Kategori: Romanlar

Ölümün Ağzı – İrfan Yalçın “Karl Marx’ın Kapital’inde anlattığı İlkel Birikim’in romanı.”

Kimse işçi olmayı istemez. Hele de kaderi ve tarihselliği işçilik olan köylüler… Toprağından sökülüp alınanlar için her türden toplayıcılık, avcılık, aylaklık, boşta gezerlik hatta dilencilik işçi olmaya yeğdir. Eğer zor olmasaydı. Ama bu zor, salt açlığın dayatması değildir. İrfan Yalçın bu gerçeği 400 yıl öncesinin İngiltere’sinden değil İkinci Dünya Savaşı

OKUMAK İÇİN TIKLA

Sus Barbatus – Sadık Güvenç

Bitip tükenmeyen bir yağmur, yağmur altında bir orman, ormanda yaşayan her tür insan, insandan başka her şeye benzeyen düzen adamı hainler; hainlere kafa tutan “anarşist” gençler, gençlerin sığındığı mağaralar, mağaraların gizemi, gizemli orman, ormanın bitip tükenmeyen yağmuru, yağmurun daha da coşturup azdırdığı nehir… Birinci cildinde her yer kütük gibi buzdu.

OKUMAK İÇİN TIKLA

Şehrazat – 17 Yaşında, Esmer, Kıvırcık Saçlı, Yeşil Gözlü – Leïla Sebbar

Leïla Sebbar, Paris’te yaşayıp Parisli olamayanların, devrimcilerin, dandy’lerin, motorcuların, uyuşturucu bağımlılarının bir işgal evinde kesişen ve evden kaçan Şehrazat’ın etrafında dönen hikâyesini anlatıyor. 1980’ler Parisi’ndeyiz ama ortada ne Eiffel var ne de geniş bulvarlar. İşgal evleriyle, yeraltı partileriyle, militan gazetecilik faaliyetleriyle steril kent manzarası yerle bir ediliyor; bu romanda lüks

OKUMAK İÇİN TIKLA

Narcissus’un Zencisi – Joseph Conrad

Joseph Conrad’ın Bombay’dan Londra’ya yaptığı bir deniz yolculuğundan esinlenerek yazdığı Narcissus’un Zencisi, fırtınanın çalkaladığı bir gemide yaşanan psikolojik dramı anlatıyor. Bombay rıhtımından Londra limanlarına seyahat eden görkemli bir geminin yaptığı uzun ve tehlikeli seyahati konu eden roman, kopan fırtınalara ve kabaran dalgalara göğüs geren geminin mürettebatının bilinmezliğe yolculuk ederken zihninde

OKUMAK İÇİN TIKLA

Anton Çehov’un tek romanı; ‘Avda Trajedi’

Anton Çehov’un henüz 24 yaşındayken yazmaya başlayıp “Antoşa Çehonte” takma adıyla yayımladığı Avda Trajedi yazarın tek romanı. On dokuzuncu yüzyılda Rusya taşrasında işlenen bir cinayetin iki anlatıcının ağzından aktarıldığı roman, polisiye türünün yenilikçi bir örneği. On dokuzuncu yüzyılda Rusya taşrasında işlenen bir cinayetin iki anlatıcının ağzından aktarıldığı roman, polisiye türünün

OKUMAK İÇİN TIKLA

Vadim O Kadar Yeşildi ki – Richard Llewellyn

İngiliz romancı Richard Llewellyn’in başyapıtı Vadim O Kadar Yeşildi ki, 20. yüzyılın başlarında Galler bölgesindeki bir madenci ailesinin yaşadıklarını tarihsel bir bakış açısıyla anlatır. İlk başta Morgan ailesinin en küçük üyesi Huw’un gözünden, madende çalışan, şarkı söyleyen, mutlu ve tok işçilerin anlatıldığı masalsı bir hikâyedir bu. Sonrasında, kapitalizmin yok ettiği

OKUMAK İÇİN TIKLA

Ceza Kanunu, 353. Madde – Tanguy Viel ” bizi suçun tanımını yeniden düşünmeye iten bir kara-roman”

Tanguy Viel, bir cinayetin altında yatan kişisel ve toplumsal sorunları, bunların nasıl kesiştiğini masaya yatırıyor. Bir hâkimin önünde, Martial Kermeur, kazanma umudu olmadan, emekliye ayrılmadan önce son kez masaya oturmuş bir krupiye gibi dağıtıyor kartları ve kendisini cinayet ânına getiren olaylar zincirini anlatıyor: biten evliliği, oğlunun velayeti, mesleki sorunlar… Bunlardan

OKUMAK İÇİN TIKLA

Bilinçaltı sularında: Sanatçının Yeniyetme Halleri – Gizem Bilkay

Dünyaca ünlü İrlandalı yazar James Joyce’un Sanatçının Yeniyetme Halleri kitabı, 2020 Temmuz ayında Can Gürses’in çevirisi ve sunuşu ile Ayrıntı Yayınları’ndan yayınlandı. İçinde birçok psikolojik anlam katmanları barındıran kitap, okuyanları yüz yıldan fazla süredir etkilemeye devam ediyor. Yazar bu romanında, önceki edebi geleneklerden dramatik bir şekilde uzaklaşarak okuyucusunu duygusal bir

OKUMAK İÇİN TIKLA

Herzog – Saul Bellow “Aklımı kaçırdıysam bana göre hava hoş”

20. yüzyılın birey üzerindeki yıkıcılığını ele alan Herzog, Nobel Edebiyat Ödülü sahibi Saul Bellow’un başyapıtı olarak kabul ediliyor. Herzog, hayatı her anlamda altüst olmuş, “Aklımı kaçırdıysam bana göre hava hoş,” diye düşünecek kadar kendinden vazgeçmiş bir adamın hikâyesini anlatır. Başarısız yazar, başarısız hoca, başarısız baba Moses Herzog, kendisini kişisel felaketlerinden

OKUMAK İÇİN TIKLA

Prens ile Dilenci – Mark Twain

Mark Twain, Tom Canty ile Edward Tudor’un bir anda birbiriyle kesişen ve karmaşıklaşan serüvenlerini anlatıyor ünlü romanı Prens ile Dilenci’de. Londra’nın iki ayrı ucunda, aynı gün, kaderlerinin birbirinden çok farklı olması beklenen iki çocuk doğar. Bir uçta, Viransaray adlı semtte dilencilik yapmak zorunda kalan, tek odalı evinde kalabalık ailesiyle yaşayan,

OKUMAK İÇİN TIKLA

Herkes Tek Başına Ölür – Hans Fallada “Nazilere karşı Alman başkaldırışıyla ilgili yazılan en güzel kitaplardan biri.”

Dünya klasiklerinin unutulmuş eserlerinden biri olan Herkes Tek Başına Ölür, ilk baskısından yaklaşık altmış yıl sonra tekrar okurlara kavuşarak hak ettiği ilgiyi görmeye başladı. Amerika, İngiltere, Fransa, Almanya ve İsrail’de yüzbinler satan, yirmiden fazla dile çevrilen ve çevrilmeye devam eden roman, şimdi Everest Yayınları’nın dünya klasikleri dizisi kapsamında ilk defa

OKUMAK İÇİN TIKLA

Aziz Nesin: Şeker Portakalı’nın verdiği mutluluğu, 72 kitabımla okurlarıma verebildim mi?

Bu kitabı okumamı kimin salık verdiğini anımsamıyorum. Kim salık verdiyse sağolsun… Mutlu olmanın gittikçe zorlaştırdığı ve zorlayarak çirkinleştirdiğimiz bu dünyada o denli az mutlu olabiliyorum ki… Son bikaç yılda beni mutlandıran nelerdir, diye düşünüyorum: Sofya’da Theodorakis’in konseri, Yıldız Kent Harold ve Maude oyunu, bu oyunun kitabı, bir de şimdi okuyup

OKUMAK İÇİN TIKLA

Derin Virüs – İlker Özünlü “insanlığın dünyayı kaybedişi ve yeniden arayışının anlatısı!”

Yenilgiye uğramış bir ayaklanma, ikiye bölünmüş bir şehir! Yıl İkibin…! Bir yanda yüksek teknolojili “sitekent”ler, homrob adı verilen insansı robotların robotlaşmaya yüz tutmuş insanlarla birlikte yaşadığı yüksek güvenlikli duvarlarla çevrili bölgeler; diğer yanda kara tahtada eğitim yapmaya mecbur bırakılan mağlup ama mağrurlar. İsyan İstanbul’unda akademisyen Yunus ile sitekentte yapay zekâ

OKUMAK İÇİN TIKLA

Aysel – Falezlere Götür Beni – Burçak Gönül

Hızla akan bir nehir, suları buz gibi. Uçar gibi sürüklenen bir salda uyumakta olan bir çocuk… Yanı başına uzanmış gözleri yarı aralık bir kadın… Islanmasınlar diye ikisinin de üstü kalın bir naylonla örtülmüş, uzaktan bakınca içine su dolan devasa bir poşet gibi görünüyorlar… Görünmeyen yaşamları sürüklüyoruz geçip giden zamanın eşliğinde.

OKUMAK İÇİN TIKLA

Flaman Tablosu – Arturo Pérez-Reverte

15. yüzyılda Fransa ile Burgonya Krallığı arasına sıkışmış küçük bir dükalık. Bir dük, bir düşes ve bir şövalye arasında, gerilimli bir aşk üçgeni. 1471’de, ünlü bir Flaman ressamı tarafından yapılan ve dükle şövalye arasındaki satranç oyununu konu alan bir tablo, daha doğrusu bir başyapıt. 20. yüzyılda, Madrid’de orta yaşlı, züppe

OKUMAK İÇİN TIKLA

Dersim Alexanderplatz – İmran Ayata “Kesin görülen bir mağlubiyet anlık bir hamleyle galibiyete dönüşebilirdi”

“Sarhoşluk ve mest hali ile pişmanlık arasında bir kahraman… kibirden uzak güzel, eğlenceli bir eser…” Lena Bopp, Frankfurter Allgemeine Zeitung Berlin’de geçim derdi olmadan rahat yaşayan, zevkine radyoculuk yapan, kâh gece hayatına kâh entelektüel ortamlara takılan, hazzı belki bulan ama mutluluğu, gönül rahatlığını bulamayan bir genç adam… Anlam eksik… Aşk

OKUMAK İÇİN TIKLA

Stefan Zweig’ın ‘Sabırsız Yürek’i üzerine – Metin Cabadağ

Freud’un öğretisine derin bir ilgi duyan Zweig’ın 1939’da yazmış olduğu “Sabırsız Yürek”, düşsel karakterleri ile insandaki merhamet duygusunun doğasının derinliklerine indiği bir roman. Macaristan’ın küçük bir kasabasında oldukça zengin Kekesfalva ailesinin malikanesinin yakınında bulunan bir garnizonda görev yapan genç subay Hofmiller, bir arkadaşı aracılığı ile Kekesfelva ailesinin bir akşam yemeğine

OKUMAK İÇİN TIKLA

Beyaz derilinin bitmeyen nefreti / Baldwin’in tükenmeyen direnişi… – Gürer Mut

Amerika Birleşik Devletleri’nin Minnesota Eyaleti’nde, polis tarafından sokak ortasında boğularak öldürülen George Floyd’un görüntüsü dünya genelinde ırkçılık karşıtı büyük bir isyana yol açtı. Pek çok simge yerle bir edildi. Köle tacirlerinin, kolonyal şapkalı beylerin yontuları alaşağı edildi. Tam bu noktada, geçmişten gelen bir ses ABD’nin hikayesini anlamada, bir tarihsel okuma

OKUMAK İÇİN TIKLA

Kemal Tahir’i Anlamak? – Öznur Özkaya

Edebiyatımızda derin izler bırakan Kemal Tahir; eserleri ve fikirleri çok tartışılan yazarlardandır; marksizmi, Osmanlıyı, Batıcılığı, tarihi bıkmadan usanmadan sorgulamış, hazır kalıplara hep karşı durmuş, marksizmi bile yerli bir söyleme oturtmuştur. Osmanlı haritasına bakıp Evliya Çelebi’yi, Âşık Paşa’yı, Mevlit’i okuyan, Batı’ya barbar deyip Osmanlı’yı göğe çıkaran bir marksisti anlamak tabii ki

OKUMAK İÇİN TIKLA

Ölülerin konuştuğu diyar: Toprak – Batuhan Sarıcan

Çocukluğumdan beri ne zaman bir mezarlığa gitsem aklıma hep şu soru gelir: “Ölüler konuşacak olsa ne anlatırlardı?” Robert Seethaler’in ‘DasFeld’ini (Toprak) okuduğumda bu tekinsiz soruyu sormakta yalnız olmadığımı anladım. Ölüler pekâlâ konuşabilir ve hatta roman karakterleri bile olabilirler. Nasıl mı? TOPRAK’IN HİKÂYESİ Seethaler, Paulstadt kasabasındaki mezarlığın ‘Toprak’ adı verilen bölümünde

OKUMAK İÇİN TIKLA