Etiket: Onur Köybaşı
“Yirmi birinci yüzyılın en heyecan verici yeni kurmaca yazarı” Andrê Aciman ile söyleşi – Onur Köybaşı
İskenderiye ve Türk kökenli göçmen bir ailenin çocuğu olan, ailesi Osmanli’nin parcalanmasıyla beraber önce Avrupa’ya, sonra Amerika’ya göç etmiş; biyografi yazarı, denemeci, romancı, 17. yüzyıl İngiliz edebiyatı ve Amerika’nın saygın Proust uzmanlarından biridir Andrê Aciman.
OKUMAK İÇİN TIKLAKarin Tidbeck ile söyleşi “Gerçeklerimiz olması gerektiğinden daha küçüktür.”
World Fantasy Award 2013’te en iyi koleksiyon dalında adaylığı olup, Jagannath(Zeplin) isimli romanı ülkemizde Türkçeye çevrilen . Gary K. Wolfe bu eeseriyle onu Margo Lanagan ile birlikte en iyi kısa romancılar arasında gösteren ve halen malmö’de yaşayan yazar Karin Tidbeck ile söyleştik.
OKUMAK İÇİN TIKLAAlmodovar Teoremi, Enigma ve Son Devrimin Güncesi kitaplarıyla tanıdığımız Antoni Casas Ros ile söyleşi
Sel yayınlarınca basılan Almodovar Teoremi, Enigma ve Son Devrimin Güncesi kitaplarıyla tanıdığımız Antoni Casas Ros; yarattığı sıradışı karakterler ve gerçeküstü anlatımıyla (bana göre) edebiyatın cüretkar yüzü, belgeli zamiri. Her ne kadar kendisi “Yüzü olmayan bir adam belgesiz bir zamirdir” dese de. Geçirdiği bir kaza nedeniyle fotoğraf vermeyen Katalan yazar Antoni
OKUMAK İÇİN TIKLABeni Yalnız Anla – Onur Köybaşı
Güz yorgunluğu ağacı yaralı diye kopardılar aklımın ormanından sayenizde. düzen yaralı ve sargısız birkaç ömür atladım her tarafı yas içinde şikâyetim, hayattan uzun değil çaresiz değilim de.
OKUMAK İÇİN TIKLATezer Özlü ile ilgili Güner Kuban ‘la söyleşi – Onur Köybaşı
Edebiyat dünyasının en önemli isimlerinden birisi, şüphesiz Tezer Özlü’dür; onun eserleri, duyguları,tutkuları, sevdikleri, sevmedikleri, boyun eğmedikleri ile okurlarının kalbinde muhakkak bir iz bırakmıştır. “On yaşına kadar evrendeki sessizliği kavramaya çalıştım.Yirmi yaş ile otuz yaş arasında aklın bittiği yerleri ve çıldırmanın sınırlarını aradım. Akıl ve çılgınlık arasındaki, yıldırım hızındaki bu atlayışı
OKUMAK İÇİN TIKLAÖlümsüz Bir Gölgedir Sadık Hidayet
Siz hiç kendi gölgenize kendinizi anlattınız mı, yahut anlatmayı denediniz mi? “Bazen tavana bakarak tabutunda sıkışmış olduğunu düşünen bir adam gibiyim, bazen kapının arkasına konulmuş fıstık yeşili elbiseli bir plastik manken. Kendimi görüyorum bazen yollard, yorgunluktan bayılmak üzere aylak bir köpek; bazen ölümle dalga geçen, mezarının başında bekleyen bir ölü.
OKUMAK İÇİN TIKLASürekli Portakal Kabukları’na dair – Onur Köybaşı
Bir savaştan çıkagelmiş, üstelik yenilmiş biri,ellerinde kelimeler… Üstesinden gelmiş, üstelik dilsiz ve çok dilli, milletsiz ve çok kimseli,tanrısız ve çok tanrılı.Bitmeye yakın bir başlangıçtan aralanan bir kapı.Sonra bir ağaç kök salmaya başlıyor; kalbinizde bir portakal ağacı büyüyor, size uzattığı kelimeler ile okudukça büyüyor ağaç, okudukça filizleniyor ve çiçek vermeye başlıyor:
OKUMAK İÇİN TIKLAMasaldan gece müziği – Onur Köybaşı
“Köpekler yağmuru korkunç bir haber sayarlardı. haber değil de haberin bir belirtisi sarsıntısı bilirlerdi onu.” O gece, yağmura eşlik edecek iki kişi olacaktı ve dahası… Gecenin içinde bir orman, ormanın içinde hayvanlar ve onlara eşlik eden rüzgar,onun yanında yağmur, yağmurun içinde bir avcı, avcının içinde bir yürek (!)
OKUMAK İÇİN TIKLABir Tuhaf Bu Zeplin – Onur Köybaşı
Kuzey’den bir misafir geldi geçen hafta sonu. Onu davet etmekte geç kaldığım ama iyi ki bu zaman için bekletmişim, dediğim bir misafir. Tuhaf, tekinsiz, temkinli, olağandışı okudukça olağan bir hâl alan ,zeki , ara ara gerilimli, dokunaklı samimi… Bu sıfatları tek bir kelimede toparalayacak olursak -büyülü- hikayeleri olan Karin Tidbeck
OKUMAK İÇİN TIKLAEcco il mare, maria – Onur Köybaşı
Gözlerimi kapatıp bir deniz hayal ediyorum; ucu bucağı olmayan… Bana huzur veren, denizin ucu bucağı olmaması değil aralıklarla kulağıma gelen dalga sesleri… İşte tam da burda başlıyor hissettiklerim. Ferit Edgü?nün kısa ve çok çok kısa öykülerinin yer aldığı ?İşte deniz,Maria?sındaki gibi. Büyüklüğü yahut kapladığı alan değil ;dalga sesi kısalığında gidip
OKUMAK İÇİN TIKLAÊdouard Levê’nin “intihar” üçlükleri – Onur Köybaşı
?Seni tanıyanlar yaşadıkça sen de yaşayacaksın. Ancak hiçbiri kalmayınca öleceksin? Belki de sadece bu sebeple Êdouard Levê, hiç ölmemiş gibi aramızda dolaşacak. Gerek yaşamı, gerek hayata bakışı ve bunların yanında tasarladığı ?intihar?metnini yayınevine verdikten on gün sonra kitapta bahsettiği gibi kendi hayatına son verişi? İntihar, kişiye özgü bir meseledir; dünyada
OKUMAK İÇİN TIKLAÖlüm, geride kalan ve bir gün – Onur Köybaşı
Yanağınıza soğuk bir dudak gibi değdiğinde ölüm, artık sizi ilgilendiren bir durum kalmamıştır hayatta. Çok gerekli dedikleriniz; geride kalmıştır, tıpkı sizin gibi geride durmuştur tüm cansız canlılığı ile. Sizi nerde, ne zaman ve nasıl seveceğini bilmezsiniz ölümün; sokakta insanları izlerken, bir yolculukta, soğuk bir hastane odasında, kalabalığın içinde yürürken hedefini
OKUMAK İÇİN TIKLAMithars’ın Cennetine “Adınla Çağır Beni” – Onur Köybaşı
Bana aşkın tanımı nedir diye sorsalar; hiç tereddütsüz Andre Aciman?ın ?adınla çağır beni? kitabı derim. Aslında sadece aşk değil, tutku ve hayranlık. Diğer bir bedenden kendine varma duygusu, tamamlanma ve eksilme hissi… Hepsi aşk değil midir zaten? On yedi yaşındaki (Elio) bir genci muazzam bir ustalıkla konuşturan Aciman?ın kitabından
OKUMAK İÇİN TIKLA