Kategori: Sosyoloji

Olumsuzlamalar – Eleştirel Teori Denemeleri – Herbert Marcuse

İngilizcesi 1968 yılında yayımlanan bu kitabın yazarı Herbert Marcuse, Paris 68’inin en çok okunan yazarıydı. Nazilerden kaçarak Amerika’ya yerleşen, sonrasında Amerikan toplumu üzerine düşünen Marcuse “ileri kapitalist endüstri toplumları”nın analizini yaparak pasifleşen bir işçi sınıfının kapitalizmin hedonist metalarının sahibi olmaya başladığını (mutluluk fikrinin nesnelliğini) ve böylece “devrimci” rolünü kaybetmeye yüz

OKUMAK İÇİN TIKLA

Otoriter Popülizm Çağı – Günümüzün Değerler Tartışması – Bahadır Nurol

Richard Sennett, değerler konusunu ele alan bir çalışma yürütmenin zorluklarını hayli ironik bir dille ifade etmektedir. Ona göre “toplumsal değerler” ve “değerler sistemi” ifadeleri, sosyal bilimlerin gündelik dilin başına sardığı belalardır: “İtiraf etmeliyim ki, ‘değer’in ne olduğunu hiçbir zaman anlayamamışımdır. Değer, bir ‘şey’ değildir. Eğer insanların toplumsal dünyalarını rasyonalize ederken

OKUMAK İÇİN TIKLA

Düşmanlık Politikaları – Achille Mbembe

Eleştirel düşüncenin çağdaş kalemlerinden Achille Mbembe Düşmanlık Politikaları’nda, tüm gezegeni içine hapseden, gündelik ilişkilere dek sızan ve insanları esir alan bir düşmanlık ilişkisinin çağımızın kuralı ve kurucu normu haline geldiğini ileri sürüyor. Frantz Fanon’un izinden giden yazara göre savaş, çağımızın kutsadığı değer haline gelmiş durumda. Düşmanlığın, savaşın kutsanan değerler haline

OKUMAK İÇİN TIKLA

Sekiz Kentin Hikâyesi / Türkiye’de Yeni Yerellik ve Yeni Orta Sınıflar

“Son on yılda Türkiye’nin %70’ten fazlası kentleşti, neoliberalleşmenin aşırı kalkınmacı ve tüketim odaklı anlayışı sonucunda kentler metalaştı, çevre kaygısı kâr ve ranta yenik düştü, demokratik ve katılımcı yönetim umudu merkeziyetçi anlayışla sönümlendi. Bununla birlikte Türkiye’nin kentleşmesi ve orta sınıflaşması Anadolu coğrafyasında belli duraklamalarla sürdü. Bu bağlamda, dünyada olduğu gibi Türkiye’de

OKUMAK İÇİN TIKLA

Zamanın Kokusu – Bulunma Sanatı Üzerine Felsefi Bir Deneme – Byung-Chul Han

“Bugünün zaman krizi hızlanma olarak nitelendirilemez. Hızlanma çağı çoktan bitti. Bugün hızlanma olarak duyumsadığımız şey, zamansal dağılmanın semptomlarından sadece biri. Günümüzün zaman krizi, zamanda çeşitli aksaklıklara ve yanlış duyumlara yol açan bir diskroniden kaynaklanıyor. Zaman, düzenleyici bir ritmin eksikliğini çekiyor. Bu yüzden de ölçüsünü kaçırıyor. Diskroni, bu zamansal bozulma, zamanın

OKUMAK İÇİN TIKLA

Şeffaflık Toplumu – Byung-Chul Han “Şeffaflık neoliberal bir aygıttır”

“Şeffaflık neoliberal bir aygıttır. Enformasyona dönüştürmek amacıyla her şeyi içine girmeye zorlar. Günümüzün gayri maddi üretim ilişkileri koşullarında daha fazla enformasyon ve daha fazla iletişim, üretkenlik ve hızda artış demektir. Buna karşılık gizlilik, yabancılık ve ötekilik sınırsız iletişime engel oluşturur. Şeffaflık adına bunlardan kurtulmak gerekir. “Şeffaflık insanı camlaştırır. Şiddeti de

OKUMAK İÇİN TIKLA

Şiddetin Topolojisi – Byung-Chul Han “Şiddet kılıktan kılığa giren bir oyuncu”

“Geç modernitenin başarıya ve performansa odaklı öznesi, kendi dışındaki bir iktidar kurumunun baskısına maruz kalmadığı ölçüde özgürdür. Ama gerçekte bir kul kadar da özgürlükten yoksundur. Dış baskı nihayet aşıldığında, içerideki basınç devreye girer. Başarıya ve performansa odaklı yaşayan özne, bir depresyon geliştirir. Şiddet azalmadan sürmektedir. Yalnız ağırlık noktası içeri kaymıştır.

OKUMAK İÇİN TIKLA

Tahta Gözler – Mesafe Üzerine Dokuz Düşünce – Carlo Ginzburg

“Ben, Katolik bir ülkede doğup büyümüş bir Yahudiyim, hiç din eğitimi almadım, Yahudi kimliğim daha çok baskı sonucu ortaya çıkmış.” Carlo Ginzburg’un bu kısa otobiyografik ifadesi, Tahta Gözler’deki “mesafe” kavramını anlayabilmemiz açısından büyük önem taşıyor. Kitapta yer alan dokuz denemeyi birbirine bağlayan şu sorudur: “Şeyleri olduğu gibi görmemize olanak sağlayan

OKUMAK İÇİN TIKLA

Soğuk Temas – İki Savaş Arasında Almanya’da Yaşama Deneyleri ve Mesafe Kültürü – Helmut Lethen

Kültür tarihinin bir kurgusu olan “uygun mesafe” hakkında bir kitap bu. Tarihsel ortamı, otuz yıllık bir savaş dönemi olan 1914 ile 1945 arası. 1918’deki yenilgi sonrası Alman kültüründe yaşanan travmayı tasvir ediyor: Wilhelm İmparatorluğu’nun aşina ufukları kaybolup gitmiştir. Otorite sisteminin çözülmesinin ardından, insanlar modernlikle yaşanan dolaysız karşılaşmayı dondurucu bir şok

OKUMAK İÇİN TIKLA

Çalışma Düşüncesi – John W. Budd

“Aydınlıkta saklanmak” tabiri, her an karşı karşıya bulunduğumuz, sürekli gözümüzün önünde tekrarlanan, aşina olduğumuz şeylerin, durumların dikkatimizi çekmeyeceğini ve dolayısıyla bizlere “görünmez” olacağını ima eder. “Çalışma” eylemi de tıpkı bu her an tanık olduğumuz ancak sürekli aşina olma durumundan dolayı fazla dikkat çekmeyen eylemlerden biri. Çalışmanın insanlık tarihi kadar gerilere

OKUMAK İÇİN TIKLA

Katalanlar – Avrupa’da Ayrılıkçılık – Kıvanç ulusoy

Modern İspanya siyasi tarihinde Katalan bölgesel talepleri hep kritik önemde oldu. Katalan bölgeciliği 1930’ların sonundan 1970’lerin ortasına kadar İspanya’da siyasi rejimin en önemli hedeflerinden, yani Komünistler, Masonlar gibi en önemli düşmanlarından biri olarak kabul edildi. Franco rejimi İspanya’yı bölünmeden kurtarmak için bölgesel kimlikleri ve siyasi talepleri bastırmakta tereddüt etmedi. Milli

OKUMAK İÇİN TIKLA

Günümüzü Okuyabilmek İçin, Kitle Psikolojisi – Sigmund Freud

Bencil ve yalnız ama birey olma yetisinden yoksun çağımız insanının bizi getirdiği uçurumun başında, ölümlere, savaşlara, acılara ve şiddete alışarak yaşamayı öğreniyoruz. Bunun adına yaşamak denebilirse. Her an yanı başımızda bir bomba olabilir son gördüğümüz. Herkes mutsuz, herkes dünyanın geleceğinden umutsuz. “Artık çok geç” demeden önceki son duraktayız. Atacağımız tek

OKUMAK İÇİN TIKLA

Rousseau’nun en çok değer verdiği yapıtı: Toplum Sözleşmesi

Toplum Sözleşmesi 1756-1760 yıllarında yazılmış, 1762’de basılmıştır. Sainte-Beuve’e bakılırsa, Rousseau’nun en çok değer verdiği yapıtıdır bu. Rousseau bu kitabı için, “Epeyi önce, gücümü tartmaksızın yazmaya kalkıştığım, ama o gün bugün bir yana bıraktığım daha geniş bir yapıttan alınmıştır.” diyor. Rousseau’nun yazmayı tasarladığı bu geniş yapıtın adı Politik Kurumlar olacaktı. Toplum

OKUMAK İÇİN TIKLA

Trajik Hissiyat Ütopik Siyaset – Jean-Jacques Rousseau’nun Edebi ve Siyasi Tahayyülü

“Hakikatin çölünde yaşamakla başa çıkamadığımız, giderek hakikat sonrasının nihilizminde kaybolduğumuz, herhangi bir ahlaki edimin ardında hınzır bir zekâ gösterisi olarak çıkar aradığımız, duygusuz ve hesapçı siyasi ve şahsi adımlarımızı ya apaçık bir zorlamayla herkesin iyisiymiş gibi sunduğumuz ya da umursamaz bir pişkinlikle kısmi çıkarımızı maksimize etmenin en insani tavır olduğunu

OKUMAK İÇİN TIKLA

Gemideki Hayalet / Türk Sinemasında Kürtlüğün ve Türklüğün Kuruluşu – Sebahattin Şen

Onlar dağlılar, dağ Türkleri, gayrimedeni, Doğulu, geri kalmış, batıl, ilkel, vahşi, feodal, sert insanlar, silah severler, şiddet onların doğalarında var, saf ve masumlar, çocuk gibiler. — Kürtlerin Türk sinemasının perdesinde görülmeye başlamaları 50’li yıllarda “Doğu”nun keşfiyle başlar. O tarihlerden günümüze Kürtler ve Kürtlerle meskûn coğrafyalar Türk sinemasının vazgeçilmez konusu oldu.

OKUMAK İÇİN TIKLA

Dil – Eduardo Galeano “Uruguay diktatörlüğünün en büyük cezaevinin adı Özgürlük’tü”

Dil/1 Çokuluslu şirketler böyle adlandırılır, çünkü aynı zamanda pek çok ülkede faaliyet gösterirler, ama zenginliği, politik, askeri ve kültürel gücü, bilimsel bilgiyi ve yüksek teknolojiyi tekelleştiren az sayıda birkaç ülkeye aittir. En büyük on çokuluslu şirketin şu andaki ederi yüz ülkenin gelirine eşdeğerdir. Gelişmekte olan ülkeler, başkalarının gelişmeleri nedeniyle topal

OKUMAK İÇİN TIKLA

Liberalizmden Sonra – Immanuel Wallerstein

Yirminci yüzyılın son on yılı, “Komünizmin çöküşü ve Liberalizmin zafer yılları” diye mi anılacak ileride? Immanuel Wallerstein, 1990’larda çökenin Liberalizmin ta kendisi olduğunu iddia ediyor. Fransız Devrimi’nden bu yana soldan sağa “Sosyalizm, Liberalizm, Muhafazakârlık” diye sıralanan üçlü ideolojik sistemin, aslında dünya çapında hâkim ve merkez ideoloji olan Liberalizmin üç görüntüsü

OKUMAK İÇİN TIKLA

Borçlu Zamanlarda Yaşamak – Zygmunt Bauman

Z. Bauman’ın yenilikçi akışkanlık kavramı, 20. yüzyılın ortaları ve sonlarında yaşanmış kayda değer toplumsal ve politik dönüşümleri tarif etmeye dönük bir metafordur. Temsilini moderniteye ait kurumların çözülmesinde ve “akışkan hale gelmesinde” bulur. Bu çerçevede akışkan modernite “post-ütopyacı”, “post-fordist”, “post-Ulusal” ve “post-panoptiktir”. Bauman’a göre, akışkan kapitalizmin son dönüşümlerinde, neoliberalizm (ulus-devlet krizinin

OKUMAK İÇİN TIKLA