi bir gözle yazılmış, ayağı yere sapasağlam basan bir eserdir. Bu şiirin gerçek Rus hayatını dile getiren yaratıcı gücüne, eserin sanat mükemmelliğine Puşkin’den önce kimse ulaşamamıştı, belki ondan sonra da kimse ulaşamadı. Onegin, Petersburglu’dur. Başka türlü olamazdı ki! Şiir için gerekli bu. Kahramanının

OKUMAK İÇİN TIKLA

Medarı Maişet Motoru – Sait Faik Abasıyanık

Medarı Maişet Motoru Sait Faik’in kaleminden bir ilk romandır. Henüz Yeni Mecmua’da tefrika edildiği sırada (1940-41) dönemin baskıcı siyasi ortamında sakıncalı bulunup roman olarak yayımcı bulmakta zorlanacak ve Sait Faik’in annesinin maddi desteğiyle Ahmet İhsan Basımevi’nden 1944’te yayımlanacaktır. Ancak dağıtılmaya başlanmışken bakanlar kurulu kararıyla toplatılan roman, kimi paragrafları çıkarılarak Birtakım

OKUMAK İÇİN TIKLA

Francois Rabelais: Gargantua adlı kitabımda bir başka tat, daha gizli kapaklı bir öğreti bulacaksınız

Pek ünlü ayyaşlar ve siz, pek değerli frengililer, –çünkü başkalarına değil, sizlere adanmıştır yazılarım– Alkibiades, daha açığı Şölen adlı diyalogunda Platon’un hocası Sokrates’i, ki filozofların şahı olduğu su götürmez, başka sözler arasında Silen’lere benzetir. Eskiden Silen’ler küçük kutulardı, bugün ilaç satan dükkânlarda gördüklerimiz gibi, üstlerinde gülünç, saçma sapan yaratık resimleri

OKUMAK İÇİN TIKLA

Freud’un okuduğu son kitap: Tılsımlı Deri – Honore de Balzac

‘Tılsımlı Deri’ romanı, Honore de Balzac’ın gizemli eşsiz yapıtıdır. (*) “Balzac, Tılsımlı Deri kitabını 1830-31 tarihlerinde yazmıştır ki Balzac’ın da otobiyogrofik yapıtı olduğunu eleştirmenler söyler. Burada Raphael adında genç bir Fransız ressamın gizemli öyküsü anlatılır… Açlıktan, yoksulluktan, başarısızlıktan, dünyada anlaşılmamaktan dolayı kendini Seine nehrine atıp intihar etme kararı veren genç

OKUMAK İÇİN TIKLA